İçeriğe geç

Seçme Öyküler Kitap Alıntıları – Anton Çehov

Anton Çehov kitaplarından Seçme Öyküler kitap alıntıları sizlerle…

Seçme Öyküler Kitap Alıntıları

Eline bir kitap al, oku şurada. Hem kendin zevk alırsın, hem de başkalarına bir yararın dokunur. Kitapta bilgilerin her türlüsü bulunur. Doğaya, dine, başka ülkelere ilişkin pek çok bilgiyi edinebilirsin. Neydin neden yapıldığı, çeşitli ulusların hangi dillerde konuştuğu hepsi orada yazılıdır. Puta tapanlardan da söz edilir, aradığın her şeyi bulursun, yeter ki sende istek olsun. Oysa mutfakta ocağın karşısında oturmuş, durmadan tıkınıyorsunuz; dört ayaklı yaratıklar gibisiniz. Tüh size!
Yalnız olan insanlar çok okurlar ama az konuşurlar, az duyarlar Yaşam onlar için bir sırdır. Gizemcidirler.
Mutluluk, genellikle kendi içinde taşır zehrini ya da dışarıdan bir şeyle zehirlenir.
Bu hayatta bütünüyle mutlu hiçbir şey yoktur.
Hayat sizi güldürmüyorsa , espiriyi anlayamadınız demektir.
Ah dertli başım!.. Sonumuz kötü. İyiler azaldı, kötülerse her yanda kol geziyor.
İki mükemmel insan asla birlikte olamaz.
Çünkü mükemmel kadın birinci seferde evet demez, mükemmel erkekse ikinci şansı vermez.
Bir süreliğine yalnız kalmak tehlikelidir ve bağımlılık yapar. Çünkü ne kadar huzurlu olduğunu görünce artık insanlarla uğraşmak istemezsin.
Şu anda biliyorum ki ben sizlerden daha zekiyim
Bir süreliğine yalnız kalmak tehlikelidir ve bağımlılık yapar. Çünkü ne kadar huzurlu olduğunu görünce artık insanlarla uğraşmak istemezsin.
Bu soğukluk, zeki adamların o kadar övündükleri mantığın soğukluğu değildi; bencil bir budalanın soğukluğu da değildi. Bu bir ruh zaafı, güzelliği derinden derine duymak kabiliyetsizliğiydi.
Sözlerin anlamı ne denli güzel ve derin olursa olsun, çoğu zaman mutlu insanları da etkilemez, mutsuzları da. Bunların etkisini ancak konunun dışındakiler, kayıtsizlar duyabilir. Çünkü mutluluğun ya da üzüntünün asıl anlatımı konuşma değil suskunluktur. Âşık olanlarda birbirlerini en çok sessiz durduklarında anlarlar.
Anlamaya çalışma, hayat böyledir işte.
Onların hər ikisi yaxşı bilirdi ki, sona hələ çox qalır, ən mürəkkəbi, ən çətini indi-indi başlayır.
Məgər bizim şəhərin boğanağında, darısqallığında yaşamağımız, lazımsız şeylər yazmağımız, qumar oynamağımız qılaf deyilmi? Məgər bütün həyatımızı avara, hərzə adamlar arasında, sarsaq, yelbeyin qadınlar içərisində keçirməyimiz, cürbəcür mənasız sözlər danışmağımız və dinləməyimiz qılaf deyilmi?
Hekayələrdə lakin birdən ifadəsinə tez-tez təsadüf olunur. Müəllifləri qınamaq olmaz:həyat gözlənilmədən baş verən hadisələrlə doludur.
Bizi mutlu eden hayal, bin tane gerçekten daha tatlıdır.
Para insanoğlunun uygarlaşması için yeterli bir neden değildir
Aman Allahım!.. Ne cahil insanlara kaldık. Kolaysa bu insanlarla birlikte yaşa.
Şu tabiata bak dostum, yavaş yavaş bu güzelliklerin yok olması gerçekten ürkütücü.
– Her gün bir önceki günü aratıyor. Bundan sonra iyilik bekleme artık.
Bilim ışıktır, cehalet ise karanlıktır. Bunu muhakkak duymuşsunuzdur.
– Sizde niçin okuma yeteneği yok? Çünkü kendinizi faydalı işlere adamamışsınız da o yüzden. Kitap okumazsınız, yeni bilgiler üzerinde kafa yormazsınız. Bir kitap alıp okusanız kötü mü olur? Herhalde okuma yazmanız vardır. Meselâ sen Mişka, bir kitap alıp burada okumuş olsan ne iyi olurdu. Hem kendine hem de başkalarına faydalı olurdun. Kitaplarda dine, doğaya, diğer ülkelere dair her türlü bilgi var. Kitaplarda her şeyi bulmak mümkün. Yeter ki insanın içinde öğrenme duygusu olsun. Fakat siz sobanın başında oturup yiyip içiyor, dedikodu yapıyor, tıpkı iki ayaklı hayvanlar gibi yaşıyorsunuz. Yazıklar olsun!
Acaip başım ağrıyor, umarım hafızam siliniyordur
‘İnsanlar eğlenebildikleriyle arkadaş olurlar, anlatabildikleriyle dost, ağlayabildikleriyle kardeş.’
Anlamaya çalışma. Hayat böyledir işte. Hep o kıyamadıklarımız kıyar size
Birileri arkandan konuşuyorsa onlardan öndesindir.
İnsanlar eğlenebildikleriyle arkadaş olurlar, anlatabildikleriyle dost, ağlayabildikleriyle kardeş…
Bir süreliğine yalnız kalmak tehlikelidir ve bağımlılık yapar. Çünkü ne kadar huzurlu olduğunu görünce artık insanlarla uğraşmak istemezsin.
ÇEHOV’UN DEDİĞİ GİBİ:
Bir süreliğine yalnız kalmak
tehlikelidir ve bağımlılık yapar.
Çünkü ne kadar huzurlu olduğunu
görünce artık insanlarla
uğraşmak istemezsin.
Hangi kadehten içilirse içilsin bu önemli değil, iş sarhoş olmada.
“Bulut bulutun üstüne gelmiş ”
Belki de şu yoksulluk, şu korkunç, kaçınılmaz, içinden çıkılmaz yoksulluk olmasa bu dünya ne güzel bir hayat olurdu!
“Hamamböceği, hamamböceği!” diye feryadı basıyor Sonya, masadan geçen hamamböceğini göstererek.
“Ay!”
“Vurma ona!” diyor Alyoşa kalın sesiyle. “Çocukları vardır belki ”
Meydanda in cin top oynuyor Dükkân ve meyhanelerin aralık kapıları, aç ağızlar gibi yılgın bakıyorlar dünyaya; dilenciler bile gezinmiyor çevrelerinde.
Sevmek gerekir. Hepimiz sevmeliyiz. Aşksız hayat olmaz. Korkan, aşktan kaçan kimse özgür değildir.
Her şey geçiyor. Hayat da geçecek, demek her şey gereksiz, ya da yalnız özgürlük duygusu gerekli. Çünkü insan özgürse, hiçbir şeye ihtiyacımız olmaz. Haydi ipliği koparın,
Onu çok özlemiştim. Artık kendimi aldatamadığım için başkalarının beni aldatmasını istiyordum.
Yaşamımın yarısının böyle budalaca ve saçma bir şekilde geçtiğine yanıyorum. Geçmişi hor görüyorum, ondan utanıyorum.
Hayatım, karışmıştı, ona egemen olma gücümü büsbütün kaybetmiştim, o da, tıpkı bir balon gibi beni kim bilir nerelere sürüklüyordu.
Artık kölelik hukuku yoktur, ama onun yerine kapitalizm gelişiyor.
Tırtıl, otu; pas, demiri; yalan da ruhu kemirir.
Anlamaya çalışma. Hayat böyledir işte.
Hep o kıyamadıklarınız kıyar size.
Aşksız hayat olmaz. Korkan, aşktan kaçan kimse hür değildir.
Daha çok gençsiniz. Lütfen okuyun genç dostum, okuyun!
Kitaplar, birbirinden güzel masalları kulaklarıma fısıldadılar.
Kimsenin başkasının zamanını ve emeğini çalmaya hakkı yok
Sizler cahil insanlarsınız. Pissiniz. Hiçbir şeyi görmezsiniz, gördüklerinizi de anlamazsınız Rüzgârın zincirlerinden boşaldığını söylüyorlar size, inanıyorsunuz. Ensenize vuruyorlar, dönüp vuranın elini öpüyorsunuz. Sansar kürklü hayvan bir adam soyup soğana çeviriyor sizi, sonra ÇAY için diye bir üç kapiklik ATIYOR önünüze. Lütfedin, elinizi öpeyim efendim! diyorsunuz. Paryasınız siz, birer zavallısınız
Oysa bizler, bizim kuşak uyuyamıyoruz. Acı çekiyoruz. Çok konuşuyoruz. Haklı olup olmadığımızı anlamaya çalışıyoruz. Bizim çocuklarımız, torunlarımız için sorun çözülmüş olacaktır. Haklı olup olmadıklarını bilecekler onlar. Gerçekleri bizlerden iyi görecekler. Yaşam elli yıl sonra çok daha güzel olacak. Ne yazık ki bizler göremeyeceğiz O günlerde yaşamak gerçekten çok güzel olurdu.
hile

eskiden, ingiltere’de ölüm cezasına mahkûm edilen suçluların, kendilerini anatomicilere ve fizyologlara kadavra olarak satma hakları varmış. bu şekilde elde edilen parayı kimi içkiye yatırır kimi de ailesine bırakırmış. bu mahkûmlardan korkunç bir cinayetten ceza alan biri, bir tıp doktoruna haber göndermiş ve uzun ve bıktırıcı bir pazarlığın ardından, kendisini iki gineye satmış. ama doktordan parayı alır almaz, birden kahkahalarla gülmeye başlamış.

– niye gülüyorsunuz?, -diye sormuş doktor şaşkınlıkla.

– siz beni asılacak bir adam olarak satın aldınız -demiş suçlu gülerek- ama ben sizi kandırdım! beni yakarak öldürecekler! ha, ha, ha!

Senin yanında nasıl da mutluyum, göz bebeğim! derdi. Ama bu mutluluğu ben gökten düşmüş bir mutluluk olarak görmüyorum.

Ben insanın kendi mutluluğunun yaratıcısı olduğuna inanıyorum.

En tehlikeli insan tipi az anlayan çok inanandır
Oysa bizler, bizim kuşak uyuyamıyoruz. Acı çekiyoruz. Çok konuşuyoruz. Haklı olup olmadığımızı anlamaya çalışıyoruz. Bizim çocuklarımız, torunlarımız için sorun çözülmüş olacaktır. Haklı olup olmadıklarını bilecekler onlar. Gerçekleri bizlerden iyi görecekler. Yaşam elli yıl sonra çok daha güzel olacak. Ne yazık ki bizler göremeyeceğiz O günlerde yaşamak gerçekten çok güzel olurdu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir