İçeriğe geç

Seçilmiş Yakınlıklar Kitap Alıntıları – Johann Wolfgang Von Goethe

Johann Wolfgang Von Goethe kitaplarından Seçilmiş Yakınlıklar kitap alıntıları sizlerle…

Seçilmiş Yakınlıklar Kitap Alıntıları

Dünyadan kaçmanın en iyi yolu sanattır.
Dünyaya bağlanmanın en emin yolu da odur.
Son günlerde kendisini rahatsız eden bastırılmış duygular yeniden uyandılar.
sevgi her şeye tahammül edebildiği gibi her şeyi telafi de edebilir.
Aydın insanların bile en kıymetli sanat eserlerine karşı nasıl kaba davrandıklannı bilseydiniz, koleksiyonumu kalabağın içine getirmek istemeyişime hak verirdiniz.
Dünyadan kaçmanın en iyi yolu sanattır. Dünyaya bağlanmanın en emin yolu da odur.
Deliler ve akıllılar aynı derecede zararsızdır. En zararlı olanlar yarı deli ve yarı akıllılardır.
Sevimli çocuk Charlotte’a doğru koştu ve ayaklarına kapanarak dizlerine yaslandı.
Şaşkınlık içinde Ottilie’yi kaldırmak isteyen Charlotte, Bu kadar alçak gönüllülüğe ne lüzum var? dedi. Yerinde sabit kalan Ottilie: Bu alçakgönüllülükten değil. dedi. Boyumun ancak dizinize kadar ulaştığı ve sevginizden emin olduğum günleri hatırlamak istiyorum.
alakasızlığın ve antipatinin hüküm sürdüğü bir dünyada, her hakiki eğilimi takdir etmek gerektiğini kavramıştı.
Charlotte, Görüyor musun? dedi. Birbirine çok yakın olan iki insan arasında tam bir anlaşma olmayınca üçüncü şahsın hiçbir faydası olmuyor.
Hissediyorum ki evlilik hayatında bazen tartışma gerek, çünkü bu suretle insan birbirini daha iyi tanıyor.
Dördüncü Emir aslında çok zarif, akıllıca, yol gösterici bir emirdir: Babayı ve anneyi sayacaksın! Çocuklar bunu hafızalarına doğru olarak yazsalar, o zaman bütün gün bunu uygulamaları gerekir.
Hattâ ikisinden birini binanın iki ucunda tutsalar, öbürü yavaş yavaş, kendiliğinden, niyeti olmadan ona doğru hareket ederdi. Hayat onlar için çözümünü yalnızca birlikte buldukları bir bilmeceydi.
Ne var ki eğer beni dünya yararsız durumda seyredecekse, o dünyadan iğrenirim ve korkarım. Ama beni sevinçle çalışır, görevimde yorulmaz bulursa, o zaman ilahi bakışlardan ürkmeme gerek olmadığı için her bir kişinin bakışlarına dayanabilirim.
Çünkü arayış içindeki kalp, kendinde bir şeylerin eksik olduğunu hisseder; kaybeden bir kalp, mahrum kaldığını hisseder.
çünkü dediğine göre insan bir şeye önceden fazla sevindiği takdirde o şey genellikle gerçekleşmezdi.
Güzellik her yerde hoş karşılanan bir konuktur.
çünkü ilgisizliğin ve nefretin kol gezdiği dünyada gerçek ilginin ne kadar değerli olduğunu hayatında yeterince deneyimlemişti.
Anladığım kadarıyla evlilikte bazen tartışmak gerek, çünkü insan birbiri hakkında böyle bir şeyler öğreniyor.
insan kalbinde ne taşıyorsa dünyayı öyle görür
Sanırım insan, görmeye son vermemesi için rüya görüyor. Belki bir gün bizim iç ışığımız içimizden dışarı fışkırır ve biz artık başka ışığa ihtiyaç duymayız.
Sanat da bu şekilde sanatçıdan tamamıyla uzaklaşmak zorunda değil midir, yetiştirilmiş çocuğun artık babasına geri dönmeyişi gibi?
yaşı ilerlemiş olmasına rağmen bir yanı hala çocuk kalmıştı.
anılarla mutluyduk ve bunlarla huzur içinde yaşayabilirdik birlikte.
hatta ayağının kaymasını ve kollarına düşmesini ister gibiydi. böylece onu kalbine basmak istiyordu. fakat bunu hiçbir suretle yapamazdı, çok fazla sebebi vardı. ona zarar vermekten ve onu incitmekten çekiniyordu.
charlotte, ‘ortalıkta çok dolaşan bu hazin ayrılma sözü tabiatta da var mı? diye sordu.
‘evet’ dedi eduard, ‘hatta bu yüzden kimyagerlere bir şeref unvanı olarak ‘ayırma sanatkarları’ da derler.’
charlotte, ‘artık bunu dememek lazım; birleştirmek daha büyük bir sanat, daha büyük bir hizmettir’ dedi.
‘bir birleştirme sanatkarı, her branşta daha hayırlıdır.’
Eduard gülerek ‘biz garip adamlarız.’ dedi. ‘içimize dert
olan şeyi ifade etmemekle ondan kurtulmuş olduğumuzu sanıyoruz; genel olarak çok şeye tahammül edebiliriz ama bütün varlığımızı fedaya dayanamayız.
onun son mektubunda çok derin bir kederin gizli ifadesi vardı.
Tutkularımız gerçek Anka kuşlarıdır. Eskisinin küllerinden bir yenisi doğar
Hayat, ancak çözümünü birlikte bulabilecekleri bir bilmeceydi onlar için
Sanki iki ayrı insan değil, dünyadan hoşnut tek bir varlık gibiydiler.
Ona olan tutkusu aşkı her şeye üstün geliyordu.
Ruh gibi ortadan kaybolmayı ne kadar istedi, ama nafile
Acaba hala aynı mıydı, yoksa yüzü, düşünceleri degişmiş miydi?
Ancak acı çekerek dayanmak üzere olan sabrı da birlikte hissederiz.
Eski bir mutluluğu, yeniden geri getirebilme ümidi insanın içinde sürekli yanıp tutuşur.
Yaratılış ve huyları bakımından birbirlerine bağlıydılar.
Ortaya çıkan olayları, evliliğin, aşkın, bağlılığın bir sınavı olarak görüyordu.
Hayat, ancak çözümünü birlikte bulabilecekleri bir bilmeceydi onlar için

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir