İçeriğe geç

Sadist Kitap Alıntıları – Stephen King

Stephen King kitaplarından Sadist kitap alıntıları sizlerle…

Sadist Kitap Alıntıları

Bizim de yaptığımız gibi, Paul. Bizim de yaptığımız gibi. Çok şey bildiğimizi sanıyoruz. Ama aslında bildiğimiz kapana kısılmış bir fareninki kadar. Hâlâ yaşamak istediğini sanan bel kemiği kırılmış bir fareninki kadar.
Istırap, okyanusun kıyısındaki bir kayaya benziyor, diye düşündü. Uyku azap kayasını örten deniz gibi. Ama insan uyandığı zaman sular çekilmeye başlıyor ve çok geçmeden o kaya ortaya çıkıyor.
Annen sana en pahalının her zaman ‘en iyi’ olmadığını söylemedi mi ?
Kim olduğunu bilmiyordu. Nerede olduğunu da. Ama bunu bilmek istediği de yoktu
Kavrulmaktansa can acisi daha iyiydi. Vaftizci Yahya oyle demisti galiba
Eski atasozlerine gore intikam soguk yenilmesi gereken bir yemekmis
yalancilar rahatlikla yemin ederler! Yalancilar yemin etmeye bayilirlar!
Cesur bir insan düşünebilirdi. Bir korkak bunu yapamazdı.
Tanri’ ya dua ettigin zaman sana bunun bin kati karsilik verir
Depresifler kendilerini öldürürler. Psikotikler zehirli egolarini doyurmak pesindedirler. Herkese bir iyilik etmek ve onlari da birlikte öbür dunyaya goturmek isterler
Hepimizin de pek sevdiği bir kimse öldüğü zaman ondan ayrılmak bize zor geliyor. Bu yüzden onun ölmemiş olduğunu hayal etmeye başlıyoruz.
İnsanoğlundan daha yüce bir adalet var. Beni o yargılayacak.
Beni guldurme. Annem öldügünden beri kimse benden yana degil. Ve o öleli yirmi yil oldu.
Tanri zamanin geldigini dusundugunde canimizi alir. Bir yazar da eserindeki tipler bakimindan Tanri gibidir. O karakterleri yazar yaratir. Tanri’ nin bizi yarattigi gibi. Kimse Tanri’ dan hesap soramaz
Annemin bir prensibi vardi, Paul. Ben de buna her zaman uydum. Annem, ‘Bir kere pis oldun mu bir daha duzelemezsin,’ derdi
Feryatlarini duydugum zaman yasayacagini anladim. Ölmek uzere olan insanlar ender bagirirlar. O kadar enerjileri yoktur. Bunu biliyorum
Cesur bir insan düşünebilirdi. Bir korkak bunu yapamazdı.
Ertesi gün de bir öncekinin aynı oluyordu. Daha ertesi gün. Daha ertesi.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Bazı günler kaşıkların saplarını sadece bir bakışla eğebileceğine inanıyordu. Bazı günlerse içinden deli gibi ağlamak geliyordu.
Bir saat geçti. Sonunda nasıl olduysa geçti bir saat.
Tanrı kendince çabalayanlara yardım eder.
Oysa aslında son kez yaşamaya çabalıyorsun.
Odada dolaşırken portrelerin gözleri sizi izliyormuş gibi gelmez miydi?
Annen sana en pahalının her zaman en iyi olmadığını söylemedi mi?
Annem, bir kere pis oldun mu bir daha düzelemezsin, derdi.
Cesur bir insan düşünebilirdi. Bir korkak bunu yapamazdı
Taşlar ve sopalar kemiklerimi kırabilir ama sözler bana zarar veremez.
‘’Kalbi nasıl da çarpıyor! Kurtulmak için nasıl da çırpınıyor. Bizim gibi, Paul. Bizim gibi.’’
Sanat, güçlü hafıza demektir.
Biri gelip çocuğun dehşetini geçirebilirdi Ama hiç kimse gelmedi Çünkü hiçbir zaman gelmez.
Bu bir roman olsaydı, olaylar da plana göre gelişirdi. Ancak kahrolasıca hayat o kadar düzensiz ve karışıktı ki. Bölümleri bile olmayan bir ömür hakkında başka ne söyleyebilirdiniz?
Paul Sheldon son sayfayı yazı makinesinden çıkardı. Dolmakalemi alıp bir yazarın sözlüğündeki en sevilen ve en nefret edilen sözcüğü yazdı.

SON

Ben romanlarımı eski karılarım, annem ya da babam için de yazmadım. Evet, yazarlar kitaplarının başına, onları birine adadıklarını belirten bir şeyler yazarlar. Bunun nedeni bencilliklerinin kendilerinde bile dehşet uyandırmasıdır.
Sen rüya görmüyorsun, Paul. Uyanıkken düşünmeye cesaret edemediğin şeyler hatırlıyorsun. Onun için uyan. Tanrı aşkına UYAN!
Paul hemen haykırmaya başladı. Bir bakıma Pavlov’un köpeklerinden farkı yoktu. Pavlov çanı çaldığı zaman köpeklerin salyaları akıyordu. Annie misafir yatak odasına bir enjektör, Betadin şişesi ve kesici, kesin bir şeyle girdiği zaman da Paul çığlıklar atıyordu.
Bunu yapmak zorundayım. Bu bölümün nasıl sona ereceğini görmek istiyorum.
Bunu yapmak zorundayım. Bakalım kadın yaşayacak mı?
Bunu yapmak zorundayım. Bakalım delikanlı babasını öldüren o alçağı yakalayacak mı?
Bunu yapmak zorundayım. Bakalım kadın en iyi arkadaşının kocasıyla yattığını öğrenecek mi?
Bir yazar hafıza kaybına uğramaz. Eğer yazar olmak istiyorsan az bir yetenek işe yarar. Ama aslında gerekli olan her yara izinin hikayesini hatırlayabilme yeteneğidir.
Bir yazarı çırılçıplak soy. Yara izlerini işaret et. O sana her küçük yaranın hikayesini teker teker anlatır. Büyükler içinse birer roman yazar.
Ve şimdiki zamanda yaşayamıyorum işte. Yaşarsam çıldırırım.
çünkü hayal gücüm başka birinin anlayamayacağı biçimde tüm boşlukları dolduruyor.
Ah, yalancılar rahatlıkla yemin ederler! Yalancılar yemin etmeye bayılırlar!
Biri gelip çocuğun dehşetini geçirebilirdi Ama kimse gelmedi Çünkü hiçbir zaman gelmez.
Bu korkunç şey insanın elinden bırakamayacağı kadar ilginçti. Çok iğrenç olduğu için bitirmek zorunda kaldığımız bir romana benziyordu.
Onunla olmak, Ölüm Meleği’yle konuşmaya benziyordu.
Tüfeğimi getireceğim, Paul. Bunu yapayım mı? Belki de öbür dünya daha iyi bir yer. Hem fareler hem de insanlar için. Tabii insanlarla fareler arasında fazla bir fark yok.
Kalbi nasıl da çarpıyor! Kaçmak için nasıl da çırpınıyor! Bizim de yaptığımız gibi, Paul. Bizim de yaptığımız gibi. Çok şey bildiğimizi sanıyoruz ama aslında bildiğimiz, kapana kısılmış bir fareninki kadar. Hala yaşamak istediğini sanan, belkeğimi kırılmış bir fareninki kadar.
aklına gelir gelmez hemen beyin polisini çağırıyor, o düşüncenin kelepçe ve pranga takılarak uzaklaştırılmasını sağlıyordu.
Bazı günler kaşıkların saplarını sadece bir bakışla eğebileceğine inanıyordu. Bazı günlerse içinden deli gibi ağlamak geliyordu.
Belki kafamın derinliklerindeki atölyede çalışan çocuklar da tatil yapmaktan söz ediyorlardı.
Burada iki şey pek bol, dostlar. Büyük laflar ve boş kağıtlar.
Kafasında Alis Harikalar Diyarı’ndaki Kırmızı Kraliçe’nin küçük kıza çektiği nutuk yankılandı: Biz burada her şeyi dün çözümlemiş oluruz. Ve yarın da çözümlemeye hazırlanırız. Ama bugün hiçbir şey yapamayız.
Ama ikisi de bazen öğüt vermenin, yerine getirmekten daha kolay olduğunu öğrenmişlerdi.
Bazı düşünceler dayanılacak gibi olmuyor.
Yazmak mutsuzluğun nedeni değil, sonucudur.
Periler, cinler olabilir. Ama Tanrı, kendince çabalayanlara yardım eder.
Kafasının bir yanı bir süre sonra onu yorgun yorgun azaladı. Ne yapıyorsun sen? Sancının geçmesini mi bekliyorsun? Acı geçmez.
Oysa aslında son kez yaşamaya çabalıyordum.
Ama bahar geliyor, Paul. Ve annem her zaman, Bahar umudu, cennete gideceğini ummak gibidir, derdi.
Bazı şeyleri yapmak şart, Paul. Annem, Güzel insan güzel iş yapar, derdi.
Ummak ve çabalamak soylu bir şeydir, diyordu. Ama sonunda, önemli olan felakettir.
Sana o kitapları mutlaka vereceğim. Biraz eski ama olsun. Bu da bir kitabın iyi okunduğunu ve çok sevildiğini göstermez mi?
Paul hiçbir şey hissetmiyordu. Herhalde elini elektrikli testereye kaptıran bir adam da kanları akan kesik bileğine hafif bir hayretle bakarken onun gibi hiçbir şey hissetmezdi.
Yaşama içgüdüsünün anlayış konusunda şaşılacak kadar kestirme yollar bulduğunu yavaş yavaş öğrenmeye başlıyordu.
Vahşi köpekler bir süre kovalandıkları zaman öldürdükleri avlarını gömmeye başlarlar.
Canlı hayallerin her zaman hoş olmaları şart değildi.
Cesur bir insan düşünebilirdi. Bir korkak bunu yapamazdı.
Çünkü sadece yaşamak bile zordu.
Annemin bir prensibi vardı, Paul. Ben de buna her zaman uydum. Annem, Bir kere pis oldun mu bir daha düzelemezsin, derdi.
Bir saat geçti. Sonunda, nasıl olduysa geçti bir saat.
Çığlık atmaya başladın. Feryatlarını duyduğum zaman yaşayacağını anladım. Ölmek üzere olan insanlar ender bağırırlar. O kadar enerjileri yoktur. Bunu biliyorum.
Ölüm sahnesinde, evde gözleri dolmayan kimse kalmamıştı. Paul’ün gözleri de öyle. Ama onun gözlerinin yaşarmasına delice kahkalaları neden olmuştu.
Odada dolaşırken portrelerin gözleri sizi izliyormuş gibi gelmez miydi?
Dipsiz bir uçurumun içine baktığınız zaman, o da sizin içinize bakar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir