Sigmund Freud kitaplarından Rüyaların Yorumu 1. Cilt kitap alıntıları sizlerle…
Rüyaların Yorumu 1. Cilt Kitap Alıntıları
Uykuda daha iyi veya erdemli olmayız. Tersine, rüyalarda vicdan sanki susar, çünkü rüyada hiç merhamet duymayız ve en ağır suçları -hırsızlık, şiddet ve cinayet- tam bir duyarsızlıkla ve sonrasında hiçbir pişmanlık duymaksızın işleyebiliriz.
_Düşte insanın gerçek karakteri ortaya çıkar. Düşler, kısa süreli çılgınlık, çılgınlık da, uzun bir düştür. Shopenhauer
_İyi insanlar, başkalarının uyanıkken yaptıklarını yalnızca düşünde görenlerdir. Platon
_Deli, uyanık bir düş görendir. Düşler bize, gizli doğamızı göstermek ve ne olduğumuzu değil, eğer başka bicimde yetiştirilseydik ne olabileceğimizi ortaya koymak için vardır… Kant
_Aristo Bize düşlerin tanrılar tarafından gönderilmediğini ve Şeytani olduğunu çünkü doğanın İlahi değil şeytani olduğunu soylemiştir. Aristo düşleri akıl ile ondan öncekiler ilahi olarak yorumlamış.
_Karın bölgesinin bilinci, bizden saklanan karanlık bir kıta mı?
_Herhangi bir kişi, düşlerindeki davranışları uyanıkken gösterse deli olarak kabul edilirdi.
_Yanılsama kuramı: Doğada bir at görürüz, yaklaşınca inek olduğunu, daha da yaklaşınca insan olduğunu görürüz. Düşte de böyle
_Düşünen ile düş göreni ayırt etmek gerekir.
_Histeri, unutulmuş yaralanmalardan ibaretti.
_Dirençleri yenmek ve direnç altına ışık tutarak özü açığa çıkarmak.
_En şiddetli bicimde uyanık olan ruhsal etkinlikler en derin bicimde uyuyan etkinliklerdir.
_Bilinçdışının kaynağı, enerjisini içgüdülerden alan arzulardır.
_İlkel insanlar düşlerin, tanrıların mesajları olduklarını kesin gerçek saymışlardı.
_Wundt, düşleri, “sinirsel uyarılmaya bağlı olanlar” ve “çağrışımlara bağlı olanlar” diye iki ana sınıfı ayırırlar.
_Terleyen insan rüyasında ataş üzerinde yürüdüğünü görür_
_Uykunun belli bir döneminde beynin davranışında değişiklikler olduğu ve düşlerin bu donemde görulduğu, bu kitabın yazıldığı tarihten 50 yıl sonra kanıtlanmıştır.
_Düş mü bizi başka diyarlara götürür yoksa başka diyarları mı getirir.
_Schiller, bir duşunce cok onemsiz ya da cok garip gelebilir ama kendisinden sonra gelen bir başka duşunceyi onemli kılıyor olabilir ve başka duşuncelerle bağlantı icinde cok etkin bir halkaya donuşebilir.
_Çişini yapamazsa öleceği öğretilen çocuk trafik sıkışınca da aynı boğuntuyu yaşar. Zihinsel öğelerin birbiriyle zincirleme bağlantıları vardır.
_Bazı duyu izlenimleri aklı sakinleştirmek icin gerekli bile olabilir. Değirmenci değirmeninin takırtılarını duyduğu surece uyuyabilir.
_Bağırsak ağrısı çamurlu bataklıkları, başağrısı evin örümceklerle kaplandığını, nefes alev saçan ocak, pipo penis, kürk kasık kılları, kadının kalçaları 2 evin birleşimini, küçük yol ise vajinayın kayganlığnı temsil edilir.
_Düşlerin kaynakları:
_1) Dış uyarılmalar_ Uykuda bile ruhun beden dışı dunya ile surekli bir ilişki icinde bulunduğunun kanıtıdır. Her gürültü kendine uyan bir duş imgesini uyarır. Bir gokgurultusu bizi bir savaşın ortasına goturebilir; bir horozun oluşu bir adamın dehşet cığlığına donuşebilir; bir kapı gıcırtısı hırsızlara ilişkin bir duşu uretebilir. ayağımızla yatağın kenarını itiyorsak kendimizi korkunc bir ucurumun kıyısında dikiliyor ayaklarında bir sıcak su şişesi ile yatarken duşunde Etna Dağına tırmandığını, kafasında yara olan adam Kızılderililer tarafından kafaderisinin yüzüldüğünü görmüş,__Uyuyana bilerek bir duyusal uyaran verilebilir deneyi. Tüyle burnunu gıdıkladılar, yüzüne işkenceyle maske geçiriyorlar. Sıcak ütü yaklaştırıldı evinde yanan kömürlerde yürüttüklerini.. Çalar saat bana rüyada tabakları düşüren garsonu, kilise çanını, devlerin masada gürültülü şekilde dişlerin vurarak çiğnedikleri ise koşan atın nal sesleri…
_2) İç uyarılmalar_ Gözleri ağrıyorken uyuyunca rüyasnda çok küçük harfli bir şeyler okuduğunu ..
_3) Organsal bedensel uyaranlar_ Aristo hastalıkların düşte kendilerini belli ettiklerini sölemiş. Kalp ve akciğer hastalıklarında anksiyete duşlerinin Yunanlılarda, hastaların duş kahinleri vardı. Hasta, Apollon tapınağına girer, orada ceşitli torenlere katılır, k u tsal sularla yıkanarak, masajla ve tutsulerle arınır ve sonra da bir coşku icinde, kurban edilmiş bir kocun derisi uzerine uzanırdı. Orada uyur ve hastalığının carelerini duşunde gorurdu. Hipokrat düşlerin sağaltma işlevinden bahsetmiş. Akciğer hastalıkları cekenler, boğulma, soluk yollarını kapayarak karabasanları deneysel olarak uyarmayı başardığına…Kol ya da bacak, duşte, bir hayvan ya da canavar olarak ortaya cıkabilir
_Düşlerin özellikleri_
Düşler, yer ve zamandan bağımsızlığıdır. Düşlerde akıl devre dışı bırakılır, olanaksız şeyleri kabul ederler. Mantıksızlık, tutarsızlık ya da saçmalık içermeyen hiçbir düş yoktur. Bir düş, ruhsal, duygusal ve zihinsel bir anarşidir. Düşlerde ruh, ruhsal bir otomata dönüşür. Gerçek hayatta insanın kendini tanrı sanması, nevrotik bir düşi deliliktir. Düşlerde ilkel dünyaların izlerini görebileceğimiz söylenir. Düşte tüm mucizevi olaylara inanırız. 3 #215;3=20 eder. Kralız, uçarız, komutanız, ölülerin dirildiğine, taşın konuştuğuna vs inanırız. Düşlerin 10da 9u saçmadır. En anlamsız nesneler bir araya gelir. Unutulmuş olaylar, yanılsamalar birleşerek canlanır. Düşlerde çağrışımlar serbest güreş yapıyor gibidir. Düş goren, delilerin, katillerin ve onların kurbanlarının, cücelerin ve devlerin, şeytanlann ve meleklerin rolunu oynayan bir aktördur. Gündelik korkularımızı bize en korkunç bicimlerde gösterirler. Zihinsel yaşamın ruhani düzeye yukselmesi, bu sozler yalnızca mistikler ve dinciler tarafından yinelenmektedir. Ünlü mistikler insan sozkonusu olduğunda metafiziğe giden yolların, düş lerden gectiğini bildirir. _Düş görme, “Muzik bilmeyen bir adamın piyanonun başına geçmesine benzetilir. _Düşler, boğulmuş duşuncelerin boşaltılmasıdır. Düş görülemezse düşünceler birikecek ve baskı yapacaktır. Düşler beyin için emniyet sübabıdır. Zamanın iyileştirici etkisi de kısmen buna dayanmaktadır.”
_Düşler uyandıktan sonra neden unutulur?_ Düşler parçalıdır ve erirler. Yeniden gorulen duşler de gozlemlenmiştir. Ruhsal küremizde, gökyüzündeki bulutlar gibi uçuşan düş yapıları, rüzgarın ilk üflemesiyle dağılırlar.” Duşler, tıpkı yıldızların parıltısının güneş ışığına teslim olması gibi yeni gunun izlenimleri onunde kenara cekilirler.
_Düşlerde ahlak_ Düşte ahlak yoktur ve kayıtsızlık her şeyin uzerinde egemenlik surer. Uyanıkken dehşete kapılacağı eylemleri rüyada sakince yapar. _Ahlaksız denen düşler, yaşamın yasakladığı şeylerin tohumlarının düşlerde yeşermesidir. Engisizasyon mah. “Eğer bir kişi duşunde kufur sayılacak şeyler gördüğünden soz ederse engizitorler, bunu, onun yaşamında araştırma fırsatını kacırmazlar, cünkü bir adamın gündüzün uğraştığı şey gece geri gelme alışkanlığı gosterir.” _Unutulan sözleri düşlerde açığa çıkar. Çocukluk da düşlerin kaynağını oluşturur. _Bir olay bilinçaltında kalırsa düşlerde açığa çıkar onun için taze acılar değil eski olayları düşlerde daha çok görürüz._Düşlerde ayrıntılar, tesadüfler, değersiz olaylar, dikkat edilmemiş sözler daha sık görülür. Bir acı olay değil de olayın yanındaki yaralı yüz mesela. Düşlerin bir bölümü yaşantımızla hiç ilintili değildir ama kaynağı nedir? _Hipermnezik duşler vardır. _Düşler hazımsızlıktan ileri gelir, kurama göre düş bir uyku bozukluğudur. Düşlerin nedenlerini ruhbilimin mi yoksa fizyolojinin mi alanına girer.
_Düşlerle akıl hastalıkları arasındaki ilişki_Düşlerle psikozlar arasındaki içsel bağlantılar, onların temelde akraba olduğunu gösteren benzerliklerdir. Bir gözlemde deliliğin dehşet verici bir düşten kaynaklandığını… Akıl hastaları normale dönse bile düşte hala hastalık belirtileri devam eder. Düşteki hızlı düşünce parçacıkları ve psikozlardaki düşünce uçuşmalarında tam bir zaman duygusu yitimi vardır.
_Düş yorumlama yöntemi_
Her düşün bir anlamı vardır. Aristoteles bu bağlamda en iyi duş yorumcusunun benzerlikleri en iyi kavrayan kişi olduğuna değiniyor. Şifre çözmek önemli..
_Uykudan önce uzandığımız zaman baskıladığımız istençdışı düşünceler açığa çıkar. Bu gevşemeyi yorgunluk sanırız. Bu yolla istençdışı” düşünceler “istençli; düşüncelere dönüşür.
_________________
_Musa ve Tektanrıcılık_
_Din, insanlığın başına musallat olmuş bir nevrotik saplantı.
_Tanrı, büyük bir imparatorluğa egemen olan firavunun bir dışa yansımasıydı.
_Algıda belirleyici faktör genelde arzu edilen şeyi görmektir.
_Travmalar sadece kişinin yaşadığı tecrübeler değil, doğuştan var olan arkaik kalıntılardır.
_Eğer Eski ve Yeni Ahit aynı tanrıdan geliyorsa neden Eski Ahit’te tanrı ‘Gaddar’, Yeni Ahit’te ‘Sevecen’ bir karakter çizmektedir. _Yahudilik bertaraf edilirse, kaynağını Yahudilikten alan İslam da bertaraf edilecektir.
_İnsan, yeni bir şey öğrendiğinde bu eğer kanaatlerine aykırıysa ona karşı koyar. Belli bir süre tereddüt eder, kendini savunan deliller bulmaya çalışır, kendisiyle mücadele eder, ama neticede bu yeni şeyi kabullenir. Egonun aklî yönünün duygusal yönünü yenmesi için zamana ihtiyaç vardır.
_Wellhausen (1844-1918) Yahudiliği, Hegelci felsefenin tesiriyle sentezci bir yoruma tâbi tutmuştur; Hegel’in tez, antitez ve sentez diyalektiğini içeren bir sistem ortaya koymuştur. Buna göre her kavram veya tecrübe zıddıyla kâimdir.
_Kendi çalışmamdan emin olma hissini tadamıyorum.
_Meissner: Freuda kendini yeni musa ile özdeşleştirdiğini. O artık yeni bir din ortaya koyan, halkını vaadedilmiş psikolojik özgürlüğe taşıyan bir mesihtir
_Zion, Kudüs tepelerininden birinin üstündeki kaledir. Zion kızı ise Yahudi ulusudur.
_Hayvanlardaki içgüdülerin karşılığı, insanda ilkel mirastır.
_İbranice: RUH- Ruach, esinti
_Rabbani Yemek – Efkaristiya: İsa’nın simgesel bedeni ekmek ve simgesel kanı şarapla yapılan kutsama.
_Nevrozun formülü: Travma -kendini savunma- uyuklama evresi, geriye itilmiş nesnenin kısmen dönüp gelişi.
_Nevrozlu hasta, eski bir travmaya takılıp yineleme saplantısı ile sürekli geçmişe bağımlı kaldığı için tutukluk yaşar. Aşırı şevkat gören çocuk hep bunu arayacak ve tacize uğrayan kız da hayatı boyunca bununu için teşhirci obje olacaktır.
_Oğlan, kendisiyle özdeşleşmekten vazgeçtiği babasından çekinmeye başlamış ve babası tarafından kötü davranılıyor gördüğü annesiyle özdeşleşme olanağına kavuşmuştu. Babaya karşı kasıp kavurucu bir kin, hiçbir şeyi umursamayan ve kendini helak etmelere kadar varan bu aşırı öfkeli tutum oğlanda başarısızlıklara ve sürtüşmelere yol açıyordu.
_Musa bir mısırlı. Bir sandıkçık içine konularak suya bırakılma motifi, doğum olayının simgesel yoldan açık seçik bir anlatımıdır ve bu anlatımda sandıkçık ana rahminin, su ise rahimdeki amniyon suyunun yerini tutar.
_Musevilik bir mısır firavun dinidir. Devrimci firavun Amenhotep, dünya tarihinde ilk tek tanrılı aton dinini getirmiş ama o ölür ölmez getirdiği yeni din de kaldırılıp bir kenara atılmış, kafir gözüyle bakılan kralın anısı lanetlenip aforoz edilmiştir. Herodotos, sünnet adetinin Mısır’da uzun süredir yaşadığını anlatır. Sünnet bir soyluluk sembolü sünnetsizlik ise cenabetlik. Bir zaman atalarının ellerindeki toprakları Tanrı Yehova’nın kendilerine geri vereceğine ilişkin sözler, uydurmalardan başka bir şey değildi. Musa Yahudileri kendi kavmi yapmıştı. Yehova Kaba, dar görüşlü yerel bir tanrıydı belki; zorba ve kana susamış biriydi.
_İsa, yeniden dirilen Musa ve primal baba olarak ortaya çıkmıştır. Mezmurlar Akhenaton’a aittir.
_Eski mitlerde çocuk aristokrat ailede doğar, terkedilir ve yoksul bir ailece alınır ya da bunun tam tersi olur. Aslında bu, kahramanlara asalet sağlar. Freud’a göre, Musa Akhenaton’a yakın bir aristokrattı. Ya bir general ya da bir din adamıydı hayallerinin Mısır’da gerçekleşemeyeceğini fark etti Sonunda çözümü buldu. Mısırlılar’ın hor gördüğü dini başka bir halka benimsetebilir, yeni bir krallık kurabilirdi. Neticede Yahudiler’le anlaştı, onların başına geçti, onları Mısır’dan çıkarıp bu monoteist dinde eğitmeye karar verdi. Musa’nın halk dinine karşı olan Aton dinini Yahudiler’e empoze etti.
_İlkel kabileler kendilerini en üstün kabile sayarlardı. Bu gelenek en üstün ırk Yahudilerdir olarak yeniden canlandı. Bir baba evlatlarından birini ötekilerden üstün tutuyorsa, öbür kardeşlerin kıskançlığa kapılması bizi şaşırtmamalıdır. _Musevilik bir baba diniydi. Hıristiyanlık ise bir oğul dini kimliğiyle ortaya çıktı. Komşulardan aldığı ana tanrılığı yeniden diriltmiş, çok tanrıcılığı kamuflajla bünyesine yerleştirmiş. Müslümanlık da Museviliğin kısa bir tekrarıdır. Museviliğe bir öykünme olarak ortaya çıkmıştır. Çünkü Resülullah başlangıçta Museviliği bütünüyle benimsemek gibi bir amaç taşımaktaydı. Doğu dinleri atalar kültüdür.
_Büyük adam özlemi: Herkesin çocukluğundan başlayarak yüreğinde duyduğu baba özlemi, efsane kahramanının yenilgiye uğratmakla övündüğü babanın özlemidir bu. Güçlü iradesi, baskı, özgürlüğü, kimsenin gözünün yaşına bakmazlığa kadar varan o tanrısal umursamazlığı, baba tablosu özelliklerdir. Musa kendi şahsındaki gazap ve amansızlık gibi karakter özelliklerini Tanrısının karakterine mal etmiştir.
_Paulus- Hristiyan kilisesinin gerçek kurucusu ve ilk tanrı bilimcisi sayılır. Paulus yasaların geçersizliğini ilan ederek, tanrısal hükümdarlığın kurulacağı; Messias’ın insan suretine görünerek yeryüzüne indiği inancını yayarak putperestlerin yeni dini benimsemelerini sağlamıştır.
_Feci bir kazadan yara almadan kurtulan bir kişi bile travmatik nevroza maruz kalır ve bir kaç haftalık “Yumurtlama dönemi”nden sonra ruhsal semptomlar meydana gelir. Freud’un bu taravma tecrübesiyle söylemek istediği şudur: Yahudiler Musa’yı öldürmekle ve onun öğretilerini ters yüz etmekle bir travma yaşadılar ve neticede pişman olarak ona döndüler. Kişilik özelliklerine benzenilmek istenmeyen anne-babaya ileriki yaşlarda benzenilir çünkü çocukluk yıllarında onlara özenilmiştir. İşte Musa’nın dinine karşı halkın tutumu da böyle olmuştur.
_Yahudiler rabbın emirlerine itaat etmedikleri için cezalandırıldıklarına inanıyorlardı. Bu duygu peygamberler tarafından sürekli canlı tutulmuş. Bu suçluluk duygusu Yahudiler’den başka halklara da sıçramış. Pavlusa göre mutsuz olmamızın sebebi “Baba tanrıyı öldürmemizdi. İsa’nın fedakarlığı ile bu suçtan kurtulduk çünkü birimiz hepimizi kurtarmak için kendini feda etmiştir. Pavlos: “Bakın, mesih geldi ve gözlerinizin önünde öldürüldü. İsa tekrar dirilen Musa’dır. Freud Muhammed başlangıçta Yahudiliği kendisi ve halkı için kabule niyetlenmişti. Tek büyük primal babanın yeniden elde edilişi Araplar’ın özgüvene kavuşmasına neden oldu onları büyük başarılara taşıdı. Allah Araplar’a Yehova’nın Yahudiler’e davrandığından daha cömert davrandı.
_İlk Çağda güçlü bir adam tüm sürünün efendisiydı. Otoriteden yararlanarak zorbaca davranışlara başvuruyordu. Oğulların el ele vererek babalarını yenilgiye uğratması ve çiğ çiğ yemişlerdir. Sonra kardeşler arası boğuşmalar, birlik ve beraberliğin, bir çeşit toplumsal sözleşmenin doğmasını sağlamıştı. İhtimal başlangıçta kendisinden sürekli korkulan güçlü bir hayvan, baba yerine geçirilmiştir. Babanın kurban edilip yenmesine totem şöleni denilmiş ve kuşaklar boyunca kutsal bayram olarak kutlanmış. Zamanla hayvanların yerine, kaynağını açıkça totemden alan hayvan maskeli insan tanrılar geçirilmiştir. _Babaların yemelerie ve analar kültü başlaması.
_Üstben tüm baskıcı gelenekleri sürdürür bir aile görevindedir. Benlik ise efendinin takdirini bir özgürlük ve doyum olarak hisseder, suçlamalarını ise vicdan azabı olarak duyumlar. Üstben’e içgüdüsel bir isteği kurban eden Ben, özverisine karşılık Üstben tarafından daha çok sevilmeyi bekler. Çocukta “usluluk” ve “yaramazlık” diye bakılan şey, ileride toplum ile Üstben anne ve babanın yerini aldığında “iyi” ve “kötü”, erdemli ve erdemsiz diye nitelendirilir.
_Tanrının evrensel bir Tanrıya dönüşüp tüm uluslara kucak açması, nihayet ona ilk inananlar için Tanrıyla aralarındaki mahremiyetin elden çıkarılması anlamını taşımaktaydı.
_______________________
1) Kökensel ve klinik ilişkiler, örneğin bir rüya bir psikoz durumunu temsil ediyorsa, bu durumu hazırlıyorsa ya da bu durumdan sonra ortaya çıkıyorsa.
2) Ruhsal hastalık durumunda rüya yaşan tısının uğradığı değişimler.
3) Rüya ve psikozlar arasındaki içsel ilişkiler, yapısal akrabalığa işaret eden paralellikler.
amansız davranan işlevlerin bir oyunudur, düşlerde ruh, ruhsal bir otomata dönüşür.