İçeriğe geç

Ruhi Mücerret Kitap Alıntıları – Murat Menteş

Murat Menteş kitaplarından Ruhi Mücerret kitap alıntıları sizlerle…

Ruhi Mücerret Kitap Alıntıları

Uzun ömür, kafa karıştırıcı bir lütuftur. Hayat derslerinin çoğu boş geçer. Belli bir yaştan sonra insanın içinde yalnızca tümör büyür. Ve ümitsizlik yolu, safsata şatosuna çıkar.
Bazen kötüler, nadiren de iyiler kazanır. Çoğunlukla herkes kaybeder.
Ne yazık ki insan zamanın değerini öğrenene kadar ömür bitiyor.
Velhasıl dünyada bir cennet inşa edersen, ölümle cennete yatay geçiş yaparsın. Asıl hayat cennettedir. Demek ki dünyada mümkün olduğunca yaşatmaya bakmak gerek. Fidan dik, kuş besle, evlat büyüt, umut ve sevinç aşıla İnsanlar senin yanındayken kendilerini cennetteki gibi kınanmayan, yadırganmayan, dışlanmayan aksine ödüllendirilen, yüceltilen, hoşnut edilen, ikramda bulunulan konumunda, özgür hissederlerse sen, bulunduğun yeri cennete benzetmişsin demektir. Cennetin inşaatında bir mühendis , mimar, usta, kalfa ya da işçi olarak çalışıyorsun demektir. Yok eğer öldürürsen, yaşatmazsan, beslemezsen, yaşama azmi aşılamazsan; insanlar senin yanında kendilerini cehennemin dumanında boğulur gibi sıkıntılı, üzgün, baskılanmış, boyunduruk altında, kısıtlanmış, suçlu, mahcup, rahatsız, cezalandırılmış, mahrum hissederlerse, sen cehennem kurmuşsun demektir. Zebanileşmişsin. Burada kendi ellerinle bina ettiğin cehennemden, öldüğün anda yatay geçişle ahret cehennemini boylarsın.
Dünya böyledir: Sinsiler zorbaları yüceltir, üçkağıtçılar hırsızlara cömert davranır, yalancılar sapıklar için duygusal şarkılar söyler. Buna karşılık çulsuzlar garibanları dolandırır, dindarlar inançlıları lanetler, mazbutlar iffetlileri iğfal eder.
Ölümün eşiğinde dikilmek, her şeyi kolaylaştırır, ölmek hariç.
Hayatım bir film olsaydı, izlerken ya uyuyakalır ya da yarısında çıkardım.
Malum, borç Şeytanın bizzat icat edip insana benimsettiği bir kötülüktür.
İstanbul bir yandan senin rüyalarını çalar, öbür yandan sana hayaller hediye eder.
Rastlantılar, saçmalıklar ve ihtimaller özgürlüğün tadını yansıtır. Hayatın çerçevesini esnetir. Gelgelelim tesadüf, hakikate uygun bir kılıf değildir.
Evlilik dediğin, kadına dırdır etme yetkisi, erkeğe de somurtma imtiyazı veren kutsal bağdır.
Harpte bir tek düşman bile vurmadım ben. Bu bir duyulsa, itibarım sıfıra iner. Gelgelelim, zannedilenin aksine, savaşlarda çok az insan elini kana bular. Etraftaki çok sayıda ceset, bir o kadar katilin varlığını kanıtlamaz. II. Dünya Savaşı’nda askerlerin yalnızca 1/5 #8242; i düşmana ateş etmiştir. Geri kalanı ya hiç tetik çekmemiş ya da havaya kurşun sıkmış. Vietnam işgalinde ABD askerlerinin öldürdüğü her bir Vietnamlı için 50 bin kurşun atılmış! Velhasıl bendeniz sıcak çatışmadan ziyade, soğumayan acının gazisiyim.
100 sene nasıl mı geçti? Size şu kadarını söyleyeyim, 1 saniye ile 1 asır arasındaki fark abartılıyor. Ve mazide kalan her şey kısa sürmüş demektir.
Mazideki kederleri hatırlamanın sağlayacağı koruma, unutmanın getireceği huzurun yanında bir hiçtir. Lakin aklın forsu hafızaya sökmez.
Tesadüf, talih ve bahtsızlık hepsi kaderin şubeleridir.
Babamla evlendiği gün, annemin o zamana kadarki en mutlu günüydü; boşandıkları günde öyle.
Mazideki kederleri hatırlamanın sağlayacak koruma, unutmanın getireceği huzurun yanında bir hiçtir.
Yürekten kan damlarken,ağızdan bal damlamıyor.
Bilmediğimiz sırlar vardır? Hatırladıklarımız aslında yaşanmamıştır.
Kader, bütün ihtimallerin toplamıdır. Kıyametse, tüm ihtimallerin aynı anda gerçekleşmesi.
Hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Çünkü hiçbir şey görüntüden ibaret değildir.
Hakikat, ölümü aydınlatırken hayatı karartır.
Öldüğün gün, diğerleriyle aynıdır. Sadece biraz daha kısa sürer.
Asırlardır yüceltilen akıl, düşüncenin en inatçı düşmanıdır. Ancak bunu fark ettiğin andan itibaren düşünmeye başlarsın.
“Civan canım, yaşadığımız an’ı hayattan saymıyoruz ve geriye bir şey kalmıyor.”
Birinin duygularına haddinden fazla değer verirsen, onu anlaman imkansızlaşır.
-“ Allah’ı bu dünyada görmek ister misin Ruhi bey?”
-“Kim istemez?!”
-“Bir yetim çocuğun başını okşa. O zaman onun gözlerinde Allah’ı görürsün. Bir fakire yardım et. Onun gözlerinde Allah’ı görürsün. Bir kediye yiyecek ve su ver. Onun gözlerinde Allah’ı görürsün.”
Yanlış çağda yaşamanın stresi içindeyim.
Mezar taşıma, sizi ayakta karşılayamadığım için özür dilerim yazdıracağım.
Bir insan acıdan delirdiğinde, diğerleri onun acısını değil, deliliğini görürler.
Biz dostuz.. Dost, henüz saldırmamış düşman demektir.
Kulağı okşayan, ruhu besleyen sesini duyunca “Mucizenin de bir sınırı olmalı” diye düşünüyorum. Ne olduğunu bilmediği bir şeyi çalan hırsızın çaresizliğiyle zırvalıyorum [zira yürekten kan damlarken, ağızdan bal damlamıyor].
Ben var ölüleri sevmek, yaşayanlardan iğrenmek
Aşk, sizde olmayan bir şeyi, bunu sizden istemeyen birine vermeye çalışmaktır.
En büyük dertler ve belalar, kabul etmediğimiz hatalarımızdan kaynaklanır.
Kişisel değer saydığımız şeylerin, toplumun baskısıyla edinilmiş sahte nitelikler olabileceğini hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız.
Dünyaya bağlanmadan, hayata tutunmayı öğrenmemiz gerekiyor.
Hayatım, tahminler üzerine kurulu varsayımlardan oluşan bir ihtimaller dizisiydi.
“Uçurumun dibini boylamadan önce manzaranın tadını çıkar.”
Belirsizlik hasta eder, kesinlik yaralar
Evrende yalnız mıyız bilmiyorum ama dünyada yalnızız.
Halbuki ben onun düşmekten korktuğu uçurumun dibindeyim.
Ha­yatta şunu anladım ki, insanlar yanlış sırayla ölüyor.
Canım okuyucu, bedenin yaşı belli­dir, lakin ruhun kaç yaşında asla bilemezsin.
Ah, çiçekçiden aldığım gülleri götürüp kırlara yapıştırmazsam!
Kalbim, benden önce mezara gidecek.
Hayatın hazırlık aşaması ömür boyu sürer. Tam yaşamaya başlayacağın sırada sahadan şutlanırsın.
Aşk, sizde olmayan bir şeyi, bunu sizden istemeyen birine vermeye çalışmaktır.
Birinin duygularına haddinden fazla değer verirsen, onu anlaman imkansızlaşır.
Bazen kötüler, nadiren de iyiler kazanır.
Çoğunlukla herkes kaybeder.
Budalalar, seni çoktan terk ettiğin hatalarınla suçlar, zekiler ise tutarsızlıkla.
Ölümden dönmüştüm, fakat hayata değil.
Dünyayı değiştirecek kapasiteye sahip kişiler, genellikle, hayatta kalma konusunda beceriksizdirler.
Iskalanan aşklar, yaşananlardan daima daha çoktur.
Dünya, baba olmaması gereken heriflerle doludur..
Bir davranışla ilgili olarak “asla yapmam” dediğimde, tam da öyle davranmama varan bir geri sayım başlıyor.
Birinin duygularına haddinden fazla değer verirsen, onu anlaman imkansızlaşır.
Aşk, gençlerin oynadıği fakat ihtiyarların bildiği bir oyundur.
Hayat çizgisini avucunu keserek uzatmak da nesi?
Kendimi bazen yarım kalmış bir proje, bazen de gerçekleşmiş bir felaket senaryosu gibi hissediyorum..
Hayatta şunu anladım ki, insanlar yanlış sırayla ölüyor.
Umudum bayatlamış, eleme intikal etmişti. Yani beklenmeyenin gerçekleşmesi için en ideal merhale ve en münasip mevkideydim.
Hayatım bir film olsaydı, izlerken ya uyuyakalır ya da yarısında çıkardım.
Bugün ölebileceğinizi düşündünüz mü biricik okur? Hatta şu anda, şimdi, şuracıkta ruhunuzu teslim edebileceğinizi?
Sahtelik, aldatma ve avuntuyla karılmış harç, hayatın temelini teşkil ediyordu. Göstermelik neşe, süreğen blöf ve sentetik nezaket prosedürü, bu temel üzerinde yükseliyordu.
Yanlış çağda yaşamanın stresi içindeyim.
—Eğer beni vaktiyle neden sevdiğini anlamaya çalışıyorsan, gerekçeleri bulduğunda sevgini kaybedebilirsin.
+Niye?
—Çünkü duygular izahlarla paketlenip etiketlendiklerinde ölürler.
—Nasıl gidiyor?
+Denize uçmuş cenaze arabası gibi.
—Hâlâ o kızı mı düşünüyorsun?
+Dönmesi gerekirdi.
—Bu dünyanın kuralları güzel kadınları bağlamaz.
Mazideki kederleri hatırlamanın sağlayacağı
koruma, unutmanın getireceği huzurun yanında bir hiçtir. Lâkin aklın forsu hafızaya sökmez.
Yanlış çağda yaşamanın stresi içindeyim.
Hayatın hazırlık aşaması ömür
boyu sürer. Tam yaşamaya başlayacağın sırada sahadan şutlanırsın.
Birinin duygularına haddinden fazla değer verirsen, onu anlaman imkansızlaşır.
Hayatım bir film olsaydı, izlerken ya uyuyakalır ya da yarısında çıkardım.
Hayatımız asla normale dönmeyecek
değil mi?
Benim anladığım, en muntazam hayat bile normal değildir.
Her şey cehennemde normale dönecek.
Ya da cennette

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir