İmam Nevevi kitaplarından Riyazü’s Salihin 7. Cilt kitap alıntıları sizlerle…
Riyazü’s Salihin 7. Cilt Kitap Alıntıları
Zeyd İbni Erkam’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle dua ederdi: اللهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنَ العَجْزِ وَالكَسَلِ ، والبُخْلِ وَالهَرم ، وعَذَاب الْقَبْر ، اللَّهُمَّ آتِ نَفْسِي تَقْوَاهَا ، وَزَكِّهَا أَنْتَ خَيرُ مَنْ زَكَّاهَا ، أَنْتَ ولِيُّهَا وَموْلاَهَا ، اللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنْ عِلمٍ لا يَنْفَعُ ، ومِنْ قَلْبٍ لاَ يخْشَعُ ، وَمِنْ نَفْسٍ لا تَشبَعُ ، ومِنْ دَعْوةٍ لا يُسْتجابُ لهَا
Allahım! Âcizlikten, tembellikten, cimrilikten, ihtiyarlayıp ele avuca düşmekten ve kabir azâbından sana sığınırım. Allahım! Nefsime takvâ nasip et ve onu her türlü günahtan temizle; onu en iyi temizleyecek sensin. Ona yardım edip eğitecek sadece sensin. Allahım! Faydasız ilimden, ürpermeyen gönülden, doyma bilmeyen nefisten ve kabul olunmayan duadan sana sığınırım.
رواهُ مُسْلِمٌ
Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem yatağına yatacağı zaman, Kul hüvallâhü ahad, Kul eûzü bi-rabbi’l-felak ve Kul eûzü bi-rabbi’n-nâs’ı (Muavvizât’ı) okuyarak ellerine üfler, onları vücuduna sürerdi.
Buhârî, Daavât 12; Müslim (bu şekliyle yoktur). Ayrıca bk. İbni Mâce, Duâ 15
وعن أبي موسى عبد الله بن قيس الأشعرى رضي الله عنه عن النبي صلى الله عليه وسلم قال:
Azîz ve Celîl olan Allah, gündüz günah işleyenin tövbesini kabul etmek için gece rahmet kapısını açık tutar; gece günah işleyenin tevbesini kabul için gündüz rahmet kapısını açık tutar. Bu uygulama tâ güneş batıdan doğuncaya kadar böylece devam eder.
Müslim, Tevbe 31
“ Çağdaşlık ” rezâleti rezâlet olmaktan çıkarmaz, çıkaramaz.
Kadınlar gibi takıp takıştıran erkekler, erkekler gibi giyinen kadınlar çağın modern çirkinlikleri ve lânetlileri olarak ortalıkta dolaşmaktadırlar.
İşte size cennet! Yapmış olduğunuz iyi amellere karşılık ona varis kılındınız, diye seslenir.
A’raf Suresi (7), 43
Cerir radıyallahu anh şöyle dedi:
Resullah sallallahu aleyhi ve sellem’e ansızın görmenin hükmünü sordum.
– Hemen gözünü başka tarafa çevir! Buyurdu.
Kulak, göz ve gönül bunların hepsi yaptıklarından sorumludur.
İsra Suresi (17), 36
Zulüm ve haksızlığın en büyüğü Allah’ı tanımamaktır.
(Bugün İsrail gibi iki ayaklı şeytanların yaptığı gibi)
İnsanın saadeti de felaketi de öncelikle diline bağlıdır.
Teşhircilik,toplumun ahlakını, aile bağlarını olumsuz etkileyici ve yaygın huzursuzluklar üreticidir.
İnsanları kötülemek kamil mümin olmaya manidir. Başkalarının ayıplarını araştıran, birtakım kusurlarını ifşa eden, soyuna sopuna dil uzatan bir insan Kamil bir mümin olamaz.
Sizden biriniz dua ederken: Allah’ım! Dilersen beni bağışla; dilersen bana merhamrt et, demesin. Dilediğini kesin bir dille istesin. Çünkü Allah’ı zorlayan hiçbir kuvvet yoktur.
İçinizde en çok sevdiğim ve kıyamet günü bana en yakın mesafede bulunacak kimseler güzel ahlak sahibi olanlarınızdır. Güzel konuşuyor dedirtmek için uzun uzun konuşanlar, sözünü beğendirmek için avurdunu şişire şişire laf edenler ve bilgiçlik etmek için lügat paralayanlar ise en sevmediğim ve kıyamet günü bana en uzak mesafede bulunacak kimselerdir.
✒Ukbe İbni Âmir radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
– (Yanında mahremi bulunmayan) Kadınların yanına girmekten sakının!
Bunun üzerine ensardan birisi:
– Ey Allah’ın Resûlü! Kocanın erkek akrabası hakkında ne dersiniz? dedi.
– Onlarla halvet , ölüm demektir buyurdu.
Yol haklarından bazıları şunlardır:
✒ Gözleri harama bakmaktan alıkoymak
✒Gelip geçenleri rahatsız etmemek, rahatsızlık sebeplerini yoldan kaldırmak
✒ Verilen selâmı alıp mukabele etmek
✒ İyiliği emretmek
✒ Kötülükten nehyetmek
Çağdaşlık , rezaleti, rezalet olmaktan çıkarmaz, çıkaramaz. Kimse çağdaşlığı, yirmi birinci asrı veya sosyal siyasal bir takım kavramları rezalet ve ahlaksızlıklar için gerekçe yapamaz.
Dini istismar eden, onu dünya çıkarlarına alet etmeye kalkışan kişiler, kimlikleri ve yaptıkları ne olursa olsun, ahirette yalan söylüyorsun diye azarlanmak ve cezaya çarptırılmaktan yakalarını kurtaramayacak lardır.
Görüntü ne olursa olsun, Allah, kimin ıslah, kimin ifsad için çalıştığını bilmektedir.
Toplumlardaki kirlenmenin asıl sebebi, zamanında gösterilmeyen tepkilerdir. Bu sebeple iyilerin tembelliği, kötülerin faaliyetidir, denilmiştir.
İbn Mes’ûd radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
Üç kişi bir arada bulunduğunuz vakit, başka insanlara karışıncaya kadar, (içinizden) iki kişi diğerini bırakıp fısıldaşmasın. Çünkü bu fısıldaşma, o kişiyi üzer.
Enes radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
Birbinizle ilginizi kesmeyiniz, sırt dönmeyiniz, kin tutmayınız ve hased etmeyiniz. Ey Allah’ın kulları, kardeş olunuz. Bir Müslümanın, din kardeşini üç günden fazla terkedip küs durması helâl değildir.
Iyâz İbni Hımâr radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
Allah Teâlâ bana:
Birbirinize karşı öylesine alçak gönüllü olun ki, hiçbir kişi diğerine karşı haddi aşıp zulmetmesin. Yine hiçbir kimse, bir başkasına karşı böbürlenip üstünlük taslamasın diye vahyetti.
Allah için bir şey yapılmadan geçen dünya hayatının beş paralık değeri yoktur.
Mü’min bir yılan deliğinden iki defa ısırılmaz.
Buhârî, Edeb 83; Müslim Zühd 63.)
Allah Teâlâ bazı şeyleri farz kıldı, onları ihmal etmeyin.Bazı günahlara yaklaşılmaması için sınırlar koydu, o sınırları aşmayın. Bazı şeyleri haram kıldı, o haramları çiğnemeyin. Bazı şeyleri de unuttuğu için değil size olan merhameti sebebiyle dile getirmedi, onları da araştırıp kurcalamayın.
(Dârekutnî, es-Sünen, IV, 184.)
Nerede olursanız olun ölüm size ulaşır; sarp ve sağlam kalelerde olsanız bile. Kendilerine bir iyilik dokunsa ‘Bu Allah’tan.’ derler. ‘Hepsi Allah’tandır’ de. Bu topluma ne oluyor ki, hiç söz anlamaya yanaşmıyorlar.
Nisâ Sûresi (4), 78
İnsanın saadeti de felaketi de öncelikle diline bağlıdır.
İslâm bütün zamanların dinidir. Onu tarihin belli bir kesimi için geçerli saymak, dini de insanlığı da anlamamak demektir.
İslam bütün zamanların dinidir. Onu tarihin belli bir kesimi için geçerli saymak, dini de insanlığı da anlamamak demektir.
Putperestliği men tâbiri ile putperestliğin ihtimalini men tâbiri arasındaki farkı anlamıyorlar.Putperestliğin bugün kendi olmasa bile ihtimali vardır ve yarın bizzat kendisinin vaki olmayacağını kimse garanti edemez.
(Vaktiyle) bir adam:
– Ben mutlaka bir sadaka vereceğim, dedi. Geceleyin evinden sadakasını alıp çıktı ve onu bilmeden bir hırsızın eline tutuşturdu. Ertesi gün halk:
– Hayret! Bu gece bir hırsıza sadaka verilmiş! diye konuşmaya başladı. Adam:
– Allahım! Sana hamdolsun. Ben mutlaka bir sadaka daha vereceğim, dedi. Sadakasını alarak evinden çıktı ve onu bir fahişenin eline tutuşturdu. Ertesi gün halk:
– Olur şey değil Bu gece bir fahişeye sadaka verilmiş! diye dedikoduya başladı.Adam:
-Allahım! Bir fahişeye sadaka verdiğim için sana hamdolsun. Ben mutlaka bir sadaka vereceğim, dedi. Sadakasini alıp evinden çıktı ve onu bir zenginin eline koydu. Ertesi gün halk:
-Bu ne iştir! Bu gece bir zengine sadaka verilmiş diye söylenmeye başladı. Adam:
-Allahım! Hırsıza, fahişeye ve zengine sadaka verdiğim için sana hamdolsun, dedi.
Uykusunda o adama şöyle denildi:
– Hırsıza verdiğin sadaka, belki onu yaptığı hırsızlıktan utandırıp vazgeçirecektir. Fahişe belki yaptığından vazgeçip iffetli bir kadın olacaktır. Zengin de belki bundan ibret alıp Allah’ın kendisine verdiği maldan muhtaçlara dağıtacaktır.
Buhari, Zekat 14: Müslim, Zekat 78. Ayrıca bk. Nesai Zekat 47.
Allah Teâla “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın; tefrikaya düşüp parçalanmayın buyurur (Ali Imran süresi 103). Şu halde tefrikalar Kur’an ve Sünnet’ten, Islâm’dan kaynaklanmaz. Çünkü bunlar tefrikanın değil tevhidin, birlik ve beraberliğin kaynağıdır. Ümmetin düştüğü tefrikaların menşei Kur’an ve Sünnet dışı düşünce ve yönelişlerdir. Islam tarihi boyunca ümmetin içinde görülen sapmaların, düşülen tefrikaların sebepleri Islâm’dan uzaklaşma, bilerek ya da bilmeyerek düşmanın oyununa gelmedir. Bundan kurtulmanın çaresi de Kur’an ve Sünnet’e yönelmektir.
Güzel konuşuyor dedirtmek için uzun uzun konuşanlar, sözünü begendirmek için avurdunu şişire şişire laf edenler ve bilgiçlik etmek için lügat paralayanlar ise en sevmediğim ve kıyamet günü bana en uzak mesafede bulunacak kimselerdir.
Tirmizi, Birr 71
Insanoğlunun rahatsız olduğu şeyden melekler de rahatsız olur
Dostlar! Bilen, bildiğini söylesin. Bilmeyen de Allah bilir desin. Zira insanın bilmediği konuda Allah bilir demesi de bir ilimdir.
* Abdullah ibni Mes’ud*
Mademki o güzel cennete mirasçı olmak var, o hâlde şu fani çöplükte ne diye uyuklayalım!..
Allah güzeldir, güzeli sever.
Kibir ise hakkı kabul etmemek ve insanları küçümsemektir.
[ Hazret-i Muhammed (s.a.v.) ]
İşte âhiret yurdu! Biz onu yeryüzünde böbürlenmeyi ve bozgunculuk yapmayı istemeyenlere nasib ederiz. Sonunda kazançlı olanlar, fenalıktan sakınanlardır.
[ Kasas sûresi (28), 83 ]
Kibirlenip de insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Zira Allah, kendini beğenmiş övünüp duran kimseleri asla sevmez.
[ Lokman sûresi (31), 18 ]
Yeryüzünde böbürlenerek dolaşma!
[ İsra sûresi (17), 37 ]
Allah’ım! Senden hidâyet, takvâ, iffet ve gönül zenginliği isterim.
Hazret-i Muhammed (s.a.v.)
Dünyada yükselen bir şeyi alçaktmak, Allah’ın değişmez kanunudur.
[ Hazret-i Muhammed (s.a.v.) ]
Dünyada yükselen bir şeyi alçaktmak, Allah’ın değişmez kanunudur.
[ Hazret-i Muhammed (s.a.v.) ]
Sadaka vermekle mal eksilmez.
Allah Teâlâ affeden kulunun değerini artırır.
Allah rızâsı için alçak gönüllü olanı Allah yüceltir.
[ Hazret-i Muhammed (s.a.v.) ]
Allah bana: O kadar alçak gönüllü olun ki, kimse kimseye karşı böbürlenmesin; kimse kimseye zulmetmesin, diye bildirdi.
[ Hazret-i Muhammed (s.a.v.) ]
Allah güzeldir, güzeli sever.
Kibir ise hakkı kabul etmemek ve insanları küçümsemektir.
[ Hazret-i Muhammed (s.a.v.) ]