İçeriğe geç

Qoca və Dəniz Kitap Alıntıları – Ernest Hemingway

Ernest Hemingway kitaplarından Qoca və Dəniz kitap alıntıları sizlerle…

Qoca və Dəniz Kitap Alıntıları

“Okyanus böyle vahşi ve acımasız olurken zavallı kuşlar niye böyle narin ve güzel yaratılmış acaba?”
Elbette insanın şansa da ihtiyacı var.Ama önce gerekeni yapmalı ki, şans kapıyı çaldığında hazır bulunsun!
Hiç aklım ermez, inandığımdan da emin değilim.Belki de balığı öldürmek günahtı. Galiba öyleydi ya da hayatta kalmak ve bir sürü insanı beslemek için yaptım. Ama tabii her şey günahtır. Düşünme günahı.
Talih insana her an, hiç tanınmayacak biçimlerde gelen bir şeydir.
Yıldızları öldürmeye kalkmadığımıza iyi ediyoruz; ya bir de onu yapsaydık!
Gözlerini yukarı kaldırdı; bembeyaz kümülüsler kaşık kaşık yığılmış dondurmaların sevimli yüzünü andırıyordu.
Zamanla yutacak diye düşündü. Bunu yüksek sesle söylememişti; çünkü iyi şeyler yüksek sesle söylenirse olmayıverirdi.
Her gün yeni bir başlangıçtır.Elbette insanın şansa da ihtiyacı var.Ama önce gerekeni yapmalı ki, şans kapıyı çaldığında insan hazır bulunsun!
Her şey, her şeyi bir şekilde öldürür.
Satılan bir yer varsa, gidip biraz ‘Şans’ almak isterdim.
Kendi başınayken ilk ne zaman yüksek sesle konuşmaya başladığını anımsamıyordu.
ihtiyarlar niye öyle şafakla uyanırlar bilmem. Günü azıcık daha uzun yaşayabilmek için mi acep?
Yaşlı adam, “Yaşlılık benim çalar saatim”dedi. İhtiyarlar neden o kadar erken uyanır ki? Bir gün daha yaşamak için mi?
Yıldızları öldürmeye kalkışmak zorunda olmadığımıza memnunum.
Açlığın eziyeti ve de anlamadığı bir şeye karşı olmak,en kötüsüdür.
Neşeli, namağlup deniz rengi gözlerinden başka her şeyi kocamıştı.
Kancanın eziyeti hiçbir şeydir. Açlığın eziyeti ve de anlamadığı bir şeye karşı olmak en kötüsüdür.
Mücadele edeceğim dedi. Ölene dek mücadele edeceğim.
Şans türlü türlü biçimleri olan bir şeydir; kim tanıyabilir ki?
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
“Mücadele edeceğim” dedi. “Ölene dek mücadele edeceğim.”
“Zaten” diye düşündü, “Herkes, her şeyi öldürüyor.
Ümit etmemek aptalca, diye düşündü. Üstelik bunun günah olduğuna inanıyorum.
İnsan yenilmek için yaratılmadı. Âdemoğlu mahvolur ama yenilmez.
Keşke her şey bir düş olsaydı.
Acı neredeyse orada kalmalı
Tüm yaşamı boyunca sevgiye hasret kalmıştı. Doğası sevgiye açtı. Varlığının en temel arzusuydu bu. Buna rağmen hayatını onsuz sürdürmüş, sonucunda da katılaşmıştı. Sevgiye ihtiyaç duyduğunu bilmezdi. Şimdi de bunu bilmiyordu. Bildiği şey sadece, sevgiyle hareket eden insanların onda bir heyecan uyandırdığıydı. Sevginin inceliklerini, yüce ve olağanüstü olduğunu düşündü.
İnsan yenilmek için yaratılmadı.
İnsanlar, eğer beni işitseler böyle bir başıma gevezelik ederken, benim kaçık olduğumu sanırlar. Ama kaçık falan olmadığıma göre aldırmam, söylenirim. Varlıkların da onlara arkadaşlık eden, beyzbol maçını anlatan radyoları var teknelerinde.
İletişim çatışmalarının bir başka kaynağının ise “İlişki Tükenmişliği” olduğu düşünülmektedir. Uzun süre devam eden çatışmalardan sonra karşınızdaki kişiyle anlaşamadığınızı fark edersiniz. İlk tanıştığınızda ilişkiniz ne kadar renkli ve eğlenceliydi. Daha sonra eleştiriler, küçümsemeler arttıkça ilişki tükenmişliği ortaya çıkar. İlişkiden dolayı kişi kendisini yorgun, tükenmiş, çaresiz, yalnız hisseder. Bu durum aile ya da romantik ilişkilerde sıkça rastlanır. Sorunlu ebeveyni ile uzun süre iletişim kuran kişiler bir zaman sonra tükenmeye başlar. Romantik ilişkilerde ise tükenmişlik ayrılıklarla sonuçlanır.
“Mücadele edeceğim” dedi. “Ölene dek mücadele edeceğim.”
Sen benim çalar saatimsin dedi çocuk. Yaşlı adam, Yaşlılık benim çalar saatim dedi. İhtiyarlar neden o kadar erken uyanır ki? Bir uzun gün daha yaşamak için mi?
“İhtiyarlar neden o kadar erken uyanır ki? Bir uzun gün daha yaşamak için mi?”
Bunu söylemedi çünkü eğer iyi bir şey söylenirse gerçekleşmeyebileceğini biliyordu.
“Ama insanoğlu yenilgi için yaratılmamıştır” dedi. “ İnsan yok edebilir ama yenilemez.”
“İnsanoğlu kaybetmek için yaratılmamıştır ama ” dedi, “Yok edilebilir! Fakat yenik düşürülemez!”
Kalbinizi açmak için, kendinizi değişime açmalısınız. Görü- nürde sağlam dünyada yaşayın, onunla dans edin, meşgul olun, eksiksiz yaşayın, bütünüyle sevin ama yine de bunun geçici ol- duğunu ve sonuçta tüm formların çözülüp değiştiğini bilin.
Her gün yeni bir başlangıçtır. Elbette insanın şansa da ihtiyacı var. Ama önce gerekeni yapmalı ki, şans kapıyı çaldığında insan hazır bulunsun!
İnsan, yenilmek için yaratılmadı ” dedi. İnsanoğlu mahvolabilir ama yenilmez.
bunu yüksek sesle söylememişti; çünkü iyi şeyler yüksek sesle söylenirse olmayıverirdi.
Okyanus böyle vahşi ve acımasız olurken zavallı kuşlar niye böyle narin ve güzel yaratılmış acaba?
Sen benim çalar saatimsin dedi çocuk.
Yaşlı adam, Yaşlılık benim çalar saatim dedi. İhtiyarlar neden o kadar erken uyanır ki? Bir uzun gün daha yaşamak için mi?
“Belki de sandığım kadar güçlü değilimdir ”
Ümit etmemek aptalca, diye düşündü. Üstelik bunun günah olduğuna inanıyorum.

Çünkü iyi şeyler yüksek sesle söylenirse olmayıverirdi.

Aklım, başıma gel dedi. Başıma gel.

#yaşlıadamvedeniz
#bookstagram

“İyilikle karşılaştığında şaşırmayacak kadar saftı.”
Kutsal bir metne dokunmak her şeyden önce bir risktir. Ona inanmayı değil onu samimi olarak anlamayı istediğimizde karşımızda koca bir tari- hin yükünü buluruz. Tarih boyunca insanların kitabı taşıdığı gibi, kitap da insanı taşıdığından, bu yük hem kitabın kendisine hem de onu anlamak isteyene aittir.
Ben işimi eksiksiz yapayım da kısmet geldiğinde beni aradığı yerde bulsun.
ne var ki güneşi, yıldızları, ayı öldürmeye kalkmadığımıza iyi ediyoruz. denizlere çıkıp gerçek kardeşliklerimizi öldürmek yetiyor bize.
”insan yaşlanınca çalar saat gibi oluyor, diye güldü adam. ihtiyarlar niye öyle
şafakla uyanırlar bilmem. günü azıcık daha uzun yaşayabilmek için mi? ”
İyi şeyler yüksek sesle söylenirse olmayıverirdi.
Yaşlılar neden erken kalkarlar? Günler daha uzun olsun diye mi?
İhtiyarlar niye öyle şafakta uyanırlar bilmem. Günü azıcık daha uzun yaşayabilmek için mi acep?
O vakit iyi geceler. Sabah seni uyandırırım.

Sen benim çalar saatimsin dedi çocuk.

Yaşlı adam, Yaşlılık benim çalar saatim dedi. İhtiyarlar neden o kadar erken uyanır ki? Bir uzun gün daha yaşamak için mi?

Çocuk, Bilmem dedi. Tek bildiğim çocuklar uzun ve ağır uyur.

Ne bir düşüncesi ne de herhangi bir hissi vardı. Her şeyi geride bırakmıştı artık ..
Ama insanoğlu yenilgi için yaratılmamıştır dedi. İnsan yok edilebilir ama yenilemez.
Herkes, her şeyi öldürüyor.
“Umutsuzluğa kapılmak ne saçma bir şey!” diye düşündü. “Üstelik de günah. Günahın sırası mı şimdi” diye düşündü. “Günahsız da bir sürü dert var. Hem benim böyle şeylere pek aklım ermez.
İnsanoğlu kaybetmek için yaratılmamıştır ama ” dedi, “Yok edilebilir! Fakat yenik düşürülemez!
“Koca kuşlar ve hayvanların yanında insan pek bir şey sayılmaz.”
İyi ki insanlar yıldızları öldürmek zorunda değil.
Acaba bir şey mi düşünüyor, yoksa benim gibi çaresizlikten aklına eseni mi yapıyor?
“İnsan, ihtiyarlığında bir başına kalmamalı”
Bir berecik görebilseydim onu. Nasıl bir şeyle savaştığımı anlamak için bir kerecik görseydim.
Alçakgönüllü olmanın utanılası bir şey olmadığını, insanı küçültmediğini biliyordu.
İnsan yenilmek için yaratılmadı dedi dokunaklı bir sesle; Âdemoğlu mahvolur ama yenilmez.
Bir defa borca alıştın mı sonra dilenirsin!
Yaşlılar neden erken kalkarlar? Günler daha uzun olsun diye mi?
Şans türlü türlü biçimleri olan bir şeydir; kim tanıyabilir ki?
Şans türlü türlü biçimleri olan bir şeydir; kim tanıyabilir ki?
Ümit etmemek aptalca, diye düşündü. Üstelik bunun günah olduğuna inanıyorum.
Bir defa borca alıştın mı sonra dilenirsin.
İhtiyarlar neden o kadar erken uyanır ki? Bir uzun gün daha yaşamak için mi?
Satılan bir yer varsa,gidip biraz şans almak isterdim.
Herkes,her şeyi öldürüyor.
İnsanoğlu kaybetmek için yaratılmamıştır ama dedi,Yok edilebilir!Fakat yenik düşürülemez.
Ömrüm boyunca böyle bir balığı ne gördüm,ne de birinden işittim.Her şeye rağmen onu öldürmek zorundayım.İyi ki insanlar yıldızları öldürmek zorunda değil.
Ama kendini ilgilendiren her şeyi düşünmeyi severdi ve okuyacak hiçbir şeyi ve radyosu da olmadığından bol bol düşünüyordu ve günahı düşünmeye devam etti. Balığı yalnız hayatta kalmak ve yiyecek olarak satmak için öldürmedin, diye düşündü. Gururdan ve balıkçı olduğun için öldürdün. Hayattayken onu sevdin, öldükten sonra da. Eğer onu sevdiysen öldürmek günah değildir. Yoksa daha mı fenasıdır?
Peki kolay olan bir şey var mı?
İnsan,ihtiyarladığında bir başına kalmamalı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir