John Berger kitaplarından Portreler kitap alıntıları sizlerle…
Portreler Kitap Alıntıları
Sevgi masumiyet bahşeder. Affedecek hiçbir şeyi yoktur. Sevilen insan sokaktan geçerken ya da yüzünü yıkarken görülen insanla aynı değildir. Tam olarak, kendi hayatını ve yaşantılarını yaşayan insan da değil, çünkü o masum kalamaz. Kimdir öyleyse sevilen? Kimliği seven dışında kimse tarafından olumlanmayan bir gizem. Ne kadar iyi görmüştür Dostoyevski bunu. Sevgi birleştirir ama gene de yalnızdır. Sevilen, kişinin kendi eylemleri ve ben merkezciliği eridikten sonra süren varlıktır. Sevgi, sevileni sevme ediminden önce tanır ve o edimden sonra da hâlâ ve yine, o aynı insanı tanır. O insana, erdeme çevrilemeyecek bir değer yükler.
GOYA: Çizimmiş! Çizim kendiliğinden gelir. Çuvalın ağzını açar, yukarı kaldırıp malozu boca edersin. Çizimler molozdur. Hareket etme Juan.
Sevgi birleştirir ama gene de yalnızdır. Sevilen, kişinin kendi eylemleri ve benmerkezciliği eridikten sonra süren varlıktır. Sevgi, sevileni sevme ediminden önce tanır ve o edimden sonra da hâlâ ve yine, o aynı insanı tanır. O insana, erdeme çevrilemeyecek bir değer yükler.
Brueghel insiyaki olarak, Brecht ise insanların çaresizliklerine sığınmalarını daha net şekilde görebildiği için. Her ikisi de direnmemenin kayıtsızlık olduğunun, unutmanın ya da bilmemenin de kayıtsızlık olduğunun ve kayıtsızlığın göz yummak anlamına geldiğinin anlaşılmasını istiyor.
İçinde yaşadığımız kültür belki de şimdiye kadar var olmuş en klostrofobik kültür; küreselleşme kültüründe, Bosch’un cehenneminde olduğu gibi, başka yere ya da başka türlüye dair en ufak bir ışık yok. Verili olan, hapishane. Böylesi bir indirgemecilikle karşı karşıya kalınca insan zekası da hırsa indirgeniyor.
Savaş sırasında, yıkılmaz görünen ender şeylerden birinin müzik olması ne garip.
matematik farklı şeylere aynı adı verme sanatıdır Eğer dil özenle seçilirse, bildik bir nesneye atfedilen tüm kanıtlar, aynı anda pek çok yeni nesneye uygulanabilir.
Bilim insanı, hakikate yaklaştığını düşündüğü yeni varsayımını destekleyen gerçekleri ya açıklar ya da kendine saklar. Mücadele etmesi gerektiğinde, bu bulgulara dayanarak mücadelesini yürütebilir. Sanatçı içinse hakikat değişkendir. O yalnız (hakikatin) kayda değer olduğunu düşündüğü bir yanıyla, kendi seçimi olan bir bakış açısıyla meseleyi ele alır. Kendi kararlarından başka sırtını dayayacağı bir şey yoktur.
“ sık sık okuduğum bir sayfadan çıkıp gelirsin
– bazen de yazmaya çalıştığım bir sayfadan-
ve başını geriye atarak gülümsersin.”
– bazen de yazmaya çalıştığım bir sayfadan-
ve başını geriye atarak gülümsersin.”
Umut bir inanç edimidir.
Var olmayan tek bir şey vardır – unutuluş.
Brueghel insiyaki olarak, Brecht ise insanların çaresizliklerine sığınmalarını daha net şekilde görebildiği için. Her ikisi de direnmemenin kayıtsızlık olduğunun, unutmanın ya da bilmemenin de kayıtsızlık olduğunun ve kayıtsızlığın göz yummak anlamına geldiğinin anlaşılmasını istiyor.