Agatha Christie kitaplarından Poirot Loses a Client kitap alıntıları sizlerle…
Poirot Loses a Client Kitap Alıntıları
İnsan bazen doğal yoldan kolayca açıklanabilen bazı olaylara gereğinden fazla önem verebiliyor.
Elbette ki yaşamda aşk bir gereklilikti, peki ama bu kadar ciddiye almak doğru muydu? Sever ve sonra bırakır giderdin.
Kan sudan koyudur, izi kolay kolay silinmez.
Erkekleri anlamak olanaksız değil mi? Her zaman bir şeylerden kaçma eğilimindeler.
“Kan sudan koyudur, izi kolay kolay silinmez,”
Benzersiz olmayı yeğlerim.
Size benzeyen çok insan yok, değil mi? Bilmem ki bu iyi mi yoksa kötü mü? Söylemesi zor.
Benzersiz olmayı yeğlerim matmazel.
Mon ami. Benim ne kadar kuşkucu bir karakterim olduğunu biliyorsun. Ben kanıtla desteklenmediği sürece hiç kimsenin hiçbir dediğine inanmam.
O demiş. Bu demiş. Şu demiş. Bunun anlamı ne ki? Kesinlikle hiç! Tamamen gerçek olabilir. Ama bir o kadar da yanlış olabilir. Ben yalnızca olgularla hareket ederim.
Hiçbir evlilik hakkında dışarıdan kesin olarak bir şey söylenemez.
‘ Genç olmanın ne demek, nasıl bir güç olduğunun farkında değilsin. Gencecik insanlar yaşama gücünü kaybettikleri, yaşama arkalarını döndükleri için ölüp gidiyorlar. Eğer çevrende yetmişin üstünde sağlıklı biri varsa inan ki o büyük bir savaşçıdır, yaşama isteği olan ve bunu sürdürebilen biri. ‘
‘Hiçbir erkek yalnızca karısının parasıyla yaşamayı kabul etmez. ‘
Cinayetin yapısı doğal olarak katilin karakteriyle bağlantılıdır ve bizi sonuca götürecek gerçek ipucu da budur
Gerçek yeteneklerin çoğu kez parasızlık yüzünden geliştirilememesi gerçekten çok yazık. Üstelik gelirlerinin dörtte birini bile harcayamayan insanlar varken
Hiçbir evlilik hakkında dışarıdan kesin bir şey söylenemez
Vizyon olmadığı yerde insanlar yok olur.
Hercule Poirot’nun ilgisi sona ermedikçe hiçbir mesele kapanmış sayılmaz.
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
Uyku ilacı zayıf insanlara göre bir şeydi.
Alçakgönüllü insanlardan hoşlanırım.
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
Günümüzde gençler o kadar kayıtsız ki
Ölüm ve bunun gibi konulardan söz edilmesi insanoğlunun daha fazla konuşmasını sağlar . Böylece Poirot daha 20 dakika öncesinde şüphe ile karşılanacak soruları rahatlıkla sorabilir duruma gelmişti.
Alçakgönüllü, dürüst insanlardan hoşlanırım.
Öyleyse düşün Hastings düşün. Gözlerini kapa, arkana yaslan ve küçük gri hücrelerini biraz çalıştır.
Bir katil her zaman tehlikelidir. Nedense bu hep unutulur!
Şunu bil ki, aptallık hatta salaklık kurnazlığa engel değildir.
Ölünün vücudu daha soğumadan mirasçılar birbirlerinin gözlerini oymaya başlarlar.
Tüm okuyucularıma benden küçük bir tavsiye. Aklınızda bulunsun bir askeri askerlerle ilgili bir oyuna, bir denizciyi denizcilikle ilgili bir oyuna, bir İskoç’u İskoçlarla ilgili bir oyuna, bir dedektifi polisiye bir oyuna götürmeyin, bir aktörü ise ne olursa olsun hiçbir oyuna götürmeyin.
Doktor Grainger gülüp, inancın her ilaçtan güçlü olduğunu söyledi.
“Ne bekliyordunuz? İnsanoğlunu bilirsiniz. Zaten her ölümden sonra mutlaka bir sorun çıkar. Ölünün vücudu daha soğumadan mirasçılar birbirlerinin gözlerini oymaya başlarlar.”
“Dağınık bir kadın mıydı?”
“Ah, hayır efendim. Tersine. Düzenli biriydi. Sorun da buydu zaten. Her şeyi ortada bıraksaydı çok daha iyi olacaktı. Toplayıp kaldırdığı şeyleri nereye koyduğunu unuturdu.”
Sonunda iyileştiğinde söylediği bir şey var ki ömrümce unutmayacağım. ‘Sen henüz çok gençsin kızım,’ diye takılırdı hemşireye. “ ‘Genç olmanın ne demek, nasıl bir güç olduğunun farkında değilsin. Gencecik insanlar yaşama gücünü kaybettikleri, yaşama arkalarını döndükleri için ölüp gidiyorlar. Eğer çevrende yetmişin üstünde sağlıklı biri varsa inan ki o büyük bir savaşçıdır, yaşama isteği olan ve bunu sürdürebilen biri.’
Rehberimiz, “Köpekler neden hep postacılara saldırır ki, hiç bilemiyorum,” diye ekledi.
Poirot, “Bu çok açık, nedeni yalnızca akıl yürütmesi,” diye atıldı. “Köpekler zekidir, olayları inceler, kendi bakış açılarına göre sonuçlar çıkarırlar. Ayırım yapmayı iyi bilirler. Onların gözünde eve iki tip insan gelir, ya eve girmesine izin verilir ya da kapıdan geri çevrilir. Köpek bunu kolayca öğrenir. Eh bien, bu durumda onun gözünde içeri girmek için en sık çaba harcayan, günde bazen birkaç kez kapıyı çalan ama her defasında içeri alınmayıp kapıdan geri çevrilen kimdir? Postacı. Dolayısıyla postacının ev sahibi tarafından istenmeyen bir konuk olduğunu düşünür. Her defasında geri çevrilmekte, ama dönüp dönüp aynı şeyi, yani eve girmeyi denemektedir. Tabii ki köpek de buna uygun görevini yapar, bu istenmeyen insanı evden püskürtmeyi, hatta gereğinde ısırmayı görev bilir. Çok mantıklı bir davranış.”
Doğrudan yöneltilmiş bir sorunun doğru yanıt sağlamakta kesinlikle başarısız olduğuna, yanlış bir varsayımın ise yalanlama bazında doğruyu ortaya çıkardığına birçok kez tanık olmuşumdur.
Aslında kesinlikle yanılıyor olabilirim. insan bazen doğal yoldan kolayca açıklanabilen bazı olaylara gereğinden fazla önem verebiliyor.”
Evet belki gördünüz, ama kazanın nedeni o top değildi. Kazanın nedeni merdivenin üst kısmına otuz santim yüksekliğinde gerilmiş olan koyu renkli bir ipti.
Geleneklerine bağlı küçük İngiliz kasabasının uzun yıllara yayılan tarihinde yabancılar hep göze batan tipler olmuşlardır.
Kan sudan koyudur, izi kolay kolay silinmez.
İnsanların söylediklerini kanıtlanmış ve kabul edilmiş gerçekler olarak kabul etmeye ne kadar da hazırsın.
Gerçek yeteneklerin çoğu kez parasızlık yüzünden geliştirilememesi gerçekten çok yazık. Üstelik gelirlerinin dörtte birini bile harcayamayan insanlar varken.
Hiçbir evlilik hakkında dışarıdan kesin bir şey söylenemez.
Karakterinin en belirgin yanı inanç dolu bir insan olman.
Sabır ve sevgiyle çok şey elde edilebilir.
sessizlik, yine sessizlik
Kahrolası para, ne büyük bir sorun,
Vizyon olmadığı yerde insanlar yok olur.
Uyku ilacı zayıf insanlara göre bir şeydi.
Doktor Grainger gülüp, inancın her ilaçtan güçlü olduğunu söyledi.
Şunu belirtmeliyim ki Hercule Poirot son sözünü söylemeden hiçbir sorun halledilmiş sayılmaz.”
Kasabanın geniş anacaddesi ve büyük çarşı meydanı sanki insana, “Ben eskiden hatırı sayılır, önemli bir yerdim. Şimdi de biraz aklı ve ruhu, aynı zamanda duyarlığı olan bir kimse hâlâ öyle olduğumu anlar. Bırakın gelişen modern dünya yeni çizdiği yolda ilerlesin; ben güzellik ve dayanışmanın el ele ilerlediği günleri sürdürmek için inşa edildim,” der gibiydi.
Bazen yaratıcılığımdan ötürü kendi kendimi kutladığım olur
-Ne kadar kalın kafalıyım!
-Alçakgönüllü, dürüst insanlardan hoşlanırım.
-Onun sözüne karşı benim sözüm!
-Yani siz ondan daha iyi bir yalancı mısınız?
Hiçbir zaman kuzu postuna bürünmüş koyunlardan hoşlanmamışımdır
Bu hayvanlar olağanüstü, değil mi? Aynen insan gibi
Her koyun kendi bacağından asılır!
Madem basit yöntemlerle bir yere varamıyoruz O zaman cinayete başvururuz.
-Korkuyorum!
-Korkuyor musun? Neden?
-Uyuyan yılanın kuyruğuna basmaktan.
Duygulara değil, gerçeklere göre hareket etmek gerekir.
Bence iyi bir avukat kolayca siyaha beyaz dedirtebilir!
Sana güvenenin aklı yoktur!
Bu pis dünyada keyif adına ne varsa hepsini istiyorum. Hem de ileride değil, şimdi istiyorum!
Çünkü ancak gerçeği öğrenince, ne gibi yalanlar uydurmak gerektiğini de anlarsınız!
O demiş. Bu demiş. Şu demiş. Pöh! Bunun ne anlamı var ki?
İlginç ama bazı insanlar doğuştan ahlaksız oluyor!
Tarihi yazan, adı bile duyulmamış, büyük adamlardır.
Birini öldürmek isteseydin ne yapardın?
O kız aptalın teki! Kitaplar hakkında hiç bilgisi yok!
Bu kitabı beğeneceğinizi düşünüyorum.
Onlar, günümüzde yaşamanın ne anlama geldiğini bile bilmiyorlar ki!
Başka çok şey olabilirim ama asla aptal değilim!
Kan sudan koyudur. İzi kolay kolay silinmez!
Bir katil her zaman tehlikelidir. Nedense bu hep unutulur!
Düşün, Hastings, düşün. Gözlerini kapa, arkana yaslan ve düşün!
Alçakgönüllü insanlardan hoşlanırım.