Carlo Collodi kitaplarından Pinokyo’nun Maceraları kitap alıntıları sizlerle…
Pinokyo’nun Maceraları Kitap Alıntıları
Tam bu sırada, yolun kıyısındaki bir çalının üzerinde pineklemekte olan Saksağan öttü, sonra Pinokyo’ya:
-Kötü arkadaşların öğütlerine kulak asma Pinokyo! Yoksa pişman olursun! dedi.
-Kötü arkadaşların öğütlerine kulak asma Pinokyo! Yoksa pişman olursun! dedi.
Ama daha yarım kilometre gitmemişti ki bir bacağı topal bir Tilki’yle iki gözü kör bir Kedi’ye rastladı yolda.
Okumak, öğrenmek için, hiçbir zaman geç kalınmış değildir.
Üzüntünün içtenliği iyi bir yüreğin olduğunu gösterdin.
İnsanın namusuyla birkaç kuruş biriktirebilmesi için ya kollarıyla ya da kafasının gücüyle bu parayı kazanmayı bilmesi gerektiğine inanmak zorunda kaldım.
-Zavallı Pinokyo! Acıyorum sana.
-Niçin acıyormuşsun bakalım?
-Çünkü kuklasın; daha da kötüsü, odun kafalısın.
-Niçin acıyormuşsun bakalım?
-Çünkü kuklasın; daha da kötüsü, odun kafalısın.
Pinokyo baba, Pinokyo anne, çocuk Pinokyolar, geçinip gidiyorlardı işte. En zenginleri dilenciydi.
He was tired, lonely, and hungry – but he was alive.
***
‘But you’re not a good boy, are you? You’re just a bad little wooden puppet!’
‘But you’re not a good boy, are you? You’re just a bad little wooden puppet!’
***
‘Are you a good boy?’ asked Gepetto.
‘Are you a good boy?’ asked Gepetto.
‘Of course I am!’ said Pinocchio.
‘I am the best boy in the world!’
Çok neşeli bir çocuk olduğu halde, Pinokyo’yu da bir üzüntü aldı. Çünkü çocuklar da anlar yoksulluğu, gerçekten yoksulluksa eğer.
Bu dünyada yapılan her şey karşılığını bulur.
Okumak, öğrenmek için, hiçbir zaman geç kalınmış değildir.
İnsanın başına neler geleceği hiç belli olmaz bu dünyada oğlum. Bin bir türlü hali var dünyanın!
Boş ver okulu. Bir ders eksik, bir ders fazla ne fark eder, hep aynı eşek değil miyiz?
Bu dünyada yapılan her şey karşılığını bulur.
-Niçin gülüyorsunuz? diye sordu.
-Söylediğin yalanlara gülüyorum.
-Yalan söylediğimi nereden biliyorsunuz?
-Yalanlar hemen tanınır, çocuğum. İki türlü yalan vardir: Kısa bacaklı yalanlar, uzun burunlu yalanlar. Seninki, tam da uzun burunlu yalanlardan.
-Söylediğin yalanlara gülüyorum.
-Yalan söylediğimi nereden biliyorsunuz?
-Yalanlar hemen tanınır, çocuğum. İki türlü yalan vardir: Kısa bacaklı yalanlar, uzun burunlu yalanlar. Seninki, tam da uzun burunlu yalanlardan.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Bu dünyada her şey işe yarar.
Doğrusu bu kadar mızmız, bu kadar güç beğenir olacağını hiç sanmazdım oğlum. Kötü! İnsan daha çocukken, ne bulursa yemeye alışmalı bu dünyada, çünkü insanın başına ne geleceği hiç belli olmaz. Dünyanın bin bir türlü hâli var!
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Evine dönen Geppetto, hemen kuklasını yapmaya girişiyor, Pinokyo adını veriyor sonra ona.
Kiraz Usta, odun parçasını, dans etmeyi, kılıç kullanmayı, cambaz gibi takla atmayı bilen, şaşılası bir kukla yapmak isteyen dostu Geppetto’ya armağan ediyor.
Nasıl oldu da marangoz Kiraz Usta, çocuk gibi ağlayıp gülen bir odun parçası buldu.
Dünyadaki bütün sanatlar, işler arasında yalnız biri hoşuma gidiyor. Yemek, içmek, uyumak, eğlenmek ve sabahtan akşama kadar başıboş yaşamak sanatı.
Çünkü çocuklar da anlar yoksulluğu, gerçekten yoksulluksa eğer.
Bu dünyada daha en başından yemi yutmaya hazır ve her şeyi yiyebilecek durumda olmak gerek çünki insan başına ne gelleceğini asla bilemez. Öyle çok şey yaşanır ki!
– Tam bir efendi oldum! dedi.
– Gerçekten! diye Geppetto karşılık verdi. Şunu aklından çıkarma: İnsanı efendi gibi gösteren, güzel elbise değil, temiz elbisedir.
– Gerçekten! diye Geppetto karşılık verdi. Şunu aklından çıkarma: İnsanı efendi gibi gösteren, güzel elbise değil, temiz elbisedir.
Bütün bu söylevden, bir tek şeyi, kuklanın açlıktan ölecek gibi olduğunu anlayan Geppetto, cebinden çıkardığı üç armudu uzatıp:
– Bu üç armudu kahvaltıda yiyecektim, ama sevinçle veriyorum sana. Ye, afiyet olsun, dedi.
– Bunları yememi istiyorsanız, soymak iyiliğini de gösteriverin.
-Soymak mı? diye sordu Geppetto, şaşkınlıkla. Doğrusu bu kadar mızmız, bu kadar güç beğenir olacağını hiç sanmazdım oğlum. Kötü! İnsan daha çocukken, ne bulursa yemeye alışmalı bu dünyada, çünkü insanın başına ne geleceği hiç belli olmaz. Dünyanın bin bir türlü hali var!
– Bu üç armudu kahvaltıda yiyecektim, ama sevinçle veriyorum sana. Ye, afiyet olsun, dedi.
– Bunları yememi istiyorsanız, soymak iyiliğini de gösteriverin.
-Soymak mı? diye sordu Geppetto, şaşkınlıkla. Doğrusu bu kadar mızmız, bu kadar güç beğenir olacağını hiç sanmazdım oğlum. Kötü! İnsan daha çocukken, ne bulursa yemeye alışmalı bu dünyada, çünkü insanın başına ne geleceği hiç belli olmaz. Dünyanın bin bir türlü hali var!
İnsan, varsıl da olsa, yoksul da olsa, bir şeyler yapmak, çalışmak zorundadır bu dünyada. Kendini tembelliğe bırakanların sonu hep kötü olmuştur. Tembellik çok kötü bir hastalıktır; hemen, daha çocukken iyileştirmek gerekir bu hastalığı; büyüdükten sonra iyileşmez artık, yoksa
“Açlık, bizim olmayan şeylere sahip çıkmamız için iyi bir neden değildir, çocuğum…”
“Yalanlar hemen tanınır, çocuğum. İki türlü yalan vardır: Kısa bacaklı yalanlar, uzun burunlu yalanlar. Seninki, tam da uzun burunlu yalanlardan.”
Bu dünyada yapılan her şey karşılığını bulur.
Unutma ki hırslarının peşinde koşan ve akıllarına geleni yapan çocuklar er geç pişman olurlar.
“Çok neşeli bir çocuk olduğu halde, Pinokyo’yu da bir üzüntü aldı. Çünkü çocuklar da anlar yoksulluğu, gerçekten yoksulluksa eğer.“
Biz çocuklar için daha uygun bir ülkeyi nerede bulabilirsin?
Bana kitap almak, beni okutmak için gömlekle kaldı bu soğukta… Ancak babalar böyle özverili olabilir!
“Ölüleri suçlamak neye yarar?”
“Gerçekten, biz zavallı çocuklar ne kadar talihsiziz. Herkes bize bağırır, bizi azarlar, herkes bize öğüt verir. Bıraksan, herkes başımıza baba, öğretmen kesilecek ”
“Çünkü çocuklar da anlar yoksulluğu, gerçekten yoksulluksa eğer.”
“Çok neşeli bir çocuk olduğu hâlde, Pinokyo’yu da bir üzüntü aldı. Çünkü çocuklar da anlar yoksulluğu, gerçekten bir yoksulluksa eğer.”
-Dünyadaki bütün sanatlar, işler arasında yalnız biri hoşuma gidiyor.
-Hangisi acaba bu ?
-Yemek, içmek, uyumak, eğlenmek ve sabahtan akşama kadar başıboş yaşamak sanatı.
-Hangisi acaba bu ?
-Yemek, içmek, uyumak, eğlenmek ve sabahtan akşama kadar başıboş yaşamak sanatı.
Tembellik çok kötü bir hastalıktır; hemen tedavi edilmeli. Tembelliğin sonu kötü..
—Dünyadaki bütün sanatlar, işler arasında yalnız biri hoşuma gidiyor.
–Hangisi acaba bu?
–Yemek, içmek, uyumak, eğlenmek ve sabahtan akşama kadar başıboş yaşamak sanatı.
–Hangisi acaba bu?
–Yemek, içmek, uyumak, eğlenmek ve sabahtan akşama kadar başıboş yaşamak sanatı.
Yazmak istersen, başka yaşam alanları aramak zorundasın.
Komşunun ceketini çalan gömleksiz ölür
Şunu aklından çıkarma: İnsanı efendi gibi gösteren, güzel elbise değil, temiz elbisedir.
Ama inatçının biriyim ben, dik kafalının biriyim Öğütleri dinliyor, dinliyor, sonra yine bildiğimi okuyorum!
Hayır efendim.Şunu aklına koy:Okumak, öğrenmek için, hiçbir zaman geç kalınmış değildir.
İnsan namusuyla birkaç kuruş biriktirebilmeli..
Tembellik çok kötü bir hastalıktır..
Ah! Ne kötü hastalıkmış bu açlık..
Şunu aklına koy. Okumak ve öğrenmek için hiçbir zaman geç değildir..
Bu dünyada yapılan her şey karşılığını bulur..
“Çünkü kuklalar büyümez, kukla doğar, kukla yaşar, kukla ölürler..
Kalpsizin de biriyim..
Çok neşeli bir çocuk olduğu halde, Pinokyo’yu da bir üzüntü aldı. Çünkü çocuklar da anlar yoksulluğu, gerçekten yoksulluksa eğer..
Seni göz açıp kapayana kadar zengin edeceklerine söz verenlere güvenme oğlum. Onlar ya delidir ya da dolandırıcı.
Ağlayamadım; ama ruhum paramparça olmuştu.
…Kendilerinden daha çok şey bilenlerin sözlerini dinlemeyen çocukların başına her zaman kötü bir şey gelmiştir.
-Bak Pinokyo! Çocuklar hemen söz verir ama verdikleri sözü tutmakta çoğunlukla gecikirler.
Nerede güvenilir bir sığınak bulacağız bir namuslular?
Ah, yeniden dünyaya gelebilseydim! Ama çok geç artık, sabır gerek şimdi!
Gelecekte de aklını kullanırsan mutlu olacaksın.
Ben kaçmak istiyorum…