Carlo Collodi kitaplarından Pinokyo’ nun Serüvenleri kitap alıntıları sizlerle…
Pinokyo’ nun Serüvenleri Kitap Alıntıları
Her istediğini yapan çocukların eninde sonunda pişman olduğunu anımsa.
Komşusunun ceketini çalan gömleksiz ölür.
Gelecekte de aklını kullanırsan mutlu olacaksın.
Evet. Çünkü, kötüyken iyi olan çocuklar ailelerine de yeni ve güler yüzlü bir görünüş kazandırırlar.
Düş burada bitti ve Pinokyo uyandı. Gözleri yuvalarından fırlayacakmış gibi açıktı.
Pinokyo eve dönünce babası sordu:
-Yeni giysin nerede?
-Üzerime uyan birini bulamadım. Ne yapalım! Başka sefer alırım.
-Yeni giysin nerede?
-Üzerime uyan birini bulamadım. Ne yapalım! Başka sefer alırım.
Aradan zaman geçtikçe sazdan seller, sepetler örmeyi öğrenmişti; bu işlerden kazandığı parayla günlük harcamaları karşılıyordu.
Sevinçle ve tüm kalbimle. İkiniz de kuyruğuna tutunup kendinizi bırakın. Dört dakikada kıyıya çıkarırım sizi.
-Orada hayat güzel desene!
-Hem de nasıl güzel! Hadi gel!
-Gelemem.
-Hem de nasıl güzel! Hadi gel!
-Gelemem.
Evet çok iyi görünüyorsun. Ama unutma ki kılık kıyafetle adam olunmaz .
Onu tekrar görecek, kucaklayabilecek miyim?
Seni öyle seviyorum ki, her kılıkta tanırım !
Yalan hemen fark edilir, yavrum. İki türlü yalan vardır: mumu yatsıya kadar yanan yalan ve uzun burunlu yalan.
Sana bir günde zenginlik vaat edenlere inanma, evlâdım, ya delidirler ya dolandırıcı
Her gördüğünü dost sanma sakın, yoksa pişman olursun.
Vazgeçtim, evet. Hepinizi affediyorum .
Dünyadaki tüm mesleklerden sevdiğim tek bir meslek var.
‘Hangisi?’
Keyif. Ye iç, yan yat uyu, sabah akşam gez toz eğlen. İşte bu meslek .
‘Hangisi?’
Keyif. Ye iç, yan yat uyu, sabah akşam gez toz eğlen. İşte bu meslek .
Gün doğar doğmaz gideceğim buradan. Kalkmak, diğer çocuklar gibi yaşamak, okula gitmek, ders çalışmak istemiyorum! Kelebeklerin peşinden koşmak, ağaçlara tırmanmak, keyfime bakmak istiyorum.
Çünkü kuklalar büyümez. Kukla doğar, kukla yaşar, kukla ölürler.
Çünkü kuklalar büyümez.Kukla doğar, kukla yaşar,kukla ölürler.
Çünkü çocuklar da anlar yoksulluğu, gerçekten yoksulluksa eğer.
İnsanın namusuyla birkaç kuruş biriktirebilmesi için ya kollarıyla ya da kafasının gücüyle bu parayı kazanmayı bilmesi gerektiğine inanmak zorunda kaldım
İnsanın başına neler geleceği hiç belli olmaz bu dünyada oğlum. Bin bir türlü hâli var dünyanın!
Artık ağlatmayın beni! Bilseniz ne kadar ağladım! Ne kadar acı çektim.
Namussuzlarla da hiçbir zaman işbirliği yapmam.
Her an için iyi yürekli birinin çıkıp geleceğinden ve kendisine yardım edeceğinden umudunu da kesmiyordu. Ama bekle bekle, kimse gelmiyordu, hiç kimse!
Çünkü çocuklar da anlar yoksulluğu, gerçekten yoksulluksa eğer.
Ömer deveci
Ama ölmek alnımıza yazılmışsa, hiç olmazsa, birbirimize sarılmış olarak ölmekle avunuruz..
Şeytanın unu hep kepek çıkar.
Bu dünyada yapılan her şey karşılığını bulur.
Çünkü çocuklar da anlar yoksulluğu, gerçekten yoksulluksa eğer.
Tam bu sırada, yolun kıyısındaki bir çalının üzerinde pineklemekte olan Saksağan öttü, sonra Pinokyo’ya:
-Kötü arkadaşların öğütlerine kulak asma Pinokyo! Yoksa pişman olursun! dedi.
-Kötü arkadaşların öğütlerine kulak asma Pinokyo! Yoksa pişman olursun! dedi.
Ama daha yarım kilometre gitmemişti ki bir bacağı topal bir Tilki’yle iki gözü kör bir Kedi’ye rastladı yolda.
Okumak, öğrenmek için, hiçbir zaman geç kalınmış değildir.
Üzüntünün içtenliği iyi bir yüreğin olduğunu gösterdin.
İnsanın namusuyla birkaç kuruş biriktirebilmesi için ya kollarıyla ya da kafasının gücüyle bu parayı kazanmayı bilmesi gerektiğine inanmak zorunda kaldım.
-Zavallı Pinokyo! Acıyorum sana.
-Niçin acıyormuşsun bakalım?
-Çünkü kuklasın; daha da kötüsü, odun kafalısın.
-Niçin acıyormuşsun bakalım?
-Çünkü kuklasın; daha da kötüsü, odun kafalısın.
Pinokyo baba, Pinokyo anne, çocuk Pinokyolar, geçinip gidiyorlardı işte. En zenginleri dilenciydi.
***
‘Are you a good boy?’ asked Gepetto.
‘Are you a good boy?’ asked Gepetto.
‘Of course I am!’ said Pinocchio.
‘I am the best boy in the world!’
Bu dünyada yapılan her şey karşılığını bulur.
İnsanı efendi gibi gösteren, güzel elbise değil, temiz elbisedir.
Çok neşeli bir çocuk olduğu halde, Pinokyo’yu da bir üzüntü aldı. Çünkü çocuklar da anlar yoksulluğu, gerçekten yoksulluksa eğer.
Bu dünyada yapılan her şey karşılığını bulur.
Okumak, öğrenmek için, hiçbir zaman geç kalınmış değildir.
İnsanın başına neler geleceği hiç belli olmaz bu dünyada oğlum. Bin bir türlü hali var dünyanın!
Boş ver okulu. Bir ders eksik, bir ders fazla ne fark eder, hep aynı eşek değil miyiz?
Bu dünyada her şey işe yarar.
Kötü! İnsan daha çocukken, ne bulursa yemeye alışmalı bu dünyada, çünkü insanın başına ne geleceği hiç belli olmaz. Dünyanın bin bir türlü hali var!
Ah, ne kötü hastalıkmış bu açlık!
Doğrusu bu kadar mızmız, bu kadar güç beğenir olacağını hiç sanmazdım oğlum. Kötü! İnsan daha çocukken, ne bulursa yemeye alışmalı bu dünyada, çünkü insanın başına ne geleceği hiç belli olmaz. Dünyanın bin bir türlü hâli var!
Evine dönen Geppetto, hemen kuklasını yapmaya girişiyor, Pinokyo adını veriyor sonra ona.
Kiraz Usta, odun parçasını, dans etmeyi, kılıç kullanmayı, cambaz gibi takla atmayı bilen, şaşılası bir kukla yapmak isteyen dostu Geppetto’ya armağan ediyor.
Nasıl oldu da marangoz Kiraz Usta, çocuk gibi ağlayıp gülen bir odun parçası buldu.
Dünyadaki bütün sanatlar, işler arasında yalnız biri hoşuma gidiyor. Yemek, içmek, uyumak, eğlenmek ve sabahtan akşama kadar başıboş yaşamak sanatı.
Tahta diye küçümsenen Pinokyo’nun bile yalan söyleyince burnu uzuyordu. Ya şimdiki insanların yüzü bile kızarmıyor.
Ah, ne kötü hastalıkmış bu açlık !
– Tam bir efendi oldum! dedi.
– Gerçekten! diye Geppetto karşılık verdi. Şunu aklından çıkarma: İnsanı efendi gibi gösteren, güzel elbise değil, temiz elbisedir.
– Gerçekten! diye Geppetto karşılık verdi. Şunu aklından çıkarma: İnsanı efendi gibi gösteren, güzel elbise değil, temiz elbisedir.
Bütün bu söylevden, bir tek şeyi, kuklanın açlıktan ölecek gibi olduğunu anlayan Geppetto, cebinden çıkardığı üç armudu uzatıp:
– Bu üç armudu kahvaltıda yiyecektim, ama sevinçle veriyorum sana. Ye, afiyet olsun, dedi.
– Bunları yememi istiyorsanız, soymak iyiliğini de gösteriverin.
-Soymak mı? diye sordu Geppetto, şaşkınlıkla. Doğrusu bu kadar mızmız, bu kadar güç beğenir olacağını hiç sanmazdım oğlum. Kötü! İnsan daha çocukken, ne bulursa yemeye alışmalı bu dünyada, çünkü insanın başına ne geleceği hiç belli olmaz. Dünyanın bin bir türlü hali var!
– Bu üç armudu kahvaltıda yiyecektim, ama sevinçle veriyorum sana. Ye, afiyet olsun, dedi.
– Bunları yememi istiyorsanız, soymak iyiliğini de gösteriverin.
-Soymak mı? diye sordu Geppetto, şaşkınlıkla. Doğrusu bu kadar mızmız, bu kadar güç beğenir olacağını hiç sanmazdım oğlum. Kötü! İnsan daha çocukken, ne bulursa yemeye alışmalı bu dünyada, çünkü insanın başına ne geleceği hiç belli olmaz. Dünyanın bin bir türlü hali var!
İnsan, varsıl da olsa, yoksul da olsa, bir şeyler yapmak, çalışmak zorundadır bu dünyada. Kendini tembelliğe bırakanların sonu hep kötü olmuştur. Tembellik çok kötü bir hastalıktır; hemen, daha çocukken iyileştirmek gerekir bu hastalığı; büyüdükten sonra iyileşmez artık.
“Açlık, bizim olmayan şeylere sahip çıkmamız için iyi bir neden değildir, çocuğum…”
Unutma ki hırslarının peşinde koşan ve akıllarına geleni yapan çocuklar er geç pişman olurlar.
“Ama ölmek alnımıza yazılmışsa, hiç olmazsa, birbirimize sarılmış olarak ölmekle avunuruz.”
“Kitaplardan, okullardan, öğretmenlerden sıkılarak günlerini oyuncaklarla, oyunlarla, eğlencelerle geçiren bütün tembel çocukların eninde sonunda eşek olduğunu bütün kitaplar yazıyor artık.”
“Çok neşeli bir çocuk olduğu halde, Pinokyo’yu da bir üzüntü aldı. Çünkü çocuklar da anlar yoksulluğu, gerçekten yoksulluksa eğer.“
biz çocuklar için daha uygun bir ülkeyi nerede bulabilirsin?
Bana kitap almak, beni okutmak için gömlekle kaldı bu soğukta… Ancak babalar böyle özverili olabilir!
“Ölüleri suçlamak neye yarar?”
“Gerçekten, biz zavallı çocuklar ne kadar talihsiziz. Herkes bize bağırır, bizi azarlar, herkes bize öğüt verir. Bıraksan, herkes başımıza baba, öğretmen kesilecek ”