İçeriğe geç

Pi Kitap Alıntıları – Akilah Azra Kohen

Akilah Azra Kohen kitaplarından Pi Kitap Alıntıları sizlerle.

Pi Kitap Alıntıları

İnsan kayboldukça yüzleşirdi kendisiyle.
kendi küçücük, kirli, işlemez akıllarında ürettikleri düşünceleri kuran-i kerim’de
varmış gibi savunan pisliklerle dolu bu dünya!
cennette cinsiyetlerin ve cinselliğin olduğunu söyleyen, be­lirten hiçbir ima yoktur kitapta! aksini söyleyenler resmen manipüle etmek için dinleyenlerin bilgisizliğini kullanırlar! ne gibi biliyor musun, karşısındaki sapığı başka bir sapıklıkla ikna edip günah işlemesini engellemeye çalışmak gibi bu! bir düşün, kime dersin cennette seni göğüsleri erginleşmemiş huri kızları bekliyor diye! ne demek bu, bir düşün! buradaki küçük kızları ellemez­sen cennette sana yüzlerce sübyan verilecek demek! motivasyo­na bak!
Umursa, yoksa umursanmazsın !"
Ne garipti aşk… Biri için tekâmüle en büyük araç olabilirken , diğeri için en büyük tuzaktı. "
Cehennem nedir? Cahilin otoritesidir cehennem. Kendi küçücük aklıyla çözdüğünü sandığı evrenin kanunlarını, Yaradan’ın kurallarını öyle indirger ki varoluşun anlamını otomatik, sığ davranışlara dönüştürür. İmanı şekle sokar! Şekilcilik tamamen şeytani bir fikir tasarımıdır. Şekle bakıp aldanırsın. Şekilcilikle kamufle olur kötülük. Sakalı uzatır, takkeyi kafaya geçirir, kamuflaj tamamdır. Halbuki inanmak, inandığını anlamak, anladığını uygulamak ne takkeyle ne sakalla alakalıdır. Zaten anlayanın o takkeye de sakala da ihtiyacı kalmaz. Çünkü Yaradan ASLA şekilci değildir, şekilci olan şeytandır. Bugün Kur’an-ı Kerim’in orijinal fikrini, asıl anlatmak istediğini hiçbir mealinde bulamazsın. Maalesef çok az kişi bilmekte Kuran’ın özde ne anlattığını.
Tesadüf yoktu bu evrende, insan yaşaması gereken her şeyi yaşamalı, hissetmesi gereken her şeyi hissetmeli ve hayatının analizini yapmalıydı, ancak o zaman hayatın onu buluşturmak istediklerine hazır olabilirdi.
Evrendeki yanlış ve gereksiz hiçbir şey yoktu. Bu lanetlenmişlerin kurduğu kanserli sistemi kullanarak varoluşun tamamını test ediyordu hayat. Ya yaşamın yanında, varoluşa saygıdaydınız ya da tam karşısında canın yağmasındaydınız. Durduğunuz yerdi varoluşunuzun değeri. O yer tekamüle hak kazanıp kazanmadığınızı belirleyecekti. İşte bu yüzden, nerede durduğunuzu iyi bilecektiniz, niye orada durduğunuzu asla unutmayacak ve asla yerinizden oynamayacaktınız, şartlar ne olursa olsun.
Anda olmak için geçmişin yükünden geleceğin endişesinden sıyrılmak gerekir..
İnsan hayata en büyük zararı, başkasına söylediği yalana inanmaya başlayınca verir"
Pişmanlık ruhun cehennemiymiş…
Aklın, fikirle doğduğu bir noktada yücelir insan.
İnsanın kaderi karakteridir…
Kaç kişi vardı bakınca birbirini görebilen?
Çünkü hayatta yaptığımız her hareket mutlaka bize geri döner.
İnsanı düşündürmek, öldürmekten daha zordu.
İnsanı düşündürmek, öldürmekten daha zordu.
“Eksiklik başka biriyle tamamlanamazdı!”
Bugün aramızda şeytanlar var.
Yok sayılan her varlık intikam alır. Nefretle dolar kalbi."
Sürekli elimi tutmanı istiyorum çünkü kaybolmaktan korkuyorum.
Sürekli elini tutmak istiyorum çünkü kaybolmandan korkuyorum.
Her birimizin bir yemi vardı hayatta,kendi yeminin ne olduğunu bilmeyen biri ne kadar zeki olursa olsun hep gafildi."
Kaç kişi vardı bakınca birbirini görebilen?
Aşkı merkeze koymuş, aracı amaç haline getirmiş herkes gibi mutsuzdular. Tamamlanmak istiyorlardı.
Beyniniz Çalışmayınca kontrol edebilir oluyorsunuz
Cehennem cenneti saklayan yerdi.
Hayatı boyunca şanssızlıktan şanssızlığa koşmuş bir şanssızlık şampiyonuydu…"
İnsanın kaderi karakteridir!"
Ben bir aynayım. Bana bakınca kendinizi görürsünüz."
Saygılarını, ancak onlara saygınızı kaybettiğinizde kazandığınız insanlar nasıl da küçülüyorlardı. Nasıl da gereksizleşip anlamsızlaşıyorlardı."
İmkansızsınız! Bu kadar imkan içinde nasıl bu kadar imkansızsınız!"
Hissetmek yaşamaktan bile ağırdı.
Hissettiği yalnızlık o kadar büyümüştü ki bir yere yaslanmazsa sanki yalnızlık onu devirecekti.
Düşün o zaman.Sen ne işe yaramak istiyorsan o işe yaramak için yaratıldın, ancak ne istediğini düşünürsen, anlarsan olman gereken şeye dönüşeceksin.Kendine, düşünce engelleri koymak yerinden iyi yaptığın şey için emek ver.İşe yarayacak olan sadece yaptıkların değil, sensin!"
Insanlar kendilerini birbirlerinin gozlerinde gorduklerinde tanişırlardı
Bugün artik 0-3 yaş arasındaki çocuklara da teşhis koyup, hiperaktif deyip ilac veriyorlar, beyni gelişme döngüsünde olan bir canlıya beynindeki kimyasal dengeyi nasıl etkileyeceği kesinlikle bilinmeyen bir ilaç veriyorlar. Paslı, kocaman bir demiri kafatasının içine soksunlar daha iyi. Çocuğun zekâsı yaramazlığıyken, o yaramazlığı bastır mak için ilaç veriliyor!
Neden insanlarin duygularini antidepresan adini verdikleri zehirlerle uyusturdugunu…
Çünkü ancak doğru soruları sormayı bilenler aydınlanabiliyorlardı."
Kaybedilmiş bir güven yakılmış bir ağaç gibidir. Ne mevye ne de gölge verir."
Herkes bir şekilde hayatta kalıyor.
“Bunca mutsuzluk veren şeyler olmasına rağmen hayatından mutsuz olmanın bir “hastalık kabul edildiği gezegen burası.”
“Hissetmekten kaçıyorlar. Varoluşunu sistemin monotonluğundan kurtaramadığı için, yaşama motivasyonu yok olan insan, bu motivasyonun yok oluşunun verdiği acıyı, yaşama isteğinin kaybolmasının yarattığı boşluğu hissetmemek adına duygularını sindirmeyi tercih ediyor” dedi.”
“Mutluluk arayışı için kahrolmak olacaktı insanlığın sonu! Mutlu olmaya çalışırken nasıl da heba oluyordu insan.”
“İnsan önemsiz miydi? Asla! Parazit miydi? Kimliğini keşfetmezse evet, keşfedinceyse Tanrı’nın suretindeydi. Cana sahip çıkacak yücelikte ve erdemdeydi.”
Kendisiyle savaşta olanlar sonunda her şeyle savaştaydılar."
Gidecek başka yeri olmayanlar hep beklerlerdi.
Birlikte acı çektiğimiz, birlikte sevdiğimiz, birlikte düşündüğümüz, birlikte ürettiğimiz insanlardı birlikte hissettiklerimiz."
“Aradıkları şeyi asla bulamayacakları çukurlarda kaybolarak kurtuluyorlardı kendilerinden.”
Anlam artık olmadığında
Anla beni! Beni anla!"
Hiçbir şey eskisi gibi değildi."
“temelde herkeste ve her şeyde Allah’ı görmeyen biri, hakiki İslamiyet’i anlamamış demektir ve temelde herkeste ve her yerde Allah’ı gören biriyse birine zarar verdiğinde Allah’ı incittiğini bilir.”
“Cahilin otoritesidir cehennem. Kendi küçücük aklıyla çözdüğünü sandığı evrenin kanunlarını, Yaradan’ın kurallarını öyle indirger ki varoluşun anlamını otomatik, sığ davranışlara dönüştürür. İmanı şekle sokar”
“Göğüsleri erginleşmemiş huri kızları! Sence evrenlerin mimarı olan bir kudret insanlığı cennete motive etmek için buna ihtiyaç duyar mı?! Ya da böyle bir kudret sence sübyana şehvet duyacak kadar cinselliğini ehlileştirememiş bir varlığı cennetine alır mı?!”
Hayata denge lazımdı. Her şeye denge lazımdı."
Kendini kandıran insanın her an eridiğini düşünmedi.
…kaldırımın ziftli kenarında çıkan bir papatya gibi narin…"
Uzun süreden sonra ilk defa güneşin ışığıyla uyandı…"
Sevgiydi ölümsüz yapan bir varlığı, sevince, yok olmak değil dönüşmek oluyordu ölüm."
Hayat gerçekten acımasız olmalıydı, yoksa acımasız olan insanlar mıydı?
Gülümsemek devrimin en temel hareketiydi.
İnsanı düşündürmek öldürmekten daha zordu.
İnsanlar ancak bitişi yaşadıklarında görüyorlardı yaşadıkları şeyin başlangıcını.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir