Halil Cibran kitaplarından Peyamber kitap alıntıları sizlerle…
Peyamber Kitap Alıntıları
Seviyesine çıkarması için yükselmesine
İzin ver ,o şarkı söyleyebilir ;
Ve tutkunu aklının yönlendirmesine ,
İzin ver kendi tutkunun her gün dilemekle
Başa çıkabilir ve Zümrüdüanka gibi
Kendi küllerinden doğabilir.
Kaderi ne guzel tarif etmiş
kapınızın eşiğinde
yere kapanıp kendi özgürlüğünüze
tapındığınızı gördüm
onu oralardan çekip çıkardığınızda
işte ancak o kadar neşe duyabilirsiniz.
İçinde size şarap sunulan kadeh,
çömlekçi fırınında pişirilen kadeh değil mi?
Ruhunuzu dinlendiren ud,
Şu, bağrı bıçakla oyulan ağaç değil mi?
perdeleri belli vakitlerde açılan
ve kapatılan bir pencereyse,
penceresi, bir günü bir uçtan ötekine
içine alan kendi ruhunun evi
ziyaret edilmemiş demektir henüz o
kişinin.
‘Bu Tanrı için, bu benim için;
bu ruhum, bu da bedenim için’
diyerek saatlerini?
getirmedikçe onları,
Tanrı dinlemez sözcüklerinizi.
Hareket ve düşünce mevcut değilse, eller, taşları yonttuğu, yahut tezgahları işlettiği sırada daimi surette ruhtan fışkıran bir hayret ve heyecan değil midir?
Kim var ki hareketlerini, inanından ve itikadını işinden gücünden ayırabilsin?
Kim var ki hayatının saatlerini önüne sersin de, Bu Allah’indir, bu da benimdir, bu ruhum içindir, bu da gövdem için! diyebilsin?
Fakat hayat da sizsiniz. perde de siz.
Güzellik, bir aynada kendine bakan ezeliyettir.
Fakat ezel de siz, ayna da siz!
Fakat hürriyet değildir. Arzularınızın çiçeklenmesidir. Fakat meyvaları değildir. O, yükseklik arayan bir derinliktir. O, kafeste yaşayanın kanatlanmasıdır. Fakat çevrelenmiş bir feza değildir.
Doğrusu o, bir hürriyet neşidesidir. Onu kalbinizin bütünüyle terennüm edin, fakat terennüm ederken kalplerinizi kaybet meyin!
Çünkü kötülük, kendi açlığı ve susuzluğu yüzünden işkence çeken iyiden başka nedir? Çünkü iyi aç kalınca, karanlık mağaralardada gıda arar ve susuz kalınca, pis suları da içer!
İçinizle dışınız bir olunca, muhakkaktır ki, iyisiniz.
Fakat bu birlik kalkınca, kötü değilsiniz.
Çünkü içinde birlik ve beraberlik bulunmayan ev, harami yatağı değildir. Yalnız düzenini kaybetmiş bir evdir.
Sakın ruhun yolunu buldum deme! Belki, ruhu kendi yolunda yürürken gördüm! diyebilirsiniz.
Çünkü ruh bütün yollarda yürür. Ruh, bir çizgi üzerinde yürümez ve bir kamış gibi yetişmez. Ruh, sayısız yapraklı bir zanbak gibi kendini yaprak yaprak açar.
Daha doğrusu gaileler, ihtiyaçlar ve istiraplar hayatınızı kuşattığı halde, çıplaklık ve bağımsızlık yüklememişti içinde onlara üstün geldiğiniz zaman hür sayılırsınız.
O da cevap verdi:
Gerçi siz kanun yapmaktan hoşlanan kimselersiniz, fakat bu kanunların bozulmasından daha fazla hoşlanırsınız.
Deniz kenarında oynayan ve kumdan kuleler yapmak için uğraşan, sonra güle güle yıkan çocuklar gibisiniz.
Dış görünüşüyle namuslu, fakat ruhiyle hırsız olan bir adamı hangi cezaya çarparsınız?
Gövdesiyle katil olan, ruhiyle maktul olan bir kimse hakkında ne hüküm verirsiniz?
Hareketleriyle aldatıcı ve zalim olduğu halde aynı derecede aldatılan ve zulme uğrayan kimse hakkında ne dersiniz?
Sonra nedametleri suçlarından daha büyük olanlar hakkındaki hükmünüz ne?
Öldürülen kimse, öldürülmek suçundan hesapsız bırakılmamak gerektir.
Soyulan kimse, soyulmuş olmak yüzünden suçsuz değildir.
Doğru dürüst kimseler, kötülerin hareketleri yle ilişiksiz değildirler.
Elleri tertemiz olan kimseler, suçluların her kirinden azade değildirler. Evet, suçlu ekseriyetle suçu kime karşı işlediyse onun kurbanıdır.
Ve mahkum olan kimse, nice defalar, suçsuzların ve günahsızların hammalıdır.
Çünkü arzın hakim ruhu, en küçüğünüzün ihtiyaçları tatmin edilmedikçe rüzgarlara yaslanarak huzur içinde uyuyamaz
oturmazsınız.
elinizdeyken dinlenme nedir, bilmezsiniz! bu pusuya
düşmenize, yahut kanca ve kırbaçla terbiye edilmenize imkân
yoktur.
heyecanı duyamıyorum. Ben ki hayvanlıktan insanlık seviyesine sıçramıs
bir varlığım, bu mi’racın zevkini bu taş kadar hissetmiyor da hâlâ
hayvanlığımı yaşatmak için esfellere yuvarlanıyorum.
için gevezeleri arar.
uğraşan, sonra güle güle yıkan çocuklar gibisiniz.
Fakat siz o kuleleri yaparken deniz sahile daha fazla kum
yığıyor ve sizin kulenizi yığdığınız zaman deniz size
gülüyor.
Zaten deniz daima masumlara güler.
Geride bıraktığım şey bir düşünce değil, açlık ve susuzlukla yontulmuş ve güzelleşmiş bir kalptir.
ayrılmayacağım.
Artık tanyeri ağarmıyor.