İçeriğe geç

Osmanlı Tarihinin Maddesi Cilt:1 Kitap Alıntıları – Hikmet Kıvılcımlı

Hikmet Kıvılcımlı kitaplarından Osmanlı Tarihinin Maddesi Cilt:1 kitap alıntıları sizlerle…

Osmanlı Tarihinin Maddesi Cilt:1 Kitap Alıntıları

Osmanlı artığı ülkemizde, hala, sağlı-sollu Büyük adam taslaklarının içyüzlerini bir matah gibi pes perde saklayıp, yanına yanaşılmaz ancak çağrılırsa ayağına yüz sürülür olmak çalımları, hep o Halk düşmanı Bizans soysuzlaşmasının Hacıağa Asaleti kılığında keramet taslamalarından kalmadır. Ve Türkiye’de hiçbir konunun, hiç kimsece, hiç kimseyle insancıl biçimde konuşulup tartışılmaz oluşu, o Bizans-Osmanlı derebeyi iğrençliğinin virüs gibi ruhlara sinmiş, vicdanlarda kaşar bağlamış olmasından ileri gelir. Birşey sanırlar kendilerini. Daha doğrusu bir şey sandırmak isterler kendilerini. Bizans değil, Etiler çağında yaşatılan halk adlı yığını, Sürü Çobanı metodundan başka türlü gütmenin olamayacağına inanırlar. Hepsi, hepsi ve hepsi: o insanı aşağılaştırarak paramparça yem eden pis kuruntunun esrarkeşliği ile Hu! Çeke çeke, en maskara Tarikat Ulusu kesilmenin iğrenç bayıltısı içine manda gibi gömülürler.
Fatih Mehmet, Bizans’a çuvaldızı sokmadan önce, Osmanlı’ya iğneyi batırdı: Dine ve Kayıhan töresine aykırı Tefeci Bezirgan soygunlu toprak ağalığının kökünü kazıdı. Halkı yoksulken, özel sermaye diye tutturup, her mahallede bir milyoner cambazlığına çıkmadı.
Osmanlı’nın insan anlayışı bugünkü ölçülerimize sığmaz, ama köklüdür. Evliya Çelebi, Fatih’ten yüzlerce yıl sonra, İstanbul’u taşı, ağacı için değil, İNSANI için över. Osmanlı için en değerli Maden Unsuru İnsandır.

Bu anlayış, Tarihöncesi toplumunun Kandaş insan kavrayışıdır. Muhammed Peygamberin: La ene, illa beşerün misliküm! (Ben de sizin gibi, insandan başka birşey değilim!) deyişidir.

Tefeci Bezirgan Sermayenin (din tüccarlarının), Vatanı, dini, imanı gibi, izanı da vurgundur
Hiçbir çare, Osmanlılığı, Batı anlamında modernleşmeye, kapitalizme götüremedi. Mesela Türkiye, modern İngiltere olamadı. Vaktiyle, Fransız krallarının giyeceklerini Paris’e yollayan İstanbul, bugün hala içdonunun modasını bile Paris’ten getirtiyor. Bu ters gidişin derin sebepleri Osmanlı Toprak Düzeninde başlar. Uzak Dış Ticaret sözüyle ifadelenen Umman Denizi maceralarında biter. O bakımdan, Osmanlılık, doğuramadığı için ölen anaya benzer. Doğuramadığı şey; KAPİTALİZM’dir
Atalarımız (yalnız bizim mi? Her milletin uzak yakın bütün Ataları), Medeniyete Tarihöncesinin İlkel Komünal kapısından girmişlerdir.. Tarihöncesinde ne başka yol, ne başka kapı yoktu. Adı batası Bilim, tuttu, yüzyıldan beri bu hakikati bulup ortaya attı. Tarihöncesi insanlığında Toprak Milkiyeti yoktu. O nedenle iş bölümü vardı, Sınıf bölümü yoktu.

Tüylerimiz diken diken olmasın: Atalarımız da Orta Asya’da Oğuz Khan çağını yaşarlarken yalnız Sürü Ekonomisi’ni biliyorlardı. Ne Tarım adını alacak biçimde Toprak işlemeyi, ne Toprak üstünde Kişi Mülkiyetini bilmiyorlardı. Kadın – Erkek işbölümünü tanıyorlardı; ama, Köle-efendi, Zengin – Fakir ayırdını yaşamıyorlardı. Hepsi aynı Kan’dan gelmiş, eşit Kankardeşi olarak geçiniyorlardı

Osmanlı Devleti’nin yapısı, Antika KENT
medeniyetlerinin yapısından kurulu zincirin son
halkasıdır. Bu yapı Bizans tezi
ile İslâm antitezinin rönesansından doğmuş bir
sentezdir. İslâm Medeniyeti bile Roma
Medeniyeti tezine karşı çıkmış bir antitezden
başka bir şey değildir.
Yıldırım, topraklardaki Dirlik Düzeni’nin
soysuzlaşmasını ve halkın Saltanat baskısı
altında direnişini Makyavelizmle bastırmak
istedi
Osmanlı Devleti’nin yapısı, Antika KENT
medeniyetlerinin yapısından kurulu zincirin son
halkasıdır. Bu yapı Bizans tezi
ile İslâm antitezinin rönesansından doğmuş bir
sentezdir. İslâm Medeniyeti bile Roma
Medeniyeti tezine karşı çıkmış bir antitezden
başka bir şey değildir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir