İçeriğe geç

Ortaçağ’da Türkler, Moğollar, İranlılar Kitap Alıntıları – Osman G. Özgüdenli

Osman G. Özgüdenli kitaplarından Ortaçağ’da Türkler, Moğollar, İranlılar kitap alıntıları sizlerle…

Ortaçağ’da Türkler, Moğollar, İranlılar Kitap Alıntıları

&“&”

Çoğu kez bu mal mübadelesinden vazgeçerek ek besin ihtiyaçlarını sadece "cengaverlik yoluyla" (&‘şövalye usulüyle’, ritterliche Weise) temin etmekteydiler. "
Orta Asya’nın bütün göçebe kültürlerinin daha bidayette, iktisadî olarak elzem olan hayvancılığın yanında, tarım ile de bir miktar uğraştıkları günümüzde kanıtlanmıştır."
Selçuklular zamanında Anadolu coğrafyasında da tarım önemli bir yere sahipti. Selçuklular, inşa ettikleri yeni sulama kanalları ve Orta Asya ve İran coğrafyasından getirdikleri yeni zirai teknikler ile Anadolu’da tarımsal faaliyetlerin gelişmesine önemli katkıda bulundular."
Türkiye kütühanelerindeki toplam 250.000 cilt civarındaki yazmadan yaklaşık 146.000 cilt kadarı İstanbul kütühanelerinde bulunmaktadır. Bu rakamlara göre İstanbul bugün dünyada en çok İslami yazmanın bulunduğu şehir durumundadır.
XIII.Yüzyılın başlarında Cengiz Han tarafından kurulan Moğol İmparatorluğu aynı yüzyılın ortalarına gelindiğinde artık tek bir merkezden yönetilemeyecek kadar büyümüştü. Möngke Han, tahta çıkınca aşırı genişleyen imparatorluğu daha kolay idare edebilmek için kardeşlerinden Kubilay’ı Çin’e Hülagü’yü de ilhan yani kendisine tabi han olarak İran’a tayin etti. Başlangıçta idari zorunlulukların yarattığı bu taksimat zamanla Moğol İmparatorluğu’nun birbirinden bağımsız parçalara ayrılmasına zemin hazırladı.
Avusturya, Macaristan, Dalmaçya ve Polonya toprakları Moğol hakimiyetine girdi. Moğol orduları bu başarılardan sonra Almanya kapılarına dayandı. Artık Moğollar önünde Batı Avrupa yolu tamamen açılmış oluyordu. Moğol ordusu karargahında İtalya veya İspanya’nın istila planlarının yapıldığı bir sırada Moğolistan’dan Ögedey’in ölüm haberi geldi. Moğol şehzade ve komutanlarının yeni hanın seçileceği kurultaya katılabilmesi için askeri harekata son verildi.
Cengiz Han özel hayatında gösteriş ve şaşaadan uzak durmuş nispeten sade bir şekilde yaşamayı tercih etmiştir. Kaynaklarda zikredildiğine göre en büyük mutluluğu yendiği düşmanlarının atlarına binmek ve hanımlarını öpmekti. En karakteristik özelliklerinden biri de ihanet edenlere karşı duyduğu nefretti. Zor duruma düşen efendilerine ihanet ederek kendisine yaranmak isteyenleri derhal idam ettirir. Efendilerine sonuna kadar sadık kalanları ise kendi hizmetine alarak ödüllendirirdi.
XIV. yüzyılda yaşayan kendisi de bir İlhanlı bürokratı olan Hamdullah Mustevfi’yi Kazvini, Dünya eğer bin yıl hiç zarar görmeden kalsa yine de Moğol istilasının zararlarını telafi etmek ve vaziyeti eski haline getirmek mümkün olmayacaktır"
Cengiz İmparatorluğunu kuran Moğollar gerek Çin gerekse İslam ve Avrupa kaynaklarında Tatar" adıyla zikredilmişlerdir. Onlar hakkında en tafsilatlı bilgileri veren Çin kaynakları bu dönemde Tatarları üçe ayırmaktadır. Çin Seddinin hemen kuzeyinde yarı yerleşik bir hayat yaşayan, AK Tatarlar, Çin kültürünün bariz tesiri altında idiler. Cengiz Han’ın da mensup olduğu "Kara Tatarlar" Gobi Çölünün kuzeyinde göçebe bir hayat sürmekteydiler. Moğolistan ile Baykal Gölü’nün daha kuzeyinde yaşayan "Barbar Tatarlar" ise avcılık yaparak yaşamlarını devam ettirmekteydiler. Cengiz Hanın dünyaya geldiği ve çocukluğunun geçtiği Onon ve Kerülen nehirleri arasındaki saha Kara Tatarlar ile Barbar Tatarlar arasındaki sınırı teşkil etmekteydi. Dünya tarihinin en büyük imaratorluğunun kurucusu olan Cengiz Han XII. Yüzyıl ortalarında Kara Tatarlara mensup küçük bir kabile reisinin oğlu olarak dünyaya gelmiştir.
Ne Tuğrul Beyin ne de halefi Alp Arslan’ın okuma yazma bildiğine dair herhangi bir bilgimiz yoktur. Hatta Selçukluların devlet kurmasından 80 yıl sonra tahta oturan Sultân Sencer’in dahil okuma yazma bilip bilmediği meselesi tartışmalıdır.
Selçuklu coğrafyasında kullanılan diller arasında özellikle üç dilin ön plana çıktığı görülür. Resmi ve edebi dil olarak Farsça, hukuk ve eğitim dili olarak Arapça, saray ve ordu dili olarak Türkçe.
Türklerin Asya bozkırlarındaki beslenme alışkanlıklarının Anadolu’da yavaş yavaş değişikliğe uğradığı ve ekmeğin özellikle şehirlerde her yemeğin yanında yenen başlıca ben kaynağı haline geldiği görülmektedir. Nitekim bu dönemde sofrada ekmeğin az olması kötü bir şey olarak görülmeye başlanmış ve ekmeksiz doyulamayacağı düşünülmüştür. Ekmeği de bol bol koy; çünkü sofradakilerden birinin ekmek yok demesi çirkin bir şey", "Tokluk Tanrıdandır ama tabiat ehli nasıl olur da ekmeksiz doyar"
Türkmen kabileleri yerleşik hayata zarar veren tutumlarından dolayı Selçuklu Sultanları tarafından ya Horasan’ın doğusunda tutulmaya gayret edildiler ya da imparatorluk ekonomisine ve şehir kültürüne en az zarar verecek şekilde Azerbaycan yoluyla Bizans üzerine yönlendirilmeye çalışıldılar. Selçukluların göçebe soydaşlarına karşı yerleşik İran kültürünü koruyucu tutumu, Türkmenlerin rahatsızlığına sebep olmuş ve onların zamanla Selçuklu devletine karşı cephe almalarına zemin hazırlamıştır.
Nizamul Mulk’e yöneltilen en temel suçlama yakınlarına çıkar sağladığı idi. Gerçekten de başta On iki oğlu, pek çok torunu, damatları ve azatlı köleleri olmak üzere vezir ile ilişki içerisinde bulunan pek çok kimse Selçuklu Devleti içerisinde önemli görevlere tayin edilmişler, zamanla da büyük servetlere sahip olmuşlardı. Bu kimselerin yetki ve konumlarından güç alarak zaman zaman şımarık davranışlarda bulunmaları Sultân Melikşah’ı rahatsız etmeye başladı. Buna Nizamul Mulk hakkındaki şikayetler de eklenince sultan ile vezir arasında soğukluk ortaya çıktı. Bu soğukluk giderek derinleşti. 1092 yılı sonbaharında karşılıklı suçlama ve tehditlerle büyük bir krize dönüştü.
Selçuklular zamanında Anadolu coğrafyasında da tarım önemli bir yere sahipti. Selçuklular, inşa ettikleri yeni sulama kanalları ve Orta Asya ve İran coğrafyasından getirdikleri yeni zirai teknikler ile Anadolu’da tarımsal faaliyetlerin gelişmesine önemli katkıda bulundular."

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir