İçeriğe geç

Olanı Sevmek Kitap Alıntıları – Byron Katie

Byron Katie kitaplarından Olanı Sevmek kitap alıntıları sizlerle…

Olanı Sevmek Kitap Alıntıları

Gerçek, her zaman onun hakkında anlattığımız hikayelerden daha merhametlidir.
Bilmiyorum en sevdiğim konumdur.
sizin dışınızda bir şeyin, size aradığınızı vermesi olanaksızdır.
Herkes, sizin kendinizin-kendi düşüncelerinizin, size geri dönen ayna yansımasıdır.
Ya düşüncelerinize bağlanıyorsunuz ya da sorguluyorsunuz. Başka bir seçeneğiniz yok.
Eğer zihniniz başka yerlerdeyse
gerçek hayatı kaçırırsınız..
Düşüncelerinizi Anlayışla Karşılamak

Ona inanmadığımız sürece bir düşünce zararsızdır. Acı çekmemize neden olan düşünceler değil, düşüncelerimize bağlanmamızdır.

Gerçek her zaman onun hakkında anlattığımız hikayelerden daha merhametlidir.
“Bilmşyorum”, en sevdiğim konumdur..
Kendinize karşı merhametli olun. Hayat ihtiyacınız olan her şeyi size sunacaktır.
Ölümün yaşama eşit olduğunu anlayana kadar hep olan biteni kontrol etmeye çalışacaksınız ve bu nedenle hep ıstırap çekeceksiniz. Gerçeğe karşı gelen bir hikâye olmayınca keder de olmaz.
Sizin dışınızda bir şeyin size aradığınızı vermesi olanaksızdır.
Beni kimse incitemez – bu benim kendi işim.
Mutluluk berrak bir zihindir.
Sizin dışınızda bir şeyin size aradığınızı vermesi olanaksızdır..
Ne zaman birini veya bir şeyi kaybetsem, bir şeyden korunmuş olurum..
Mutluluk berrak bir zihindir..
Beni kimse incitmez – bu benim kendi işim.
Gerçek, her zaman onun hakkında anlattığımız hikâyelerden daha merhametlidir.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Kendin dışında kimseyi ikna etmene gerek yok.
Hepimizin kendi müziği var, şekerim. Eğer birisi, Gel benim yolumdan yürü, burası çok güzel, derse, benim tek hissedeceğim, bana kendi güzel bulduklarını vermeyi teklif edecek kadar beni sevdikleridir. Ama işte, başkalarının yolu her zaman bana uymayabiliyor. Ama kesinlikle benimkine eşdeğerdir.
Kendimden örnek vereyim; bana birisi bir şey söylediğinde bunun doğru olduğunu anlamanın en önemli yolu kendimi savunma isteği duyduğumu hissetmekti.
Bir dua edecek olsam şöyle derdim :

”Tanrım ,beni sevgi , onay veya takdir arzusundan kurtar. ”
Amin

Herkes sizin ayna imgenizdir #8212;Kendi düşünceleriniz size geri döner!
Stresimizin çoğu zihinsel olarak kendi işimize bakmamaktan kaynaklanıyor.senin bir işe girmen gerekiyor, dakik olmalısın, kendine daha iyi bakmalısın diye düşündüğümde sizin işinize karışmış oluyorum, ne zaman öleceğim konusunda endişe duyunca Tanrı’nın işine burnumu sokmuş oluyorum.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Gerçeğin olduğundan farklı olmasını istemeniz bir kediye havlamayı öğretmeye çalışmanızdan farksızdır.Deneyip durursunuz ama sonuçta kedi yine size bakıp miyav diyecektir. Hayatınızın geri kalanını bir kediye havlamayı öğretmeye çalışarak mı geçirmek istersiniz?
Benim için doğru olanı biliyor muyum? Benim tek işim bu olmalı. Sizin sorunlarınızı çözmeye kalkışmadan önce bunun üstünde çalışmalıyım. 
Eğer bu üç çeşit işi, kendi işinizde kalmaya yetecek kadar anlarsanız, bu, hayal bile edemeyeceğiniz bir şekilde yaşamınızı özgürleştirebilir.
Bir dahaki sefere stres veya rahatsızlık hissettiğinizde kendinize zihnen kimin işine karıştığınızı sorun ve kahkahalarla gülün! Bu soru sizi kendinize geri getirebilir. Ve zamanla aslında sizin hiç orada var olmadığınızı, hayatınız boyunca zihinsel olarak hep başkalarının işinin içinde yaşadığınızı görebilirsiniz. Bunu fark etmek dahi sizi kendi işinize geri getirecektir. Ve bunu bir süre denerseniz göreceksiniz aslında sizin de hiçbir işiniz yok. Hayatınız zaten pekala kendi kendine, kendi ayaklarının üzerinde devam edebiliyor.
KENDİ İŞİMİZDE KALMAK
Ben evrende üç çeşit iş bulabiliyorum; benimki, sizinki ve Tanrı’nınki. (Benim için, Tanrı sözcüğü gerçeklik anlamına geliyor. Gerçeklik Tanrı’dir, çünkü egemen olan odur. Benim, sizin ve diğer herkesin kontrolü dışında olan her şey – ben buna Tanrı’nın işi diyorum.)

Stresimizin çoğu zihinsel olarak kendi işimize bakmamaktan kaynaklanıyor. Senin bir işe girmen gerekiyor, ben senin mutlu olmanı istiyorum, sen dakik olmalısın, kendine daha iyi bakmalısın, diye düşündüğümde sizin işinize karışmış oluyorum. Deprem, sel, savaş gibi konularda ve ne zaman öleceğim konusunda endişe duyunca, Tanrı’nın işine burnumu sokmuş oluyorum. Zihinsel olarak sizin veya Tan2ı’nın işine karışınca, bunun etkisi kopuk oluyor. Ben bunun farkına 1986’nın başlarında vardım. Örneğin Annem beni anlamalı, şeklinde bir düşünceyle zihinsel olarak annemin işine karıştığımda, anında yalnızlık hissine kapılıyordum. Böylelikle anladım ki yaşamımda kendimi ne zaman incinmiş ya da yalnız hissetsem, başkalarının işine burnumu sokmuştum.

Düşünün ki tüm nefretten arınınca, (Zihin) radikal masumiyetine kavuşur.
Ve sonunda öğrenir ki kendini mutlu kılandır,
Teskin eden ve aniden korkutan,
Ve kendi iradesi Cennet’in iradesi olan
William Butler Yeats
“Bize olanlar nedeniyle değil, olanlar hakkındaki düşüncelerimiz nedeniyle rahatsız oluruz”
Artık kafamın içinde dünyayı yönetmediğim için hayatım şimdi çok daha basit.
Ya haklı ya da özgür olabileceğimi fark ettim.
Ya haklı ya da özgür olabileceğimi fark ettim.
Bir dua edecek olsam şöyle derdim:
Tanrım, beni sevgi, onay veya takdir arzusundan kurtar. Amin.
Bir dua edecek olsam şöyle derdim:
Tanrım, beni sevgi, onay veya takdir arzusundan kurtar.
Istırap çekmek, bir düşünceye saplanıp kaldığımız konusunda bizi uyarmaya yarayan doğal bir alarm aslında; ona kulak vermedigimizde bu ıstırabı yaşamın kaçınılmaz bir parçası olarak kabulleniyoruz.
Bize olanlar nedeniyle değil, olanlar hakkındaki düşüncelerimiz nedeniyle rahatsız oluruz.
Kendinizi ve duygularınızı daha iyi anladıkça, olanı daha fazla seveceksiniz.
Baruch Spinoza
Yaşamı anladığın anda çok keyifli hale gelir.
Acı çekmek için geçerli bir neden olduğuna inandığında gerçeklikten tamamen uzaklaşmış oluyorsun.
Her şey benim için oluyor,bana karşı değil.
Sizin dışınızda bir şeyin size aradığınızı vermesi olanaksızdır.
Sevgi öylesine büyük ki içinde tükenebilirsin ve ( benliğin ölür ) sevginin içinde erirsin.
Kendi hakiki doğanızı anlamak için doğru anı ve doğru koşulları beklemelisiniz.Zamanı geldiğinde adeta bir rüyadan uyanır gibi uyanacaksınız.Bulduğunuz şeyin size ait olduğunu ve dışarıdan bir yerden gelmediğini anlayacaksınız.
Bütün aklın fikrin onun meselelerinde olmasa zihninde kendin için yer açıldığını,kendi sorunlarını çözebilecek gücü yakaladığını görüp şaşıracaksın.Bu,tarif edilemez bir şey.Kelimelerle anlatılmaz.Ancak gerçek sayesinde açık ve sevecen davranacak kadar özgür kalırız;bu da heyecan vericidir.
Duyguları kucaklayın;onlar size uyanma vaktinin geldiğini hatırlatıyor.
Gerçek,her zaman onun hakkında anlattığımız hikayelerden daha merhametlidir.
Herkes,sizin kendinizin-kendi düşüncelerinizin size geri dönen ayna yansımasıdır.
Bize olanlar nedeniyle değil,olanlar hakkındaki düşüncelerimiz nedeniyle rahatsız oluruz!!
“Sevgiyi hepimiz bazen yanlış yerlerde ararız.” Bizler birer çocuğuz, tatlım, içimizdeki sevgiyi yaşamayı yeni yeni öğrenen birer bebeğiz. Her yerde ve her şeyde sevgiyi, aşkı arıyoruz çünkü onun zaten bizim içimizde olduğunu fark edemedik.”
“Hikayen olmadan kim olurdun”
Dünya sizin onu nasıl algıladığınıza göre değişir. İçiniz ve dışınız hep uyum içindedir birbirlerini yansıtırlar. Dünya kendi zihninizin ayna imgesidir. Eğer kendi içiniz karmakarışıksa dış dün-
yanız bunu yansıtacaktır. İnandığınızı görmeniz gerekir, çünkü aklınız karışık ve dışarı bakınca kendinizi görüyorsunuz. Her şeyin yorumcusu sizsiniz ve kargaşa içindeyseniz duyup gördükleriniz de kargaşa içinde olacaktır. Önünüzde İsa ya da Buddha durup konuşsa siz gene de karmakarışık sözler duyarsınız çünkü dinleyicinin zihni karmakarışık.
Gerçeklik her zaman bir geçmişin hikayesidir. Siz yakalayana kadar o çeker gider. Her birimiz aradığımız o huzurlu zihne sahibiz aslında.
Kendinize dönmeye devam edin.
Bekleyip durduğunuz kişi sizsiniz.
Başımıza gelenler yüzünden değil , olup bitenler hakkındaki düşüncelerimiz yüzünden rahatsız oluruz
Epictetus
Korkuyu öğreten biri dünyaya barış getiremez.
İç huzuru bulup onunla yaşayabilen kişi bize gerçek barışı öğretebilir.
Peki sen insanların farkındalığını ya da davranışlarını yönlendirmeye çalışmanın ümitsiz vaka olduğunu biliyor musun ?
Gerçekte olduğunuzdan bir başkası olduğunuza inanmak size acı verir,
mutluluk dışında bir hikâyeyi yaşamakta öyle.
“Zihin kendi keyfi gelmeden harekete geçmiyor, ama geçtiğinde de bu tam zamanında oluyor. İnsanlar aynen açmaya hazırlanan çiçekler gibi. Kendi anlayışımızın ötesinde zorlanamıyoruz.”
“Ben kimse beni incitemez demeyi seviyorum. Bunu ancak ben yapabilirim. Bu da iyi haber”
asla mutluluğumun bir başkasının beni sevmesine bağımlı olduğunu hissetmek istemiyorum.
haklı olmayı mı, özgür olmayı mı tercih edersiniz ?
kimsenin sizi incitecek gücü yoktur. size zarar veren şey, başkalarının davranışları hakkındaki kendi düşüncelerinizdir.
insanlara veya eşyalara bağlanmıyoruz; o anda doğru olduğuna inandığımız ve hiç sorgulamadığımız kavramlara bağlanıyoruz.
genelde düşünceden önce duygunun farkına varıyoruz
sevgi öylesine büyük ki içinde tükenebilirsin benliğin ölür ve sevginin içinde erirsin
kendimi aptal ve başarısız hissediyorum, bu da beni bunalıma sürüklüyor.
kararlar bu kadar zor veya ürkütücü olmamalı.
Tanrım, beğeni, sevgi ve onay beklentisinden beni kurtar.
“Sizin dışınızdaki bir şeyin, size aradığınızı vermesi olanaksızdır..”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir