İçeriğe geç

Öğretmen Olmak Kitap Alıntıları – Doğan Cüceloğlu

Doğan Cüceloğlu kitaplarından Öğretmen Olmak kitap alıntıları sizlerle…

Öğretmen Olmak Kitap Alıntıları

Bir öğretmen; varoluşuyla, bilgisiyle, eylemi ve estetik anlayışıyla bütünsel tutarlılık içinde, tüm varoluşuyla öğretmen olmaktadır.
Çünkü bilir ki güzelliğe dair yapılan değerlendirmeler nesnel değil, özneldir.
Herhangi bir davranışın doğruluğu veya yanlışlığı, sadece kişinin kendini merkeze almasıyla değil, etkileşim kuracağı kişiyi de dikkate almasıyla belirlenebilir.
Okumak zenginleştirir ve özgürleştirir.
 Hakikati aramak aşkın bir haldir."
Gandhi der ki: Olumlu düşünün,
Çünkü düşünceleriniz, sözleriniz olur. Sözleriniz olumlu olsun,
Çünkü sözleriniz, davranışınız olur. Davranışlarınız olumlu olsun,
Çünkü davranışlarınız, alışkanlıklarınız olur.
Alışkanlıklarınız olumlu olsun,
Çünkü alışkanlıklarınız, değerleriniz olur.
Değerleriniz olumlu olsun,
Çünkü değerleriniz, kaderiniz olur.
Nobel Ödülü’ne layık görülen bir bilim insanı, ödülü kazanmasının nedenini şöyle açıklıyordu: Arkadaşlarımın anne ve babaları çocuklarına hep ‘Bugün öğretmenin sorduğu soruları cevaplayabildin mi?’ diye sorarlardı. Benim annem ise, ‘Bugün öğretmenine yeni bir soru yönetebildin mi?’ diye sorardı bana.
Karada yüzülmez, denizde yürünmez, havada oturulmaz. Yani her eylemin kendine özgü bir yeri ve zamanı vardır.
Öğretmenlik yapmayı aşıp öğretmen olmak gerekir.
Öğretmen, eğitimin vazgeçilemeyecek nitelikteki unsurdur.
Öğretmenlik yapan için her şeyden önemlisi mevzuattır; öğretmen olan için ise öğrenci.
Bir ülkenin eğitimi, siyasi iktidarı elinde bulunduran gücün ideolojik dogmalarıyla değil, ülkenin genel kültürü içinde eğitim filozofları ve bilim insanlarının etkileşimiyle oluşmuş bir çerçevenin içinde yönlendirilmeli, gelişmeli, oluşmalı.
Krishnamurti, İç Özgürlük adlı kitabında, Dünyada pek çok bağımsız insan var, ama gerçekten özgür olanlar çok az," der.
Gandhi der ki:
Olumlu düşünün,
Çünkü düşünceleriniz, sözleriniz olur.
Sözleriniz olumlu olsun,
Çünkü sözleriniz, davranışlarınız olur.
Davranışlarınız olumlu olsun,
Çünkü davranışlarınız, alışkanlıklarınız olur.
Alışkanlıklarınız olumlu olsun,
Çünkü alışkanlıklarınız, değerleriniz olur.
Değerleriniz olumlu olsun.
Çünkü değerleriniz, kaderiniz olur."
Öğretmen, sınıfındaki en kutsal şeyin insan onuru olduğunu bilir ve bunu tüm sınıfın huzurunda dile getirir. Arkadaşlar, bu sınıftaki en önemli şey, sahip olduğunuz bilgi değil, kişiliğiniz, şahsiyetiniz ve onurunuzdur.
Sınıfta ezen ve ezilenler olduğu müddetçe toplumda da ezen ve ezilenler olacaktır. Sınıf, biz bilinci" nin tohumlarının atıldığı ve geliştiği yerdir.
Öğretmen, sınıfındaki en kutsal şeyin insan onuru olduğunu bilir ve bunu tüm sınıfın huzurunda dile getirir. Arkadaşlar, bu sınıftaki en önemli şey, sahip olduğunuz bilgi değil, kişiliğiniz, şahsiyetiniz ve onurunuzdur.
Sınıfta ezen ve ezilenler olduğu müddetçe toplumda da ezen ve ezilenler olacaktır. Sınıf, biz bilinci" nin tohumlarının atıldığı ve geliştiği yerdir.
Öğretmenlik yapmayı aşıp öğretmen olmak gerekir.
Eğitimin en asli öğesi, bana göre öğretmendir. Çünkü öğretmen eğitimin başlatıcısı, geliştiricisi, uygulayıcısıdır.
Bence dünyada öğretmenlik gibi hiçbir meslek yok ki sadece bir saatlik bir dersle bile bir insanın kaderini etkileyebilsin.
Öğretmenin, eğitimin ana öğesi olduğu yadsınamayacak bir gerçek. Ancak uzun zamandır, en azından son yıllarda öğretmenin, eğitim sistemi içinde arka planda bırakıldığına hatta göz ardı edildiğine inanıyorum.
özgürlük,istediğini istediğin zaman yapabilmek değil, yapabilmek ve yapamamak dengesinde oluşur.
Öğretmenlik yapmayı aşıp öğretmen olmak gerekir!
Öğretmen olmak, öğretmenlik yapmayı aşmak demektir. Çünkü öğretmen olmak, öğretmenin, belirlenmiş görevlerin ötesine geçip hissederek, yaşayarak, kendisini adayarak, öğrencisiyle bütünleşerek var olmasıdır.
Bir öğretmenin varoluşu ve eğitim anlayışı, bilgiye dair ön kabullerine göre şekillenir. Örneğin, sadece bilgi aktarmaya yönelmiş bir öğretmen, öğrencilerin sorularına ilgi göstermeyecektir. Bilgiyi, kaynağı kişinin kendisinde var olan bir potansiyel olarak gören bir öğretmen, etkileşime dayalı bir ders işler. Bireyi başlangıçta hiçbir şey bilmeyen bir kişi olarak gören öğretmen ise muhtemelen sürekli anlatan, dikte eden bir öğretmenlik gerçekleştirmiş olur.
Aristo, insan sevmediği bir kimseden öğrenemez" der.
Hacı Bektaş Veli’nin de dediği gibi, insan kendisini arıtmadıkça başkalarını arıtamaz.
İnsan öğrenerek ve öğreterek yaşar.
Ben sadece bir öğretmenim
Sadece elini değil, geleceğini tutuyorsun
Yalnız aklına öğretmiyorsun, kalbine de dokunuyorsun
Sadece gözlerinin yaşını silmiyorsun, içindeki ruhu da besliyorsun
Onların ne olacağında senin payın çok büyük
Onlarla bir dakika geçiriyorsun, ömür boyu sürecek bir anı oluşturuyorsun
Sen gittikten sonra da onlarda yaşayacaksın
Ne muhteşem bir gücün olduğunu aklın hiç bilmeyecek
Bu dünyada etkin hiç bitmeden sürecek, sürecek, sürecek
Ben sadece bir öğretmenim" demek mümkün değil
Sen sözlerin anlatamayacağı kadar büyüksün
Öğretmen olmak böyle bir şey işte; önceden tarif edilemeyen, ancak gerçekleştirildiği zaman anlatılan bir eylem…
Öğretmenliği bir sosyal rol olarak tanımlayıp kendini otorite olarak gören, kitap okumayan, gelişmeyen, mevcut inançlarıyla öğretmenliği sürdüren kişi, kendisinin ve öğrencisinin gelişmesine fırsat vermez.
Nobel Ödülü’ne layık görülen bir bilim insanı, ödülü kazanmasının nedenini şöyle açıklıyordu: Arkadaşlarımın anneleri ve babaları çocuklarına hep ‘Bugün öğretmeninin sorduğu soruları doğru cevaplayabildin mi?’ diye sorarlardı. Benim annem ise, ‘Bugün öğretmenine yeni bir soru yöneltebildin mi?’ diye sorardı bana…
Bu annenin bakış açısına sahip öğretmenlerimizin sayısı ne kadar artarsa, dünya çapında başarılı bilim insanlarımız o denli çoğalacaktır.
İnsan okul için değil, hayat için öğrenmelidir."
Öğretmenlik yapan ile öğretmen olan arasındaki ayırt edici bir hususa işaret etmek istiyorum: öğretmenlik yapan öğretmen-öğrenci ilişkisi kurar; bundan başka da bir şey bilmez. Öğretmen olan ise öğrencisiyle insan-insan ilişkisi kurar.
Öğretmen olmak işte böyle bir şey; önceden tarif edilemeyen, ancak gerçekleştirildiği zaman anlatılan bir eylem..
Öğrenci; öğretmenini severse anlatılan konuyu da sever. Yani önce gönül , sonra kafa…
Sadece elini değil, geleceğini tutuyorsun
Yalnız aklına öğretmiyorsun, kalbine de dokunuyordu
Sadece gözlerinin yaşlarını silmiyorsun, içindeki ruhu da besliyorsun
Onların ne olacağında senin payın çok büyük
Onlarla bir dakika geçiriyorsun, ömür boyu sürecek bir anı oluşturuyorsun
Sen gittikten sonra onlarda yaşayacaksın
Ne muhteşem bir gücün olduğunu aklın hiç bilmeyecek
Bu dünyada etkin hiç bitmeden sürecek, sürecek, sürecek
Ben sadece bir öğrrtmenim" demek mümkün değil
Sen sözlerin anlayamayacağı kadar büyüksün
Öğrencinin sana bakışından kim olduğunu
Öğrencinin sana gülüşünden Ne ifade ettiğini anla
Sadece elini değil, onun geleceğini tutuyorsun
Yalnız aklına hükmetmiyorsun, kalbine de dokunuyordu
Sadece gözlerinin yaşlarını silmiyorsun, içindeki ruhu da besliyorsun
Onların ne olacağında senin payın çok büyük
Öğretmen olmak, mevzuatın ötesinde bir varlık sergilemektir.
İnsan okul için değil hayat için öğrenmelidir
Öğretmenlik yapmayı aşıp öğretmen olmak gerekir."
Öğretmenlik yapan, öğretmen-öğrenci ilişkisi kurar; bundan başka da bir şey bilmez. Öğretmen olan ise öğrencisiyle insan-insan ilişkisi kurar.
Öğretmen olmak, öğretmenlik yapmayı aşmak demektir. Çünkü öğretmen olmak, öğretmenin, belirlenmiş görevlilerinin ötesine geçip hissederek, yaşayarak, kendisini adayarak, öğrencileri ile bütünleşerek var olmasıdır. Öğretmen olmak, öğretmen ve öğrencinin birbirlerine hoşça bakabildiklerini, öğretmenin öğrencide, öğrencinin öğretmende dirildiği, güçlü ve sahici bir aidiyettir.
Bence dünyada öğretmenlik gibi hiçbir meslek yok ki sadece bir saatlik bir dersle bile bir insanın kaderini etkileyebilsin.
“Öğretmenlik yapmayı aşıp öğretmen olmak gerekir.”
Öğretmenlik yapmayı aşıp öğretmen olmak gerekir.
İnsan da tıpkı doğa gibidir. Yaratılışı ve tasarımı itibarıyla özü, saflığı ve potansiyeli bozulmadığı ölçüde güzel, yaratıcı ve zararsızdır.
Bence dünyada öğretmenlik gibi hiçbir meslek yok ki sadece bir saatlik bir dersle bile bir insanın kaderini etkileyebirsin".
Değerler, toplumun ve insanlığın aydınlık geleceği için vazgeçilmezdir.
Dedikodu bir sosyal zehirdir Dedikodunun olduğu yerde sevgi, saygı ve hoşgörü yaşamayaz; güven oluşamaz.
Sevgi, saygı ve hoşgörü eksiklinin söz konusu olduğu bir eğitim ortamı etkili olamaz. Sevgisizlik bir tür zehirdir. Saygı yokluğu ise güveni zedeler, işbirliğini yok eder
Şükür yoksunu ortamlar insan ruhunda bir aşınma, bir küflenme, bir erozyon oluşturur.
Öğretmen olmak öğretmenlik yapmayı aşmak demektir. Çünkü öğretmen olmak, öğretmenin, belirlenmiş görevleri ötesine geçip hissederek, yaşayarak, kendisini adayarak, öğrencisiyle bütünleşerek var olmasıdır. Öğretmen olmak, öğretmen ve öğrencinin birbirlerine hoşça bakabildikleri, öğretmenin öğrencide, öğrencinin öğretmende dirildiği, güçlü ve sahici bir aidiyettir.
Öğretmen yaşamının her anı değerlidir.
Bilginin ne olduğu üzerinde düşünen; bilginin kişiye, zamana ve şartlara göre değişebildiğini göz önünde bulunduran öğretmen, güçlüdür.
Kendinden başka hiç kimseyi düşünmeyen bir öğretmenin hayatı sığ ve anlamsız kalacaktır.
Öğrenme; öğretenin değil, öğrenenin yapımıdır."
Güvenilir insan olmak, bir insanın erişebileceği en yüksek mertebedir.
Eğitimde hangi konumda olursak olalım, önce kendimiz üretmeli ve yaratmalıyız.
Sevgisizlik bir tür zehirdir.
Güvenilir insan olmak, bir insanın erişebileceği en yüksek mertebedir."
İnsanın hayatı, kendini aştığı an anlam kazanır.
Okumak zenginleştirir ve özgürleştirir.
Anladığım şu ki, gerçeği fark etmek mümkün iken, hakikate ulaşmak bitmek bilmeyen bir yolculuktur.
…arayan bulur; ama bugünden, ama geçmişten.
Aristo, İnsan sevmediği bir kimseden öğrenemez," der.
Çevrenin bir parçası olmak, çevrenin hem öznesi hem de nesnesi olmakla mümkün olur.
Zira Hacı Bektaş Veli’ nin de dediği gibi, insan kendisini arıtmadıkça başkalarını arıtamaz.
Eğitimde hangi konumda olursak olalım, önce kendimiz üretmeli ve yaratmalıyız.
İnsan öğrenerek ve öğreterek yaşar.
Yaşamın üçüncü temel alanı eylemdir, davranıştır…
İnsan yaşamının ikinci temel alanı bilgidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir