İçeriğe geç

Öfkelidoğan Kitap Alıntıları – Claire Legrand

Claire Legrand kitaplarından Öfkelidoğan kitap alıntıları sizlerle…

Öfkelidoğan Kitap Alıntıları

Ne öfkeyle ne de coşkuyla parla,diye tekrarladı.
Bazen, işin seni evinden günlerce uzak tutabilir. Sakın şunu unutma: Döndüğünde seni her zaman seviyor olacağım. Hem de ne yapmış olursan ol
Bir savaşçının gücüne sahibim. Ve bir korkağın kalbine
Sende bir yalancının yüzü var. Dünyanın tüm entrikalarını gözlerinin içinde görebiliyorum.
Acımasız bir şaka. Dünya onlarla doluydu.
“ İyi kralların öldüğü ve daha iyi bir şeyler hayal eden aptalların öldürüldüğü bir dünyada yaşıyoruz.”
Eliana çatıdan atladı, yere sağlam bir iniş yaptı ve hemen ayağa kalktı. Kenarda oturup nasıl dövüştüğünü izleyebilmeyi ne çok isterdi. Hissettirdiği kadar harika göründüğüne emindi.
Melek Savaşları ‘nı bitiren Geçit’in yapılmasının aynı zamanda büyünün de sonunu getirdiğine inanılmaktadır.

Eğer Geçit sonun başlangıcıysa, o halde Kan Kraliçesinin Düşüşü de gerçek sondu. Kan Kraliçesi, ölümüyle birlikte geride kalan tüm kadim güçleri de beraberinde götürdü, dünyayı harabeye çevirdi ve karanlığa gömdü.

kimse ışıkgetiren Audric’in son sözlerinin ne olduğunu tam olarak bilmiyor. Ama Düşüş’ten önceki günlerde, fısıltılar çok hızlı yayılırdı söylentilere göre katiline sarf ettiği son sözleri şöyle olmuştu : seni seviyorum, Rielle. ‘
Korkunç bir çığlık attı.

Dünya da onunla birlikte haykırdı.

ömürsüz alev, ne öfkeyle ne de coşkuyla parla. Saf ve doğru yan, temiz ve parlak yan.
Rüzgar gibi sür kanımın kartalı, kalbimin kanadı.
“Bazıları son dakikalarında Kraliçenin korktuğunu söyler;
Oysa ben olsam onun sadece,
Öfkeli olduğunu düşünürdüm.”
-Kahinin Sözü
“Benim hikayemin diğerlerinden farkı yok. Sevdiğim herkes öldü. Tüm kabuslarm gerçek oldu. Dünyamızı da kendimizi de kaybettik. Hepsi bu bu koleksiyonunuz için yeterince iyi bir hikaye mi?”
Rielle pelerininin ipini çözdü. “Onlara benden korkmaları için hiçbir neden olmadığını göstereceğim. Beni bu yüzden sevecekler.”
“Seni bu yüzden öldürecekler.”
Rielle buz gibi sesle, “Eğer beni korkutmaya çalışıyorsan benden uzak dur,” dedi.
“Ben senin gerçeği görmene yardımcı oluyorum.”
“Bu kez savaşmak için tereddüt etme,” dedi Tal yumuşak bir sesle. Kıza uzanmayı istercesine ellerini iki yana bıraktı. “Burada söz konusu olan kendini kanıtlaman değil, hayatta kalman.”
“Bunu kimse benden daha iyi bilemez.” diye karşılık verdi Rielle.
Celdaria’nın en yüksek dağı olan Cibellene eteklerinin tenha bir bölgesindeydi. Azizler, Katell’in kalesi Baingarde’yi, yüzyıllar önce bu yamaçlara inşa etmişlerdi. Bir sonraki sınava hazırlanmak için kalan altı gün boyunca Rielle her gün babasıyla burada buluşmuştu. Babası, bedenini güçlendirmek ve çevikliğini arttırmak için, demişti.
Oysa tek yaptığı canını yakmaktı. “Dip Dünya’nın en karanlık köşeleri kadar öfkelenmesini sağlamak ”
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
“Rielle için endişeleniyorum. Çocukların hepsi öfkelenir, oysa o öfkelendiğinde yüzüne onun yaşındaki, hatta daha büyük çocuklarda bile görmediğim bir ifade yerleşiyor. Hiddetinin adeta bir hazzı, bir açlığı var. İtitraf etmeliyim ki, bazen geceleri uykularım kaçıyor. Kocama bundan söz etmedim. Bazen gölgelerden korkuyorum. Bunları da yazmamalıyım. Aslında sanırım bunları yakıp yok edeceğim.”
Ayağının dibinde mırıldanıp duran sığınmacıları görmezden geldi ve kendi kendine tekrarladı
Onlara sakın bakma.
Sakın bakma.
Bakma.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
“Beni tanıdığını sanıyorsun,” dedi ve yanına indi. “Ama yanılıyorsun.”
“Sen de bu savaş hakkında yanılıyorsun,” diye karşı çıktı Simon. “Yine de çok yakında öğreneceksin.”
“Sen bu savaşı kendin için bir oyuna çevirdin. Ama burada oyun yok. Bu insanlar için yok. Onların önünde cinayetlerinle hava atmaya kalkarsan, sana merhamet göstermezler.”
“Siz isyancılar düzgün giysiler bulmayı pek umursamıyorsunuz, öyle değil mi? diye mırıldandı. Yine de ceketi giydi.
“Bitti mi?”
Saçlarını hızlı düzeltip ördü. “Hançerimi geri ver ve ben de sana en az 5 dakika vurmaktan vazgeçeyim.”
“Hep böyle sinir bozucu musun?”
“Suratın hep böyle dövülmeye müsait mi?”
“Nerede olduğumuzu ve Remy’yi nereye götürdüğünü söylemek için beş saniyen var,”dedi. “Bir de kafama kimin vurduğunu ve senin karnını deşmeden önce onları nerede bulabileceğimi söylesen iyi olur.”
Corien sonunda geri dönmüştü. Alçak bir sesle, “Yanılmıyor,” dedi. Daha önce hiç senin kadar güçlü bir varlık olmadı, Rielle. Asla da olmayacak.”
“Eğer dünyanın herhangi bir yerinde karanlık güçler varsa, birlik olursak, belki de gözlerini Celdaria’ya dikmeden önce bir daha düşüneceklerdir. Faydalanabilecekleri hiçbir sır kalmazsa ”
Rielle’nin babası da oradaydı, yüzü gergin ve anlaşılmazdı. Ona uzun yıllardır sarılmamış olsa da tuhaf bir şekilde bunu şimdi yapmayı çok istemişti.
Ama sadece bir seferlik.
“İnsanlarla savaşımız başladığından bu yana, tek bir rüya görüyorum. Her gece, etrafını çevreleyen sis kalkıyor ve ben gördüklerimi daha iyi anlıyorum. Güneşten daha parlak altından yapılmış bir kadın. Kan nehrinin yanında duruyor ve saçlarından ışıklar saçılıyor. Bir dost mı yoksa düşman mı? Düşlerim buna henüz net bir cevap vermedi. Ama şunu biliyorum, o bir gün gelecek. Bu savaşta ya da sonrakinde Ama gelecek.”
“Eve döndüğünde babasının bedenini güçlendirmesi için yardım isteyecekti. Tabii eve dönmeyi başarabilirse.”
“Yumruğunu kalbine koydu, sonra havaya kaldırdı. Bu Kızıl Taç selamıydı. “İmparator yanacak,” dedi. Simon başıyla selamladı. “Kraliçenin ışığı sana rehberlik etsin.”
“Nesin sen? diye fısıldadı Valentine.
Tam o sırada Valentine’nın omzunun üzerinden bir şey geçti. Uzun, karanlık figür; havada bir değişiklik. Eliana Valentine’a gülümsedi. “Ben senin lanetinim.”
“İmparatorun suikastçı hakkında korkunç şeyler duyacaksınız, sizi dehşete düşünmek için söylenmiş şeyler İmparatora olan bağlılıklarının onlara bambaşka bir güç verdiğini İmparator gibi, onların da ölümsüz olduğunu Ama, bakın size ne diyeceğim; Invictus’un kasapları da sizin kadar kanlı canlı. Bu sadece bir inanç savaşı. İnancınız onlarınkini yenebilir mi?”
“Kehanet ne derse desin, sen seçimini yaptın. Koruyacak ve zarar vermeyeceksin. Hizmet edecek ve ihanet etmeyeceksin.”
“Peki bu sınavlara katılmayı reddedersem?”
“O zaman, dedi Ludivine usulca, “Seni bir tehtit olarak görmekten başka şansları olmayacak.”
Rielle geri adım attı. İçini soğuk, kötü bir duygu kaplamıştı. “Beni öldürecekler.”
“Kendini gördüğü ilk koltuğa bıraktı, çok yorgun ve hasta hissediyordu. Konsey ona sorularıyla saldırmıştı. O kadar elemente bir anda, tek bir bedenden hükmetmek nasıl bir duyguydu?Rüzgâra şarkı söylemek, ateşi kontrol etmek ya da yeri sarsmaktan farklı hissettiriyor muydu?Yoksa hepsi aynı mıydı?”
“Melek ırkını karanlığa sürgüne gönderen kudretli azizlere dua eder ve günün birinde bir Kraliçenin dünyayı tüm kötülüklerden kurtaracağına inanırlardı. Onun adı Güneş Kraliçesi idi, karanlığa ışık getirecekti.”
“Bunu nasıl anladın?”
Eliniz hareket ederken onun kolunuza, omzunuza kanınıza ve kemiklerinize bağlı olduğunu nasıl bilirsiniz? İşte aynı öyle.
“Biliyordum çünkü benim gibi görünüyor, benim gibi geliyordu.” diye açıkladı Rielle. “Aynı öfkem gibi hissettiriyordu. Aynı koku, aynı tat. Onunla bağlı gibi.”
“Bakışları sertleşti. Rielle bir adım geri çekilme arzusunu güçlükle bastırdı, havada tehlikeli bir elektrik vardı.”
“Aziz Katell bir zamanlar güneşeğirendi, sonra da Kraliçe Görkemli Katell olmuştu. Celdaria’nın birleştiricisi. Bir melek tarafından sevilen ama düşmana karşı koymaya direnecek kadar güçlü.”
“Yedi aziz güçlerini birleştirdi, Dip Dünya’ya rüzgâr ve su, metal ve ateş, gölge ve toprak ile bir kapı açtı. Azizlerin sonuncusu Aziz Katell güneşle aydınlanan alevli kılıcını savurduğunda, melekler çığlıklar atarak sonsuz karanlığa düştüler.”
“Bu oyunu doğru oynarsa, Harkan ve Remy’yi imparatorluğun pençesinden birkaç yıl daha uzak tutabilirdi. Invictus’tan sıyrılabilir, sevdikleriyle kalabilir, annesini bulabilir ve hepsini güvende tutabilirdi.”
“Kurt başını yana eğdi. Ay ışığı gözlerine vurdu, Remy’nin gerçek dışı masallarından fırlamış, sırları ve sivri uçları olan bir gece yaratığını andırıyordu.
“Eliana’nın gözlerinden ateş çıkmaya başladı. Parmakları hançerlerini arıyordu. “O halde beni öldür,” dedi neşeyle, “Ya da beni çöz, böylelikle yalan söyleyen o dilini kesebilirim.”
“Alnında, burnunda ve yanaklarında gümüş çizgiler halinde yaraları vardı. Yangından ya da rüzgârdan etkilenmiş yer yer deri parçalarına karşın, yüzün kendisini kül sarısı saçlar, sert ve keskin bir hat çevriliyordu.”
“Kim götürecek?” Rielle oturma odasına çıktığın cevabını almıştı. Kraliyet muhafızlarından oluşan 20 asker, kılıçları çekili onları bekliyordu.”
“Öfkeli olman umrumda değil,” diye karşılık veren Ludivine kızın eteğini düzeltti. “Bunca yıllık rehberliğime karşın, hala senin doğru etkinlik için doğru elbiseyi seçebileceğine güvenim yok.”
“Bazıları benim moda anlayışımın eşsiz ve ileri görüşlü olduğunu düşünüyor,”
“Evet, ama kraliyet sorgusu hava atılacak bir yer değil.”
“Beni öldürmelerine izin vermeyeceğim. “
Ludivine’nin ifadesi yumuşadı. “Rielle ”
“Deneyebilirler, bunu deneyeceklerine eminim. Ama onlara izin vermeyeceğim.”
“Kabus”, diye mırıldandı adam, nefesi kızın yanaklarındaydı. “Sadece bir histir, kolaylıkla bastırılabilir. Ama kurtların dişleri vardır, tatlım.”
“Söylentilere bakılırsa, Kurt yüzünü asla göstermez, her zaman maske takmayı tercih ederdi. Ama bir kadın, Eliana’ya Kurt’u maskesiz gördüğünü yeminler etmişti. Söyledigine göre yüzünde pençe izlerini andıran yaralar vardı.”
“Sorular sordu, cevaplar istedi. Tehtit etti, tatlı sözlerle kandırdı. Ama çoğunlukla tehtit etti. Yine de Kurt hakkında hiçbir şey bulamadı. Ne bir iz, ne bir fısıltı.”
“Quill’in aksine Kurt, Kızıl Taç’ın en yalakalarından biri değildi. O, Kahin’in sağ koluydu, Kızıl Taç’ın gizemli liderinin teğmeniydi. Kurt İmparatorluktan kaçmayı yıllardır başarmış ve şimdi de şehre geliyordu.”
“Adam neredeyse mükemmel yürüyordu. Ama Eliana adotrox’ların hareketlerindeki belirgin bir sertliği yakalamayı öğrenmişti. Bazen, küçük doğal olmayan bir tik Gözlerdeki hafif donukluk, ağzın ve ve kaşların geç hareketleri Size içerdeki insanın ne düşündüğünü hissettiren sinsi yüz ifadeleri Sanki İmparator‘un askerleri kendi iradeleri değil, bir başkasının komutlarıyla hareket ediyordu.”
“Astavar Eliana eskiden nasıl bir yer olduğunu hayal ederdi. Karlı dağlar, gür bitkili vadiler, buz ve karlarla kaplı bir dünya ve renkli ışıkların hakim olduğu bir gece.”
“Oysa İmparator güçleri Orline’a, Ventera’nın başkentine geldiğinde, parlak bir ışıkla çarpıldılar. Güneş Kraliçesi intikam almak için parıldıyordu. Kral Maximilian saldırı yönetti ve dokundu. Herkes uzun zamandır unutulmuş olan büyünün uyanışını hissetti. Bir zamanlar güneşeğirenler, ateşyakanlar ve yersarsanlar vardı. O sabah nehir, İmparatorun kanıyla kıpkırmızı aktı.”
“Sende bir yalancının yüzü var. Dünyanın tüm entrikalarını gözlerinin içinde görebiliyorum.”
“Empirium her canlının içindedir ve her canlı empirium’un bir parçasıdır. Onun gücü sadece eti kemiğe, kökü toprağa, yıldızı gökyüzüne değil, aynı zamanda yolu yola, şehri şehre bağlar. Ve anı bir diğer ana.”
“Simon’ın gözleri doldu. Kendini bir uçurumun kenarında gibi hissediyordu. Sanki kötü şeyler olacaktı ve Simon’ın olacakları durdurma gücü yoktu.”
“Evet, Kraliçe bir canavardı ama aynı zamanda çıplak ayaklı, bebeğini zarifçe kollarında tutan tükenmiş bir canavardı.”
“Bazıları son dakikalarında Kraliçenin korktuğunu söyler,
Oysa ben olsam onun sadece, öfkeli olduğunu düşünürdüm.”
Tüm melekler aynı değildir, hepsi İmparatorun ayaklarına kapanmıyor. İnsanlarla müttefik olmak için bedenlerinden vazgeçmiş olanlar var. Yani, onları Dip Dünya’ya mâhkum eden varlıklarla.
-Kahinin Sözü
Empirium yaşayan her canlının içindedir.
Bence insan olmak ,tum karanlığa karşın dünyada iyi şeyler yapabilmektir.
Herkes korkar. Sen sadece bunu saklamakta daha iyisin.
“İnsanlar ve meleklerin yüzyıllardır savaş halinde olmasına karşın, her zaman ortak bir düşmanları oldu: melezler. Hainlerin düşmanlarıyla bir olan kirli çocukları Onların büyüsü ne ruhtan ne fiziksel dünyadan değil, aksine bambaşka bir şeydi. Onları avlamakta haklı mıydık? Belki değildik. Fakat onlardan korkmakta haklıydık.”
– Vantera bilgini Varrick Keighley tarafından yazılmış,
İşaretli: Katledilmiş Melez Irkının İncelenmesi
“Bir savaşçının gücüne sahibim Ve bir korkağın kalbine.”
Ne öfkeyle ne de coşkuyla parla, diye tekrarladı.
Tal’den ve herkesten gizlediği o yalnızlık duygusunun yüzünü yumuşatmasına izin verdi.
Usulca, Lütfen bana bu adama güvenmekle korkunç bir hata yapmadığını söyle, dedi.
Genç adamın yüzündeki endişeli bakış Eliana’nın içini ürpertmişti. Sana böyle bir şey söyleyemeyeceğimi biliyorsun.
Güzel. Çünkü o zaman yalan söylediğini anlardım.
Canını yakıyor muyum? diye fısıldadı Eliana.
Simon gözlerini yumdu,kendini kızın dokunuşlarına bıraktı. Boğuk bir sesle, Hayır dedi. Öyle olsa bile,seve seve katlanırım
Bazıları son dakikalarında Kraliçenin korktuğunu söyler,
Oysa ben olsam onun sadece,
Öfkeli olduğunu düşünürdüm.
Bazen, Küçük Doğal Olmayan Bir Tik..
Gözlerdeki Hafif Donukluk,Ağzın Ve Kaşların Geç Hareketleri..
Size İçerideki İnsanın Ne Düşündüğünü Hissettiren Sinsi Yüz İfadeleri..
“Bazıları son dakikalarında
Kraliçenin korktuğunu söyler,
Oysa ben olsam onun sadece,
Öfkeli olduğunu düşünürdüm”
.
“Ona kâbus diyorlar ama maskesi, pelerini ve sahte gülümsemesinin altında gizleneni kimse bilmiyor. O aslında sıradan bir kız. Kalbi kanla alev alev yanan bir kız.”
“Tek bildiğim öldürmek, hatırladın mı?”
“Ve bu,” diyen Harkan’nın bakışları karardı, sesi alçaldı.
“Ve bu,” diye onayladı Eliana.
Sonra onu öyle derin öptü ki, Harkan’ın diyecek sözü kalmadı.
Geçit düşecek. Melekler dönecek ve dünyaya yıkım getirecekler. Zamanın geldiğini biri kan, diğeri ışık olan iki insan kraliçenin doğumuyla anlayacaksınız. Biri dünyayı kurtaracak güce sahip olacak. Diğeri dünyayı yok edecek. İki kraliçe yükselecek. Yedinin gücünü taşıyacaklar. Kaderinizi ellerinde tutacaklar. İki kraliçe yükselecek.
Parlak Aziz Marzana adına, diye mırıldandı Tal, Bu duamızı alevlere sunuyoruz, empirium yakarışımızı duysun ve bize güç bahşetsin: Ömürsüz alev, ne öfkeyle ne de coşkuyla parla. Saf ve doğru yan, temiz ve parlak yan.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir