Jean Baudrillard kitaplarından Neden Her Şey Hala Yok Olup Gitmedi? kitap alıntıları sizlerle…
Neden Her Şey Hala Yok Olup Gitmedi? Kitap Alıntıları
Normal insan temelde her zaman bir modeli örnek alarak ya da almadan yaşar ama aynı zamanda bu modele karşı her zaman meydan okur. Aynı hareket onu hem güdümler hem de güdümlenmesini engeller. Sonuç, insanoğlu her zaman örnek aldığı modelin hem başarılı hem de başarısız olabilmesi için elinden geleni yapar. Burada da bir kusur, sapkınlık ya da ölüm içtepisinden söz etmeye gerek yoktur. İnsana bu karşıtlık üstüne oturan enerjiyi kazandıran şey doğuştan itibaren sahip olunan ikiliktir. Normal insan böyle biridir. Onu kendisiyle barıştırmaya ve yukarıda sorulan sorulara bir çözüm aramaya kalkışmak tamamıyla akıl dışı bir şey, bir kandırmaca olarak nitelendirilebilir.
Bir kavram ortaya çıkmaya başladığında temsil ettiği şey ortadan kalkmaya başlamaktadır.
“İnsanın ölümsüz olabilmek için teknolojik anlamda ortadan kaybolması, sayısal düzenin bir parçası haline gelmesi gerekmektedir.”
“İnsanlardan yoksun, hiçbir insani müdahaleye izin verilmeyen şiirsel bir dünya hayal etmedik mi? “
Biz insan beynini reklam ve sermayeye değil kültür ve yaratıcılığa uygun hale getirmek istiyoruz!
“Dünya ve dünyaya bakış değişti.”
“Artık varlık yok hiçlik var.”
Başlangıçta Söz vardı? Sessizlik ondan sonra ortaya çıktı.
Artık ortada son denilebilecek bir şey kalmadı
Modern dünya çelişki üstüne oturan, olumsuz sürecin itici güç görevi yaptığı bir yerken; zaman içinde giderek abartılı boyutlara ulaşan kusursuzlaşma çabasıyla şeylerin var olabilmek için artık karşıtlarına gerek duymadıkları, ışığın var olabilmek için artık gölgeye, dişinin var olabilmek için artık erile ihtiyaç duymadığı, iyiliğin artık kötülüğe, dünyanın ise artık bizim varlığımıza gerek duymadığı bir yer haline gelmiştir..
Zamandan söz ettiğim sırada akıp geçmiş oluyor..
Bir yerden söz ettiğim sırada o yer ortadan kaybolup gitmiş oluyor.
Zamandan söz ettiğim sırada onun varlığını hissedemiyorum.
Yargılayan bir Tanrı insanı yeterince korkuturken, bir de gittikten sonra yargılamayı sürdüren bir Tanrı düşünün.
Modern dünya, zaman içinde abartılı boyutlara ulaşan kusursuzlaştırma çabasıyla şeylerin var olmak için karşıtlarına, ışığın var olmak için gölgeye, iyiliğin kötülüğe, dişinin erile ve dünyanın da artik varlığımıza gerek duymadığı bir yer haline gelmiştir.
Zamanda söz ettiğim sırada onun varlığını hissedemiyorum.
Bir yerden söz ettiğim sırada o yer ortadan kaybolup gitmiş oluyor.
Bir insandan söz ettiğim sırada o insan ölmüş oluyor.
Zamandan söz ettiğim sırada akıp geçmiş oluyor.
Bir yerden söz ettiğim sırada o yer ortadan kaybolup gitmiş oluyor.
Bir insandan söz ettiğim sırada o insan ölmüş oluyor.
Zamandan söz ettiğim sırada akıp geçmiş oluyor.
Zamandan söz ettiğim sırada onun varlığını hissedemiyorum.
Bir yerden söz ettiğim sırada o yer ortadan kaybolup gitmiş oluyor.
Bir insandan söz ettiğim sırada o insan ölmüş oluyor.
Zamandan söz ettiğim sırada akıp geçmiş oluyor.
Bir yerden söz ettiğim sırada o yer ortadan kaybolup gitmiş oluyor.
Bir insandan söz ettiğim sırada o insan ölmüş oluyor.
Zamandan söz ettiğim sırada akıp geçmiş oluyor.
Bir şeyler olması gerekirken neden hiçbir şey yok?
Yargılayan bir Tanrı insanı yeterince korkuturken, bir de gittikten sonra yargılamayı sürdüren bir Tanrı düşünün.