Sabahattin Kudret Aksal kitaplarından Ne Tuhaf kitap alıntıları sizlerle…
Ne Tuhaf Kitap Alıntıları
&“&”
Bir şeyden, bilsek, neden
Uzaktan bakılmayı ister
O da öyle.
Işıklarını yak
Yüzünü sonsuza dön
Dur karanlıkta.
“Yeryüzü eskiydi, çok eski,
Eskiliğiyle güzeldi o.”
Geçmiş günü yaşamaktır,
Şimdi şu yaşadığımız
Hızdır, uğultu sadece,
Ne görülür ne tutulur,
Geçmişte yoksa kalan ne?”
Kuşkunuz var mı!”
“Zamanla örümceğin çerçevelediği ağ
Nice yüz girmiş bu aynadan ölü ya da sağ.”
“Hep uzaklaşır saat
Bir şeyden, bilsek, neden
Belki senden ve benden
Ya ondan ya da bundan
De ki bir başkasından
Elinden avucundan
Pek çok şeyden, her şeyden
Gider sanki öteden
Bir ses duymuşçasına!”
Ve koştum arkanızdan dedim işte
Ola ki Platon’un idea’sı.”
Yok et olağanı ya da
Çıkarmak çamurdan altın.”
Yeniden anımsanırsan
Sonsuz yaşam ondan sonra.”
İnsan yüzleri gibi tıpkı
O denli benzer
O denli başka.”
Kendinden söz etme.”
Külünü karıştırmayı unutma.”
Öyle ki, cambaz sakar kalsın yanında.”
“Hiçbir şey hiçbir şeye benzemiyor.”
“Gidiyorum, diyor. Nereye, diye soruyorum? Gidiyoruz işte, diyor. İyi ya diyorum. Düşünüyorum: Biliyor mu gitmenin bizde başlayıp bizde bittiğini?”
“Sözcüklerle bağlı us
Çözülüyor sözcüklerle.”
“Ah sen kılıfı düşüncenin
Büyük yapının eriyen zamkı
İçten gelen esrimesi dağılışın
Ünlülerini yitirmiş alfabenin
Boşuna becerisine benziyordu şimdi konuşmak.”
“O sokaktan geçerken şemsiye açıyor, ıslanmamak için fesleğenlerin kokusundan.”
“Geceyle gündüz. Kan dolaşımı bu diyor, doğanın.”
Güleç yüzlü zaman.
Yaldızlı saat gider,
Güder akrep ve yelkovan.”
“Ölümümüzden sonraki yokluğumuz
Düşündürür bizi
Düşünmeyiz
Doğumumuzdan önceki yokluğumuzu.”
“Yediğimiz bir dilim ekmek gibi
Yaşadığımız bir dilim Zaman.”
“Işıkları yak
Yüzünü sonsuza dön
Dur karanlıkta.”
“Bulutlar,
Gökyüzünün safsatası bulutlar.”
“Gökyüzü
Gökyüzünde yıldızlar
Ölülerin gözleri yıldızlar.”
“Öldü
Bir kitap ki şimdi o
Okumak istediğimiz, okuyamadığımız.”
Yoklukta aradıkları!
Bir tutam aydınlık belki
Zaman’dan kaçırdıkları!”
Kapıdan girdi içeri.”
Bitirir buğdaylarımı, kuşku.
Büyük, küçük, vardan yoktan sesler
Üretirim, ne durak, ne uyku.”
Ne gök ne yeryüzü benden büyük.”
Gözüm kamaştı, ölünceye dek
Ayrılmam gizemin kapısından.”
Bir kapıdan gir, avlumda dolaş.”
“En büyük çabası mavinin
Daha mavi olmak”
Salla uyut ve uyanır beşiğinde”
Savrulan dumanım bomboş aynalarda”
Yansımazsa aydınlığımızın ışıması”
Geceleri gündüzün”
Bellediğimiz çizginin dışına kaç
Gel bilinmeyenin kapısına dayan”
Bilinmeyene özlemlerin bayrağı”
“Günün denizde geçti
Bir tutam olsun kokusundan
Alıp da evine götürdün mü”
Ama dilerseniz hepsini öğrenebilirsiniz
Biraz çaba
Yeter”
İnsanı yaşamaya bağlayan bir şey
İnsanı mutlu eden güzel eden
İnsanı insan eden”
“Ne tuhaf ömrümün sonuna kadar
Kelimelerle yaşamam
Ağaçtan çok ağaç sözünü
Denizden çok deniz sözünü sevmem
Halbuki bir sabah erken uyanınca
Balkona çıkmak da güzel”
Göklerimde yıldız içimde sır”
Karıştır, ellerini ellerime bırak;
Yatağıma gir, benimle uyu, benimle…"
Duyularımızın sarmaşığında
Kedimizi köpeğimizi
Ölümümüzü büyütüyoruz dizimizin dibinde
Ama dilerseniz hepsini öğrenebilirsiniz
Biraz çaba
Yeter
Göklerimde yıldız içimde sır
Yeniden anımsanırsan
Sonsuz yaşam ondan sonra."
Kendinden söz etme."
Külünü karıştırmayı unutma."
Düşündürür bizi
Düşünmeyiz
Doğumumuzdan önceki yokluğumuzu."
Yaşadığımız bir dilim Zaman."
Yazlar yalnızlığa dönük.
Eski olanları düşün
Eski, belki de
Çok eski.
Bitmeye özgü
Hüzne özgü.
Hiçbir şey hiçbir şeye benzemiyor
Uzak seslerle gider.
Okulu yok
Gökyüzünde rastgele bir bulut parçası için
Körükörüne tutkunluğun
Ağacın birine durup dururken abayı yakmanın
Kelimelerle yaşamam
Ağaçtan çok ağaç sözünü
Denizden çok deniz sözünü sevmem
Halbuki bir sabah erken uyanınca
Balkona çıkmak da güzel