İçeriğe geç

Mo’nun Gizemi Kitap Alıntıları – Gülten Dayıoğlu

Gülten Dayıoğlu kitaplarından Mo’nun Gizemi kitap alıntıları sizlerle…

Mo’nun Gizemi Kitap Alıntıları

Ben çocuk olmanın, çocukça işler yapmanın aşağılanma nedeni olarak kullanılmasına çok kızıyorum. Büyükler bizi her fırsatta çocuk olmakla ya da çocuk gibi davranmakla suçlaya suçlaya içimizdeki çocuğu sindirip yok ediyorlar.
Ben çocuk olmanın, çocukça işler yapmanın aşağılanma nedeni olarak kullanılmasına çok kızıyorum. Büyükler bizi her fırsatta çocuk olmakla ya da çocuk gibi davranmakla suçlaya suçlaya içimizdeki çocuğu sindirip yok ediyorlar.
Büyükler bizi, her fırsatta çocuk olmakla ya da çocuk gibi davranmakla suçlaya suçlaya, içimizdeki çocuğu sindirip, yok ediyorlar.
Hayal kurarak uçmaya çalış ama, bari bir ayağın yerde olsun.
Her yeni buluş, önce kuşkuyla karşılanır. Sonra benimsenir.
Her yeni buluş, önce kuşkuyla karşılanır.
Büyükler bizi, her fırsatta çocuk olmakla ya da çocuk gibi davranmakla suçlaya suçlaya, içimizdeki çocuğu sindirip, yok ediyorlar.
Yan yanayken, yüz yüzeyken, aranıza hüznü sokmayın
Açık hava sinemasından gelen çığlıklarsa, insanı ürpertiyordu. Bir sapığın pençesine düşen, genç kızın çığlıklarıydı bunlar
İki binli yılların yeni insanları, analarından okuma açlığıyla doğacaklar.
Her yeni buluş önce kuşkuyla karşılanır.
Seninle arkadaş olduktan sonra, yalnızlığımın bilincine vardım.
Henüz kullanmayı beceremediğiz işlevsiz bölümü de tepenizde beyin diye taşıyorsunuz. Bu nedenle bazı şeyleri kavrayamazsınız.
Tüm insanlar sevmenin, sevilmenin bilincine varıp mutlu olmayı hakediyor.
Yoksa ben, gen teknolojisi ve canlı kopyalama yöntemiyle, laboratuvarda oluşturulmuş biriyle mi yolculuk yapmıştım?
Kurallara uygun yaşayan insanlar korkar mı hiç?
Büyükler bizi,her fırsatta çocuk olmakla ya da çocuk gibi davranmakla suçluya suçluya,içimizdeki çocuğu sindirip,yok ediyolar.
Her zaman söylerim, aşk aynı zamanda hüzün demektir. Bu sözleri, gençliğimde dinlediğim bir şarkıdan öğrenmiştim. Ancak, aşıkların birlikteliklerini, hüzünle gölgelememeleri gerekir. Yan yanayken, yüz yüzeyken, aranıza hüznü sokmayın.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Atomun parçalanması,atom bombasına yaradı.Dinamit de silaha dönüştü.Bu buluşlar insana,ölüm ve acı getirdi.Sizin kopyalama konusu da kimbilir,insanoğluna nice acı verecek.
Şu gerçeği hiç unutmayın.İnsanın evrimi henüz tamamlanmadı.Yeni koşullar,insanda yeni yapılanmalara neden olacaktır.Bir tür evrim yani
Büyükler bizi,her fırsatta çocuk olmakla ya da çocuk gibi davranmakla suçluya suçluya,içimizdeki çocuğu sindirip,yok ediyolar.
Kimse kimseyi, inanç yönünden, kendinden alçak ya da üstün görmemeli. Bu konuda hoşgörü bence eşsiz bir erdem.
MO Denizin altında bir göz
Burç ve Defne ‘ nin arkadaşlığı .
Burç bir insan mı yoksa bir insan kopyası mı ??? Bunların hepsi içerir!
Defne önden gidiyordu. Burç ise onun ayak izlerine basa basa yürüyerek ilerliyordu. Defne onun epeyce geride kaldığını görünce, durdu:
Nerde kaldın Burç? Gelsene!
Burç:
“Kendime hoş bir eğlence buldum. Gel, oyunumu sana da göstereyim.
Defne geri döndü:
Orda ne var? Oyunun ne?
Burç:
“Şuraya bas,” dedi.
Defne kuma basıp ayağını çekti. Burç, onun ayak izine, kendi ayağını yerleştirdi:
Ayaklarımız tıpa tıp benziyor. İnanmazsan geriye bak. Deminden beri hep, senin ayak izlerine basarak yürüyorum. Ötelerde bıraktığımız iki kişilik ayak izleri, bir yerde tek kişiliğe dönüşüyor. Bunu görenler, peki ikinci kişiye n’oldu diyecekler. Baksana, ne denize ne karaya doğru ayak izi var! İkinci kişi sanki, buharlaşıp göğe uçtu. Ya da bir ötekiyle bütünleşti. Tek kişi oldular.”
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Ben çocuk olmanın, çocukça işler yapmanın, aşağılanma nedeni olarak kullanılmasına, çok kızıyorum. Büyükler bizi, her firsatta çocuk olmakla ya da çocuk gibi davranmakla suçlaya suçlaya, içimizdeki çocuğu sindirip, yok ediyorlar.
Yoksullukla, zenginlik, ırk ayrımı gibi bir şey. İnsanları birbirlerinden koparıyor.
Ülkemizde kitap okuyan az. İnsanlar kitabın ve okumanın nice yararlı olduğunun bilincine varsa, okuyucu sayısı çığ gibi artar. Ben çok kitap okuyan insanın, sıradışı bir kimlik geliştirdiğine yürekten inanıyorum. O tür bir kimlik edinen kişinin, yaşamı da sıradışı ve alabildiğine parlak oluyor.
Burç yüreğime su serpmeye çalıştı:
Bu konuda fazla dertlenmeyin. Sabırlı olun. İki binli yılların yeni insanları, analarından okuma açlığıyla doğacaklar. Asıl sorun, onlara yeni yeni kitaplar üretme konusunda olacak.”
Yalnızız
İnsanları inançlarıyla değerlendirmemek gerekir. Başka bir deyişle, kimse kimseyi, inanç yönünden, kendinden alçak ya da üstün görmemeli.
Yoksullukla , zenginlik, ırk ayrımı gibi bir şey. İnsanları birbirlerinden koparıyor.
Ülkemizde kitap okuyan az. İnsanlar kitabın ve okumanın nice yararları olduğunun bilincine varsa, okuyucu sayısı çığ gibi artar. Ben çok kitap okuyan insanın, sıradışı bir kimlik geliştirdiğine yürekten inanıyorum. O tür bir kimlik edinen kişinin, yaşamı da sıradışı ve alabildiğine parlak oluyor.
Kitap okuyan insanın düş kurma ve yaratıcı gücü artıyor. Bu özellik de insanı başarıya götürüyor.
Kitap okumayı çok severim. Yazarlığın temeli okumaktır, görüşünü ilke edinenlerdenim Gerçekten, okuyarak zihinsel ve ruhsal yönden, öylesine bilgilenip besleniyorum ki! Ufkum açılıyor yaşama bakış açım, alabildiğine genişliyor.
– Bilmem.
+ Bilmeni isterdim.
– Ben de
Seninle arkadaş olduktan sonra, yalnızlığımın bilincine vardım.
Olmaz, olmaz. Her şey olur.
Ben çocuk olmanın, çocukça işler yapmanın, aşağılanma nedeni olarak kullanılmasına, çok kızıyorum. Büyükler bizi, her fırsatta çocuk olmakla ya da çocuk gibi davranmakla suçlaya suçlaya içimizdeki çocuğu sindirip, yok ediyorlar.
Şu gerçeği hiç unutmayın. İnsan evrimi henüz tamamlanmadı. Yeni koşullar, insanda yeni yapılanmalara neden olacaktır. Bir tür evrim yani.
İnsan kopyalama işi bence, ahlak ve din ilkelerine aykırı. Bu iş yapılmamalı.
Aşk aynı zamanda bir hüzündür
Her zaman söylerim, aşk aynı zamanda hüzün demektir.
Büyükler bizi, her fırsatta çocuk olmakla ya da çocuk gibi davranmakla suçlaya suçlaya, içimizdeki çocuğu sindirip, yok ediyorlar
Benliğini saran kuşku ve kaygılar, giderek yaşam sevincini öldürüyordu.
Ülkesinde her ilişki, karşılıklı alışverişe ve çıkara dayanıyordu.
Zaman zaman, kendimle içsel kavgalara tutuşuyorum. Bazen, içimdeki ben’e yenildiğim bile oluyor.
Büyükler bizi, her fırsatta çocuk olmakla ya da çocuk gibi davranmakla suçlaya suçlaya, içimizdeki çocuğu sindirip, yok ediyorlar.
Olmaz , olmaz. Her şey olur.
Her zaman söylerim, aşk aynı zamanda hüzün demektir. Bu sözleri gençliğimde dinlediğim bir şarkıdan öğrenmiştim. Ancak, aşıkların birlikteliklerini, hüzünle gölgelememeleri gerekir. Yan yanayken, yüz yüzeyken aranıza hüzün sokmayın
Tanrım ona aşık olmaktan beni koru!
Çünkü bu aşkın sonu olamaz.
Kimse kimseyi, inanç yönünden, kendinden alçak ya da üstün görmemeli.
Her yeni buluş, önce kuşkuyla karşılanır. Sonra benimsenir.
Tanrım ona aşık olmaktan beni koru!
Her yeni buluş, önce kuşkuyla karşılanır.
Tanrı’nın yaptığına bakın, kimi insan denizde boğulup ölüyor, kimi balık ağaç tepesinde can veriyor.
Her zaman söylerim, aşk aynı zamanda hüzün demektir.
Ben çocuk olmanın, çocukça işler yapmanın, aşağılanma nedeni olarak kullanılmasına çok kızıyorum.
Tanrı’nın yaptığına bakın, kimi insan denizde boğulup ölüyor, kimi balık da ağaç tepesinde can veriyor.
Hayal kurarak uçmaya çalış ama, bari bir ayağın yerde olsun.
Yoksullukla zenginlik, ırk ayrımı gibi bir şey; insanları birbirlerinden koparıyor.
ona baktığında, yağmur yüklü bir buluta benzediğini duyumsadı
Yaşam, belasıyla güzeldir.
Onun tarafından öpüldüğünü varsaymış, yürek çarpıntılarına uğramıştı
Her zaman söylerim, aşk aynı zamanda hüzün demektir. Bu sözleri, gençliğimde dinlediğim bir şarkıdan öğrenmiştim. Ancak, aşıkların birlikteliklerini, hüzünle gölgelememeleri gerekir. Yan yanayken, yüz yüzeyken, aranıza hüznü sokmayın
Olmaz, olmaz. Her şey olur.
Tanrı’nın yaptığına bakın, kimi insan denizde boğulup ölüyor, kimi balık da ağaç tepesinde can veriyor.
Her zaman söylerim, aşk aynı zamanda hüzün demektir. Bu sözleri, gençliğimde dinlediğim bir şarkıdan öğrenmiştim. Ancak, aşıkların birlikteliklerini, hüzünle gölgelememeleri gerekir. Yan yanayken, yüz yüzeyken, aranıza hüznü sokmayın
Tanrı’nın yaptığına bakın, kimi insan denizde boğulup ölüyor, kimi balık da ağaç tepesinde can veriyor.
Her zaman söylerim, aşk aynı zamanda hüzün demektir.
İnsanlar, insanlık dışı eylemleriyle yazık ki, doğa ve öteki canlılar karşısında saygınlıklarını yitirdiler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir