İçeriğe geç

Mindfulness Kitap Alıntıları – Zümra Atalay

Zümra Atalay kitaplarından Mindfulness kitap alıntıları sizlerle…

Mindfulness Kitap Alıntıları

İnsan zihni sıklıkla geçmiş ve geleceğe gider, geçmiş ve gelecekte yaşayan bir zihin ise mutsuz bir zihindir.
Nöroplastisite, duygular, düşünceler ve davranışlar değişti­rildiğinde beynin de değişmesidir.
Bilinçli farkındalık yaşama dair olan her şeyi, hoşunuza giden ve gitmeyen her ne varsa onu şu anda olduğu gibi yaşayabilmektir.
Farkındalık, olasılıkların doğum yeridir. Başarmak istediğimiz her şey buradadır, şu andadır.
Çocuklar için ne geçmiş vardır ne gelecek, bizim pek payımıza düşmeyen bir şeyin, şimdiki zamanın keyfini çıkarırlar.
Aradığımız şeye sahibiz.O herzaman ordadır ve biz eğer zaman tanırsak, o kendisini bilinir hale getirecektir.
Acıya karşı direnmek onu daha da kötüleştiriyorsa, onun tam zıttı da doğrudur.Acıyı kabul etmek onu azaltır hatta ondan tamamen kurtulmayı sağlayabilir..Neye direniyorsak o devamlılık gösterir.
Acı standarttır, yaşamda vardır ve bu gerçekliği değiştiremeyiz.Acı çekmek ise opsiyoneldir, bizim seçimimiz olabilir.Yani acı ve acı çekmek birbirinden farklıdır.
Psikolojik problemlerin ve zorlayıcı duygu durumlarının en önemli nedeni, daha fazla acı çekmekten korkmaktır.
Başka birinin sana çiçek getirmesini beklemeden
Kendi bahçeni yarat ve kendi ruhunu kendin süsle.
Eğer başkalarını mutlu etmek istiyorsanız şefkatli olun.Eğer kendinizi mutlu etmek istiyorsanız yine şefkatli olun
İyıyle kötü arasında bir yer var gel orada buluşalım
Insan beyni sıklıkla geçmiş ve geleceğe gider, geçmiş ve gelecekte yaşayan bir zihin ise mutsuz bir zihindir
Insanları rahatsız eden şey buna neden olaylar değil, onlar hakkındaki düşünceleridir
Acı standarttır, yaşamda vardır ve bu gerçekliği değiştiremeyiz. Acı çekmek ise opsiyoneldir, bizim seçimimiz olabilir. Yani acı ve acı çekmek birbirinden farklıdır.
Başka birisinin sana çiçek getirmesini beklemeden kendi bahçeni yarat ve kendi ruhunu kendin süsle
Ve göreceksin ki , dayanıklısın
Ve kuvvetlisin
Ve değerlisin …
Veronica Shooffstall
Neye direniyorsak o devamlılık gösterir.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Vakit harcadığınız ve emek verdiğiniz her şey, sizin için daha önemli ve daha fark edilmeye değer hale gelir
Çocukken bir an önce büyümek, öğrenciyken bir an önce iş yaşamına geçip para kazanmak, iş yaşamında hemen terfi etmeye çalışmak, öğrenmeden öğretmenin yollarını aramak, emek olmadan sahip olmanın sabırsızlığı ..
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
önemli bir konu da zihnimizde bir şeyleri yargılamakta olduğumuzu fark ettiğimiz bir anda yargılamayı hemen durdurmak zorunda olmamamızdır. Çünkü böyle yapmamız da yargılamayı yargılamaktır ki, bu şekilde yargılamadan kurtulmak yerine onu daha da güçlü bir hale getirebilmemiz olasıdır.
Sabit olmayan bir dikkat, sabit olmayan bir kamera gibidir, net çekim yapamaz.
Insanlar hayvanlardan farklı olarak zamanlarının büyük bir kısmını çevrelerinde o anda orada olmayan ya da olma olasılığı bile olmayan veya şu anda burada olmasa da geçmişte olup bitmiş olayları düşünmekle geçiyor.
İnsanları rahatsız eden şey buna neden olan olay değil, onlar hakkındaki düşünceleridir.
İyi hissetmek, hafiflemek, huzuru bulmak ulaşılacak bir hedef veya son nokta değil; düzlükleri, eğimleri, baharları, yazları, kışları, çakıl taşları, manzaraları, savaşları ve barışları olan uzun bir serüvendir.
bizler daha az güvenmeye ve daha fazla tehdit altında hissetmeye başlıyoruz. Her yere güvenlik kameraları yerleştirilmiş. Bizi güvende tutmak için kapılarımızda tek bir kilidin olduğu günler artık çok geride kaldı.
sıcak bir kalp ve serin bir baş yolunuzu aydınlatabilir.
Bir eyleme ya da duruma yatırım yapmaya başladığınızda,ona vaktinizi ve emeğinizi ayırdığınızda onunla olan ilişkiniz de değişir. Vakit harcadığınız ve emek verdiğiniz her şey sizin için daha önemli ve daha fark edilmeye değer hale gelir.
Akışına bırakma bizim için çok da yabancı bir deneyim değildir. Her gece uykuya dalarken bir şeyleri ardımızda bırakırız.Işıkların kapanmasıyla,sessiz bir şekilde yumuşak bir zemine uzanıverip zihnimizi ve bedenimizi gevşetiriz.
İyiyle kötü arasında bir yol var gel orada buluşalım..
Şüphe ediyorsan sabret, duyguların değişince onları görürsün.
Ben düşüncelerim değilim, sadece şu an için bu düşüncelere sahibim dir.
Aileler daha az tepkisel olmayı öğrendikçe ve gerçekçi olmayan beklentileri bıraktıkça çocukları için duygusal olarak daha ulaşılabilir olacaklardır; çocuklarını olduğu gibi sevecekler ve sevgi göreceklerdir..
Epictetus: İnsanları rahatsız eden şey buna neden olan olaylar değil, onlar hakkındaki düşünceleridir.
“Beden evrendeki evindir.”
Başka birisinin sana çicek getirmesini beklemeden,kendi bahceni kendin yarat ve kendi ruhunu kendin süsle.Ve göreceksin ki,dayanıklısın ve kuvvetlisin,ve değerlisin
Önemli olan içinde bulunduğumuz durumlardan çok, bizim onları hangi tutum ile karşıladığımızdır.
Önemli olan içinde bulunduğumuz durumlardan çok,bizim onları hangi tutum ile karşıladığımızdır.(syf:203)
Bir süre sonra,
Bir eli tutmakla, bir ruhu zincirlemek arasındaki ince farkı öğrenirsin,
Ve aşkın yaşlanmak,
Birlikte olmanın da güvende olmak anlamına gelmediğini öğrenirsin.
Ve öpücüklerin sözleşme
Ve hediyelerin de vaat olmadığını
Öğrenmeye başlarsın.
Ve yenilgileri
Başın dik ve gözlerin açık karşılamaya başlarsın,
Bir çocuğun üzüntüsü ile değil, bir yetişkinin zarafeti ile
Ve her şeyi,
Bugünü düşünerek yapmayı da öğrenirsin,
Çünkü yarın ile ilgili her şey belirsizdir.
Bir süre sonra güneş ışığının
Eğer fazla maruz kalırsan,
Yakıcı olduğunu öğrenirsin.
Bu yüzden
Başka birisinin sana çiçek getirmesini beklemeden
Kendi bahçeni yarat ve kendi ruhunu kendin süsle.
Ve göreceksin ki, dayanıklısın
Ve kuvvetlisin
Ve değerlisin
VERONİCA SHOOFFSTALL
En önemli şey, en önemli şeyi hatırlamaktır.
, en önemli şeylerden biri; sessizlik ve sakinliğin aynı şey olmadığıdır, mesela bazen çok sessiz birinin aslında içinde fırtınalar kopuyor olabilir.
Yaşamda değişim ve dönüşüm kolay değildir; acıyı, kendinizi, duygularınızı, düşüncelerinizi görmek ve bedeninizi fark etmek bazen sıkıntı verecek bir süreç olabilir.
Kendimize şefkat duymak sıkıntının, stresin ve zorlanmanın evrenselliğini anlamaktır.
Acı çekmek (fiziksel veya psikolojik) her zaman geri gelir. Belki başka bir formda Yaşanılan deneyime açık olmak ve anbean onunla olmak, aktif ve gerçekçi bir cevaptır. Böylece çaresizlik ve bu duyguların kurbanı olunduğu hissi de yok olur ve bu bize şimdiki anı buna rağmen değil, bununla beraber yaşamayı öğretir, durum ve şartlar her ne olursa olsun.
Acı standarttır, yaşamda vardır ve bu gerçekliği değiştiremeyiz. Acı çekmek ise opsiyoneldir, bizim seçimimiz olabilir. Yanı acı ve acı çekmek birbirinden farklıdır.
Ben düşüncelerim değilim, sadece şu an için bu düşüncelere sahibim.
Ne düşündüğümüz kadar, düşüncelerimize karşı olan tutumumuz yani onları nasıl ele aldığımız da önemlidir.
Düşüncelerimize bir gözlemci olarak bakabilmek, düşüncelerin sadece birer düşünce olduğunu ve dış gerçekliğin birebir aynısı olmayabilecegini fark ederek, onlarla aramıza mesafe koymamıza olanak verir.
Alışılagelmiş her eylemi, hayatında ilk kez yapıyormuş gibi yaptığınızda, her deneyimin aslında diğerinden farklı olduğunu fark edersiniz. Ayrılsama beceriniz gelişir. Aynı gibi görünse de her deneyim kendine özgü ve biriciktir.
Günlük yaşamda ‘anda kalmak’ , ‘ani fark etmek’ sanki bireye sürekli mutluluk sağlayan bir fenomen gibi aktarilabiliyor. ‘Anı yakala, anı yaşa’ gibi kelimeler sanki sadece o anın içindeki mutlulukları ya da sadece bu anın içinde hoşa giden şeyler varmış algısı yaratabiliyor. Halbuki şimdiki an içinde her şey var; hoşa giden ve gitmeyen her şey.
İnsan zihni sıklıkla geçmiş ve geleceğe gider, geçmiş ve gelecekte yaşayan zihin ise mutsuz bir zihindir.
Eğer başkalarını mutlu etmek istiyorsanız şefkatli olun. Eğer kendinizi mutlu etmek istiyorsanız yine şefkatli olun

Dalai Lama

Düşünce, şimdiki anın hep bir adım ötesinde veya gerisindedir. Farkındalık, şimdiki anda ve düşünceden önce gelir.
İnsan zihni sıklıkla geçmiş ve geleceğe gider, geçmiş ve gelecekte yaşayan bir zihin ise mutsuz bir zihindir
Başka birisinin sana çiçek getirmesini beklemeden
Kendi bahçeni yarat ve kendi ruhunu kendin süsle.
Ve göreceksin ki, dayanıklısın
Ve kuvvetlisin
Ve değerlisin.. Veronica Shooffstall
İnsan zihni sıklıkla geçmiş ve geleceğe gider, geçmiş ve gelecekte yaşayan bir zihin ise mutsuz bir zihindir.
Farkındalığını kaybettiğini anladığın an, yine farkındasın.
Anne baba olarak belki de çocuklarımıza verebileceğimiz en değerli hediye beraberken onlar için o anda orada olabilmektir. Birçoğumuz aslında fiziksel olarak çocuklarımızla berabermişiz gibi görünsek de zihnimizdeki meşguliyet aslında onlar için orada olmamızı engeller.
Şefkat de diğer tüm duygular gibi ilk olarak kendi kendimize gösterilerek oluşur. Yani kendimize şefkat göstermeden çocuklarımıza ve diğer aile bireylerine gerçekten şefkat gösterebilmemiz pek mümkün değildir.
İnsan zihni sıklıkla geçmiş ve geleceğe gider, geçmiş ve gelecekte yaşayan bir zihin ise mutsuz bir zihindir.
İyi hissetmek, hafiflemek, huzuru bulmak ulaşılacak bir hedef veya son nokta değil; düzlükleri, eğimleri, baharları, yazları, kışları, çakıl taşları, manzaraları, savaşları ve barışları olan uzun bir serüvendir.
Önemli olan içinde bulunduğumuz durumlardan çok, bizim onları hangi tutum ile karşıladığımızdır.
Yaşamda değişim ve dönüşüm kolay değildir.
…kendinize bakmanız, farkındalık kazanmanız için bir şanstır.
…hatırlamayı da hatırlamak gerekir… En önemli şey, en önemli şeyi hatırlamaktır…
Farkındalık, olasılıkların doğum yeridir
Daha başarılı olmayı istemekte bir sorun yoktur, problem başka biri olmak için çabalarken, aslında basitçe kim olduğumuzu ihmal etmemiz ve buna aldırmamamızdır.
Başarı, sadece hedefler ve varılacak nokta ile ilgili değildir, başarı bir süreçtir. Bu süreçte bizde ve çevremizde olan biteni ihmal etmemektir.
İş yeri sadece para kazanmak, geçinmek için bir araç olarak algılanmamalıdır, öyle de değildir.
Öğrettiğimiz şeyleri yaşıyor olmamız gerekir.
…ve günümüz dünyasında büyümek çocuklar için de zorlayıcı olabilir.
Beden, evrendeki evindir.
Zihnimizi bir bardaktan bir göle dönüştürüp genişlettiğimizden, nahoş duygulardan kurtulmak zorunda ya da onlardan kaçmak için hoş duygulara tutunmak zorunda hissetmeyiz.
Şöyle bir deyiş vardır: “Neye direniyorsak o devamlılık gösterir.” Daha açıkça söylemek gerekirse, zihnimizin ve bedenimizin bize gönderdiği mesajlara karşı direnirsek, bu mesajlar onları kabul edene kadar gönderilmeye devam edilir. Bu yalnızca acıdan gelen mesajlar için değil aynı zamanda düşünceler, hisler, duygular, anılar ve yargılar için de geçerlidir; onlar görevlerini yerine getirip yavaşça yok olurlar.
Ne kadar akıllı, başarılı, güçlü, kutsal, zengin, çok sevilen veya iyi olursak olalım, acıdan kaçamayız.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir