İçeriğe geç

Midak Sokağı Kitap Alıntıları – Necib Mahfuz

Necib Mahfuz kitaplarından Midak Sokağı kitap alıntıları sizlerle…

Midak Sokağı Kitap Alıntıları

İnsan adını, unutulmak için alır, değişmeyen kalp de olmaz.
umutsuzluk, insanı her gün kahreden işkenceden daha kolay kabul edilir.
Aşktan ölen insan kederli ölsün; ölüm olmayan aşktan hayır yoktur.
İnsan adını, unutulmak için alır, değişmeyen kalp de olmaz.
Kötülük, hastaların çatlakların içinde gizlenen iyiliği görme âcizliğinden başka bir şey değildir.
Ben hayatı tüm renkleri ve sesleri, geceleri ve gündüzleri, mutlulukları ve üzüntüleri, başlangıçları ve sonlarıyla severim.
Hayır, insanların kralıydım. Hangimiz bu dünyaya geldiğimizde bir kral gibi karşılanmaz ki! Ama sonradan kötü talihinin kararlaştırdığı yöne gider. Bu, doğanın en zekice ihanetlerinden biridir. Bizi gelecekte nelerin beklediğini bize önceden gösterecek olsa, rahimden ayrılmayı reddederdik.
Öbür dünyada ne giyeceğini düşünüp kaygıya kapılma. İnsan yeryüzündeki zamanının çoğunu çıplak geçirir, ama ne kadar yoksul olursa olsun, mezarın eşiğini geçerken çıplak olamaz.
Güzel sesi olanlar bazen kendi söyledikleri şarkıların tadını çıkaramazlar,
Bir piçin tanımadığı babasının doğal günahlarından korunmasını nasıl bekleyebilirsin ki?
Ayrıca bütün müşterilerim meslekten dilencidir. Onlarla başka ne yapabilirim ki? Onları güzelleştirip sokaklara salayım da ‘iyi dileklerini sunanların’ merhametine mi kalsınlar?
Sen bir parça topraktan başka bir şey olmadığını inkâr mı ediyorsun?
Karakterinde veya kişiliğinde uygarlıktan en ufak bir iz taşımayan, hayvanların en alt sınıfından olan birisiyle nasıl karşılaştırılabilirdi ki?
Gözlerin dilini bilir misin?
Para bütün kusurları örter,
hükümet sizin gibi insanları öldürenleri neden cezalandırır ki?
İnsanlar neden bizi kıskanır ki? Başımıza gelen bunca felakete ve sefalete rağmen?
Aşk her şeydir. Beraberken mutluluk, birbirimizden ayrıyken güven demektir. Hayattan çok daha muhteşem olan bir hayat verir bize.
Sen bana iyi davranırsan bütün dünya bana iyi davranır.
İnançlı insanların yüreklerinin herkes tarafından okunabileceğini söylemezler mi?
İsyankâr doğasında ahlaka yer yoktu.
Âşığım, bu yüzden bütün dünyanın benimle beraber mutlu olmasını istiyorum, dedi.
Mutluluğun anahtarı ne yazık ki sabırdır.
Kadınlardan tamamıyla vazgeçmiş bir erkeğe ancak acırım!
Gün geçmiyordu ki bir zorluk veya bir rezalet olmasın, nasıl bir hayattı bu?
Ne kadar sıkılgan ve ahmaksın! Vücudun uykuda, dükkânın uykuda, hayatının tamamı uykuda sanki. Ben neden seni uyandırmaya çalışarak kendimi yorayım ki? Sen ölü bir adamsın. Bu kadar sıkıcı bir hayat sürmeye devam edersen umutlarını nasıl gerçekleştireceksin? Bu asla olmayacak! Ne kadar uğraşırsan uğraş, hayatını zar zor kazanmaya devam edeceksin, o kadar.
hayatı uykuyla geçen birine ölüm nasıl zarar verebilir ki?
Bu sokaktaki herkes yarı ölü, sen de uzun süre burada yaşarsan gömülmeye gerek kalmaz.
Ülkemizde parlamento, kalbi her an durmak üzere olan hasta bir adamdan başka nedir ki?
dolayısıyla sevginin hikmetini içimizde hissedelim, dedi.
Kalpler sevme yeteneğine, ruhlarımız da inancın gücüne sahipken nasıl moralimiz bozulabilir ki?
Hayat güzeldir ve zevklidir, ama kötü bir ruhun karamsarlığı en iştah açıcı lezzeti bile kirletir.
Bu merhametli insanlar nerede peki?
Eğer seviyorsak bütün dünya bizimle gülmelidir.
Evinizde yalnızsınız, sokakta yalnızsınız, düşüncelerinizde yalnızsınız. Yalnızlık korkunç bir şey değil midir?
Her türlü kötü olayın hem habercisi hem de emanetçisiydi, ne dert olursa olsun, bir ansiklopedi kadar bilgiliydi.
zira ne bir evi, ne de herhangi bir amacı vardı. Karanlıkta kaybolup gitti.
İnsanlar artık şair istemiyor
Ancak hayatı uykuyla geçen birine ölüm nasıl zarar verebilir ki?
“İnsan bazen kendisini bekleyen felaketlerin farkında olmadan mutluluk hayalleri kurar.”
“İnsanlar hep başkalarının işlerine karışmaya, açgözlü ve hırslı oldukları için de iftira atmaya hazırdırlar.”
Ne de olsa umutsuzluk insanı her gün kahreden işkenceden daha kolay kabul edilir.
Temelde cahil bir adamdı. Ancak genelde politikanın bundan fazlasına ihtiyacı yoktur.
Hayat güzeldir ve zevklidir, ama kötü bir ruhun karamsarlığı en iştah açıcı lezzeti bile kirletir.
Daha önce hiç tanımadığı bir huzur, rahatlık ve anlayış havasına girmişti.
Hayatı uykuyla geçen birine ölüm nasıl zarar verebilir ki ?
Yeni hayatı, bazı insanların bu dünyada acılarıyla kaynaşarak, evsiz, parasız, dostsuz, hiçbir şeye gerek duymadan, ne yası, ne kaygıyı önemsemeden yaşayabileceğini gösteriyordu.
İnanın bana, acı sevinç getirir, acının da kendine göre bir zevki vardır ve ölüm insana ders verir.
İnancı onu hüznün boğuntusundan kurtarıp sevginin ışığına kavuşturmuştu.
Herkes ona hep, yüreği yağ bağladığı için birden ölüvereceğini söylerdi. O da, doğrudur, derdi. Ama aslında hayatı uzun bir uykudan başka bir şey değilken ölüm ona nasıl bir zarar verebilirdi?
Kıskançlığı besleyenler kibir ve gururdur.
Aslında bütün erkekler evliliği sever, evlilikten şikayet edenler sadece evli olanlardır.
İnsanlar başkalarını tasvip etmedikleri için değil, onları küçümsemek için eleştirirler.
İnsan adını,unutulmak için alır, değişmeyen kalp de olmaz!
Kalpler sevme yeteneğine, ruhlarımız da inancın gücüne sahipken nasıl moralimiz bozulabilir ki?
Ey dünyanın insanları! Yaşadıkça sabırlı olacağım, her şeyin bir sonu yok mu? Evet, evet, her şey nihayete erer
Kötü olan her şey.deki iyiliği görememek hastaların yeteneksizliğidir
Biz acı çekiyoruz
Bu dünya­ da bize acıyan yalnızca şeytandır kuşkusuz!»
yaralı kalbinin hüznü şimdi yakıcı bir Akdeniz rüzgarına dönüşmüştü
Kimin ölüp kimin kalacağı belli mi?»
Senin ayaklanna mutluluk ırmakları akıta­ cağım.
Bütün gücümle geldim, sen de bana bütün gücünü ver. Ölene kadar kavga edelim. Bana özlediğim gururu ve mutluluğu ver
Ben se­nin ölünceye kadar kölenim. Bana istediğini yap,»
İçgüdüsel olarak orospu.
Ben seni mutluluğa, aşka ve gurura çağırıyorum. Yalnızca aptal bir kız olsaydın seni ayar­ tırdım, ama sana saygım var, bu yüzden de sana karşı içten ve gerçekçi davranmayı yeğliyorum. Biz aynı hamur­ dan yoğrulmuşuz, sen ve ben. Allah bizi birbirimizi sev­ mek ve birlikte çalışmak için yaratmış. Güçlerimizi bir­ leştirirsek aşk, para ve gurur bizim olur, ama ayrılırsak, zorluk, yoksulluk ve aşağılanma olacak. Evet, ayrılan kim olursa onun başına bunlar gelecek.»
Yüreğim seni seçti, benim yüreğim hiç bfr zaman yanılmaz. Aşkla birbirine bağlanan iki insanı da hiç bir şey ayıramaz. Sen benimsin, ben de senin.
Niçin böyle yaşayacaksın, sen yıldızlar kndar güzelsin! gt;
Onu düşününce kendini ha­yat dolu ve mutlu hissediyordu. Acaba bugün onu görür müyüm, diye merak ediyordu. Yüreği hemen ·«evebt di­ yordu ama yine de benliği inatla «hayır demekteydi.
Niçin beni izliyorsunuz?» «Niçin mi sizi izliyorum?» dedi adam yapmacık bir şaşkınlıkla. cNiçin mi işimi gücümü bırakıp bütün gün kahvede oturup size bakıyorum? Niçin mi bütün dün­ yamı yüzüstü bırakıp Midak Sokağında yaşamaya baş­ ladım? Ve niçin mi bu kadar zamandır bekliyorum?
Niçin bir tek işaretiyle kendisinin olabilecek bir bedenin özlemiyle ken­ dini yiyip bitirsindi?
Bir piçin bilinmeyen babasının do­ğal günahlarına karşı çıkabileceğini nasıl bekleyebilirsin? gt;
Doğanın en ‘ acımasız oyunlarından biri de budur işte. Bizim için neler hazırlandığını görmüş olsaydık, hiç birimiz ana rahminden çıkmak istemezdik
Aşk budur. Her şeyimiz aşk. Yeter de artar bize. Aşk her şeydir. Birlikteyken mutluluk, ayrıyken rahatlık demektir. Aşk bize hayattan da fazla hayat veriyor

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir