İçeriğe geç

Matmazel Noraliya’nın Koltuğu Kitap Alıntıları – Peyami Safa

Peyami Safa’nın kitaplarından Matmazel Noraliya’nın Koltuğu Kitap Alıntıları sizlerle…

Matmazel Noraliya’nın Koltuğu Kitap Alıntıları

Delilik, şüphesiz, aptallıktan iyidir. Delilik var olmuş bir zekanın yok oluşudur; aptallık, var olmamış bir zekanın var olmamaya devam edişidir. Deliliğin hiç olmazsa mazisi şanlı. Aptallığın şerefli bir tarihi bile yok.
On cahili dokuz alime tercih eden bir sistemde, bilginin demagojiye mağlup olmasına şaşar mısınız¿
Kaderim irademe haciz koyuyor.
Vallah billah yaşamakta gözüm yok… Sevmedim bu kahpe dünyayı ben!
Kendi merkezi etrafında her gün biraz daha süratle dönmekten başka bir şey yapmayan insan, atlı karıncada gözlerini kapayan çocuğun kilometrelerce uzaklara gitmesi hayaline benzer bir ilerleme vehmi içindedir…
Ne hekimi yahu, ne ilacı be kardeşim… Benim gönlüm ağrıyor! Vicdanım sızlıyor.
Şimdi dünyadaki bütün kitapları beyninizde sıkınız ve bana, bir damla bir damla aydınlık sürünüz.
Tıpta doktor, felsefede hasta olursun.
Bir kahkahanın halletmediği hiç bir mesele yoktur. Gözünü oyarlarken bile bir kahkaha at, acı duymazsın, Gül ve geç.
İnsan hür doğmaz. Eğer kendi ben’i ile mücadeleye başlayan bir irade destanının kahramanı değilse, eğer kendi nefsine galebeden ve kendi ihtiraslarına hakimiyetten başlayan bir hürleşmeye doğru merhale merhale yol almıyorsa, eğer hürriyeti şahsiyetiyle beraber gelişmiyorsa, insan, en hür nizam içinde hür değildir. Doğarken hürriyetimize de, şahsiyetimize de sahip olamayız. İkisini de, yaşadıkça ve liyakatimiz nispetinde kazanırız..
Sana bir sene anlatsam bitmeyecek kadar uzun hikayelerim var. Seni çok aradım ben…
Sır nedir? Ebedîlik. Sır nedir? Allah. Sır nedir? Enerji. Sır nedir? Hayat. Sır nedir? Ruh. Sır nedir? Cevher. Sır nedir? Her ilmin ve felsefenin varlığını anladığı, mahiyetini anlamadığı meçhul. Bizi çeken o. Yaşatan ve güden o. Zekâ onu kovalıyor. Biz kovalayanı beğeniyoruz fakat kovalananı seviyoruz.
Bir kahkahanın halledemeyeceği mesele yoktur.
Sen benim geçirdiğim irade fırtınalarını bilmezsin.
Bir öküz benden fazla sağduyu sahibidir. Öküz ne güzel hayvan! Ne makûl hayvan! Uyku saatleri hiç şaşmaz. Aşık olmaz. Olursa hedefine gider, sapmaz, sapıtmaz.
İştah niçin aleni de şehvet gizli?
Ölmek, sır saklamaktır.
Hani size karşı şu kadar merhamet yok içimde. Onu da söyleyeyim…
Musiki ruhun kaşıntısıdır.
Çalışmanın sermayeye, çalışanın çalıştırana esir olduğu bir dünyada iktisadi hürriyet, sadece sermayenin hürriyeti demektir. Kendi müesseselerini öteki sosyal müesseselerden de, insan ruhundan da ayrı müstakil ve mücerret bir kıymetler nizamı sanan hukukçular, siyasi hürriyeti psikolojik hürriyetten ayrı düşünüp sadece fertle devlet arasındaki münasebet çerçevesi içine hapsetmekle suni bir tecrit yapmışlardır. İnsan siyasi hürriyeti ne iktisadi, ne de ruhi hürriyetinden ayrı düşünülebilir. Hürriyet problemi tek bir bütündür. Parçalanmaz. Hürriyetin şahsiyetle münasebetini aramayan hukukçu, yalnız fertle devlet arasındaki münasebet planında kalınca, aptalla zekiye, bilgisizle alime, görgüsüzle görgülüye aynı rey hakkını tanımak zorunda kalır. Böyle bir hürriyet ve müsavat anlayışıyla iki ahmak bir dahiden üstündür. Partilerin seçimlerde aptal avcılığına çıkmaları, onları kandırmak için başvurdukları demagojinin demokrasi yerine geçmesiyle neticelenir. Gazetelerde sık sık gördüğümüz ‘demokrasi demagoji haline geldi’ sloganı bir kelime oyunundan ibaret sayılmaz, demokrasinin halkı bir rakam halinde görmesinin zaruri neticesidir. On cahili dokuz alime tercih eden bir sistemde bilginin demagojiye mağlup olmasına şaşar mısınız?
Selma, anasının ismi arkasında koşan sayısız hafiflik efsanelerinin ayıbına vâris olmamak için, yaratılışının zıddına bir ahlâk destanının kahramanı mı olmak istiyor, bunun için mi kendini yiyordu?
Yalnız ve yuvasız uçar kartal güneşin önünde.
Yüzünün felç geçiren tarafındaki göz, yabancı bir ruha aitmiş gibi tarafsızlığını muhafaza ediyor ve yanıbaşındaki gözün içinde kopan kıyametlerden habersiz ve dalgın duruyor.
Ne garip bir ruhum var. Deli değilim ben, deli kadar basit değilim. Neyim öyleyse?
Yüklerin en büyüğü evlenmektir.
Aşk bir hayaldir ve realitenin bu kadar bol ışığına dayanamaz.
Adaletin ölçüsü, ehliyet ve liyakattır.
Nefret etmişimdir insanlardan. Elimden gelse her fenalığı yaparım onlara. Elimden gelmez fakat..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir