Judith Malika Liberman kitaplarından Masal Terapi kitap alıntıları sizlerle…
Masal Terapi Kitap Alıntıları
‘Konduğu dalın inceliğinden düşecekmiş gibi olan ama yine de kanatları olduğunu bilerek şarkı söyleyen kuş gibi ol.’
‘Bir çatlak var her şeyde, ışık işte böyle girer içeriye.’
‘…insan yalnızca kalbinde taşıdığını görür.’
‘Değişim için ilk adım farkındalıktır.’
‘Yeni bir işe başlamadan ya da yeni sorumluluklar almadan önce dur, içine sor. Acaba yeniliğe gerçekten açık mısın? Eğer değilsen bekle, yavaşla ya da yeni bir şeylere başlamak için gereken boşluğu yaratmak adına bir şeylerden vazgeç.’
Ama çok iyi bir hizmetli bir noktadan sonra görünmez olur. Çünkü ihtiyaçlarımız daha biz eksikliğini duymadan karşılanırsa aldığımız hizmetin değerini bilemeyiz.
İhtiyaçlarımız daha biz eksiğini duymadan karşılanırsa aldığımız hizmetin değerini bilemeyiz.
Masallar gerçeğin ateşiyle aranda elçilik yapar, o ateşten yanmadan ama öğrenerek çıkmanı sağlar.
Masal bir suya benzer,
Yıkanmak için ısıttığın.
Ateşle ten arasında elçilik yapar.
Onları kavuşturur, seni temizler.
Yıkanmak için ısıttığın.
Ateşle ten arasında elçilik yapar.
Onları kavuşturur, seni temizler.
Anladım ki aslında hepimiz bütün cevapları kalbimizde saklıyoruz ama genellikle dış dünyanın bize gideceğimiz yönü göstermesine ve değerlerimizle aynı hizaya gelmemiz için yardım etmesine ihtiyacımız var.
Ama hayat hayattı işte ve koşullar ne kadar zor olursa olsun insan sevgiyle kuşatıldığında her zaman teselli buluyordu.
İnsan yalnızca kalbinde taşıdığını görür.
Bazen yıldızların altında tek başıma oturur
Ve kalbimdeki galaksileri düşünürüm
Gerçekten merak ederim,
Acaba bir gün biri bu var oluşuma bir anlam verebilecek mi diye.
Ve kalbimdeki galaksileri düşünürüm
Gerçekten merak ederim,
Acaba bir gün biri bu var oluşuma bir anlam verebilecek mi diye.
İçinde bir evren var.
Kalbinde hayallerin bile ötesinde olana da biraz yer ayır.
Bazen sana hayat vermeyen
Herhangi bir şey veya herhangi birinin
Senin için çok az olduğunu öğrenmek için
Karanlık ve yalnızlığının tatlı hapsine ihtiyacın vardır.
•David Whyte
Herhangi bir şey veya herhangi birinin
Senin için çok az olduğunu öğrenmek için
Karanlık ve yalnızlığının tatlı hapsine ihtiyacın vardır.
•David Whyte
Hayatı çelişkileriyle kabul etmek, gerçekliği olduğu haliyle kucaklamaktır.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Dünya içimizde taşıdığımız korkuların aynasıdır.
Susmanın vakti var,ve söylemenin vakti var;
Sevmenin vakti var, ve nefret etmenin vakti var;
Sevmenin vakti var, ve nefret etmenin vakti var;
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
“Yağmuru seviyorum diyorsun
Yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun…
Güneşi seviyorum diyorsun
Güneş açınca gölgeye kaçıyorsun…
Rüzgârı seviyorum diyorsun
Rüzgâr çıkınca pencereni kapatıyorsun…
İşte, beni sevdiğini söylediğinde
Bunun için korkuyorum.”
Yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun…
Güneşi seviyorum diyorsun
Güneş açınca gölgeye kaçıyorsun…
Rüzgârı seviyorum diyorsun
Rüzgâr çıkınca pencereni kapatıyorsun…
İşte, beni sevdiğini söylediğinde
Bunun için korkuyorum.”
Gözlerin hiç bir bakışta güzelliklerinin tamamını görebildi mi ki?
Olmadığın bir şey için sevilmek kadar büyük bir reddediliş yoktur.
Doğru dediğimiz şey genellikle kim olduğumuza, neler yapmaya alışık olduğumuza ve nereden geldiğimize göre değişir.
Hayatın anlamı hediyeni bulmaktır. Hayatın anlamı onu vermektir.
Dünyanın dengesi ancak herkes hayatın büyük resmine kendi rengiyle gerçek bir katkı sağlarsa kurulabilir.
Hayat varılacak bir hedef değil bir yolculuktur. Ama genellikle o kadar hedef odaklı oluruz ki bunu unuturuz.
İyileşme, kedere ve rahatlamaya, ıstıraba ve sevince yer bırakmakla gelir.
Korkudan kaynaklanan düşüncelerimizi doğru, en iyi, gerekli veya gerçek düşüncelerimizle karıştırırız.
Dünyamızın ve ilişkilerinizin böylesine karmaşık olmasının temel bir nedeni varsa o da endişemizden, korkumuzdan ve utancımızdan, uzun vadeli sonuçlarına bakmaksızın, olabildiğince çabuk kurtulmaya çalışmamızdır.
Kalbin güzelliği görebildiği müddetçe dünyadaki en zengin adam olursun.
Hangisine ihtiyacın var? Duvarlar örmeye mi, kapıları açmaya mı?
Yeni açmış narin bir çiçek gibidir kalp; korku ve yalnızlık rüzgârları estiğinde kapanır; sevginin ve güvenin güneşiyle yeniden açılır.
“Aradığın da seni arar.”
Ama hayat hayattı işte ve koşullar ne kadar zor olursa olsun insan sevgiyle kuşatıldığında her zaman teselli buluyordu.
Yıkmayı çalıştığın duvarlar, aşmaya çalıştığın sınırlar aslında hiç var olmamış olabilir mi?
Aşkı arıyor gibi yaptığımızda bile ondan kaçarız.
Kalbinde hayallerin bile ötesinde olana da biraz yer ayır.
“Bazen yıldızların altında tek başıma oturur
Ve kalbimdeki galaksileri düşünürün
Gerçekten merak ederim,
Acaba bir gün biri bu var oluşuma bir anlam verebilecek mi diye.”
Ve kalbimdeki galaksileri düşünürün
Gerçekten merak ederim,
Acaba bir gün biri bu var oluşuma bir anlam verebilecek mi diye.”
Başkalarında iyiyi ve güzelliği görmeye çalış. Kalbin çiçek gibi açılacaktır.
Birinin acı içinde olduğunu gördüğümüzde genellikle hemen harekete geçer, yardım etmek, bir şeyler yapmak isteriz. Ancak acele “çözümlerimizin” gerçek empatiden mi yoksa diğerinin acısına katlanmak konusundaki âcizliğimizden mi kaynaklandığını kendimize sormamızda fayda var.
Hayatı çelişkileriyle kabul etmek gerçekliği olduğu haliyle kucaklamaktır.
“Tek yaptığımız birbirimize eve kadar eşlik etmek.”
Hayatın anlamı karşımıza çıkan koşullara verdiğimiz tepkilerde gizlidir.
“Bir çatlak var her şeyde, ışık işte böyle girer içeriye.”
İnsan yalnızca kalbinde taşıdığını görür.
Yalnız olmakla yalnız hissetmek arasında çok büyük bir fark vardır. Kalabalık bir odanın ortasında da kendimizi yalnız hissedebiliriz. Veya ormanda yalnız yürürken evrenin bizi kucakladığını hissedebiliriz.
”Bu çakılın aslında bir elmas olduğuna inanıyorum. Herkese çakıl taşı gibi görünebilir ama bana göre bu bir elmas. ”
Dünya içimizde taşıdığımız korkuların aynasıdır.
Duygusal sağlığımız için arkadaşlarımız, ailemiz ve toplumla bağlantıda olmamız şarttır.
”Günlerini biçtiğin hasatla değil ektiğin tohumla yargıla. ”
”Konduğu dalın inceliğinden
Düşecekmiş gibi olan
Ama yine de
Kanatları olduğunu bilerek
Şarkı söyleyen kuş gibi ol. ”
Düşecekmiş gibi olan
Ama yine de
Kanatları olduğunu bilerek
Şarkı söyleyen kuş gibi ol. ”
”Bir çatlak var her şeyde, ışık işte böyle girer içeriye. ”
”Evet çatlak testi, su taşımak konusunda yeterli olmayabilirsin ama suyunu fark etmeden toprakla paylaşarak üzerinde yaşadığımız yeri besleyip güzelleştiriyorsun. ”
”Bildiğim tek bir şey var yavrum, insan yalnızca kalbinde taşıdığını görür. ”
Hepimiz bir şekilde birer çatlak testiyiz. Mükemmellik ulaşılması mümkün olmayan bir hedef. Eğer bu dünyaya bir katkı sağlayacak sak bunu bir bütün olarak, hem güçlü hem zayıf yönlerimizle yaparız. Kendimize ait özellikleri dışlayarak dünyaya bir yarar sağlayamayız. Artık kendi çatlaklarını kucaklama, onların seni biricik yapan şeyler olduğunu kabul etme zamanı. Onlarla muhteşem ve tamsın.
Konduğu dalın inceliğinden düşecekmiş gibi olan ama yine de kanatları olduğunu bilerek şarkı söyleyen kuş gibi ol…
Victor Hugo
Victor Hugo
Gerçek zenginlik daha çok mala sahip olmak değil az şeye ihtiyaç duymaktır.
Bazen yıldızların altında tek başıma oturur
Ve kalbimdeki galaksileri düşünürüm.
Ve kalbimdeki galaksileri düşünürüm.
Aradığın da seni arar.
Mevlana
Mevlana
Bir çiçeğin güzelliğini taçyapraklarını kopararak toplayamazsın.
Rabindranath Tagore
Rabindranath Tagore
Tehlikelerden korunmak için değil onlarla yüzleştigimizde korkusuz olmak için dua edelim.
Rabindranath Tagore
Rabindranath Tagore
Sevgi sahiplenmez, özgürleştirir.
Ok ancak geri doğru çekilerek fırlatılabilir.
Seni koruyan ve cesaretlendiren sözcükleri gerçekten duy, seni aşağı çekenlere sağır ol.
Yaşam gücümüzün bedeli korkularımızın toplamıdır.
Her ne yeteneğin varsa kullan. Sadece en iyi şakıyan kuşlar ötseydi ormanlar çok sessiz olurdu.
Henry Van Dyke
Henry Van Dyke
Önemli olan bir sınavı geçmek veya bir sorunu aşmak olduğunu düşünürüz ama gerçek şu ki işler aslında çözüme ulaşmaz. Her şey bir ara gelir ve sonra tekrar dağılır. İşte bu kadar basit! İyileşme, kedere ve rahatlamaya, ıstıraba ve sevince yer bırakmakla gelir.
Pema Chodran
Pema Chodran
Kendimiz aşırı korumak ve her şeye karşı garantiye almak görünüşte olgun ve yetişkinlere özgü bir davranış olsa da hayatımız korkuyla yaşadığımızın bir göstergesidir.
Ayağını sıkan ayakkabılar giyersen
Ve boş arazide yürürsen,
Ayakkabılarını çıkarmadıkça
Arazinin özgürlüğünü hissedemezsin
Mevlana Celaleddini Rumi
Ve boş arazide yürürsen,
Ayakkabılarını çıkarmadıkça
Arazinin özgürlüğünü hissedemezsin
Mevlana Celaleddini Rumi
Yağmuru seviyorum diyorsun
Yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun
Güneşi seviyorum diyorsun
Güneş açınca gölgeye kaçıyorsun
Rüzgarı seviyorum diyorsun
Rüzgar çıkınca pencereni kapatıyorsun
İşte, beni sevdiğini söylediğinde
Bunun için korkuyorum.
Yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun
Güneşi seviyorum diyorsun
Güneş açınca gölgeye kaçıyorsun
Rüzgarı seviyorum diyorsun
Rüzgar çıkınca pencereni kapatıyorsun
İşte, beni sevdiğini söylediğinde
Bunun için korkuyorum.
Yaratıcılık bulaşıcıdır, bulaştırın.
Albert Einstein
Albert Einstein
Eleştiri, yağmur gibi, bir insanı köklerine zara vermeden besleyecek kadar nazik olmalıdır.
Frank A. Clark
Frank A. Clark
Güç kazanarak gelmez. Cabaların sayesinde güçlü yanların gelişir. Zorluklardan geçtiğinde ve teslim olmamayackarar verdiğinde işte güç budur.
Gandhi
Gandhi
Kalbinde hayallerin bile ötesinde olana da biraz yer ayır.
Mary Oliver
Mary Oliver