İçeriğe geç

Mantıku’t-Tayr Açıklamalı Tercüme Kitap Alıntıları – Feridüddin Attar

Feridüddin Attar kitaplarından Mantıku’t-Tayr Açıklamalı Tercüme kitap alıntıları sizlerle…

Mantıku’t-Tayr Açıklamalı Tercüme Kitap Alıntıları

Bilgi tahsili adama ululuk verir kavgayı, mücadeleyi doğurur. Aşka girişmekse, adama perişan bir hale kor, rezil rüsva eder!
Divanenin küstahlığı pervaneye benzer, yanar, yakılır.
1) Yokluğa dalıp tamamıyla kaybolmadikça ,varlığa erişip oradaki doğruluğu asla göremezsin!
2) önce kendini horlukla kaldırıp yola atmalısın ki vakti gelince seni tutsun , ansızın yuceltiversin!
3) Yok ol da , varlığın ardından gelsin ,erişsin. Sen varken var olan ,sana nasıl gelişir, ulaşır?
4) Horlukla fena makamına varıp mahvolmadikça ,bakaya erişip nefy âleminden ispat âlemine nerden varacaksin?
Hüdhüdün Kekliğe Cevabi:
Cevher sonuçta boyalı bir taştır. Bir taş için neden bağrında bir yara olsun? Cevher sadece bir taş olduğu için bir kişinin özünde cevher varsa o asla o taşa bakmaz. Senin özünde cevher olmadığı için bütün taşları baştan başa mücevher saysan ne olur ?
Ey gafletle uykuya dalmış kişi, kutlanacak bir halin yoksa neden kendine yas tutmuyor, haline ağlamıyorsun? Sevgiliye kavuşamadıysan bari ayrılık yasını tut. Yüzünü görmediysen bari boş oturma da görmeyi dile. Bulamıyorsan utan da aramaya koyul.
Eğer âlemde gönül huzuru istiyorsan,ya uykuya dalmışsın rüya görüyorsun, ya da durmadan gördüğün rüyayı söylüyorsun demektir. Bu âlemde huzur ve istirahat aranmaz. Çünkü cihanda bir kıl ucu kadar bile huzur ve istirahat sözü bulunmaz.
Madem ki bir avuç topraksın, topraktan söz aç herkesi temiz bil, temiz söyle!
Hayatında zor şartlara, mihnete, belaya düşmen, zelil ve hakir oluşundan değil; kıymetli oluşundandır.
Bu yola varmak için arslan gibi bir er gerek. Çünkü yol uzak. Deniz de derin mi derin!
Her insanın nasibi hayali kadardır..
Çok kişi bu ummanın yüzeyini bilir, ama kimse derinliğini bilemez!
Er olan kişi, yüz farklı kıyafetle görünse de, o bir tek padişahı tanıyabilmeli!
Ezel de ebet de daimi olarak mahvoldu gitti mi ,arada ne kalır ? Hiç!
Mademki her şey hiçtir ,hiçlikten ibarettir ; mademki bütün bunlar hiçtir,hakikatte yokluktan başka ne vardır ki ?
Gönülle nefsin savaşı her an şiddetlenmede, ağlayıp sızla, çünkü dert dayanılmaz büyüklükte!
Önce bir bak hele Ademin başına neler geldi, nice zamanlarca yasa mateme düştü.
Neler çekti !
neler…
Sonra alemi tufana veren Nuh’a bak.
Binlerce yıl kafirlerden neler gördü neler…
Sonra aşka düşen mancınığa binen ateşi yurt edinen İbrahim’e
Nefsi sevgilinin yolunda kurban olan İsmail’e
Belalara uğrayan, oğlunun derdiyle gözleri ağaran, başı dönmüş Yakub’a
Kulluk eden, kuyuya atılan, zindanlara habsedilen Yusuf’a ve Padişahlığına bak
Sonra sitemler çeken,
kurtların derdiyle kapı önünde kalan Eyyub’u
Yolunu yitirip ayrı düşerek bir zaman balığın karnını yurt edinen Yunus’u…
Dünya’ya gelir gelmez,
beşiği tabut, dadısı Firavun olan Musa’yı
Ciğerinin hararetiyle ateşi mum gibi eriten Davud’u gör…
Derken tahtını yel götüren, herkesi hükmü altına alan, fakat sonunda saltanatı yellere giden, yerini develer tutan Sultan Süleyman’a bak…
Gönlü coşup köpüren, başını testere kestiği halde susup duran Zekeriya’yı
Bir topluluk önünde leğen önündeki mum gibi zari, zari başı kesilen Yahya’yı
Darağacından kurtulup,
Yahudilerden kaçan İsa’yı gör…
Sonra Peygamberlerin ulusuna bak.
Kafirlerden ne cefalar gördü, ne cevirlere uğradı.
Sen bu işi kolay mı sanıyorsun ?
Bu yolda en adi, en basit şey can vermektir…
1) Bu âlem mülküne kani olursan ,ebediyen ziyana düşer kalır, bir şey elde edemezsin
2) Saltanat daima marifettedir. Çalış çabala da sende marifet sıfatı meydana gelsin.
3) İrfan âleminin sarhoşu olan , bütün âlem halkına sultan kesilir
Bütün aşıklar arasında öyle kuşlar vardır ki,
onlar daha ecel gelmeden kafeslerinden çıkar da, kanat açıp giderler!
İnsan beyni günde elli binden daha fazla düşünce üretmek zorunda olmasına rağmen piyasada niçin bu kadar aptal var?Çünkü beynin sana günde elli binden fazla düşünce üretmek zorundasın demiş ama aynı düşünceyi tekrar tekrar üretmek yasaktır dememiş!
Sonunda bütün o kuş kalabalığından sadece birkaçı yolu kat edip yüce eşiğe ulaşabildi. Onlar arasında çok az miktarı oraya varabildi, binlercesinden sadece biri oraya yetişti.
Kimileri ise yoldaki harikulade şeylere kapılıp oralarda kalakaldı. Bazısı da kendini eğlenceye, zevk-ü sefaya kaptırıp asıl gayesinin peşinden koşmayı bıraktı ve nefsine mağlup oldu.
Var olan şeylerin hepsini kalp gözüyle görüp gözeten biri için, en yukarılardan en derinlere varıncaya kadar her bir varlık ve her bir zerre, kaybettiği Yusuf’undan haber sorup duran birer Yakup’tur.
Şayet bir gün benliğini ortadan kaldırıp yok edebilirsen, o zaman gecenin zifiri karanlığında bile hep aydınlık içinde olursun!
Halimi dillendiremem, hayatım boyunca hep yel üfürdüm, yele bindim. Şimdiyse dönüp toprağa gidiyorum, hepsi bu!
Bilmez misin ki doğan ölür!
Toprağa geri döner ve sahip olduklarını yele verir!
Seni ölmen için besleyip büyüttüler,
gitmen için getirdiler!
Allah seni sayısız ve sonsuz özenle ve ihtimamla büyütüyor, koruyup gözetiyor,
sense kalkıyor cahilliğinden bir başka varlığa dost diye sarılıyorsun!
Eğer sana yüzlerce güzel vaat yapılıyorsa, öte yandaki ateşten alınıp sunulan senin ateşindir o. Nedir senin ateşin? Dünya! Geç onu!
Aslanlar gibi o ateşten sakın!
Kim ruhunu uyarıp uyandırırsa bu yolda kendisinin bir hiç olarak görülmesi gerektiğini bilir.
Kâmil erler gibi gönülce alçalmayı tercih eder, yoldan kayıp düşmüşlere merhamet kanatlarını açar.
Sen ki hırkasının altında yüzlerce put saklayıp duran adamsın, neden insanlara kendini sûfî göstermeye kalkışıyorsun?
Birden bire beklenmedik yüzlerce engel çıksa da yoluna, asla korkuya kapılma, çünkü bu yol, zaten öyle bir yoldur!
Azizim, insan vaktinin değerini bilmeli
Dünyada bundan daha iyi bir şey bilmem ben!
Vakte dikkat etmek, fırsatı ganimet bilmek gerek ki,
Tanrı tapısına varasın, hemencecik devlete erişesin!
Aslı olmayan ata binip bu kadar nazlanma
Ululuk gururuna kapılıp bu derece böbürlenme!
Sonunda kaplanın bile postunu yüzdüler
Senin postunu da yüzecekler elbet!
Anlamanın boyu, anlatmaya geldi mi kısalır. Çünkü dil, gönlü tercüme etmekte her zaman yetersizdir..
O, yüce lütfuyla bir ayna icad etti.
O ayna gönüldür.
Gönüle bak da O’nun yüzünü gönülde gör!
Simurg, apaçık meydanda olmasaydı hiç gölgesi olur muydu?
Sonra Simurg gizli olsaydı hiç aleme gölgesi vurur muydu?
Burada gölgesi görünen her şey, önce orada meydana çıkar görünür.
Ey sırlar arayan! Canın senden ayrılmadan kendini bulup keşfetmeye bak! Hayattayken bilmezsen sen kendini, öldüğünde benliğinin sırrını nereden bilebileceksin? Hayattayken bilincinde değilsen kendinin, öldüğünde geride hiç izin mi kalır senin?
Hepimiz ölmek için doğarız. Hayatımız böyle devam etmeyecek, ama bizler hayata öyle bağlanmışız ki!
Sen ister temiz ol, ister murdar, yeryüzünde görülen bir damla sudan ibaretsin! Dertten başka bir şey olmayan o bir damla su, hiç okyanusla savaşa tutuşabilir mi?
Gayba duyulan sevgi var ya, gerçek sevgi işte o sevgidir, çünkü o sevgi lekesizdir! Bunun dışındaki aşklar, başka bir şey değil, sadece senin Yolunu kesen engeller, acılar ve pişmanlıklardır!
Cennet köşküne bile benzese senin malikânen, ölüm ânında orası bir istirap zindanına dönüşür!
Kim ki boş ve geçici arzularının esiridir, yazıklar olsun ona! Çünkü o arzuları yüzünden baştan ayağa mahvolacak! Çünkü nefsî arzular çamur ve kandan ibarettir!
Mânâ eri ol, şekille cebelleşip durma! Nedir mânâ? Asıl! Nedir şekil? Hiç!
Nefse uydukça hayat git gide daha çekilmez olur, çünkü nefis, içi ateş dolu bir cehennemdir!
Halk katında da, yüce makamlara erişmiş kimseler katında da, (Allah’a) kulluk makamından daha yüce bir makam yoktur!
Merhametsizlere bile merhametini esirgemeyen Allah, merhametlileri elbette lütuf ve ihsanlarına boğar!
1)Aşk ,hakikatte müflisliktir; sermayesizlikten ibarettir.
2) Aşk iflasla zevk bulur ,lezzetlenir Şüphe yok ki ,aşk müflisle layıktır.
Harabelerde doğmuş bir acizim ben devamı bulamadan harap olup gidiyorum.
Bütün âlemde ölümden kurtulacak kimse yoktur da asıl şaşılacak şeye bak ki, kimse yol azığı hazırlamaz!
Sevgilinin hükmünden kaçan,
sevgilinin hiçbir sırrına eremez.
Bilmez misin ki doğan ölür! Toprağa geri döner ve sahip olduklarını yele verir! Seni ölmen için besleyip büyüttüler, gitmen için getirdiler!
Kötü huylardan tamamıyla arın, ondan sonra avucuna yel al, sonra da toprak ol!
Ne ona bir yol vardır, ulaşır Ne de ayrılığına sabretmek imkanı vardır.
aslan avlamak tilkilerin işi değildir.
Eğer tövbekârın tövbesi kabul edilmeseydi, her gece O niçin insindi?
•Rabbimiz gecenin son üçte birinde dünya semasına iner ve şöyle seslenir:”Dua eden yok mu kabul edeyim! İsteyen yok mu vereyim! Af dileyen yok mu, affedeyim!”
Senin yüzünden kalbim ateşlerde yanıyor, gözlerim suyla dolu bulutlar gibi
İman elden gitmişse, neye yarar artık gönül?
Aşk ateşinin tesiri ile kalbi buharlaşıp uçtu.
Bilmez misin ki doğan ölür!
Toprağa geri döner ve sahip olduklarını yele verir!
Seni ölmen için besleyip büyüttüler,
Gitmen için getirdiler!
1)isteklilere çok sabır gerek. Herkes sabırlı bir istekli olamaz ki
2) içte bir istek meydana gelmedikçe ,nafenin göbeğindeki kan ,misk olamaz
3) bir gonulde istek yok mu ; o gönül gökler kadar geniş olsa ,yine kanlarlar doludur!
4) isteksiz kişi şaşkındır Hâşa, onun canı yoktur; cansız bir suretten ibarettir.
Dil bir kılıçtır, onu süsleyen mücevherse, sükûttur !
Can tende gizli, Sen canda gizlisin.
Her insanın nasibi hayali kadardır.
Kendi kendisini terbiye edebilen , başkalarını da terbiye edebilir. Kendi kendisine yardımı dokunanın iyi kötü,başkalarına da yardımı dokunabilir.
1) Başkalarının ayıbinda kılı kırk yararsın; ama sana kendi ayıbını soylesem görmezsin ,kör kesilirsin!
2) Kendi ayıbını görsen ,onunla ugraşsan ,yine ayiplisin demektir, ama makbul olursun hiç olmazsa
3) yürü; başkalarının ayibindan dilini kes de ,iki âlemde de makbul ol!
Benim yüz kere yaralı kalbim ıstırap içinde
Herkes kemâli kadar görgü, bilgi ve görüş sâhibi olur.
Ya Rabbi! Sen ne emredersen benim arzum odur. Benim hayâtımın yönü, senin emirlerine uymakla düzene girer.
Padişah dediğine her gönülde yol vardır. Lâkin gönlünü bozar, yolunu kaybedersen, kalbin ona yol bulamaz.
Kendine dost ol ve dostluğunla kendini aydınlat.
“A nursuz, pirsiz, mademki ne osun, ne bu. Aşkımızdan dem vurma; yalan davalara girişme!
Âşık, ölüp kefene sarılmadıkça yatar uyursa, ona da âşık derim, ama kendine âşıktır o!
Mademki sen bilgisizlikle aşk yoluna girdin, uykular hayrolsun, Allah rahatlık versin. Sen bu işin ehli değilsin!”
“Bu karanlık yerde canına yol gösterecek şey, bilgi cevheridir, canına canlar katan bilgidir.”
Bedene dışarıdan bakan kimse, gönülde neler olup bittiğini hiç bilebilir mi?
Yaratılanlar Sen’den korkuyorlar ben ise kendimden korkuyorum, çünkü Sen’den iyilik kendimden kötülük gördüm.
Daha ne kadar korkup duracaksın böyle? Bırak artık şu çocukluğu, çocukça davranmayı! Haydi, aslan yürekli erler gibi koyul şu Yola!

Birden bire beklenmedik yüzlerce engel çıksa da Yoluna, asla korkuya kapılma! Çünkü bu Yol, zaten öyle bir Yoldur!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir