Mark Twain kitaplarından Man That Corrupted Hadleyburg kitap alıntıları sizlerle…
Man That Corrupted Hadleyburg Kitap Alıntıları
Sizi saf mahluklar, ateşle sınanmamış bir erdem kadar zayıf bir şey yoktur.
Ortaya çıkma ihtimali günaha daha taze, elle tutulur, ağır bir boyut katar.
Sizi saf mahluklar, ateşle sınanmamış bir erdem kadar zayıf bir şey yoktur.
Sonra bir değişim yaşandı. Yavaş bir değişimdi bu, öyle yavaştı ki başlangıçta neredeyse kimse,belki de hiç kimse farketmedi bile..
İlahi takdirin tatile çıktığı kesin..
Bir tebessüme rastlamak bile imkânsızlaşmıştı.
Artık kimse konuşmuyordu, kimse kitap okumuyordu, kimse misafirliğe gitmiyordu; bütün kasaba evinde oturmuş iç çekiyor, kaygılanıyor, susuyordu.
Belagat sanatının numaralarıyla aldatmacalarına aşina olmayan seyircilerin zihinsel aygıtlarını dalgalandırma, inançlarını sarsma ve duygularını altüst etmede ikna edici bir konuşma kadar başarılı bir şey yoktur.
Ateşle sınanmamış bir erdem kadar zayıf bir şey yoktur.
Ateşle sınanmamış bir erdem kadar zayıf bir şey yoktur.
Bazen aklı bir karış havada insanlar para harcamayı düşünmeden edemezler ama aslında sadece borçlanırlar.
Bu dünyada hiçbir şey ikna edici bir konuşma kadar , hitabetin numaralarına ve göz boyamalarına alışkın olmayan bir seyircinin zihnini , inançlarını ve duygularını alt üst edemez.
Gurur , aciz ve aptal insanların en zayıf yeridir .
Artık kimse konuşmuyordu, kimse kitap okumuyordu, kimse misafirliğe gitmiyordu; bütün kasaba evinde oturmuş iç çekiyor, kaygılanıyor, susuyordu.
Sizi saf mahluklar, ateşle sınanmamış erdem kadar zayıf bir şey yoktur.
Gurur, âciz ve aptal insanların en zayıf yeridir.
ebediyen dürüstlükle eğitildik, eğitildik de eğitildik; ama bizi yoldan çıkarabilecek her şey beşikten itibaren bu dürüstlükten uzak tutulmuş, yani yapay bir dürüstlük bu ve bu gece gördüğümüz gibi, ayartılma ihtimali karşısında eriyip gidiyor.
İnsan beyni günde elli binden daha fazla düşünce üretmek zorunda olmasına rağmen piyasada niçin bu kadar aptal var?Çünkü beynin sana günde elli binden fazla düşünce üretmek zorundasın demiş ama aynı düşünceyi tekrar tekrar üretmek yasaktır dememiş!
Sizi saf mahluklar, ateşle sınanmamış bir erdem kadar zayıf bir şey yoktur.
Bir tebessüme rastlamak bile imkânsızlaşmıştı.
artık kimse konuşmuyordu,kimse kitap okumuyordu, kimse misafirliğe gitmiyordu, bütün kasaba evinde oturmuş iç çekiyor, kaygılanıyor, susuyordu.
“sizi saf mahluklar, ateşle sınanmamış bir erdem kadar zayıf bir şey yoktur.”
Bu dünyada hiçbir şey ikna edici bir konuşma kadar, hitabetin numaralarına ve göz boyamalarına alışkın olmayan bir seyircinin zihnini, inançlarını ve duygularını altüst edemez.
Ah, insan aptallık ettikten sonra bahaneye ihtiyaç duyduğunda her şey yazılıdır.
Yerimde başka kim olsa aranızdan birkaç kişiyi öldürüp ödeştik, derdi; ama benim nazarımda bu alelade ve yetersiz bir intikamdan ibaret kalırdı zira ölüler acı çekmez.
Sizi saf mahluklar, ateşle sınanmamış bir erdem kadar zayıf bir şey yoktur.
“ tut ki yalandı. ne olmuş yani? çok mu önemliydi sanki? zaten her zaman yalan yanlış davranmıyor muyuz? bir de yalan söylemişiz ne fark eder?
“ ne tür bir iyilik bir insanı böyle ölçüsüzce minnettar bırakabilirdi?
“ tut ki yalandı. Ne olmuş yani? Çok mu önemliydi sanki? Zaten her zaman yalan yanlış davranmıyor muyuz? Bir de yalan söylemişiz ne fark eder?
“Sihirli sözcük ne olabilir? Gerçekten merak ediyorum ”
Sizi saf mahluklar, ateşle sınanmamış bir erdem kadar zayıf bir şey yoktur.
Yerimde başka kim olsa aranızdan birkaç kişiyi öldürüp ödeştik, derdi; ama benim nazarımda bu alelade ve yetersiz bir intikamdan ibaret kalırdı zira ölüler acı çekmez.
“Ah, insan aptallık ettikten sonra bir bahaneye ihtiyaç duyduğunda her şey yazılıdır.”
Bu erdeminizi koruduğunuza emin olun.
Yardım eli uzattığınız, hiçbir kötülük yapmadığınız birinden böyle alçakça bir ihanet beklemezdiniz.
Uyuyacak mıyız?
Hayır, düşüneceğiz.
Hayır, düşüneceğiz.
Ümidim kibrinizi daimi bir şekilde ebediyen ezmek.
Bir tebessüme rastlamak bile imkânsızlaşmıştı.
Ne tür bir iyilik bir insanı böyle ölçüsüzce minnettar bırakabilirdi? Ah! İnsanın ruhunu kurtarmak! Bu olmalıydı.
Bugün toplumunuzda tek bir kişiyi bile kendine ait olmayan bir kuruşu almaya kandıramazlar- bu erdeminizi koruduğunuza emin olun. [Olacağız! Olacağız! ]
Hırsızlık yalan söylemekten daha mı iyiydi?
artık kimse konuşmuyordu,kimse kitap okumuyordu, kimse misafirliğe gitmiyordu, bütün kasaba evinde oturmuş iç çekiyor, kaygılanıyor, susuyordu.
ahlak değerlerinin yenilenmesi konusunda çığır açacağını düşünüyordu.
Çok yorgunum, iyice bitap düştüm; yoksul olmak, bu yaşta böyle korkunç yolculuklar yapmak zorunda kalmak ne feci. Hep çalış, çalış,çalış, maaşla çalış; başkasının kölesisin, o başkası ise evinde ayaklarında terlikle oturuyor, zengin, rahatı yerinde.
Ayrıca yoldan çıkarıcı öğeler gelişim yıllarında gençlerden uzak tutuluyordu ki dürüstlükleri iyice pekişip kabuk bağlasın iliklerine kadar işlesin.
dürüst davranma düsturunu beşikteki bebeklere kadar öğretmeye başladı.
‘Sizi saf mahluklar, ateşle sınanmamış bir erdem kadar zayıf bir şey yoktur.’
‘Zira ölüler acı çekmez.’
Sizi saf mahluklar, ateşle sınamamış bir erdem kadar zayıf bir şey yoktur.
Ah, acı, çok acı günler geçiriyoruz Edward. Bıçak darbeleri tam da cömertlikten geldikleri için öyle derin ki ve öyle hızlı geliyorlar ki!
“Belagat sanatının numaralarıyla aldatmacalarına aşina olmayan seyircilerin zihinsel aygıtlarını dalgalandırma, inançlarını sarsma ve duygularını altüst etmede ikna edici bir konuşma kadar başarılı bir şey yoktur.”
Ah, biliyorum, biliyorum, ebediyen dürüstlükle eğitildik, eğitildik de eğitildik; ama bizi yoldan çıkarabilecek her şey beşikten itibaren bu dürüstlükten uzak tutulmuş, yani yapay bir dürüstlük bu ve bu gece gördüğümüz gibi, ayartılma ihtimali karşısında eriyip gidiyor.
Ah, biliyorum, biliyorum, ebediyen dürüstlükle eğitildik, eğitildik de eğitildik; ama bizi yoldan çıkarabilecek her şey beşikten itibaren bu dürüstlükten uzak tutulmuş, yani yapay bir dürüstlük bu ve bu gece ayartılma ihtimali karşısında eriyip gidiyor. Tanrı biliyor ya şu ana dek dürüstlüğümün taş kadar sağlam olduğundan zerre şüphe etmemiştim ama şimdi , karşılaştığım ilk büyük ve gerçek yoldan çıkarıcı şey karşısında ben Edward, bence bu kasabanın dürüstlüğü benimki kadar çürük, seninki kadar çürük. Burası acımasız bir kasaba, sert, cimri bir kasaba ve tek erdemi bunca sevilen, bunca övülen dürüstlüğü; ama yemin ederim, gün gelir de o dürüstlük insanları gerçekten ayartacak bir şeyle sınanırsa kasabanın büyük şöhreti kumdan kale gibi yıkılır. Evet, işte, her şeyi itiraf ettim ve artık kendimi daha iyi hissediyorum; ben ikiyüzlüyüm, farkında değildim ama hayatım boyunca ikiyüzlü oldum. Bir daha kimse bana dürüst demesin – bunu kabul edemem.
Ah, biliyorum, biliyorum, ebediyen dürüstlükte eğitildik de eğitildik; ama bizi yoldan çıkarabilecek her şey beşikten itibaren bu dürüstlükten uzak tutulmuş, yani yapay bir dürüstlük bu ve bu gece gördüğümüz gibi, ayartılma ihtimali karşısında eriyip gidiyor.
Sizi saf mahluklar, ateşle sınanmamış bir erdem kadar zayıf bir şey yoktur.
Belagat sanatının numaralarıyla aldatmacalarına aşina olmayan seyircilerin zihinsel aygıtlarını dalgalandırma, inançlarını sarsma ve duygularını altüst etmede ikna edici bir konuşma kadar başarılı bir şey yoktur.
Ne tür bir iyilik bir insanı böyle ölçüsüzce minnettar bırakabilirdi ? Ah, insanın ruhunu kurtarmak! Bu olmalıydı.
Bir tebessüme rastlamak bile imkansızlaşmıstı.
Hedleyburg kendi kendine yetiyordu ve yabancıları da yabancıların düşüncelerini de zerre umursamıyordu .
Sizi saf mahluklar,ateşle sınanmamış bir erdem kadar zayıf bir şey yoktur.
Ne tür bir iyilik bir insanı böyle ölçüsüzce minnettar bırakabilirdi?Ah!! İnsanın ruhunu kurtarmak!! Bu olmalıydı.
Sizi saf mahluklar, ateşle sınanmamış bir erdem kadar zayıf bir şey yoktur.
Ateşle sınanmamış bir erdem kadar zayıf bir şey yoktur.
Sizi saf mahluklar,ateşle sınanmamış bir erdem kadar zayıf bir şey yoktur.
Belagat sanatının numaralarıyla aldatmacalarına aşina olmayan seyircilerin zihinsel aygıtlarını dalgalandırma, inançlarını sarsma ve duygularını altüst etmede ikna edici bir konuşma kadar başarılı bir şey yoktur.
Belagat sanatının numaralarıyla aldatmacalarına aşina olmayan seyircilerin zihinsel aygıtlarını dalgalandırma, inançlarına sarsma ve duygularını altüst etmede ikna edici bir konuşma kadar başarılı bir şey yoktur.
Ümidim kibrinizi daimi bir şekilde ebediyen ezmek.
Hırsızlık yalan söylemekten daha mı iyiydi?
Sizi saf mahluklar, ateşle sınanmamış bir erdem kadar zayıf bir şey yoktur.
sizi saf mahluklar,ateşle sınanmamış bir erdem kadar zayıf bir şey yoktur.
Dürüstlükle eğitildik, eğitildik de eğitildik; ama bizi yoldan çıkarabilecek her şey beşikten itibaren bu dürüstlükten uzak tutulmuş, yani yapay bir dürüstlük bu ve bu gece ayartılma ihtimali karşısında eriyip gidiyor.
Tanrı biliyor ya şu ana kadar dürüstlüğümün taş kadar sağlam olduğundan zerre şüphe etmemiştim ama şimdi , karşılaştığım ilk büyük ve gerçek yoldan çıkarıcı şey karşısında ben ..
Tanrı biliyor ya şu ana kadar dürüstlüğümün taş kadar sağlam olduğundan zerre şüphe etmemiştim ama şimdi , karşılaştığım ilk büyük ve gerçek yoldan çıkarıcı şey karşısında ben ..
Zaten her zaman yalan yanlış davranmıyor muyuz?
artık kimse konuşmuyordu, kimse kitap okumuyordu.