İçeriğe geç

Mahrem Kitap Alıntıları – Barış Terkoğlu

Barış Terkoğlu kitaplarından Mahrem kitap alıntıları sizlerle…

Mahrem Kitap Alıntıları

Ve her şey o kadar çoktu ki, şaşırmak az gelirdi.
Çok günah işleyenin çok sırrı olur.
Dünyanın en güzel insanları ütopyaları olan insanlardır.
Zira, gerçeklerin bir gün ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır!
Öyle ya
Yargıya doldurdukları savcı ve hakimlerle bir gün ters düşecekleri hiç akıllarına gelmemişti.
Edip Cansever’in Caz Mevsimiydi şiirindeki o muhteşem dizeyle bitirelim:
Ve her şey o kadar çoktu ki, şaşırmak az gelirdi..
İnsanların hukukuna tecavüz edenlerin, hak ettikleri cezayı bir gün gerçekten bu dünyada alacakları umuduyla
Hayalleri olan, geleceğin iyimserliğini, bugünün karamsarlığıyla değişir.
Masayı devirmeyi değil, masada yer kapmayı seçiyorlar.
Çok günah işleyenin çok sırrı olur.
MİT, Cemmat için ana doğrultularda devlet benzeri yapılanma içinde olduğu görülmekte olup, yarattığı tehdidin boyutu önem arz etmektedir, dedi.
Polisi ele geçiren Gülenciler’in ordu içinde istedikleri pozisyonları elde edememesi nedeniyle bir çözüm bulunuyordu: Ergenekon davası.
MGK’ya sunulan MİT raporunda, F.Gülen grubunun, Said Nursi’nin ölümün ardından yaşanan fikir ayrılıkları neticesinde birçok gruba ayrılan Nurculuk hareketi içinde günümüz itibariyle en büyük ve en organize grup olma özelliğini taşıdığı bilinmektedir, deniyordu.
Kendi İslam anlayışı çerçevesinde yurtiçi ve yurtdışında yoğun bir faaliyet içinde olan Fethullah Gülen grubu, ülkemizdeki en önemli irticai yapılanmalardandır.
Kısacası, İbrahim Kalın birçok AKP’li gibi Cemaat ile iyi ilişkilere sahip oldu, ortak çıkarların getirdiği bahar mevsimini yaşadı. Ne zaman ki, bahar hazana dönünce oyunu AKP’den yana kullanarak yoluna devam etti.
ABD’li diplomatlar Türk Hükümeti’nin daha özelde Hakan Fidan’ın İran’a zaafı olduğunu düşünüyor.
Azerbaycan’da hızla örgütlenen Cemaat’e yönelik Azerbaycan yönetiminin şüphesinin somut adımlara dönüşmesini engelleyen bizzat AKP’ydi. Öyle ki Erdoğan Cemaat’e yönelik operasyonlarda devreye girerek, bazı Cemaatçileri kurtarıyordu.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Rusya, Gülen Cemaati’nin sinsi İslami ajandası olarak gördüklerinden kaygılı.
Nihayetinde Marks’ın dediği gibi; var olan her şey eleştiriyi hak eder.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Saray’daki taht kavgası dışarı taşmadan önce içeride oldukça kaynama olmuştu.
Kriptoya bakılırsa, Cemaat 2008 yılında da Azerbaycan’da etkin ama bir yandan da şüpheyle karşılanıyor.
Aliyev 2006 yılında Cemaat’in üzerine yürümek istediğinde elini Erdoğan tutmuş. Dur, yapma demiş.
Cemaat, 2004’ten sonra yaptığı operasyonlarla daha da büyüyordu.
Bugün Cemaat okullarını kapatmayı düşünen AKP Hükümeti ise, o günlerde okulların kuruluşu için tuğlaların örülmesinde ter döktü.
Cemaat okulları sadece eğitim faaliyeti yürütmüyor, yani salt bir okul görevi görmüyor.
Bir kez daha görülüyor ki, AKP hükümeti yurtdışında Gülen’in okullarını açıyor, destekliyor ve kutsuyor. Bugün ise kapatılması için çalışıyor.
ABD’li diplomat Smith, Gülen Cemaati’nin kendi çıkarları için baskı yaptığını da, okullarını bir örgütlenme yuvası olarak kullandığını da Washington’a geçiyor.
Bakan Sami Güçlü’nün ayağının kaydırılması için Rusya’yla meyve ve sebze ihracatı tehlikeye atılıyor. Rusya’nın verdiği nota Bakan’dan saklanıyor. Ve Rusya, Türkiye’den ithatalı yasaklıyor. Böylece Bakan Güçlü beceriksiz kılınarak görevden alınıyor.
Ve kriptoya göre, tüm bu kumpasın içinde, yerine gelen diğer Bakan Eker de rol alıyor. Bunu da kamuoyu dışında, herkes biliyor.
Büyükelçi Edelman’a göre, Erdoğan’ın gerçek rakipleri devlet kurumları ve kişi olarak ise Abdullah Gül’dü.
AKP’deki üst düzey ayak oyunları okuyanları şaşırtıyor.
ABD’li diplomata göre Nakşiler ve Milli Görüşçüler, Yahudi ve Hıristiyanlara yalan söylemeyi sorun etmiyordu. Ancak Pearson’un iddiasına göre, Fethullah Gülen iki dinle de ilişkisinde samimiydi.
Maliye’den Sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan (gergin, ısrarcı ve Erdoğan’ın isteklerine saygı gösterme yeteneğinden yoksun).
ABD’li diplomat açıkça, Gülen’in devlet içindeki örgütlenmesinin AKP için yararlı bir kullanımından söz ediyordu. Bir anlamda, AKP-Cemaat ittifakının programını tarif ediyordu.
Erdoğan, Tarım Bakanı olarak, Nakşibendi tarikatında yüksek bir mevkide bulunan bir aileye mensup Diyarbakır milletvekili Mehdi Eker’i atadı,
AKP içindeki taht kavgasının kurbanı, ürününü Rusya’ya satamayan ve toplamda milyonlarca dolar zarar eden dürüst üretici olmuş.
Gülenciler, AKP’lilerle gayet güzel çalışabildiklerini söylüyorlardı.
ABD, AKP’nin karşısına gene AKP’yi, Erdoğan’ın karşısına Gül’ü ya da Gülen’i koyuyordu.
Vurgulamak gerekir ki; Aksu’nun birbirinin ardı sıra gelen kriptolarda ABD’liler tarafından sürekli olarak ergenlik çağındaki genç kızlarla (13-19 yaş aralığını tarif eden teenage ifadesi kullanılıyor) birlikte olmakla suçlanması dikkat çekiyordu.
Bu arada Washington’a geçilen kriptoya, 85 AKP’linin iki eşli olduğu ve 23’ünün uzun sureli ilişki olduğu iddiası yansıyacaktı.
Siyasi yelpazenin farklı renklerinden birçok bağlantımız, eğer girişim başarılı olursa, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik (sekreteriyle açıkça ilişki yaşayan), İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu (ergenlik çağındaki kızları tercih eden), ve Erdoğan’ın dış politika danışmanı Ömer Çelik’in (Rus hayat kadınları), adli kovuşturmaya maruz kalabilecek pek çok AKP’li yetkili arasında olacağını açıkça belirtti.
Erdoğan’la ilişkisi üzerine belgede şu ifadeler kullanılıyordu: Erdoğan’a sadık ama kendi ihtirasları var ve zaman zaman bizimle konuşurken, kaba saba bir adam olan Erdoğan’a tabi olmaktan duyduğu rahatsızlığı yansıttı.
Gül’ün Amerikalılara Erdoğan’dan duyduğu rahatsızlığını göstermesi oldukça çarpıcıydı.
İlginçtir: Gül’ün AKP’nin dışına itilmesi, Fethullah Gülen’le kavganın yükselmesiyle eşzamanlı oldu.
Hayır, Gül, Gülenci ydi demek istemiyoruz. Ancak Gül, Erdoğan’a göre Gülenciler’le çok daha vaatkâr bir ilişkiye sahipti.
Yıl 2004. AKP sadece iki yıldır iktidarda.
Ve aralarında bakanların da olduğu AKP’liler, gidip ABD’li diplomatlara kendi içlerindeki yolsuzlukları aktarıyor.
Zira, gerçeklerin bir gün ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır!
ABD’li diplomata göre, kabine, Erdoğan ve Gül’ün güç savaşının alanıydı. Abdullah Gül, Erdoğan’a karşı unsurları kendi etrafında toplamaya çalışıyordu. Bir yandan Erdoğan’ı Batı’ya karşı kışkırtırken, öte yandan Batı’yla iyi ilişki kurmayı seçiyordu.
Yakın tarihten biliyoruz ki, Recep Tayyip Erdoğan önce beceremediği birçok vaadini zaman içinde hayata koydu.
Ve yine Wikileaks belgelerine göre Cemaat ve Erdoğan liderliği kritik konularda beraber davranıyordu.
Cemaat mensupları sık sık ABD’ye seyahat ediyorlardı. Ancak her nedense Cemaat bağlantılarını gizli tutuyorlardı. Bu yöndeki sorulara verdikleri yanıtlar ise ABD’li diplomatları daha da şüphelendiriyordu.
Sözün özü: Amerikalıları bile şaşırtacak oranda ABD’ye vize almak isteyen Cemaat’in işlemleri, diplomatların ciddi manada başını ağrıtıyordu.
Öyle ya
Yargıya doldurdukları savcı ve hakimlerle bir gün ters düşecekleri hiç akıllarına gelmemişti.
Cemaat nasıl dershaneleri bir örgütlenme alanı olarak kullandıysa, söz konusu okulları da ABD’ye kadrolarını taşımak için bir fırsat olarak görüyordu.
Baykal’ın daha önce Erdoğan’a yönelik ağır sözlerini yayınlayan Meclis TV, Baykal Cemaat’e yüklenince yayınını kesiyordu.
Şeyh uçmaz mürit uçurur, derler.
Gülen’i uçuransa polis, yargı, bürokrasi ve medya içindeki gücüydü. Bu gücü etkili kılansa sinir merkezlerinde toplanması ve örgütlü hareket edebilmesiydi.
AKP-Cemaat savaşıyla birlikte, AKP’ye yakınlığıyla bilinen yayın organları da Fethullah Gülen’i keşfetti. Dün allayıp pulladıkları, pamuklara sarıp sarmaladıkları Gülen’i, bugün, terör örgütü lideri ilan ettiler.
İnsanların hukukuna tecavüz edenlerin, hak ettikleri cezayı bir gün gerçekten bu dünyada alacakları umuduyla
Edip Cansever’in Caz Mevsimiydi şiirindeki o muhteşem dizeyle bitirelim:
Ve her şey o kadar çoktu ki, şaşırmak az gelirdi.
Evet, S.Ö’nün kendisine tecavüz ettiğini ileri sürdüğü isimlerden biri olan S. Gülen, Fethullah Gülen’in kardeşinden başkası değildi.
Siz biraz kandırılmak istemişsiniz!
İnsanların hukukuna tecavüz edenlerin, hakettikleri cezayı bir gün gerçekten bu dünyada alacakları umuduyla..
Bir Çin atasözü: Sadece tek bir kitap okuyan adama güvenme.
Unutulmasın ki, dedikodu nefret edenler tarafından çıkarılır, aptallar tarafından yayılır ve geri zekâlılar tarafından ınanılır. ‘Çamur at, tutmazsa izi kalır.’ yöntemiyle rakipleriyle mücadele edenler, bilsinler ki, o çamur bir gün kendi suratlarına sıçrar.
Dört kelebek aralarında tartışıyordu: Ateş nedir?
Birinci kelebek şöyle uzaktan ateşe bakarak Ateş ışıktır, aydınlatır, dedi.
İkinci aynı fikirde değildi. Yerinden doğruldu. Ateşe doğru yaklaştı ve geri döndü. Birinci kelebeğe bakarak Ateş sıcaktır, ısıtır, dedi.
Üçüncü kelebek her ikisine de karşı çıktı. Havalanarak ateşe daha da yaklaştı. Kanatlarının ucu yanmıştı. Ateş yakıcıdır, yakar, diye katıldı tartışmaya.
Son kelebek, en gözü kara olanı. Gökyüzüne yükseldi, kanatlarını hızla çırparak tereddütsüz ateşe daldı. Alevlerin arasında bir göz kırpması kadar görünüp yanarak kayboldu. Ateşin ne olduğunu en iyi o öğrendi. Lâkin dönüp de anlatamamıştı yaşadıklarını.
KEİ toplantısı için Belgrad’a gidenAKP’nin eski Bayındırlık Bakanı Zeki Ergezen’in kat görevlisi sarışın hizmetçiye cinsel istismarda bulunduğu hem Sırbistan Novesti gazetesinde hem de Sözcü’ye malzeme olmuştu ki bu olay üzerine iki ülke arasında kriz çıkmıştı.
Bugün AKP’de 40 civarında ismin ikinci eşi var ki bunlar TBMM’ye gelmeden önce tek eşlilerdi.
Akp Genel Başkan yardımcısı ( yani sizin yardımcınız) olan Hüseyin Çelik’in biri resmî diğeri imam nikahlı iki eşi olduğu doğru mu?

Hüseyin Çelik eşi Şahsenem Sema Hanımla evliyken aynı zamanda sekreteri Ş.A ile ilişki kurduğu doğru mu?

Şahsenem Sema Hanımın olayı eşiniz Emine Hanıma nakletmesi üzerine sizin Hüseyin Çelik’i arayarak ya bırak ya istifa et dediğiniz doğru mu?

Hüseyin Çelik’in ikinci eşimle imam nikahlıyım islamda çok eşliliğe izin vardır diyerek sizi ikna ettiği doğru mu?

Ve AKP iktidara geldi
Yıl 2004
AB müktesebatı çerçevesinde Türk Ceza Kanununda reform görüşülürken zinanın suç olarak sayılması gündeme geldi. Ancak AB itiraz etti. Bunun üzerine AKP zinanın suç olarak sayılması girişiminden vazgeçti.
“Ve her şey o kadar çoktu ki, şaşırmak az gelirdi.”
Şeyh uçmaz mürit uçurur, derler.
Suçunu gizlemek istiyorsan suçunu deşifre edebilecekleri o suçla itham et.
Sadece tek bir kitap okuyan adama güvenme.
İnsanın karakteri, yazgısıdır.
Aleme verir talkını, kendi yutar salkımı.
gerçeklerin bir gün ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır!
Dünyanın en güzel insanları ütopyaları olan insanlardır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir