İçeriğe geç

Mahkeme Kapısı Kitap Alıntıları – Sait Faik Abasıyanık

Sait Faik Abasıyanık kitaplarından Mahkeme Kapısı kitap alıntıları sizlerle…

Mahkeme Kapısı Kitap Alıntıları

O gün erzak dağıtılıyor. Parasız zannetmeyin. Bakkal Ali ne o kadar zengin, ne de bu kadar cömert. Yani belediye erzak tevzi yeri. Parasıyla ama Bodos Ağa gibi vurgun vurmadan dağıtıyor. Dükkanın kepenkleri yarı inik, millet birbirini itiyor. Bağrışmalar, gürültüler akıl verenler
Artık bunu düşünme küçüğüm Yarın, bir güzel yarın, başka arzular, başka heyecanlarla bir demirli kapıdan çıkmayı, artık bir sinemaya, birtakım kötü resimlerin birbirini manasız takip etmesini seyretmek için, bir gurbette askerin don ve gömleğine muhtaç olmadığını, küçük gazeteci çocukların nasıl heyecanlı seslerle ve zevkle gazete sattıklarını, gece yarısı evlerine büyük erkek vakarıyla döndüklerini, analarının onları şefkatle ve gururla karşıladıklarını düşün.
“Başım dönüyor, ellerim terliyordu. İnsanlara bakıyordum. Her mevsimde birbirlerini sevmek için yaratılmış bu bazen üzgün, bazen şen, bazen gürültücü, bazen melankolik geçip giden kalabalıktan hiçbirisinin kendisi gibi sakalları büyüyen, kendi gibi gülen ve ağlayan, kendi gibi hislenen ve sevişen bir mahluku öldüremeyeceğini, bu mahkeme salonunda gördüğümün nesli tükenmiş bir insan numunesi olduğunu düşünüyor; hiç kimseye, ama hiç kimseye, kendisinin her hususta eşi bir mahluku öldüreceğini isnat edemiyorum.”
Üstü başı yamalı ve yırtık olan çocuk para çalmıştır. Hakim sorar;
“- Parayı ne yapacaktın?- Söylesene, niye çaldın?
– Param yoktu, onun için.
– Parayı ne yapacaktın?
– Fındık, fıstık alırdım. Sinemaya giderdim.
Olur şey değil demeyin, bir çocuğun üstünü başını ancak anası, babası düşünür, onun üstü başı ne olursa olsun, fındık fıstığa daha çok muhtaçtır.
Çocukluk güzel şey. Çocukluk arzuların, hayallerin, ümitlerin, fantezilerin, olmaz güzelliklerin memleketinde yaşar.
Korkunç bir kış gecesinde, insanların mangala, sabaya, hatta birbirine sokulmaya, odalarda nefesle ısınmaya, birbirlerini hasretle, arzuyla sevmeye müsait bir kış gecesinde Karların savrulduğu, servilerin siyah ve beyaz uluduğu, sokakta kalmışların ruhlarının donmaması için bir insan eli sıkmaya muhtaç olduğu saatlerde, bir insanı öldürmek.
Bu rakının Allah belasını versin efendim, içmeyeyim şu zıkkımı diyorum, bir müddet sabrediyorum, sonra, bir kadehçik içiyim be, ne olur? Dünyayı başka türlü göreyim, hayatımın sıkıntısı geçsin diyorum. Bir kadeh, bir kadeh daha, ondan sonrasını artık sayamıyorum.
Fransızcanın Marsilya şivesi gibi Türkçenin de Karadeniz şivesi şakrak ve ahenktar. Fakat ne yazık ki taklit edemeyeceğim.
Aranızda hiçbir mukaddes rabita olmadan, yalnız senin beğendiğin bir kadını bir başka adamın beğenmesinden haz duyamayacak kadar bedbahtsan, yatarsın bir servinin altına o kış gecesi. İki saatte tatlı bir uyku ile bu dünyadan göçebilirsin.
‘Yalnız ve yalnız yaptıklarına pişman ol, kafi. Yüzünün rengi bir haftada yerine gelir. Uykuların düzelir, rüyanı hiçbir korkunç hayat kirletmez.
Suçlu yerindeki bir kişi, on beş yaşında, Yaşar isminde bir kara çocuk. Ama ne kadar esmer. Saçları duman gibi kara, duman gibi tütüyor. Küçücük ellerinde, yıkanmış olmasına rağmen, hâlâ fotin boyalarının lekeleri belli.
Yaşar:
— Ben pazarlarda öteberi satarım, diyor, ama fotin boyacılığı yaptığını elleri söylüyor. Esnaflığı fotin boyacılığına tercih ettiği besbelli. Yaşar fotin boyacılığını sevmiyor. Hakkı da var
Bu Köprü’den denizleri ve vapurları, uzak camileri, bahar güneşi altında parlayan binaları insan denilen mahluka seyrettirmemeyi ancak bir tek şey yapabilir. Mevhum birisi: Azrail.
Fakat bu çocuklar bizim gibi, büyük insanlar gibi yalancı değiller Ne diyor biliyor musun?
-Söylesene, niye çaldın?
-Param yoktu, onun için.
-Parayı ne yapacaktın?
-Fındık, fıstık alırdım. Sinemaya giderdim.
Olur şey değil demeyin, bir çocuğun üstünü başını ancak anası, babası düşünür, onun üstü başı ne olursa olsun, fındık fıstığa daha çok muhtaçtır.
Ne için çaldın?
-Gökteki ayı sayın alacaktım.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Rüyamda fena şeyler görüyorum. Denizlere mi düşmüyorum, bulutlara mı çıkmıyorum. Bir şeyler oluyor bana. Cinnet getireceğim.
Korkunç bir kış gecesinde, insanların mangala, sobaya, hatta birbirine sokulmaya, odalarda nefesle ısınmaya, birbirlerini hasretle, iştiyakla sevmeye müsait bir kış gecesinde Karların savrulduğu, servilerin siyah ve beyaz uluduğu, sokakta kalmışların ruhlarının donmaması için bir insan eli sıkmaya muhtaç olduğu saatlerde, bir insanı öldürmek
Söyle bakalım Hayri. İnsan kadın bıçaklar mı? Eskiden erkekler böyle değildi? Şimdiki erkeklerin güçleri kadınlara mı yetiyor?
Çocukluk güzel şey. Çocukluk arzuların, hayallerin, ümitlerin, fantezilerin, olmaz güzelliklerin memleketinde yaşar.
– Söylesene, niye çaldın?
– Param yoktu,onun için.
– Parayı ne yapacaktın?
– Fındık, fıstık alırdım. Sinemaya giderdim.
Olur şey değil demeyin, bir çocuğun üstünü başını ancak anası, babası düşünür,onun üstü başı ne olursa olsun, fındık fıstığa daha çok muhtaçtır.
Çocukluk güzel şey. Çocukluk arzuların,hayallerin, ümitlerin,fantezilerin,olmaz güzelliklerin memleketinde yaşar.
..Başkalarının derdini dinleyip kendi yalnızlığımı unutuyorum. Böylece dünyada benden başka insanlar olduğunu hissediyorum.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
başkalarının derdini dinleyip kendi yalnızlığımı unutuyorum. böylece, dünyada benden başka insanlar olduğunu hissediyorum.
Başkalarının derdini dinleyip kendi yalnızlığımı unutuyorum. Böylece, dünyada benden başka insanlar olduğunu hissediyorum.
Çocukluk güzel şey. Çocukluk arzuların, hayallerin, ümitlerin, fantezilerin, olmaz güzelliklerin memleketinde yaşar.
Fakat bu çocuklar bizim gibi, büyük insanlar gibi yalancı değiller
– Söyle bakalım Hayri. İnsan kadın bıçaklar mı? Eskiden erkekler böyle değildi? Şimdiki erkeklerin güçleri kadınlara mı yetiyor?
Ana, ne mübarek şeysin!
Başkalarının derdini dinleyip kendi yalnızlığımı unutuyorum. Böylece, dünyada benden başka insanlar olduğunu hissediyorum.
Ne için çaldın?
-Gökteki ayı sayın alacaktım.
Çocukluk güzel şey. Çocukluk arzuların, hayallerin, ümitlerin, fantazilerin, olmaz güzelliklerin memleketinde yaşar.
Yarın onların da içinden haklıyı haksızı ayıran insanlar çıkacak.
İnsan hiç kadın bıçaklar mı? Eskiden erkekler böyle değildi? Şimdiki erkeklerin güçleri kadınlara mı yetiyor?
Çocukluk güzel şey. Çocukluk arzuların, hayallerin, ümitlerin olmaz güzelliklerin memleketinde yaşar.
İnsanın başına şu dünyada her şey gelir.
– Başın nerede?
– Üstümde.
– Aklın?
– Aklım içinde değil. Onu kaybettim.
Hani o bembeyaz bir karanlığın insanları yuttuğu günlerde
Merak etmeyin, adalet yerini bulacaktır.
Çocukluk güzel şey. Çocukluk arzuların, hayallerin, ümitlerin, fantezilerin,olmaz güzelliklerin memleketinde yaşar.
Başkalarının derdini dinleyip kendi yalnızlığımı unutuyorum. Böylece, dünyada benden başka insanlar olduğunu hissediyorum.
Gökteki ayı satın alacaktım.
Fakat bu çocuklar bizim gibi, büyük insanlar gibi yalancı değiller
– Bir akraban da mı yok?
– Hiç, hiç kimsem yok.
Doğru söylemekte bir hayır vardır.
Merak etmeyin, adalet yerini bulacaktır
– Benim başım yerinde değildi ki
– Başın nerede?
– Üstümde.
– Aklın?
– Aklım içinde değil. Onu kaybettim.
Çocukluk güzel şey. Çocukluk arzuların, hayallerin, ümitlerin, fantezilerin, olmaz güzelliklerin memleketinde yaşar.
İnsan kadın bıçaklar mı? Eskiden erkekler böyle değildi? Şimdiki erkeklerin güçleri kadınlara mı yetiyor?
Ah, bilmezsin kardeş! Yalnızlık kötü şey.
İnsan kadın bıçaklar mı? Eskiden erkekler böyle değildi? Şimdiki erkeklerin güçleri kadınlara mı yetiyor?
İnsan kadın bıçaklar mı? Eskiden erkekler böyle değildi? Şimdiki erkeklerin güçleri kadınlara mı yetiyor?
Ana, ne mübarek şeysin!
Başkalarının derdini dinleyip kendi yalnızlığımı unutuyorum. Böylece, dünyada benden başka insanlar olduğunu hissediyorum
İnsan kadın bıçaklar mı? Eskiden erkekler böyle değildi? Şimdiki erkeklerin güçleri karınlara mı yetiyor?
Sokağa çıktım. İçimde hakiki bir melal vardı. Başım dönüyor, ellerim terliyordu. İnsanlara bakıyordum. Her mevsimde birbirini sevmek için yaratılmış bu bazen meyus, bazen şen, bazen gürültücü, bazen melonkolik geçip giden kalabalıktan hiçbirisinin kendi gibi sakalları büyüyen, kendi gibi gülen ve ağlayan, kendi gibi hislenen ve sevişen bir mahluku öldüremeyeceğini, bu mahkeme salonunda gördüğümün nesli tükenmiş bir insan numunesi olduğunu düşünüyor, hiç kimseye ama hiç kimseye, kendisinin her hususta eşi bir mahluku öldüreceğini isnat edemiyordum.
_ Parayı ne yapacaktın?
_ Fındık fıstık alırdım. Sinemaya giderdim.
Olur şey değil demeyin, bir çocuğun üstünü başını ancak anası, babası düşünür, onun üstü başı ne olursa olsun, fındık fıstığa daha çok muhtaçtır.
Çocukluk güzel şey. Çocukluk arzuların, hayallerin, ümitlerin, fantezilerin, olmaz güzelliklerin memleketinde yaşar.
Hüseyin daha küçük olsaydı ve daha küçük çocukların da hırsızlık yapması mümkün olsaydı, dokuz aylık yavruların hakim huzurunda ‘ ne için çaldın?’ sualine, şöyle cevap vermesi mümkündü. Gökteki ayı satın alacaktım.
Çocukluk güzel şey. Çocukluk arzuların, hayallerin, ümitlerin, fantezilerin, olmaz güzelliklerin memleketinde yaşar.
İnsan kadın bıçaklar mı?
Eskiden erkekler böyle değildi?
Şimdiki erkeklerin güçleri kadınlara mı yetiyor?
Çocukluk güzel şey. Çocukluk arzuların, hayallerin, ümitlerin, fantezilerin, olmaz güzelliklerin memleketinde yaşar.
Söyledim. Ne bileyim ben? Buradaki gibi söyledim.
– Başın nerede?
– Üstümde.
– Aklın?
– Aklım içinde değil. Onu kaybettim.
rüyanı hiçbir korkunç hayat kirletmez.
Oradan, senin insan olarak, pişman olarak çıktığını görmek için hepimiz seni bekliyoruz, çocuğum Yalnız ve yalnız yaptıklarına pişman ol
Artık bunu düşünme küçüğüm
Gözlerinde hâlâ iyiliğe dönmeye müsait ışıklar, yüzünde hâlâ zekânın verdiği ince, şeytani hatlar vardır.
İnsan kadın bıçaklar mı? Eskiden erkekler böyle değildi? Şimdiki erkeklerin güçleri kadınlara mı yetiyor?
Hepimiz insanoğluyuz. Benim de kendime göre düşüncem vardır.
Benim başım yerinde değil ki
Başın nerde?
Üstümde.
Aklın?
Aklım içinde değil. Onu kaybettim
Bu dünya da insanın başına herşey gelir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir