İçeriğe geç

Libya’nın Kaddafisi Kitap Alıntıları – Mansur Ömer El-Kihya

Mansur Ömer El-Kihya kitaplarından Libya’nın Kaddafisi kitap alıntıları sizlerle…

Libya’nın Kaddafisi Kitap Alıntıları

“Gelişmiş toplumlar devrimlerden ders çıkardılar ve devrimlerin hemen ardından ideolojilerini belirginleştirip bu yeni ideolojinin kültürlerine yumuşak bir şekilde nüfuz etmesini sağlayacak kurumlar oluşturdular.”
“Yoksullukla burun buruna olan bir ülke için akıllıca hareket etmek ve doğru dürüst bir dış politika izlemek bir tercih değil, zorunluluktur.”
“Arap-Afrika Bankası ile bir İtalyan şirketi olan FIAT, dünya piyasasındaki ticari faaliyetlerini sürdürebilmek için Libyalılarla olan ortaklıklarına son vermek zorunda kaldılar.”
“Libya’nın dış politikasıyla ilgili en tartışmalı konu, ülkenin Güney Afrika’daki ANC, Almanya’daki Red Bridge (Kızıl Köprü) ve İngiltere’deki IRA gibi dünyanın dört bir yanındaki terör örgütlerini gizlice desteklemesidir.”
“Libya’nın çevresindeki ülkelerle yaşadığı tüm bu çatışmalar çok sayıda Libyahmn hayatını yitirmesine, ülkenin zenginliklerinin harcanmasına ve prestijini kaybetmesine neden oldu.”
“General Kaddâfî iktidara geldiği günden itibaren komşularına Evrensel Üçüncü Teori’sini benimsetmek için çabaladı durdu. Sonuçta Libya’yı altı komşusun beşiyle silahlı çatışma içine sürükledi.”
“Kaddâfî’nin devletsiz toplumunda otorite seçimle değil, tıpkı kabilelerde olduğu gibi ortak kararla belirleniyor.”
“Kaddâfî Libya halkının değişim isteğini temsil ediyordu ve gelecek yirmi beş yıl içinde Kaddâfî yüzünden çekecekleri acılardan bihaber olan halk ona inanıyordu.”
“Libya 1951 yılından bu yana, her ikisi de Libya halkını doğru dürüst yönetmeyi başaramayan iki farklı rejim tarafından yönetildi.”
“Castro, Kennedy için; Nâsır, Başbakan Eden için ne ise Kaddâfî de Reagan için oydu: Diğer ülkelere devrim ruhu aşılayan ve Amerika ile Ingiltere’nin dünya çapındaki çıkarlarını zedelemeye çalışan bir adi.”
“Arap tarihi evlilik dışı ilişkilerden dünyaya gelen ve kendilerinin meşru kardeşlerinden, babalarından, hatta soylarından bile daha üstün olduklarını kanıtlamaya çalışan ünlü karakterlerle doludur.”
“1986 yılının nisan ayında ABD’nin Trablus’a düzenlediği bombalı saldırılardan birkaç ay sonra Libya hükümeti okullardaki İngilizce ve Fransızca eğitimini durdurdu.”
“General Kaddâfî, Suriye düşmanı ve İran Körfezi’ndeki “gerici” Arapların “yardakçısı” olarak gördüğü Irak lideri Saddam Hüseyin’i destekleyen Sovyetler Birliği’ni “ikiyüzlülükle” suçladı.”
“1978 yılından sonra Libya, 18 ila 56 yaş arasındaki bütün erkek vatandaşlarının ordu mensubu olduğu bir Sparta toplumu hâline geldi.”
“Kaddâfî, 1974 yılında Kıbrıs meselesi yüzünden Türkiye ile Yunanistan arasında çıkan anlaşmazlık esnasında da aynı şekilde davrandı ve Türkiye’ye de bir Northtop F-5As filosu gönderdi.”
“Kaddâfî, Sudanlı iki önemli komünist lideri taşıyan bir İngiliz uçağını Libya’ya iniş yapmaya zorladı ve darbe yapmayı planlayan bu iki komünisti Hartum’da asılmak üzere Sudan Devlet Başkanı Numeyri’ye teslim etti, böylece komünizm karşıtı duruşunu bir kez daha kanıtlamış oldu.”
“Kaddâfî’ye göre bütün siyasi partiler bireyleri köleleştiriyordu fakat Yeşil Kitap’ta açıkça ifade ettiği üzere, insanları en fazla köleleştiren siyasi partiler komünist partilerdi.”
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
“Libya Mısır’a, Camp David Anlaşması’nı yürürlükten kaldırması karşılığında 5 milyar dolar teklif etti fakat Libya’yla yakın ilişkiler kurmaktan kaçman Hüsnü Mübarek bu teklifi reddetti.”
“Daha önce ülkesini kendi elleriyle Nâsır’a veren Libya lideri, şimdiyse Mısır’ı Sedat’tan “çalmaya” çalışıyordu.””
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
“İşin ilginç yanı Kaddâfî Libya dışındaki Islami hareketleri desteklerken Libya içindeki bütün İslâmî hareketleri şiddetle bastırdı.”
“Kaddâfî’nin Sudan’daki ayrılık ateşlerini körüklemesi, ülkede bir iç savaş yaşanmasına, ekonominin çökmesine, kasaların boşalmasına, halkın fakirleşmesine ve telef olmasına, idari kuramların yıkılmasına ve Iran’dakine benzer fanatik İslamcı bir hükümetin iktidara gelmesine sebep oldu.”
“Belki de Kaddâfî’nin Sudan’da yaptığı en alçakça eylem, bu fakir Afrika ülkesindeki ayrılıkçı hareketleri maddi olarak desteklemekti.”
“Yaşanan çatışmalar Lübnan’ı parçaladı ve Arap dünyasındaki siyasi, kültürel ve sosyal uyanışı daha en başında sona erdirdi.”
“…1975 öncesinde Lübnan, Arap dünyasının mevcut durumunu tehdit eden siyasi, ideolojik, sosyal ve kültürel faaliyetlere ev sahipliği yapıyordu.”
“Arap liderler bir taraftan oturup Arap birliği kavramı üzerine konuşuyorlar, diğer taraftan da bunun gerçekleşmemesi için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlardı.”
“1970 yılından itibaren Lübnan haricindeki Arap ülkelerinin tamamı monarşi, askerî diktatörlük ve ılımlı askerî yönetim gibi demokratik olmayan rejimler tarafından yönetildi.”
“…Kaddâfî’nin izleyeceği politikalar az da olsa tahmin edilebiliyordu. Kaddâfî izleyeceği politikaları, Kahire’de alınan kararlara, Arap milliyetçiliğine ve Nâsırist bakış açısına göre belirliyordu.”
“Geleneksel olarak Müslümanlar kâfirlerle iki şekilde ilişki kuruyorlardı; ya onları İslam’a döndürüyor ya da onlarla savaşıyorlardı. Dolayısıyla Müslümanlara özellikle de Libyalılara göre pek çok siyasi yönetim şekli kabul edilebilirdi ancak komünizm asla.”
“Başka bir sefer, ülkede Batı’ya özgü müzik aletlerinin sayısının çok fazla olduğunu düşündü ve enstrümanları toplatıp yaktırdı.”
“Bir keresinde, birinci el otomobillere çok fazla para ödenmesinden rahatsız olduğunu ifade ederek birinci el araba satın alınmasını yasakladı ve çok sayıda ikinci el araba ithal etti. İşin ilginç yanı ithal ettiği ikinci el arabaları birinci el fiyatına sattı.”
“Örneğin, 1977 yılında Kaddâfî, her ailenin kendi yumurta ihtiyacını karşılaması gerekçesiyle her evde tavuk beslenmesini emretti. Bu karar üzerine yurt dışından tavuk ve kafes ithal edildi. Bu kafesler 57 Libya dinarı (1997 döviz kuruna göre 150dolar) karşılığında hükümet tarafından vatandaşlara satıldı.”
“Kanuna saygısı olmayan Kaddâfî’nin avukatlara saygı duymaması gayet normaldi. Ona göre avukatlar hiçbir işe yaramazdı. Devrim komiteleri zaten masumla suçluyu birbirinden ayırabilecek kapasitedeydi.”
“General Kaddâfî bile, bir taraftan ülkedeki kabilelerin varlığını kınarken bir taraftan da mensubu olduğu kabilenin güçlenmesi için çalışıyor ve ülkedeki en önemli makamlara kendisiyle aynı kabileden gelenleri atıyor.”
“…ilkokul eğitiminin kaldırılmasını ve eğitimin çocuklara evde aileleri tarafından verilmesini destekliyor. Kadınların %50’sinden fazlasının okuma yazma dahi bilmediği bir ülkede böylesi bir düşüncenin hayata geçirilmesi, eğitime suikast düzenlemekten başka bir şey değildir.”
“Kaddâfî rejimi hiçbir zaman açık ve dürüst davranmadı ve Libya’nın tüm servetinin nasıl olup da ortadan kaybolduğu bir sır olarak kaldı.”
“Kabileler arası rekabetten ve kan davalarından korkan Kaddâfî, toprağın tek ve mutlak sahibinin Allah olduğunu ve ancak toprağı işleyenin onun nimetlerinden yararlanabileceğini ifade ederek toprak meselesini tam bir belirsizlik noktasında bıraktı.”
“2000 kilometre uzunluğunda sahili olan bir ülkenin deniz suyunu arıtacak tesisler kurmak yerine, neden saçma sapan ve verimsiz projelere milyonlarca dolar harcadığını anlamak oldukça zor.”
“Bunlardan üçü; Ali Mansur el-Kaddâfî (istihbarattan sorumlu), Ahmed İbrahim el-Kaddâfî (ideolojik destek sağlamakla sorumlu) ve Muhammed el-Meczûb el-Kaddâfî (komitenin ilişkilerinin yürütülmesinden sorumlu) idi.”
“Ülkede adında ya da konumunda herhangi bir değişim olmayan tek şey, ülkenin yegâne güç kaynağı olan Kaddâfî ve onun yakın çevresiydi.”
“Bir toplum zamanla, işkenceler ve cinayetler de dâhil olmak üzere fiziksel baskının her türüne alışabilir, fakat sürekli belirsizliğin sınırlarında yaşamanın yarattığı psikolojik travma, toplumun zamanla alışabileceği bir şey değildir.”
“Kaddâfî’nin ülkenin siyasi yapısında periyodik olarak gerçekleştirdiği ani değişiklikler, aslında rejim üzerindeki yerel baskıları bir nevi dağıtma tekniğiydi.”
“Kaddâfî, 1 Eylül 1994’te 250 arındırma komitesi kurulmasını emretti. Bu komitenin görevi Libya halkının mal varlığını tespit etmekti. Ülkedeki bütün vatandaşlar, sahip oldukları tüm mal varlığını ve bu mal varlığını hangi yolla elde ettiklerini, yaşadıkları bölgedeki arındırma komitesine periyodik olarak bildirmek zorundaydı. Bunu yerine getirmeyen vatandaşlar otoritelerce yakalandığı takdirde elleri kesilerek cezalandırılıyordu.”
“1994 yılına kadar komitelerin yönetimi Kaddâfî’nin akrabalarının ve ülkenin önde gelen kabilelerine mensup birkaç kişinin elindeydi.”
“Bir kısmı tam olarak ne olduğunu anlamadan yeni sistemi destekledi. Yeni sistemi destekleyenler arasında, neredeyse hiç bir ahlaki değere sahip olmayan, kinden ve hırstan gözü kararmış fırsatçılar da vardı.”
“Toplum tam anlamıyla parçalanmıştı; baba oğula, işçi işverene, ev sahibi kiracıya, esnaf müşteriye, öğrenci öğretmene, kadın erkeğe, fakir zengine, Arap milliyetçisi tecritçiye; Nâsırcı, Baas’a karşı cephe aldı.”
“Darbe hazırlıkları esnasında klasik İngiliz sömürgeciliği taktiği olan parçala-yönet politikasını izledi. Libya toplumundaki mevcut bölünmeleri arttırmak suretiyle ülkede tam bir kaos yarattı.”
“Tamamen kendi yetkisi altında faaliyet gösteren ve kimseye hesap vermek zorunda olmayan bir devlet kurmaya karar verdi.
“Libya’nın daha önceki liderleri gibi Kaddâfî de ülkenin aydınları tarafından sorguya çekilmekten ve yetersizliklerinin bu aydınlar tarafından gözler önüne serilmesinden nefret ediyordu.”
“Uluslararası petrol piyasasının ambargosu ve bunu takiben Amerika Birleşik Devletleri (1986) ve Birleşmiş Milletler (1992) tarafından uygulanan ambargolar Libya’nın petrol rafi ne kapasitesinin düşmesine neden oldu.”
“Ülke, elindeki nakit parayı kâr getirecek alanlara yatırarak tarımsal üretimin düşük olduğu dönemler için daimi bir gelir kaynağı sağlayabilir.”
“Kısacası, para kazanmak, bir yerlerden para elde etmekten çok daha önemlidir. Dolayısıyla büyük miktarda paraya sahip olmasına rağmen Libya, hâlâ fakir bir ülkedir çünkü bu parayı yeniden kazabilme imkânı yoktur.”
“Ancak ülke, bu bağımsızlığı sağlayabilmek için bu kez Batı’nın ileri düzeydeki teknolojisine bağımlı hâle geliyor. Petrolden elde edilen gelir gerekli tarımsal ürünleri alabilecekken Libya’da petrol, tarımsal üretim için satılıyor..”
“1970’te sahil kesimindeki elektrikli su pompaları artık deniz suyu çekmeye başlayınca yer altı su kaynaklarının sınırsız olduğuna ve hiçbir düzenleme ya da planlama yapılmadan kullanılabileceğine dair kanının yanlış olduğu ortaya çıktı.”
“Ordu mensupları ülkeyi devraldıklarında ülke sadece kendini besleyemeyecek durumda değil, aynı zamanda sanayi sektöründen ve ekonomik ya da endüstriyel bir orta tabakadan yoksundu.”
“Siyaset yapmaya ya da herhangi birşekilde muhalif tavır sergilemeye kalkışanlar hemen sindiriliyor ya da çok sıkı denetim altına alınıyordu.”
“Libya halkının büyük çoğunluğu gerçekleşen darbeye şaşırmadı çünkü ordunun, iktidarı sarayla yakın ilişkileri olan küçük güçlü bir grup ile polis ve askerleri kontrol eden birkaç generalin elinden kolayca alabilecek kadar güçlü olduğunu biliyordu.”
“Maddi bakımdan oldukça iyi durumda olan yeni toplumsal tabakayla, hâlâ ilkel koşullarda yaşayan geniş kitleler arasındaki kaçınılmaz çatışma, toplum içindeki yeni düşmanlıkların kaynağı oldu.”
“Libya’da beden gücüyle yapılan işler aşağı görülüyordu ve lise veya üniversiteye giden gençler bedenleriyle çalışmanın, seviyelerinin çok altında bir faaliyet olduğunu düşünüyordu.”
“Elde ettikleri geliri üretim sektörünün altyapısını oluşturmak için harcayan ülkeler, Libya gibi rantiye (gelirci) devlet değil, üretici ve verimli bir devlet olmayı başardılar.”
“Libya ekonomisinin tamamı, yabancıların kontrolü altındaki petrol sektörü için yardımcı hizmetler sağlamaya yöneldi.”
“Rantiye (gelirci) devlet, ekonomik büyüme süreciyle bağlantılı olan sosyal ve örgütsel değişikliklerin hiçbirini yapmadan, kişi başına düşen gelir oranlarını arttırabilir.”
“Petrol üretiminin başlamasından birkaç yıl sonra Libya da ihracat yapan ülkeler konvoyuna katıldı. Ancak Libya’daki şartlar hiç olmadığı kadar kötüydü. Ülke, maddi açıdan zengin olmasına rağmen hiçbir gelişme kaydedememişti.”
“Libya’nın idari kurumlan henüz gelişmiş olmadığından ülke, komşulannın, güçlü devletlerin ve uluslararası toplumun “iyi niyetine” güvenmek zorundaydı.”
“Faşistler, Libya’nın en verimli bölgesinden 225.000 hektarlık alana el koydu ve buraya 100.000’den fazla İtalyan köylü yerleştirdi.”
“Özellikle sömürgecilik Libya için çok yıpratıcı oldu. İtalya, yerli Arap halkını çepeçevre sardı ve onları hem geleneksel gelir kaynaklarından hem de sömürgecilikle birlikte gelebilecek muhtemel faydalardan mahrum bıraktı.”
“1978’de Libya, Karl Marks’ın “devleti susturma” dediği duruma şahit oldu.”
“Sistem içerisindeki yapılar, sistemin amaç ve ilkelerini Kaddâfî’nin tanımladığı şekliyle kabul etmeyenlere kapalıydı.”
“Sistem daha çok kabile sistemi gibi işliyordu; sistemi benimsemeyen bireyler toplum dışına itiliyor dolayısıyla da sistemin sunduğu imkânlardan yararlanamıyordu.”
“Sistem yandaşları, herhangi bir uzlaşmanın sistemin geçerliliğini ve işlevselliğini tehdit edeceğini düşünüyordu.”
“Doğası gereği yeni fikirlere karşı tepkili olan bir topluma, uyumlu olma bilincini empoze etmeye çalışmak belki de boşa kürek sallamaktan başka bir şey değildi.”
“Siyasi mücadele sonucunda adaylardan birinin oyların % 51’ini alarak iktidara gelmesi, sahte bir demokrasidir çünkü seçmenlerin % 49ü oy vermedikleri bir yönetici tarafından yönetilmeye mecbur bırakılır. Bu diktatörlüktür.”
“Yirmi bir ast subay tutuklandı, savaş mahkemesine çıkarıldı ve kurşuna dizilerek öldürüldü. İdamların ardından silahlı kuvvetler dağıtıldı ve önemli görevlere Kaddâfî’nin yakınları ve aile üyeleri getirildi.”
“Darbe girişimlerinin ilki Ömer el-Mihayşî, İkincisi ise Beşir Havadî tarafından gerçekleştirildi. Girişimle şiddet kullanılarak bastırıldı, al- Maheşî ve Havadî hapse atılırken darbe girişimine katılan diğer kişiler idam edildi.”
“Devrimin “ücretli işçiler değil ortaklar” sloganına uygun olarak işçi çalıştıran bütün şirketler, mülkiyetlerinin yarısını işçilere devretmeye zorlandı.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir