Amin Maalouf kitaplarından Leon Afrikalı kitap alıntıları sizlerle…
Leon Afrikalı Kitap Alıntıları
&“&”
“ Bu kent , onu yağma etmek isteyenlerce korunmakta , kendisine düşman olanlarca yönetilmekte. “
Bir insan piramitlerin yakınındaki bir kulübede mutluluğu bulabilmişse, niye bir sarayın düşlerini kurar!"
….yüreğinde bana ilişkin anıların kirlenmesine izin verme!
Erdem, eğer bazı kabahatlerle yumuşatılmazsa sağlıksız, inanç kimi kuşkularla gölgelenmezse acımasız olur"
Bir toplum en güçsüz bireyini yalnız bıraktığı anda dağılmaya başlar.
ölüm gelecek,sonra da denizin dalgaları,sonra da kadın ve o kadının meyvesi dönecekler.
Oldum olası, seni seviyorum demeye utanmışımdır, fakat gönlüm sevmekten hiçbir zaman utanç duymamıştır.
“Ülkemin insanları işte bundan kaçınıyorlar. Bir insan, kendini, Yaradan’ın yerine koymak isteyebilir diye.”
“Peki, başkalarının yaşamasına ya da ölmesine karar veren sultan bir ressamınkinden daha büyük bir sövgüyle kendini Yaradan yerine koymuyor mu? Ya da köleleri olan, onları alıp satan biri?”
“Peki, başkalarının yaşamasına ya da ölmesine karar veren sultan bir ressamınkinden daha büyük bir sövgüyle kendini Yaradan yerine koymuyor mu? Ya da köleleri olan, onları alıp satan biri?”
İnsanlar yabansı bir alışkanlıkla,kendilerini korkutan hayvanların adını alırlar, kendilerine bağlı hayvanların adlarını hiç almazlar. İnsanlar kendilerine kurt denmesinden hoşlanırlar da köpek denmesinden hoşlanmazlar.
…Zekam Roma’da gelişti, tutkum Kahire’de , üzüncüm
Fas’ta , çocukluk saflığımsa hala Granada’da yaşıyor.
Fas’ta , çocukluk saflığımsa hala Granada’da yaşıyor.
. ..dünya öyledir ki çoğu zaman kusur, erdemin bir koludur.
İnsanların görüşünü dar bulduğun zaman kendi kendine Tanrı’nın ülkesinin çok geniş olduğunu söyle; O’nun elleri çok geniştir, O’nun yüreği de çok geniştir. Uzaklara gitmek, denizler, sınırlar, ülkeler, inançlar aşmak fırsatı çıktığı zaman hiç duraksama.
Beni böyle güçsüz yaratmış olan ulu tanrım, bir gün beni güçsüzlüğümden kurtaracak mı?
Ne çok anne, bir gün bir gölgeyi kucaklamak korkusuyla çocuklarına çok bağlanmamak için çaba göstermiştir.
Ozanın dediği gibi,
Ölüm yaşamımızın iki ucundan tutmakta:
Yaşlılık ölüme, çocukluktan daha yakın değildir."
Ozanın dediği gibi,
Ölüm yaşamımızın iki ucundan tutmakta:
Yaşlılık ölüme, çocukluktan daha yakın değildir."
Öyle yalanlar var ki onlardan ağızdan çok kulaklar sorumludur.
Kimileyin bir an görmek bile bir nesnenin yeri doldurulamaz olmasını sağlayabilir."
Senin de benim yanlışlarıma benzer saygıyı duymanı dilerim oğlum. Senin de kimi zamanlar böyle yanlışlara düşmeni dilerim.
Yitik bir ülke, çok yakın bir akrabanın ölüsü gibidir. Onu saygıyla göm ve sonsuz yaşama inan.
Fakat dünya öyledir ki çoğu zaman kusur, erdemin bir koludur. En iyi eylemler, en kötü nedenler uğruna ve en kötü eylemler de en iyi nedenler uğruna gerçekleştirilir.
Tanrı’ya beni uğursuzluklardan koruması için dua etmiyorum. Böyle durumlarda beni umutsuzluktan koruması için dua ediyorum.
– Bir insan piramitlerin yakınındaki bir kulübede mutluluğu bulabilmişse, niye bir sarayın düşlerini kurar..?
12 yaşındayken hayvanlarla insanları karşılaştırdığımda hayvanların daha zararlı olacaklarına inanırdım.
İslamin en parlak çağı, halifelerin akıllı kişilere ve çevirmenlere altınlar dağıtıp, akşamları yarı esrik ozanlarla hekimlik ve felsefe konularını tartıştıkları dönemdi. Müslümanlar, suskunluk, korku ve tekdüzeliğin ruhlarını karartmasından ötürü güçlerini yitirmişlerdir.
Binlerce aç insanın karnını doyurabilecek, binlerce yetimin yüzünü güldürecek denli çok parayı nasıl , ne zaman, hiç utanmadan, hesapsızca, yalnızca kendi hoşnutluğunuz için harcadınız?
Beni böylesine güçsüz yaratmış olan Ulu Tanrım, bir gün beni güçsüzlüğümden kurtaracak mı?
Tanrı istediklerine doğru yolu gösterir, ötekilere de yok olma yolunu.
Granada kadınları için özgürlük, sinsi bir köleliktir, kölelikse incelikli bir özgürlük.
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
Bütün diller ve bütün dualar benin dillerim, benim dualarım. Fakat ben hiçbirine ait değilim.
Ben hiçbir ülkeden, kentten ya da boydan değilim. Yolların oğluyum ben, ülkem kervan, yaşamımsa yolculukların en beklenmedik olanı.
Bir insan ister altın, ister akıl yönünden varsıl olsun, onlardan yoksun olanlarla çok dikkatli konuşmalıdır…
Erdem, eğer bazı kabahatlerle yumuşatılmazsa sağlıksız, inanç kimi kuşkularla gölgelenmezse acımasız olur…
En iyi eylemler, en kötü nedenler uğruna ve en kötü eylemler de en iyi nedenler uğruna gerçekleştirilir.
Kentler tehlikeli, bütün imparatorluklar yiyip yok edici, Tanrı’nın inayeti ise anlaşılmazdı.
Belki de varsıl ve güçlü insanların yazgısıydı bu. Varsıllıklarını kazanmakta yetenekten çok talihin etkili olduğunu görürlerse, talihe metresleriymiş gibi bakıp ona tıpkı bir totem gibi saygı gösterirler.
Bir geminin fazla yükünü denize atması gibi yazgım da bana yeni gelecekler hazırlamak için kimi şeyleri silip süpürüyordu.
Binlerce aç insanın karnını doyurabilecek, binlerce yetimin yüzünü güldürecek denli çok parayı nasıl, ne zaman, hiç utanmadan, hesapsızca, yalnızca kendi hoşnutluğunuz için harcadınız?
Ölüm yaşamımızın iki ucundan tutmakta:
Yaşlılık ölüme, çocukluktan daha yakın değildir.
Yaşlılık ölüme, çocukluktan daha yakın değildir.
“Ölüm yaşamımızın iki ucundan tutmakta:
Yaşlılık ölüme, çocukluktan daha yakın değildir.”
Yaşlılık ölüme, çocukluktan daha yakın değildir.”
İnsanlar ( Endülüslü müslümanlar) kendilerini Frenklerin düşüncelerine ve geleneklerine karşı korumak için &‘genelek’ i bir kale yapıp kendilerini bu kaleye kapattılar. Granada artık yalnızca yetenekten yoksun, korkak taklitçiler yetiştiriyordu.
Kimse, yazgının elçisine sitemde bulunamaz"
Erdem, eğer bazı kabahatlerle yumuşatılmazsa sağlıksız, inanç kimi kuşkularla gölgelenmezse acımasız olur"
Hiç kimse bir işi ellerini ya da kesesini örselemeden öğrenemez…
Günün anlamı olması için gece, konuşmanın anlamı olması için sessizlik, barışın anlamı olması için savaş gereklidir.
Bir toplum en güçsüz bireyini yalnız bıraktığı anda dağılmaya başlar.
Oldum olası seni seviyorum demeye utanmışımdır,fakat gönlüm sevmekten asla utanç duymamıştır.
Çölden sonra her kent güzeldir, her vaha cenneti andırır.
Başlarken
Yine de hiç kuşkun olmasın, Afrikalı Leo da gezgin Leo da bendim.
Yine de hiç kuşkun olmasın, Afrikalı Leo da gezgin Leo da bendim.
Felaketler karşısında kadınlar eğilir, erkekler kırılır.
-Piramitlere ilişkin daha neler söylüyor bu İbni Battuta?
-Onları, yıldızların devinimlerini çok iyi bilen, tufanı önceden haber veren bir bilge kişinin yaptırdığını. Piramitleri şu nedenle yaptırmış: sanatın ve bilimin bütün yaptıklarını buralarda saklayıp yok olmalarını önlemeyi amaçlamış.
-Onları, yıldızların devinimlerini çok iyi bilen, tufanı önceden haber veren bir bilge kişinin yaptırdığını. Piramitleri şu nedenle yaptırmış: sanatın ve bilimin bütün yaptıklarını buralarda saklayıp yok olmalarını önlemeyi amaçlamış.
Varaıllık ve güç, sağduyunun düşmanıdır. Bir buğday tarlasında kimi başakların dik durduğunu, kimilerinin de boyun büktüğünü görmüyor musun? Dik duranların içi boştur. Öyleyse, seni bana getiren, sana varsıllık yollarını açan alçakgönüllülüğü elden bırakma.
Bir kentte yaşarken, sultanın koruması altında bulunmanın karşılığında, saygınlığını ve özsaygınlığını yitirmeyi baştan kabul ediyorsun demektir. Sultansa seni korumayacak olsa bile, bedeli sana en ağır biçimde ödetir. Kentlerden uzakta, ovalarda veya tepelerde yaşadığın zaman sultandan, askerlerinden ve vergi toplayıcılarından uzaktasın. Bu kez de yağmacı göçer boylarla, Araplarla, dahası her yana yayılmış Berberilerle başın derde girer. Taş taş üstüne koysan yakında yıkılacak korkusunu taşırsın hep. Eğer yolların geçmediği, ulaşılması çok zor bir yerde yaşarsan elbette ki saldırılardan ve boyun eğmekten kurtulursun ama bu kez de tıpkı hayvanlar gibi yaşarsın. Yoksul, eğitimsiz ve korkulu.
Kervan yolu, bilgi, varsıllık getirir. Dağlarsa koruma ve özgürlük sağlar. Siz kent insanları için altın ve kitap kolay ulaşabileceğiniz yerlerdedir ama önlerinde boyun eğdiğiniz sultanlar da vardır…
Bir toplum en güçsüz bireyini yalnız bıraktığı anda dağılmaya başlar.
Çünkü varsallık ve güç, sağduyunun düşmanıdır. Bir buğday tarlasında kimi başakların dik durduğunu, kimilerinin de boyun büktüğünü görmüyor musun? Dik duranların içi boştur.
Bir toplum en güçsüz bireyini yalnız bıraktığı anda dağılmaya başlar.
Bir toplum en güçsüz bireyini yalnız bıraktığı anda dağılmaya başlar.
Çok sevilen birinin ölümünün neden olduğu acıyı dindirmek için yorgunluktan daha iyi bir yol var mı?
Bir geminin fazla yükünü denize atması gibi yazgım da bana yeni gelecekler hazırlamak için kimi şeyleri silip süpürüyordu.
Yaşlı bir ağacı yabancı bir toprağa dikemezsiniz.
“Binlerce aç insanın karnını doyurabilecek, binlerce yetimin yüzünü güldürecek denli çok parayı nasıl, ne zaman, hiç utanmadan, hesapsızca, yalnızca kendi hoşnutluğunuz için harcadınız?”
Çatışma benim içimdeydi, yine benim içimde çözümlenecekti.
Varsıllık bir insanın sahip olduklarında değil, fakat, varsıllığı olmadan yaptıklarındadır.
Bana hep yüreğinin en kötü yanını gösterdi.
Siz bir şeyden tiksinebilirsiniz;fakat o şey sizin için yararlı olabilir. siz bir şeyden çok hoslanabilirsiniz;fakat o şey sizin için zararlı olabilir.Tanri en iyisini bilir,siz bilemezsiniz."
İnsanlar, yabansı bir alışkanlıkla, kendilerini korkutan hayvanların adını alırlar, kendilerine bağlı hayvanların adlarını hiç almazlar. İnsanlar kendilerine kurt denmesinden hoşlanırlar da köpek denmesinden hoşlanmazlar.
Bir toplum en güçsüz bireyini yalnız bıraktığı anda dağılmaya başlar.
“Bir insan ister altın, ister akıl yönünden varsıl olsun, bunlardan yoksun olanlarla konuşurken çok dikkatli olmalıdır.”
İnsanlar, yabansı bir alışkanlıka, kendilerini korkutan hayvanların adını alırlar, kendilerine bağlı hayvanların adlarını hiç almazlar. İnsanlar kendilerine kurt denmesinden hoşlanırlar da köpek denmesinden hoşlanmazlar."
Bir daha beni hiç görmeyebilirsin de. Ya da ayda yalnızca bir kez görebilirsin. Şimdi haftanın iki, üç, beş gününde seninle birlikteyim, görüşemediğimiz günler için yakınıyorsun."
"Seninle birlikte olduğum günleri saymıyorum ki. Benim için bitmez gibi görünen günler, seni görmediğim günlerdir."
Hiç kimse bir işi ellerini ya da kesesini örselemeden öğrenemez diyordum kendi kendime."
Ben öğrenim için gelmedim. Çünkü bilgi insanın kollarını ağır zinciler gibi aşağı doğru çeker. Sen hiç bir hukukçunun bir orduya komutanlık ettiğini ya da bir krallık kurduğunu duydun mu?"
Aşk, bir kuyunun kıyısında susuzluktur. Aşk çiçektir, meyve değil.
Çünkü varsıllık ve güç, sağduyunun düşmanıdır. Bir buğday tarlasında kimi başakların dik durduğunu, kimilerinin de boyun büktüğünü görmüyor musun? Dik duranların içi boştur. Öyleyse, seni bana getiren, ve böylece Tanrı’nın yardımıyla sana varsıllık yollarını açan alçak gönüllülüğü elden bırakma.