İçeriğe geç

Ledünni İlim Ve Hakiki Sevgi Kitap Alıntıları – Davud El-Kayseri

Davud El-Kayseri kitaplarından Ledünni İlim Ve Hakiki Sevgi kitap alıntıları sizlerle…

Ledünni İlim Ve Hakiki Sevgi Kitap Alıntıları

İlim su gibidir. Nasıl hayatın ve canlılığın kaynağı su ise  ilimde bütün varlığın kaynağıdır. Allah, varlığı ilmiyle yaratmıştır.
sûfilere göre ledünnî ilim, Allah’ın Hızır gibi gerçek veli kullarına doğrudan öğrettiği ilim demektir.
Ledünnî ilim kavramı, sûfîlerin Kehf Sûresi’nin 65. âyetinden esinlenerek ürettikleri bir kavramdır.
Kulum bana üzerine farz kıldıklarımı eda ederek yaklaştığı gibi hiçbir şeyle yaklaşmaz. Kulum nafilelerle de bana yaklaşır ki ben onu severim. Onu sevdiğimde onun kulağı, gözü, eli ve dili olurum. Öyle ki benimle işitir, benimle görür, benimle konuşur, benimle tutar ve benimle yürür.
Gerçekten Allah bir kulu sevdiğinde, Cebrâil’i çağırır ve ona:
Ben filanı sevdim, sen de sev, buyurur.
Cebrâil de onu sever. Cebrâil semâdaki meleklere seslenerek:
Allah filan kulunu sevdi, siz de sevin, der.
Semâ halkı da onu severler. Sonra da onun sevgisini yeryüzüne yayarlar.
Varoluşsal sevginin (el-muhabbetü’l-İcâdiyye) cümlesi, ister bilsinler ister bilmesinler, dendiği gibi, hakikatte Allah Teâlâ’ya talluk eder:

Bütün yönler, Sen’in güzellik güneşinle aydınlanır,
Her kalp sahibi Sen’i özler.
Ey ehline eşsiz güzellik bahşeden!
Herkes gerçekte Sen’in güzelliğine âşıktır.

Kâmil sevgi, Nebimiz (s.a.v.) gibi zâhirî ve bâtinî, ilmî ve halî, keşfî ve şuhûdî olarak mevcudatın en kâmili için olur; ancak en kâmili evreni var eden ve onun Yaratıcısı içindir. Allah hakikatleri en iyi bilendir.
Amr bin Osman el-Mekkî de şöyle dedi:

Sevgi, Yüce Allah’ın sırrıdır; onu yakîn bilgiye sahip ihlaslıların kalplerine yerleştirir.

Ben gizli hazineydim. Bilinmemi sevdim, bunun için mahlukatı yarattım ve onlara nimetler verdim. Onlar da beni bildiler

El-Aclûnî: Keşfü’l-Hafâ, c.3, s. 132, hadis no: 2016.

(Hızır’ın) çocuğu öldürmesi, Nefs-i Emmare’dir; anne ve babanın hayatını kurtarması, rûh ve kalptir; gemiyi parçalaması, riyâzette ve müşâhededeki bedendir.
her isteyen bulamaz, her bulan yaratıcısını bilemez, yaratıcısını her bilen değerini takdir edemez. Bunun için, Değerini bilip haddini aşmayan kula Allah acısın denmiştir.
Ey gönül! Mânâlar sırrının sözü sendedir,
Aradığın o şey, sendedir,
Kendi bedeninin karanlıklarını idrâk et,
Hayat suyu sendeyken, ölüyorsun.

Şeyh Evhâdüddin Kirmânî(k.s)

O halde, karanlıkların en yüksek mertebesi, kirli akılların, müşrik ve kâfir ruhların karanlığıdır. Sonra mânevî karanlıklar gelir; sonra da cismânî karanlıklar gelir.
Ceberût varlıklardan heybetli melekler ve nurlu akılların ilk saflarındaki varlıklar gibi, kendisinde imkânî yönü azalan her şeyin karanlığı azalır ve nurluluğu artar.
Allah, varlığı karanlıkta yarattı, sonra üzerine nurunu serpti o nuru elde edebilen kurtuldu, elde edemeyen dalâlette kaldı.

Hadîs-i Şerif

Kâfirler, hissî hayatla diri olmalarına rağmen, Allah’ın şu âyetlerinde belirtildiği gibi:

Sen ölülere şüphesiz işittiremezsin (Neml,80)

ölü olarak kabul edilmişlerdir.

Velî, beşerî sıfatları yok olmuş ve ilâhî sıfatlarla sıfatlanma ile yeniden var olmuş kimsedir.
***

Esirgeyen Bağışlayan Allah’ın Adıyla Güç ve Kuvvet ancak Allah iledir.

***

O halde hakiki sevgi son tahlilde çıkarsız sevgidir. Bu da Allah için sevgidir. Hz. Mevlânâ ve Erzurumlu İbrahim Hakkı gibi sûfîlerin dedikleri gibi sevgi, yaratılanı, Yaratan’dan dolayı hoş görmektir. Çünkü Yaratan’ın bizzat yaratıklarına sevgisi vardır.
***

Allah’ı sevmek demek, O’nu hakkıyla bilmek ve gereği gibi kulluk etmek demektir.

***

Davud el-Kayserî’ye göre, sevgi bilginin neticesidir. Dolayısıyla bilgi, sevgiden daha öncelikli ve önemlidir.
***
İnsanda sevginin hâkim olabilmesi için, insanın sürekli olarak hakiki ilim için Hızır gibi yolculukta olması gerekir.
Davud el-Kayserî’ye göre bu İlahî sevgilerin eseri olarak bütün canlı ve cansız varlıklar da kendilerinde sevgi taşırlar; bu insanda en yüksek seviyededir. Dolayısıyla insandaki ve diğer varlıklardaki sevginin kaynağı İlahî Sevgidir.
Allah malı istediğine ilmi isteyene verir
Her kalp sâhibi Sen’i özler!
Sevgilerin cümlesi, ister bilsinler ister bilmesinler, denildiği gibi hakîkatte Allah Teâlâ’ya tealluk eder:
Bütün yönler Sen’in güzellik güneşinle aydınlanır, her kalp sahibi Sen’i özler. Ey ehline eşsiz güzellik bahşeden! Herkes gerçekte Sen’in güzelliğine aşıktır.
Sevginin kendisine tealluk ettiği kemalâtın cümlesi Allah Teâlâ’dan feyezân ettiğinden, her sevgi aslen Allah içindir; Allah’tan başkası için olması, şairin dediği gibi o şeye tabi olmakladır.

Her güzelin güzelliği O’ndandır,
Her güzelin güzelliği O’na palavradır.

Sevgi, Yüce Allah’ın sırrıdır; onu yakın bilgiye sahip ihlaslıların kalplerine yerleştirir.
Hızır, İlahi izinle şüphesiz nebidir; fakat kendisinin şer’i nübüvveti yoktur.
Muhyiddin İbnu’l Arabi
İçini yaşatan, ölü olan her varlığı diri görür.
Sevgi, Yüce Allah’ın sırrıdır; onu yakın bilgiye sahip ihlaslıların kalplerine yerleştirir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir