T. Y. Mazer kitaplarından Lacivert – Amber kitap alıntıları sizlerle…
Lacivert – Amber Kitap Alıntıları
bitirdiğin bir ödev…”
Çoğu zaman göreceli bir kavram. Bazen bir annenin sıcak kucağı, babanın şefkatli bir bakışı, ilkbaharda güneşin doğuşu ya da sonbaharda yüzüne esen ılık rüzgar; bazense deliksiz bir uyku, keyifle içilen bir bardak çay ya da başarıyla bitirdiğin bir ödev…
Bu gözyaşları, onlar kendi hikâyelerini anlatır.
Ama duydukları,kuşların sesleri değildi.
Stephen-Crossfire
Bütün gece veye yüzyıllar sürse de
Saklanacak bir yere ihtiyacım var ama
Yakında bir tane bulamıyorum
Canlı hissetmek istiyorum,
Dışarıda korkumla savaşabilirim.
Sen söyle? dedi tek kaşını kaldırarak. Beni en iyi tanıyan kişi sensin.
Ben mi? dedim gözlerimi açarak. Benim seni çok iyi tanığımı düşünüyorsun. Başımı sallayarak bu sıradışı an karşısında kendime gelmeye çalıştım. James Hunter , sıradan bir üniversite öğrencisinin onu tanıdığı düşünüyor. Gururumu okşadınız, Bay Hunter.
Yaptığım ufak çaplı şaka karşısında, yüz hatlarının serleştiğini gördüm. Yanlış anlamasını sağlayacak birşey söylemiştim?
Kendini sıradan olarak tanımlama , dedi keskin bir sesle,
Sahi James ? dedim çatalımı sert bir şekilde tabağın yanına bırakarak. Ne görüyor olabilirsin? diye sorduğumda benim sesim de gergin çıkmıştı.
Kadife dokunuşunu çeneme değdirirken sesinin yumaşadığını hissettim. Beni cennetin varlığına inandırdığını görüyorum.
Kapı arkasından çarparken James, özlemle, şaşkınlıkla ve dudaklarında ufacık bir gülümseyle karısının ardından baktı.
Duş almaktan vazgeçip kendini doğruca yatağa bıraktı. Tek isteği, az önce orada yatan sevgilisinin bedeninin sıçaklığını biraz olsun tatmaktı
Ancak Edepsiz bana bakmaya devam ediyordu. Gözleri ben de olmasına rağmen arabayı kusursuz bir şekilde kullanıyordu ancak bakışlarına tahammül edemediğim için ses tonunumu yükselttim.
James, sana söylüyorum!
Kıstığı lacivertlerini yumuşatarak kafasını eğdi ve inatçı bakışlarını sürdürdü. Söylediklerim en ufak bir etki yaratmamış gibi görünüyordu.
Çok güzel kokuyorsun.
Yanlış mı duymuştum?
Derin ve sıkkın bir nefes aldım. Sanıyorum kendini rolüne erken kaptırdın, performansını içeri sakla.
Onun tavrını taklit ederek ifadesiz bir şekilde önüme döndüm.
İnce parmaklarını saçlarından geçirerek bir süre yüzümü inceledi. Seni tanıyorum, dedi keskin bir sesle. Senin tahmin ettiğinden çok daha fazla. Bu sadece aldığım eğitimle seni okumaktan ibaret değil.
Elleri benimkileri yakalarken, nefesi daha çok yaklaşmıştı.
Bunun oyun olmadığını zaten bildiğini, gerçek olduğunu her hücrende hissettiğini biliyorum.
Mike yüz ifademi okumuş olacak ki muzipçe sırıttı.
Gülme, dedim dişlerimin arasından
Buna karşılık olarak James’i taklit etti. Aslında çok basit.
Yüzümü buruşturup önüme döndüm. James ifadesiz yüzünü takınmış bize bakıyordu. Bitti mi? dedi Mike’a. Sesi profesyoneldi.
Aslına bakarsanız profesör, Beren arkadaşım devamlı saçımı çekiyor, dedi Mike. Ses tonu bir öylesine ciddiydi ki gözlerim bu çoçukca davranışı karşısında kocaman açıldı. Mike’a dönüp
Zevzek! diye fısıldadım. Ne yapıyorsun?
Mike omuz silkti. David bile elini yüzüne kapamış, gülüşünü gizliyordu.
Elizabeth yerine Beth desem? diye sordum. Elizabeth çok uzun, görev esnasında Elizabeth diye bağırmak zahmetli oluyor.
Her zamanki gibi göz devirdi. Ardından ekledi. Asla Beth olmaz. illa kısaltmak istiyorsan E de.
E ne ya dedim yüzümü buruşturarak. Konuşmaya zahmet etmez gibi. Bana B diye seslenildiğini düşünemiyorum.
Kısa olmasını istiyen sendin, dedi.
Beth’in nesi var ki? diye sordum. Hatta beğenmediysen Betty de diyebilirim. Betty Boop’u çok severim.
Elizabeth dehşet içinde yüzüme baktı. Ortam uygun olsa bu haline kahka atardım.
Aman Tanrım sen nasıl bir pallyanna’sın? dedi ondan beklemediğim kadar abartılı bir şekilde. Çok istiyorsan Lizy diyebilirsin, dedi. Ancak bu, sadece bu görev için geçerli; başka bir yerde duymak istemiyorum.
Tamam, tamam biliyorum, dedim. Aksi takdirde güzel saçlarımı yerinden sökersin.
Sesmdeki alayı fark ettiği için gözlerini kıstı. Önden yürümeye başladı. Arkasından sırıttım.
Ciğerlerim solana dek
Söz veriyorum ölüm bizi ayırana kadar
Yeminlerimizdeki gibi
Evet, çok yol katettik sevgilim
Ne kadar büyüdüğümüze bir bak
Ve seninle kalmak istiyorum
Biz gri ve yaşlı olana kadar
James Arthur – Say You Won’t Let go
Bu bizim kaderimiz, ben seninim.
Jason Mraz – I’m Yours
Ama bu fırtına bulutlarından korkma
Tüm ihtiyacım aşk
Tüm ihtiyacım tek kelime .
Tüm ihtiyacım biz
LSD – Thunderclouds
Neden hep çıkmazdayız ve kaçıyoruz?
Kurşunlardan?
Harry Styles – Sign of the Times
Ama sen hâlâ
Nefesimi kesiyorsun
Ve bildiğim şeyleri unutturuyorsun.
Sam Smith – Fire On Fire
Çoğu zaman göreceli bir kavram. Bazen bir annenin sıcak kucağı, babanın şefkatli bir bakışı, ilkbaharda güneşin doğuşu ya da sonbaharda yüzüne esen ılık rüzgar; bazense deliksiz bir uyku, keyifle içilen bir bardak çay ya da başarıyla bitirdiğin bir ödev
Ama bu doğru hissettiriyor
Bu yüzden bir saniye daha kal
Ve damarlarında akmama izin ver
Billie Eilish – Hostage
Gece bittiğinde bile
Ben hâlâ burada durup yıldızları gözlüyor olacağım
Hâla arayacağım,
Aşkı arayacağım.
Kygo – Stargazing
Boşa harcanmış gibi geliyor sen gittiğinden beri.
Umuda tutunuyorum.
Lewis Capaldi – Bruises
Bir gün orada olacağım, bir zamanlar olduğum yerde
Tam orada, tam yanında
Ve zor, gün çok karanlık gözüküyor
Ay ve yıldızlar sensiz hiçbir şey.
Dokunuşun, tenin, anlatmaya nereden başlamalı?
Hiçbir kelime seni nasıl özlediğimi anlatamaz.
İnkâr, bu boşluk, içinde bulunduğum bu hiçlik,
Bu gözyaşları, onlar kendi hikâyelerini anlatır.
Giderken bana ağlamamamı söylemiştin
Fakat bu his ezici, çok fazla güçlü
Yanına uzanabilir miyim, senin yanına, sana
Ve iyi olduğundan emin olabilir miyim?
Seninle ilgileneceğim
Bu gece seninle olamayacaksam, burada olmak istemiyorum
Sana sesleniyorum
Seslenişimi duyabiliyor musun?
Ve içimde bulunduğum acı
Seni özlüyorum, seni deli gibi özlüyorum.
Çoğu zaman göreceli bir kavram. Bazen bir annenin sıcak kucağı, babanın şefkatli bir bakışı, ilkbaharda güneşin doğuşu ya da sonbaharda yüzüne esen ılık rüzgar; bazense deliksiz bir uyku, keyifle içilen bir bardak çay ya da başarıyla bitirdiğin bir ödev
Huzurun bir çok tanımı olabildiğini düşünürdüm.
Ancak James’in kolları İşte bu hiç aklıma gelmezdi.
Bir gün orada olacağım, bir zamanlar olduğum yerde,
Tam orada, tam yanında.
Ve zor, gün çok karanlık gözüküyor,
Ay ve yıldızlar sensiz hiçbir şey.
Dokunuşun, tenin, anlatmaya nereden başlamalı?
Hiçbir kelime seni nasıl özlediğimi anlatamaz.
İnkar, bu boşluk, içinde kendi hikayelerini anlatır.
Giderken bana ağlamamamı söylemiştin,
Fakat bu his ezici, çok fazla güçlü
Yanına uzanabilir miyim, senin yanına, sana
Ve iyi olduğundan emin olabilir miyim?
Seninle ilgileneceğim
Bu gece seninle olmayacaksam , burada olmak istemiyorum
Sana sesleniyorum
Seslenişimi duyabiliyor musun?
Ve içinde bulunduğum bu acı
Seni özlüyorum, seni deli gibi özlüyorum.
Lütfen düşünme.
Her geçen gün beni öldürüyorsun.Benden nefret ettiğin her an,benden kaçtığın, dokunuşumu hissetmek istemediğin her an ben ölüyorum.