İçeriğe geç

Labirintdə Qaçanlar Kitap Alıntıları – James Dashner

James Dashner kitaplarından Labirintdə Qaçanlar kitap alıntıları sizlerle…

Labirintdə Qaçanlar Kitap Alıntıları

Ağlamak iyi geliyor, değil mi ?
“Belki de o zamanlar çok dikkatli bakmıyordunuz,” dedi Thomas. “Yani böyle bir şeyin olması imkânsız Bazen olabileceğine inanmadığımız konularda yeterince dikkatli davranmayız.”
Thomas geldikleri yerde hayatın güzel olduğundan o kadar da emin değildi Nasıl bir dünyada insanlar çocukların böyle yaşamasına izin verirdi ki?
“Eski hayatlarına geri dönmek istedikleri için mi değişiyorlar yoksa o hayatlarının da şimdikinden iyi olmadığını öğrendikleri için mi?”
Kim böyle bir hayatta mutlu olabilir ki? diye düşündü. Sonra aklına başka bir düşünce geldi. Kim bize böyle bir şey yapacak kadar kötü olabilir?
“Biz neyi farklı yaptık?”
“Bilmiyorum. Ölü birine nerede hata yaptığını sormak biraz imkânsız.”
Güçlükle onlara doğru ilerledi, suçlu olan ama masum gözükmeye çalışan biri gibi davranmadan masum görünmeye çalışıyordu. Ah, sakin ol, dedi kendi kendine. Sen yanlış bir şey yapmadın. Fakat belki farkında olmadan bir şey yapmış olabileceğine dair bir his vardı içinde.
“Sen değil miydin?” diye homurdandı Gally. Yavaşça ona doğru yürüyüp tam önünde durdu. “Peki, birinin senin yapmadığın bir şey yaptığını nereden biliyorsun?”
Ağlamak iyi geliyor, değil mi?
– Eğer kendini yalnız hissedersen benimle konuşabilirsin kendi yönteminle.
+ Ben güçlü bir kızım Sorun yok.
– Seni burdan çıkartacağım, tamam mı?
+ Söz mü?
– Söz
Duygular. Hisler. Sanki beynimde anılar ve yüzler için etiketlenmiş bir sürü raf var ve hepsi boş. Sanki bundan önce yaşadığım her şey beyaz bir perdenin arkasında.
Buna sen de dahilsin
– Böyle bir şeyi nasıl kaçırırız?
+ Belki o zamanlar çok dikkatli bakmıyordunuz. Bazen olabileceğine inanmadığımız konularda yeterince dikkatli davranmayız
Sanki her on kelimede bir, bir kelimesi eksik olan ve okumayı zorlaştıran bir kitap gibiydi
Aklında ve kalbinde onu ele geçirmeye çalışan duyguların savaşı vardı. Kafa karışıklığı. Merak. Panik. Korku. Fakat hepsinin içinde en ağır basanı ümitsizlikti
Tüm bu insanlardan kaçıp saklanmak istiyordu.
Aklında ve kalbinde onu ele geçirmeye çalışan duyguların savaşı vardı.
James Dashner
Korkuya teslim olmak bir işe yaramaz.
“Hadi koşalım o zaman.”
Fakat mutluluk artık hayatlarında yoktu.
Eğer öleceksek de en azından savaşarak ölelim.
Bazen olabileceğine inanmadığımız konularda yeterince dikkatli davranmayız.
Gülümseme sayılmazdı. Çok mutlu bir ifade de değildi. Ama benziyordu.
Ve o an için yeterince iyiydi.
O kadar çok şey yaşamıştı ki artık içinde sadece boşluk vardı.
Umut dolu gelecek hayalleri asla gerçekleşmeyecekti, zaten hayatları hiç öyle olmamıştı. Kaçtıklarında bile önlerinde onları bekleyen karanlık günler vardı. Acı dolu bir hayat.
“Belki hepimiz başarabiliriz. Herkes savaştığı sürece.”
Diğerlerinden dürüst olmalarını bekliyorsa kendisi de dürüst olmalıydı.
Akışına bırak, diye düşündü. Korkuya teslim olmak bir işe yaramaz.
“Seni unutmak en kötü kısmıydı.”
-46
+Tanrım ne kadar büyük ayakların var.
Ağlamak iyi geliyor, değil mi ?
Sanki her şey yeterince tuhaf değilmiş gibi
Ölü birine nerede hata yaptığını sormak biraz imkansız.
Bir numaralı kural ;
Eğer uyumazsan cezalandırılırsın.
Sakin ol,diye azarladı kendini utanarak.
İçinde fırtınalar kopuyordu; akmayan gözyaşları gözlerini yakıyordu.
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
Korkuya teslim olmak bir işe yaramaz.
Aklında ve kalbinde onu ele geçirmeye çalışan duyguların savaşı vardı. Kafa karışıklığı. Merak. Panik. Korku. Fakat hepsinin içinde en ağır basanı ümitsizlikti. Sanki onun için dünyanın sonu gelmişti, hafızasındaki her şey silinmiş ve yerini berbat bir şey almıştı. Tüm bu insanlardan kaçıp saklanmak istiyordu.
Göğsünde endişe verici bir ürperme hissetti, sanki kalbi vücudundan kaçmak ister gibiydi.
Ağlamak istiyordu ama gözyaşları dökülmüyordu; tek yapabildiği orada tek başına öylece oturmak ve beklemekti.
Chuck’ın ölümüne üzülmek istiyordu,kaçtıkları için heyecanlanmak istiyordu,Teresa yanında olduğu için mutlu olmak istiyordu.Ama o kadar çok şey yaşamıştı ki,artık içinde sadece bir boşluk vardı.
Işıkların kapalı olduğuna seviniyordu.Böylece kimse yüz ifadesini göremiyordu.Gülümseme sayılmazdı.Çok mutlu bir ifade de değildi.Ama benziyordu.Ve o an için yeterince iyiydi.
Ama o kadar çok şey yaşamıştı ki,artık içinde bir boşluk vardı.
Bazen merak ediyorum, diye mırıldandı Thomas.
Neyi merak ediyorsun?
Yaşamanın önemli olup olmadığını. Ölümün daha kolay olup olmayacağını.
Bilmiyorum.Biraz ümitsiz bir durum ama başka ne yapabiliriz bilmiyorum.Belki bir gün bir yerde bir çıkış belirir diye her gün gidiyoruz.Vazgeçemeyiz
Kim böyle bir hayatta mutlu olabilir ki? diye düşündü.Sonra aklına başka bir düşünce geldi.Kim bize böyle bir şey yapacak kadar kötü olabilir?!
Eski hayatlarına geri dönmek istedikleri için mi değişiyorlar,yoksa o hayatlarının da şimdikinden iyi olmadığını öyrendikleri için mi?
“Her şey değişecek.”
Hatırla. Hayatta kal. Koş.
Korkuya teslim olmak bir işe yaramaz.
Labirenten kimse kaçamadı.ben kimse deyilim bana koşucu derlerdi okulda .
Bu zomiler okuldaki insanlara benzemez
Ben farklıyım hayvanla hayvan olmak gerek.
Çaylak, dedi Minho, cesurca bir halt ettiğini sanıyorsan dinle beni. Dünyanın en aptal insanısın. Artık sen de Alby ve benim gibi ölü sayılırsın.
Düzen, diye devam etti Newt. Düzen. Bu lanet kelimeyi kafanda sürekli tekrar et. Hepimizin aklı yerinde çünkü düzeni sağlamak için kıçımızı yırtıyoruz. Ben’i atmamızın nedeni de bu düzen; etrafta dolaşıp insanları öldürmeye çalışan birini burada tutamayız, öyle değil mi? Düzen. Ve senin bunu mahvetmen, en son isteyeceğim şey.
Eskiden ağlardım. Her gece..
‘Ben güçlü bir kızım Sorun yok.’
Daha önce hiç ağlamadı kadar ağladı. Hıçkırıkları ızdırabını yansıtan yankılarla odayı sarmıştı..
Lanet olsun korkuyorum.
Lanet olsun, sen insansın. Korkman gerekir zaten.
Hayal kırıklığına uğramıştı, endişeliydi ve düşünmekten bıkmıştı..
Labirent’in tasarlanmasına yardım etmiş olsan bile, Tommy, bu senin suçun değil. Sen daha ç???????; seni zorlamış olabilirler.
Ama biz farklıyız çözümü ??????? bir problem olduğunu kabul etmiyoruz.. Ve durum ne kadar ümitsiz olursa olsun mücadeleye devam ediyoruz.
Sen ne diyorsun? diye sordu Tava. Biz bilim insanları tarafından yetiştirilen öksüzler miyiz?
Evet, dedi Thomas, ses tonundan ne kadar üzüldüğünün anlaşılmamasını umarak.
İsimlerimiz aslında takma ad.. Örneğin Alby, Albert Einstien’dan; Newt, Isaac Newton’dan geliyor ve benimki, Thomas, Thomas Edison’dan geliyor.
Umut etme ve savaşma kabiliyetimizi test ediyorlar. Şimdi sıra son testte. Kaçmak.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir