İçeriğe geç

Kutsal İnek Kitap Alıntıları – David Duchovny

David Duchovny kitaplarından Kutsal İnek kitap alıntıları sizlerle…

Kutsal İnek Kitap Alıntıları

İnsanların duvar seven bir yanı var ama duvar ve çit meraklıları bir meseleyi anlamıyorlar bence: Bir şeyi dışarıda tutmak, kendini içeri kapamak demektir. Tek duvarla bir değil, iki hapishane yaratılır.
Hiç ayak çekme bana inek. Senin niyetin tüymek. Topuklamak. Sırra kadem basmak. Ufaktan uzamak. Fıymak. Peynirli sade, bana müsaade demek
Duvara kafa vurup durmak göründüğü kadar fena değildir. İleri geri sallanmak ya da kafesteki panter misali volta atmak da. Aynı yerden, sonunda aradığın bilgiye varmanı sağlayacak bir patika açacağını, kafanı duvarlara vurmayı isteten bu dünyadan daha iyisine gidecek bir yol bulacağını bilerek defalarca geçmek gibi bir şeydir işte.
İneklere insanların hepsi aynı gelir zaten. Biz büyükbaşların bir lafı vardır; kendinize şiar edinseniz iyi edersiniz bence. Şöyle deriz: Kimi siyah, kimi beyaz, kimi siyah-beyaz, kimi demir kırı ama hepsi inek.
hayvanlar yaşamak için öldürebilirler ama asla öldürmek için yaşamazlar. İnsanlar, kendilerine yeniden hayvan denmesini hak etmek zorunda.
Yaşadığımız hayat ıstırapsız, rekabetsiz ve çilesiz değil ama şerefli ve karşılıklı saygıya dayanan bir hayat yaşayabiliriz.
“Nefrete nefretle karşılık vermek faydalı mı sence?” dedim.
“Nefrete nefretle karşılık vermiyorum. Cehaletle veriyorum; ince ayrım var arada. Dünyanın bu tarafında böyle; herkes rolünü oynuyor.”
İsrailliler hak iddia ettikleri yerlerden Filistinli Arapları uzak tutmak için dikmişti bu dev duvarı. Bana biz hayvanları yerlerimizde tutmayı amaçlayan çiftlik çitlerini hatırlattı. İnsanların duvar seven bir yanı var ama duvar ve çit meraklıları bir meseleyi anlamıyorlar bence: Bir şeyi dışarıda tutmak, kendini içeri kapamak demektir. Tek duvarla bir değil, iki hapishane yaratılır. Duvarı yapanın tarafındaki hapishane belki biraz daha geniş, biraz daha hoştur ama sonuçta hepsi ölçek meselesidir. Çin, düşmanlarını dışarıda tutmak için kocaman set çekmişti ve Çin Seddi, Çin’i içeride yapayalnız bırakmıştı. Yalnızlık, yalıtılmışlık da imparatorluğun sonunu getirmişti. Berlin’de de bir duvar vardı. Onunda sonu iyi bitmemişti. Duvar için tabii ABD-Meksika sınırında da çit var ve kimseyi daha mutlu kılmıyor.
Hosteslerin hiçbirinden dert görmedik çünkü uçakta herkes hayvanlar gibi davranıyordu. Göze bile batmadık. Dahası, galiba uçakta en çok insana benzeyenler, bizlerdik. İğrençti insanlar. Tuvaleti görmeliydiniz.
Neden bir şeyin kıymetini en çok terk edeceğimiz anda fark ederiz?
Siz telin arkasındaki Yahudiler! Diğer tarafa döndü. Siz telin dışındaki Müslümanlar! Niye taş atıyorsunuz? Anlașamadığınızdan çok daha fazla anlaşmanıza rağmen ortak zeminlerinize körsünüz! Hepiniz aynı Tanrı’yı seviyor, aynı domuzdan tiksiniyorsunuz!
Bir şeyi dışarıda tutmak, kendini içeri kapamak demektir. Tek duvarla bir değil iki hapishane yaratılır. Duvarı yapanın tarafındaki hapishane belki biraz daha geniş, biraz daha hoştur ama sonuçta hepsi ölçek meselesidir.
hayvanlar yaşamak için öldürebilirler ama asla öldürmek için yaşamazlar.
insanların dikkati çabuk dağılır. Özellikle telefonları yüzünden. O zımbırtılara tuhaf ve doğaya aykırı bir bağlılıkları var.
İnsan beyni günde elli binden daha fazla düşünce üretmek zorunda olmasına rağmen piyasada niçin bu kadar aptal var?Çünkü beynin sana günde elli binden fazla düşünce üretmek zorundasın demiş ama aynı düşünceyi tekrar tekrar üretmek yasaktır dememiş!
Hayallerin gerçekleşmesinden çok, galiba ilk adımları atmak için esas hayalin olması önemli.
Bir şeyi dışarıda tutmak kendini içeri kapamak demektir. Tek duvarla bir değil, iki hapishane yaratılır. Duvarı yapanın tarafındaki hapishane belki biraz daha geniş biraz daha hoştur ama sonuçta hepsi ölçek meselesidir. Çin, düşmanlarını dışarıda tutmak için kocaman set çekmişti ve Çin Seddi Çin’i içeride yapayalnız bırakmıştı. Yalnızlık, yalıtılmışlık da imparatorluğu’nun sonunu getirmişti. Berlin’de de bir duvar vardı onun da sonu iyi bitmemişti. Duvar için tabii. ABD-Meksika sınırında da çit var ve kimseyi daha mutlu kılmıyor.
Siz insanlar, sütümüzü içiyor, tavuklarla ördeklerin yumurtalarını yiyorsunuz. Yetmiyor mu? Size çocuklarımızı ve çocuklarımıza içireceğimizi vermemiz yeterli değil mi? Değilse yetenin sınırı ne? Siz insanların tek yaptığı dünyadan ve güzelim yaratıklarından almak, hep almak. Karşılığında ne veriyorsunuz peki? Hiç. İnsanların kendilerine hayvan denmesini ağır hakaret saydıklarını biliyorum. Şahsen hiçbir insana hayvan deme ayrıcalığını tanımam çünkü hayvanlar yaşamak için öldürebilirler ama asla öldürmek için yaşamazlar. İnsanlar kendilerine yeniden hayvan denmesini hak etmek zorunda.
Ne kadar baygın kaldım bilmiyorum. Uzun değildir herhalde çünkü Kutu Tanrı hala artık hayvanlarınkini kastettiğini bildiğim ‘et’ten bahsediyordu. İnekler domuzlar, tavuklar, hindiler, kimi ülkelerde köpekler (beni yiyeceksiniz neden köpek yemeyesiniz?) maymunlar, geyikler, ayılar, devekuşları, karıncalar Anladınız işte. Uzayıp gidiyordu liste. İnsanlar, azıcık tuz ve tereyağı konursa her şeyi yiyordu. Tereyağı dediğinse bizim sütten yapılıyordu. Suç ortağıymışım gibi geldi, vicdanım sızladı.
Gördüğüme ne desem, bilemedim. Bütün aile oturmuş hiç ses çıkarmadan ışıklı bir kutuya bakıyordu. Tanrılarıymış gibi huşu içinde, suspustular ve Kutu Tanrı konuşuyordu. Ya da işte, bir şeyler söylüyordu ve insanlar hem büyülenmiş hem de fena sıkılmış görünüyorlardı. Torba gibi bir şeyin içinden çıtırtılı bir şeyler yiyor ve burnum kadar kocaman kaplardan kabarcıklı, renkli su içiyorlardı. Herhalde Kutu Tanrının ayin şartları böyleydi ya, esasen anladığımı söyleyemem. Dedim ya, gariptir insanlar.
İsrailliler hak iddia ettikleri yerlerden Filistinli Arapları uzak tutmak için dikmişti bu dev duvarı. Bana biz hayvanları yerlerimizde tutmayı amaçlayan çiftlik çitlerini hatırlattı. İnsanların duvar seven bir yanı var ama duvar ve çit meraklıları bir meseleyi anlamıyorlar bence: Bir şeyi dışarda tutmak, kendini içeri kapatmak demektir. Tek duvarla bir değil, iki hapishane yaratılır. Duvarı yapanın tarafındaki hapishane belki biraz daha geniş, biraz daha hoştur ama sonuçta hepsi ölçek meselesidir.
Çoğu insan, ineklerin düşünemediğini zanneder.
Siz,ben,biz, yabandaki hayvanlar, dizinizin dibindeki hayvanlar, tabağınızdaki hayvanlar, yanınızda duran kişi
Hepimiz biriz.
Hepimiz kutsalız.
insanların dikkati çabuk dağılır. Özellikle telefonları yüzünden. O zımbırtılara tuhaf ve doğaya aykırı bir bağlılıkları var.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir