İçeriğe geç

Kuşların Dili Kitap Alıntıları – Feridüddin Attar

Feridüddin Attar kitaplarından Kuşların Dili kitap alıntıları sizlerle…

Kuşların Dili Kitap Alıntıları

Zahmet rahmetin ta kendisidir.
Asıl güzellik gayp âlemindedir, güzelliği ve aşkı orada ara.
Ey Aziz Dost! gözü görmeyenlerin asalarından başka imamları kılavuzları olmaz.
her bir su üzerinde insanlar suya kapılmaktan kurtulsun diye bir köprü bulunur.
Kilise içinde bile olsa hedefi Kâbe’dir.
Rabbin sanatı, eseri kemiklerle çatılmış, bir dereceye büründürülmüş insanoğlu! Hakk sana dost, sen Hakk’ı dost bil. Yoksa yaptığın O’nun sana gösterdiği dostluğa sığmaz.
Eğer hayatında zor şartlara mihnet, belaya zahmete düşersen. Bu senin kıymetli oluşundandır. Yani zelil hor zayıf ve hakir olmandan dolayı değildir.
Toz cekilsin de yolu bilen kişi gelenin atlı mı yoksa eşekli mi olduğunu görsün.
Denizler aştım, karalar geçtim, şaşkın dolaştım vâdilerde. Tufan oldu, ben âlemi seyre daldım.
Kendimi bilmiyorum ben,başkalarını tanımam ne mümkün
Dünyanın bütün kuşları, bilinenleri ve bilinmeyenleri de, hepsi bir araya geldikten sonra bir birlerine şöyle dert yandılar:
Cihânda başsız bir ülke yok! Nasıl olurda bizim ülkemiz padişahsız olsun? .
Arayıp tarayıp bir sultan bulmalıyız! Çünkü sultanı olmayan ülkenin idaresi düzgün olmaz ve ordusu da çığırından çıkar!
Bilgi tahsili adama ululuk verir kavgayı, mücadeleyi doğurur. Aşka girişmekse, adama perişan bir hale kor, rezil rüsva eder!
Divanenin küstahlığı pervaneye benzer, yanar, yakılır.
1) Yokluğa dalıp tamamıyla kaybolmadikça ,varlığa erişip oradaki doğruluğu asla göremezsin!
2) önce kendini horlukla kaldırıp yola atmalısın ki vakti gelince seni tutsun , ansızın yuceltiversin!
3) Yok ol da , varlığın ardından gelsin ,erişsin. Sen varken var olan ,sana nasıl gelişir, ulaşır?
4) Horlukla fena makamına varıp mahvolmadikça ,bakaya erişip nefy âleminden ispat âlemine nerden varacaksin?
Hüdhüdün Kekliğe Cevabi:
Cevher sonuçta boyalı bir taştır. Bir taş için neden bağrında bir yara olsun? Cevher sadece bir taş olduğu için bir kişinin özünde cevher varsa o asla o taşa bakmaz. Senin özünde cevher olmadığı için bütün taşları baştan başa mücevher saysan ne olur ?
Ey gafletle uykuya dalmış kişi, kutlanacak bir halin yoksa neden kendine yas tutmuyor, haline ağlamıyorsun? Sevgiliye kavuşamadıysan bari ayrılık yasını tut. Yüzünü görmediysen bari boş oturma da görmeyi dile. Bulamıyorsan utan da aramaya koyul.
Eğer âlemde gönül huzuru istiyorsan,ya uykuya dalmışsın rüya görüyorsun, ya da durmadan gördüğün rüyayı söylüyorsun demektir. Bu âlemde huzur ve istirahat aranmaz. Çünkü cihanda bir kıl ucu kadar bile huzur ve istirahat sözü bulunmaz.
Madem ki bir avuç topraksın, topraktan söz aç herkesi temiz bil, temiz söyle!
Her insanın nasibi hayali kadardır..
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Bu âlemin işi pişmanlık, hasret, hayret içre
hayret ve hayret içre hayrettir!
Şu âlem de nedir ki? Fanî, altüst, hareketli ve bununla birlikte de durağan! .
Nedir şu âlem? Bir şaşkın bir topal!
Ekseni etrafında yıllardır dönüp duran şu Cihan, şimdi o Eşiğin çevresinde başsız ve ayaksız habire dolanmada ..
Çok kişi bu ummanın yüzeyini bilir, ama kimse derinliğini bilemez!
Er olan kişi, yüz farklı kıyafetle görünse de, o bir tek padişahı tanıyabilmeli!
Ezel de ebet de daimi olarak mahvoldu gitti mi ,arada ne kalır ? Hiç!
Mademki her şey hiçtir ,hiçlikten ibarettir ; mademki bütün bunlar hiçtir,hakikatte yokluktan başka ne vardır ki ?
Gönülle nefsin savaşı her an şiddetlenmede, ağlayıp sızla, çünkü dert dayanılmaz büyüklükte!
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Önce bir bak hele Ademin başına neler geldi, nice zamanlarca yasa mateme düştü.
Neler çekti !
neler…
Sonra alemi tufana veren Nuh’a bak.
Binlerce yıl kafirlerden neler gördü neler…
Sonra aşka düşen mancınığa binen ateşi yurt edinen İbrahim’e
Nefsi sevgilinin yolunda kurban olan İsmail’e
Belalara uğrayan, oğlunun derdiyle gözleri ağaran, başı dönmüş Yakub’a
Kulluk eden, kuyuya atılan, zindanlara habsedilen Yusuf’a ve Padişahlığına bak
Sonra sitemler çeken,
kurtların derdiyle kapı önünde kalan Eyyub’u
Yolunu yitirip ayrı düşerek bir zaman balığın karnını yurt edinen Yunus’u…
Dünya’ya gelir gelmez,
beşiği tabut, dadısı Firavun olan Musa’yı
Ciğerinin hararetiyle ateşi mum gibi eriten Davud’u gör…
Derken tahtını yel götüren, herkesi hükmü altına alan, fakat sonunda saltanatı yellere giden, yerini develer tutan Sultan Süleyman’a bak…
Gönlü coşup köpüren, başını testere kestiği halde susup duran Zekeriya’yı
Bir topluluk önünde leğen önündeki mum gibi zari, zari başı kesilen Yahya’yı
Darağacından kurtulup,
Yahudilerden kaçan İsa’yı gör…
Sonra Peygamberlerin ulusuna bak.
Kafirlerden ne cefalar gördü, ne cevirlere uğradı.
Sen bu işi kolay mı sanıyorsun ?
Bu yolda en adi, en basit şey can vermektir…
Sonunda bütün o kuş kalabalığından sadece birkaçı yolu kat edip yüce eşiğe ulaşabildi. Onlar arasında çok az miktarı oraya varabildi, binlercesinden sadece biri oraya yetişti.
Kimileri ise yoldaki harikulade şeylere kapılıp oralarda kalakaldı. Bazısı da kendini eğlenceye, zevk-ü sefaya kaptırıp asıl gayesinin peşinden koşmayı bıraktı ve nefsine mağlup oldu.
Şayet bir gün benliğini ortadan kaldırıp yok edebilirsen, o zaman gecenin zifiri karanlığında bile hep aydınlık içinde olursun!
Şu karanlık alemde ruhunun mürşidi,
cana can katan ilim mücevheridir.
Var olan şeylerin hepsini kalp gözüyle görüp gözeten biri için, en yukarılardan en derinlere varıncaya kadar her bir varlık ve her bir zerre, kaybettiği Yusuf’undan haber sorup duran birer Yakup’tur.
Şayet bir gün benliğini ortadan kaldırıp yok edebilirsen, o zaman gecenin zifiri karanlığında bile hep aydınlık içinde olursun!
Halimi dillendiremem, hayatım boyunca hep yel üfürdüm, yele bindim. Şimdiyse dönüp toprağa gidiyorum, hepsi bu!
Bilmez misin ki doğan ölür!
Toprağa geri döner ve sahip olduklarını yele verir!
Seni ölmen için besleyip büyüttüler,
gitmen için getirdiler!
Allah seni sayısız ve sonsuz özenle ve ihtimamla büyütüyor, koruyup gözetiyor,
sense kalkıyor cahilliğinden bir başka varlığa dost diye sarılıyorsun!
Sen ki hırkasının altında yüzlerce put saklayıp duran adamsın, neden insanlara kendini sûfî göstermeye kalkışıyorsun?
Bu perdenin mahremi olacak kişinin uyanık bir gönle sahip olması gerekir. Zâhirî bir hayatla sıkı alışverişte olan derûnî hayatın eri olamaz!
Eğer bizler bu hak yolda hor ve hakir öleceksek ölelim! Şu dünyanın pislikleri içinde boğularak ölüp gitmekten daha iyi değil mi?
Birden bire beklenmedik yüzlerce engel çıksa da yoluna, asla korkuya kapılma, çünkü bu yol, zaten öyle bir yoldur!
Azizim, insan vaktinin değerini bilmeli
Dünyada bundan daha iyi bir şey bilmem ben!
Vakte dikkat etmek, fırsatı ganimet bilmek gerek ki,
Tanrı tapısına varasın, hemencecik devlete erişesin!
Aslı olmayan ata binip bu kadar nazlanma
Ululuk gururuna kapılıp bu derece böbürlenme!
Sonunda kaplanın bile postunu yüzdüler
Senin postunu da yüzecekler elbet!
Anlamanın boyu, anlatmaya geldi mi kısalır. Çünkü dil, gönlü tercüme etmekte her zaman yetersizdir..
O, yüce lütfuyla bir ayna icad etti.
O ayna gönüldür.
Gönüle bak da O’nun yüzünü gönülde gör!
Hepimiz ölmek için doğarız. Hayatımız böyle devam etmeyecek, ama bizler hayata öyle bağlanmışız ki!
Ey bu dünyaya her şeyden yoksun gelen sen! Başın toprakla örtülecek, avucunda da sadece yel kalacak! Devletin başına geçip otursan bile, bu dünyadan yine de avucundaki o yelle gideceksin sen!
Bilesin ki hiç kimse ölümden yakasını kurtaramaz! Şu cihanda ecelden kimse kaçıp kurtulamaz. Ne gariptir ki kimse de ölüme hazırlık yapmaz!
Sen ister temiz ol, ister murdar, yeryüzünde görülen bir damla sudan ibaretsin! Dertten başka bir şey olmayan o bir damla su, hiç okyanusla savaşa tutuşabilir mi?
Gayba duyulan sevgi var ya, gerçek sevgi işte o sevgidir, çünkü o sevgi lekesizdir! Bunun dışındaki aşklar, başka bir şey değil, sadece senin Yolunu kesen engeller, acılar ve pişmanlıklardır!
Cennet köşküne bile benzese senin malikânen, ölüm ânında orası bir istirap zindanına dönüşür!
Kim ki boş ve geçici arzularının esiridir, yazıklar olsun ona! Çünkü o arzuları yüzünden baştan ayağa mahvolacak! Çünkü nefsî arzular çamur ve kandan ibarettir!
Mânâ eri ol, şekille cebelleşip durma! Nedir mânâ? Asıl! Nedir şekil? Hiç!
Merhametsizlere bile merhametini esirgemeyen Allah, merhametlileri elbette lütuf ve ihsanlarına boğar!
Rahmet, en küçük zerrelerle ilgilenen pırıl pırıl bir güneştir!
Bil ki bu dünyada ihlâsla Allah’a yönelik her arayış ibadettir ve bu O’nun sebepsiz hikmetinin bir eseridir.
1)Aşk ,hakikatte müflisliktir; sermayesizlikten ibarettir.
2) Aşk iflasla zevk bulur ,lezzetlenir Şüphe yok ki ,aşk müflisle layıktır.
Harabelerde doğmuş bir acizim ben devamı bulamadan harap olup gidiyorum.
Bütün âlemde ölümden kurtulacak kimse yoktur da asıl şaşılacak şeye bak ki, kimse yol azığı hazırlamaz!
Sevgilinin hükmünden kaçan,
sevgilinin hiçbir sırrına eremez.
Bilmez misin ki doğan ölür! Toprağa geri döner ve sahip olduklarını yele verir! Seni ölmen için besleyip büyüttüler, gitmen için getirdiler!
aslan avlamak tilkilerin işi değildir.
Bilmez misin ki doğan ölür! Toprağa geri döner ve sahip olduklarını yele verir! Seni ölmen için besleyip büyüttüler, gitmen için getirdiler!
Günah işledinse, tövbe kapısı açık, tövbe et! Çünkü o kapı kapanmaz! Sen o eşiğe bir an samimiyetle / ihlâsla yönelsen, sana yüzlerce kapı açılır!
Eğer tövbekârın tövbesi kabul edilmeseydi, her gece O niçin insindi?
•Rabbimiz gecenin son üçte birinde dünya semasına iner ve şöyle seslenir:”Dua eden yok mu kabul edeyim! İsteyen yok mu vereyim! Af dileyen yok mu, affedeyim!”
Senin yüzünden kalbim ateşlerde yanıyor, gözlerim suyla dolu bulutlar gibi
İman elden gitmişse, neye yarar artık gönül?
Aşk ateşinin tesiri ile kalbi buharlaşıp uçtu.
Bilmez misin ki doğan ölür!
Toprağa geri döner ve sahip olduklarını yele verir!
Seni ölmen için besleyip büyüttüler,
Gitmen için getirdiler!
Can tende gizli, Sen canda gizlisin.
Gündüze gönül genişliği verdi yüzünü ağarttı; geceye can sıkıntısını verdi, karanlıklarda yaktı, yandırdı onu.
Herkesin yürüyüşü, derecesine göredir;
herkesin yakınlığı halli halicedir.
Kendi kendisini terbiye edebilen , başkalarını da terbiye edebilir. Kendi kendisine yardımı dokunanın iyi kötü,başkalarına da yardımı dokunabilir.
1) Başkalarının ayıbinda kılı kırk yararsın; ama sana kendi ayıbını soylesem görmezsin ,kör kesilirsin!
2) Kendi ayıbını görsen ,onunla ugraşsan ,yine ayiplisin demektir, ama makbul olursun hiç olmazsa
3) yürü; başkalarının ayibindan dilini kes de ,iki âlemde de makbul ol!
Benim yüz kere yaralı kalbim ıstırap içinde
Herkes kemâli kadar görgü, bilgi ve görüş sâhibi olur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir