İçeriğe geç

Kur’an’ın Kalbine Yolculuk Kitap Alıntıları – Yasin Pişgin

Yasin Pişgin kitaplarından Kur’an’ın Kalbine Yolculuk kitap alıntıları sizlerle…

Kur’an’ın Kalbine Yolculuk Kitap Alıntıları

&“&”

Bir grupta çoğu kez beni bir insanın içinin derinliklerine götürecek güzel bir patikaya özlemle bakakalır fakat kişilerarası çalılıkları temizlemek gibi pratik bir görevle yetinmek zorunda kalırım .
Bu çağın yaşadığı krizin sebebi, Allah’ın rahmetinin iki tecellisi olan Kur’an’dan ve Hz.Peygamberin sünnetinden uzaklaşmaktır…
Kalbe inen üç yol vardır. Kur’an da insanın kalbine bu üç yoldan iner.
Birincisi dildir; Kur’an dilden kalbe tilavetle iner.
İkincisi akıldır; Kur’an akıldan kalbe tefekkürle iner.
Üçüncüsü de davranışlardır; Kur’an davranışlardan kalbe güzel ahlak ile iner.
İşte bu üç yoldan kalpte biriken Kur’an insanı diri kılar , kâmil kılar.
Çevir gözünü bak gökyüzüne, bakışını korkak alıştırma, yık duvarları, çık rutinin dışına, derinlemesine düşün, evreni ve seni yaratanı fark et; Güneş’i, Ay’ı, bu hesabı, bu mizanı, bu düzeni, bu intizamı, bu sistemi, bu insicamı koyanı fark et. Kolunda çok güzel bir saat var; hangi firmanın? Mükemmel bir telefon; markası ne ki? Çok güzel bir apartman, çok güzel bir bina, mimarı kim? Çok güzel bir giysi, terzisi kim? Her sanatın, her güzelliğin var edicisini arayan insan çevir gözünü, bul Rabbini."
İbretler tonla ama alanlar gramla alıyor
Akıyor zaman ve an uçurumdan düşen şelale
Kaptan kaba gire gire baksana geldik ne hale
İslam irfanına göre kadın, bir nefis değil, bir nefestir; bir heves değil bir nefestir. Hatta ilk kadının adı Havva’dır; Havva hayattan gelir etimolojik olarak, hayat veren demektir; adeta Allah (c.c.) Hz. Adem’e Hz. Havva ile birlikte can vermiştir, hayat bahşetmiştir.
Dinleyene, hâlâ,
Çöller ses verir:
"Yaleyl!" susar,
Uğultular gelir.
Mersiye okur Uhud,
Kaside söyler Bedir.
Sen de, bir hac günü,
Başta Muhammed, yanında Ebubekir;
Gidenlerin yüz bin olup dönüşünü
Destan yap ey şehir!"
Arif Nihat Asya
Geri dönmek yoktur güneş doğmadan
Rahmet nuru karanlığı boğmadan
Hakikat yolunda boyun eğmeden
Gerekirse öleceksin tamam mı?
Abdurrahim Karakoç
Sevgili Dost;
Kalbinin ölü noktası neresi ise, nereden hasar almışsan seni oradan tamir eder Kur’an."
Uzak durma,yakınlaş.Kur’an’a yakın durmak lazım.Hayatımızda günlük olarak mutlaka Kur &‘an ile bir teşrik-i mesaimizin olması lazım.
Okumak kalbe açılan penceredir.
“ Kur’an’ın bir eli insanın aklında ise bir eli insanın kalbindedir. Bir eli insanın mazisinde ise bir eli insanın istikbalindedir. Bir eli insanın anında, bir eli insanın dünyasında, bir eli insanın ahiretinde, bir eli onun maddesinde, öteki eli ise manasındadır. “
Bir insan için Allah’ın varlığının önemli bir delili, şu an etli, kanlı, canlı bir şekilde kendi mevcudiyeti yani var olmuş olmasıdır. Yokken var edilmiş olmak, görmez iken görür kılınmış olmak. Bilmez iken bilir kılınmış olmak. Duymaz iken duyar kılınmış olmak. Hiçbir şeyin yok iken, evet bir atımlık su iken, oradan Allah’ın seni alıp bilen, muhakeme eden, düşünen, kendi varlığının farkında olan bir eşref-i mahlûkat haline getirmiş olması imanın en güçlü referansıdır.
Zaman Allah’a iman etmeyen bir insanın, ömrünün celladıdır."
Kur’an bir hakikat çağrısı; bir hidayet rehberidir.Bu Kitap Allah’ın sesidir,nefesidir; Allah’ın kelamıdır; onunla ne kadar iç içe girersen Allah’ın sesini,nefesini,soluğunu o kadar içinde,iliklerinde hissedersin.O soluk insanı pişirir; o soluk insanı olgunlaştırır…
“Nizam-ı âlem, nizam-ı Âdemdir.”Ademe nizam vermedikçe âleme nizam veremezsiniz.
Nizam-ı âlem, nizam-ı âdemdir."
Mevlana hazretlerinin bir ifadesi vardır der ki:Kadın Allah’ın yaratma sıfatının kendisinde tecelli ettiği bir delildir." Biz Allah’ ın insan türünü yaratma mucizesini kadının vücudunda izliyoruz. Tohum topraktan nasıl yetişiyorsa bir insan da annesinin vücudunda öyle can buluyor. Onun için Anne bir ayettir.
İslam irfanına göre kadın, bir nefis değil bir nefestir; bir heves değil bir nefestir. Hatta ilk kadının adı Havva’dır; Havva hayattan gelir etimolojik olarak, hayat veren demektir; adeta Allah(cc) Hz.Âdem’e Hz.Havva ile birlikte can vermiştir, hayat bahşetmiştir.
Batı dinden, uhrevi kaygıdan tamamen kopunca, evet kuşlar gibi uçmayı, balıklar gibi yüzmeyi öğrendi ama insan gibi yeryüzünde yürümeyi unuttu. O kadar unuttu ki batı ve onun organize ettiği gizli açık oluşumlar bugün dünyanın her yerini kan revan içerisinde bıraktı .
Neden herkes iman etmiyor?" diye ümitsizliğe kapılma. Sen bu karakterdeki insanların kimler olduğunu bilmediğin için hakkı , azimle bütün insanlara ulaştırmak için elinden gelen çabayı ortaya koymaya devam et . Sen bahçeye su getirdiğin zaman ayrık otları, ısıtgan otları bitiyor diye, güle su vermekten vazgeçer misin?..
Mevlana’nın ifadesiyle : Güneş her şeyin üzerine eşit doğar ama gül başka, leş başka kokar."
Abdurrahim Karakoç merhum bir ifadesi vardır , diyor ki:
Geri dönmek yoktur Güneş doğmadan
Rahmet nuru karanlığı boğmadan
Hakikat yolunda boyun eğmeden
Gerekirse öleceksin tamam mı…"
Arif Nihat Asya merhum der ki:

•Yeryüzünde riya, inkar, hıyanet
Altın devrini yaşıyor
Diller, sayfalar , satırlar
&‘Ebu Leheb öldü &‘diyorlar.
Ebu Leheb ölmedi ya Resulallah,
Ebu Cehil kıtalar dolaşıyor!

Kader, gayrete âşıktır; tevekkül de tedbire."
Tüm yaşamı boyunca sevgiye hasret kalmıştı. Doğası sevgiye açtı. Varlığının en temel arzusuydu bu. Buna rağmen hayatını onsuz sürdürmüş, sonucunda da katılaşmıştı. Sevgiye ihtiyaç duyduğunu bilmezdi. Şimdi de bunu bilmiyordu. Bildiği şey sadece, sevgiyle hareket eden insanların onda bir heyecan uyandırdığıydı. Sevginin inceliklerini, yüce ve olağanüstü olduğunu düşündü.
Şurasını unutmamak gerekir ki, insanı boğan şey suya düşmesi değil , suda kalmasıdır . Suya düşmesinde bir anormallik yoktur . Düşelim manasında değil. Düşüyoruz, düşeriz , düşeceğiz, sakınsak da günaha düşeceğiz. Her insan hatalıdır; hata edenlerin en hayırlısı eğildikten sonra doğrulandır, günahından tövbe edendir ." buyurdu Peygamberimiz (sav).
Ortamı tahlil çok önemlidir. Peygamberimiz &‘in kavgasının büyüklüğü buradadır;mücadelenin büyüklüğü buradadır; İslam’ın zaferinin büyüklüğü buradadır. Zerreden küreye adeta bir atomum ateşlenmesi ile başlayan bir inkişaf reaksiyonu gibi hale hale, halka halka çeyrek asırda İslam &‘ın kat ettiği mesafenin sırrı buradadır. Allah ve Resulü’nün rehberliğinde yürütülmüş bir inkilaptır İslam.
Kutsal bir metne dokunmak her şeyden önce bir risktir. Ona inanmayı değil onu samimi olarak anlamayı istediğimizde karşımızda koca bir tari- hin yükünü buluruz. Tarih boyunca insanların kitabı taşıdığı gibi, kitap da insanı taşıdığından, bu yük hem kitabın kendisine hem de onu anlamak isteyene aittir.
İbretler tonla ama alanlar gramla alıyor."
İslam irfanına göre kadın, bir nefis değil, bir nefestir; bir heves değil bir nefestir. Hatta ilk kadının adı Havva’dır; Havva hayattan gelir etimolojik olarak, hayat veren demektir; adeta Allah (c.c.) Hz. Adem’e Hz. Havva ile birlikte can vermiştir, hayat bahşetmiştir.
Bakışının sıradanlaşmasına izin verme! Gözün nimetleri her gün görüyor diye bakışının sıradanlaşmasına izin verme! Şu an gören gözün görmez olsa gördürebilir misin? Nefes alışverişinin sıradanlaşmasına izin verme! Ciğerlerin nefes alamaz hale geldiğinde ne yapabilirsin? Dönüp tekrar bak… Bu vücudun sahibi kim? Bu kanunu koyan kim? Bu kalbi çalıştıran kim? Vücudumuza bir ağ gibi örülmüş damar şebekesinden haberin var mı? Kemiğin içindeki iliğin ne olduğunu biliyor musun? Ne iş görüyor? Ne maksatla çalışıyor? Bu muazzam mekaniği koyan kim? Bu kanun kimin eseri? Bunun üzerine düşün. Sıradanlaşma! Kur’an bize bu hakikati haykırıyor: Sıradanlaşma! Bir Müslüman için sıradanlaşmak “ölüm”dür. Peygamberimiz “Kimin iki günü birbirine eşitse ziyandadır, sermayeyi koruyamaz.” buyuruyor.
Şimdi vakt-i dua;
İlaçtır dua
Hüzün işgalinin ilacı
Ve duasızlık,devasız sancı
Yolcusun sen
Dua ettiğin İlah, sahib-i han, hancı
Bir üzüm tanesinin peşinde olma!
Çünkü o bağban , o bağcı
Dua, devanın tükendiği anda ilaç
Dua çırılçıplak kaldığında
İlah’ın sana giydirdiği tac
Zifiri karanlıkta sirac
Arş-ı rahmana mirac dua
Allah Resulü mübarek başını kaldırsa, İslam coğrafyasına şöyle bir baksa: Amerikan bankalarında 2 trilyon doları olan, %2.5 zekatını bile vermekten imtina eden, fakire, yetime gram koklatmayan, ama güya Hz. İsa’nın resminin bulunduğu tabloya 500 milyon doları acımadan veren şu d(e)insizleri görse ne derdi? Spiker çöplerden yiyecek toplayarak hayatta kalmaya çalışan 13-14 yaşlarında bir çocukla röportaj yapıyor. “En çok sevdiğin şey nedir?” diye sorduğunda verdiği cevap insanın kanını donduracak cinsten. “Eti seviyorum, hatırlıyorum 4-5 yaşlarındaydım bir defa et yemiştim ve onun tadını hiç unutamıyorum, tek hayalim yine et yemek.” diyor. Böyle tıka basa mazlumlarla dolu bir dünyada hiçbirimiz masum değiliz.
Bir insanı kurtardığınızda, ondan doğacak bütün nesilleri de kurtarmış olursunuz. Bir insanı öldürdüğünüzde, ondan doğacak bütün nesilleri de öldürmüş olursunuz.
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
Bir insanı kurtardığınızda, ondan doğacak bütün nesilleri de kurtarmış olursunuz. Bir insanı öldürdüğünüzde, ondan doğacak bütün nesilleri de öldürmüş olursunuz.
“Deme incitmem karıncayı bile. Karınca incinir “bile”den bile.”
Kalbinizi açmak için, kendinizi değişime açmalısınız. Görü- nürde sağlam dünyada yaşayın, onunla dans edin, meşgul olun, eksiksiz yaşayın, bütünüyle sevin ama yine de bunun geçici ol- duğunu ve sonuçta tüm formların çözülüp değiştiğini bilin.
Allah (cc) yolu, yolcu ile tanımlıyor; çünkü yolcu yolun ruhudur.
Yaptığımız bütün işlerin ruhumuzda etkileri vardır. İnsan, iyi bir iş yaptığında kalbinde bir nur oluşur, kötü bir iş yaptığında ise kalbinde siyah bir nokta oluşur.
Kalbe inen üç yol vardır. Kur’an’da insanın kalbine bu üç yoldan iner. Birincisi dildir; Kuran dilden kalbe tilavetle iner. İkincisi akıldır; Kuran akıldan kalbe tefekkürle iner. Üçüncüsü de davranışlardır; Kuran davranışlardan kalbe güzel ahlak ile iner. İşte bu üç yoldan kalpte biriken Kuran insanı diri kılar, kâmil kılar"
Eğer iman etmişseniz; her çile sabredilebilir, her yük kaldırılabilir bir hafifliğe ulaşır.
İnsan, Allah’ın kıymetlisidir. İnsan, Allah’ın ahsen-i takvim" olan şaheseridir. İnsan Allah’ın başyapıtıdır ve insan o kadar önemli bir varlıktır ki; dağların, taşların, yerlerin, göklerin yüklenmekten tir tir titrediği emaneti, insan omuzlarına almıştır.
Mevlânâ Hazretleri şöyle buyurur: “Dünya, inanmayan bir insan için, içtikçe susatan, susadıkça içiren bir tuzlu deniz, bir ölümcül zehir gibidir.”
İletişim çatışmalarının bir başka kaynağının ise “İlişki Tükenmişliği” olduğu düşünülmektedir. Uzun süre devam eden çatışmalardan sonra karşınızdaki kişiyle anlaşamadığınızı fark edersiniz. İlk tanıştığınızda ilişkiniz ne kadar renkli ve eğlenceliydi. Daha sonra eleştiriler, küçümsemeler arttıkça ilişki tükenmişliği ortaya çıkar. İlişkiden dolayı kişi kendisini yorgun, tükenmiş, çaresiz, yalnız hisseder. Bu durum aile ya da romantik ilişkilerde sıkça rastlanır. Sorunlu ebeveyni ile uzun süre iletişim kuran kişiler bir zaman sonra tükenmeye başlar. Romantik ilişkilerde ise tükenmişlik ayrılıklarla sonuçlanır.
Senin en şiddetli düşmanın kimdir biliyor musun? Şu iki omuzunun arasındaki nefsindir."
Hz. Muhammed (s.a.v.)
Zaman Allah’a iman etmeyen bir insanın, ömrünün celladırdır.
Deme incitmem karıncayı bile. Karınca incinir bile"den bile.
Her şey akıp gidiyor; o halde akışı fark et ve Bu gidiş nereye?" diye sorgula.
Uyanın insanlar, Allah’a dönüyoruz."
Ezan okundu. Kalbin nasıl bir tepki verdi?
Bunu ölçmen lazım…
İlaçtır dua
Hüzün işgalinin ilacı
Ve duasızlık, devasız sancı
Hiç kimse firavun olarak doğmaz, hiç kimse evliya olarak, insan-ı kâmil olarak doğmaz. Allah herkesi şerre ve hayra eşit mesafede yaratır. Bu imtihanın, insan olmanın, fıtratın gereğidir.
Besmele çektiğimiz zaman artık o iş Allah’ın rızası için yapılan bir ibadete dönüşmüş olur.
uzaktan muhabbet olmaz. gözden ırak olan, gönülden de ırak olur. bir arkadaşım diyor ki Kabe’ye gittim Umre için, Hac için. çok kalabalık var metaf alanında, uzakta duruyorum. uzaktan tavaf ediyorum ama hiçbir etkilenme olmuyor, bir tuhaflık var hiçbir şey hissetmiyorum. sonra yakınlaştım, yakınlaştım, yakınlaştıkça halet-i ruhiyem değişti. Kabe’ye dokunduğum zaman bambaşka şeyler hissettim. Kur’an için de durum böyledir. uzak durma, yakınlaş. Kur’an’a yakın durmak lazım. hayatımızda günlük olarak mutlaka Kur’an ile bir teşrik-i mesaimizin olması lazım.
Fahreddin Râzi, Asr suresinin tefsirini yaparken bir su satıcısını misal verir. sıcak bir yaz günü elindeki tek sermayesi hızla eriyen buzlar olan bir buz satıcısıdır bu. ağlayarak ve haykırarak şöyle der:bütün sermayesi erimekte olan şu kişiye yardım edin de onu iflas etmekten kurtarın." tıpkı bu buz satıcısı gibi bizim de elimizde anbean erimektedir zaman. Elimizdeki en kıymetli ve belki de kıymetinden en çok gafil olduğumuz sermayedir zaman.
Her ânın kıymetini bilmeyi Allah nasib eylesin. çünkü bu fark ediş hali üzerimizdeki bütün nimetleri, bütün görevleri, bütün ödevleri hakkı layıkıyla ifâ etmenin de sırrıdır.
İnsan, Allah’ın kıymetlisidir. İnsan, Allah’ın ahsen-i takvim" olan şaheseridir. İnsan Allah’ın başyapıtıdır ve insan o kadar önemli bir varlıktır ki; dağların, taşların, yerlerin, göklerin yüklenmekten tir tir titrediği emaneti, insan omuzlarına almıştır.
Efendimiz (s.a.v.) buyuruyor ki: Bir kötülük yaptığında bu kötülük seni üzüyor, sende bir iç nedamet, pişmanlık oluşuyorsa; yaptığın bir iyilik de seni hoşnut kılıyorsa, sen mü’minsin."
Eğer iman etmişseniz; her çile sabredilebilir, her yük kaldırılabilir bir hafifliğe ulaşır.
Âlim bir zat bahçe işleriyle uğraşırken Allah’a inanmayan bir adam yanına gelmiş, demiş ki: Üç sorum var; cevaplarsan iman edeceğim, cevaplayamazsan sen inkar edeceksin, var misin?" O da, "varım" demiş. Birincisi: "Allah var diyorsunuz, ama görmüyoruz. Ben görmediğim bir şeye nasıl inanayım?" Ikincisi; "Diyorsunuz ki, &‘Her şey ezelde takdir edilmiştir. Benim inkarım da takdir edilmiştir. O halde benim suçum ne?" Üçüncüsü; "Hem &‘Şeytan ateşten yaratılmıştır.’ diyorsunuz, hem de &‘Şeytan cehennemliktir. diyorsunuz. Ateş ateşi nasıl yakar?" Üç zor soru… O büyük zat yere eğilmiş, tezek gibi sertleşmiş bir parça toprağı almış ve "yaklaş" demiş. Adam yaklaşmış, "Üç sorunun tek bir cevabı vardır, o da budur." demiş ve o tezekle adamın alnının ortasına şiddetle vurmuş. Adamın kafası yarılmış, kan revan içerisinde, "Ben sana gösteririm." diyerek soluğu Kadı’nın yanında almış. Mahkeme kurulmuş, Kadı da biliyor karşısındakinin âlim bir zat olduğunu. "Efendim… Böyle böyle bir şey yapmışsınız. Sebebi hikmeti nedir?" Âlim zat cevap vermiş: "Bana üç soru sormuştu, o vurduğum tezek bu üç sorunun cevabıdır. Birincisi; &‘Allah var diyorsunuz ama ben görmüyorum. Görmediğim Allah’a niçin inanayım?" demişti, şimdi ise başının acıdığını, acı içinde kıvrandığını söylüyor. Acısını bana göstermezse ben de başının acıdığına inanmıyorum. İkincisi; &‘Her şey ezelde takdir edilmiştir. Benim inkarım da takdir edilmiştir, o halde benim suçum ne?’ demişti. Benim onun kafasını yarmam da ezelde takdir edilmişti. O zaman benim suçum ne? Üçüncüsü; &‘Şeytan ateşten yaratılmıştır. Şeytan cehennemliktir. Öyleyse ateş ateşi nasıl yakar?" demişti. İnsan topraktan yaratılmıştır. toprak toprağın canını nasıl acıtırsa ateş de ateşi öyle yakar.
Mü’minlerin en önemli özelliği kendi aralarında merhametli, zalimlere karşı sert ve şiddetli olmalarıdır.
Ben bir sudan ibaretim, bir katreden bidayetim,
İlelebet sanma beni, ezel içre nihayetim
Belki etten abideyim, lazım değil nafileyim
Tek başına sanma beni, mahşeri bir kafileyim."
İki taş arasında eziyorum aklımı,
Bilmem aradığım sır benim,
Ötelerde saklı mı?
Bir de ben’i eziyorum
Ötelerde beni bekleyenler var,
Ötelerde benim beklediklerim,
Seziyorum.
Her şeyin egemenliği kendi elinde olan Allah bütün eksikliklerden uzaktır ve hepiniz sonunda O’na döndürüleceksiniz.(Yasin-83)
Kalbe inen üç yol vardır. Kur’an’da insanın kalbine bu üç yoldan iner. Birincisi dildir; Kuran dilden kalbe tilavetle iner. İkincisi akıldır; Kuran akıldan kalbe tefekkürle iner. Üçüncüsü de davranışlardır; Kuran davranışlardan kalbe güzel ahlak ile iner. İşte bu üç yoldan kalpte biriken Kuran insanı diri kılar, kâmil kılar"
Akıyor zaman ve an uçurumdan düşen şelale
Kaptan kaba gire gire baksana geldik ne hale
Herkes imtihandadır. Zalim zulmederken imtihandadır. Mazlum zulme uğrarken imtihandadır. Zalim de imtihandadır, mazlum da imtihandadır, zulmü gören de imtihandadır. Herkes kendi sınavını yaşamaktadır.
Böyle tıka basa mazlumlarla dolu bir dünyada hiçbirimiz masum değiliz.
…yolunun önündeki kuyuyu görmez de gözü yıldızlardayken kendisini kuyunun dibinde bulur; helak olur gider.
Keşke ölülerin dili olsa da konuşsa…
Değişim çok zordur, toplum çok zor değişir.
“Hayat şu anda beni dinlediğin zamandır. Hayat şimdi, şu yazıyı okuduğun andır. Sen onun kıymetini bilmeye bak.”
Bu teoriye göre kainattaki her şeyin bir zıddı, karşıtı, eşi vardır. Öyle ki maddi alemde her şeyin zıddı veya benzeri vardır. Elektron ile proton bir zıt çift oluştururlar. Madde ve anti madde yine zıtlık oluşturan çift yaratılma özelliğine sahiptir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir