İçeriğe geç

Kuklacı Kitap Alıntıları – Kalender Yıldız

Kalender Yıldız kitaplarından Kuklacı kitap alıntıları sizlerle…

Kuklacı Kitap Alıntıları

&“&”

kırık bir hançer ağrısıydı annem
berceste mısralar kadar naif
gözyaşından bir elbise içinde
her aşk bir mecnun büyütmez
ve her insan kendini sever sadece
zamanı yontan mevsimler
yıllanmış hüzünler bırakırken kalbime
aynalarda arama annemdeki yüzümü
sığınıp tanrı’ya adını andıktan sonra
bir azize sattım onu taşrada
sürgün ayaklarım hallaç başımla
kırdım aşka dair öğrendiğim ne varsa
kalender bir eda ile kırdım kuklacı
kanımla suladığım gülün dalını
-İçim ölmüş benim –

İçim insan mezarlığı
en çok da ben ölmüşüm kuklacı
adım başı mezar taşım var

Kaç kez yola çıktım sevmek fikriyle
sakıt ve meczup bir keşiş gibi
kendimi unuttuğum o yerde
yadigar bırakıp tüm urbalarımı
mavinin mavisi sanıp ardınca yürüdüğüm
şu ölü kadın var ya kuklacı gözleri karanfil
tanırım onu çok eskilerden
yüreği mühürlü bir annedir o şimdilerde
ona bir kez olsun söyleyemedim gençliğinde
gözlerinde öldüğümü kaç kere
kaç kez yola çıktım sevmek fikriyle
sakıt ve meczup bir keşiş gibi
kendimi unuttuğum o yerde
yadigar bırakıp tüm urbalarımı
mavinin mavisi sanıp ardınca yürüdüğüm
şu ölü kadın var ya kuklacı gözleri karanfil
tanırım onu çok eskilerden
yüreği mühürlü bir annedir o şimdilerde
ona bir kez olsun söyleyemedim gençliğinde
gözlerinde öldüğümü kaç kere
Şu ölü kadın var ya kuklacı gözleri karanfil
tanırım onu çok eskilerden
yüreği mühürlü bir annedir o şimdilerde
ona bir kez olsun söyleyemedim gençliğinde
gözlerinde öldüğümü kaç kere
Şu ölü kadın var ya kuklacı gözleri karanfil
tanırım onu çok eskilerden
yüreği mühürlü bir annedir o şimdilerde
ona bir kez olsun söyleyemedim gençliğinde
gözlerinde öldüğümü kaç kere
Kuklacı son kez vursun boynumu acemi cellat
söz yeniden doğmayacağım yoruldum artık
yükü kaygı olan pervaneye ne denir
topla hatıraları askıda kalsın melal
kahır yok. sitem yok. pişmanlık hiç.
suya yenik düşen bir gül olacağım söz
Kaç kez yola çıktım sevmek fikriyle
sakıt ve meczup bir keşiş gibi
kendimi unuttuğum o yerde
yadigar bırakıp tüm urbalarımı
mavinin mavisi sanıp ardınca yürüdüğüm
şu ölü kadın var ya kuklacı gözleri karanfil
tanırım onu çok eskilerden
yüreği mühürlü bir annedir o şimdilerde
ona bir kez olsun söyleyemedim gençliğinde
gözlerinde öldüğümü kaç kere
Her şey gün batarken oldu
biçti kalbimi bir kırık mısra
ben gün batarken düştüm aşka
ay gün batarken anladı yalnızlığını
dağlar kimsesizliğini kadınlar…
gün batarken sus dedi bilge. sus unutursun
o zaman siyahtı saçlarım doğrudur sandım sustum
kuklacı öğrendim ki yıllar sonra kendimden
yarım kalan hiçbir şeyi unutamam ben
İçim insan mezarlığı
en çok da ben ölmüşüm kuklacı
adım başı mezar taşım var
katillerim en sevdiğim insanlar
Ölüler şehrindeyim kuklacı
kollarım örümcek gözlerim yosun
gül yağmuru bekliyorum
mezarlık kuytusu apartmanlarda
yoldan uzun düşten kısa bir gecenin ardından
ince bir bulut akıyor şehre ateşten sudan
kaçıyor bir bulut aşktan yağmurdan
bir bulut bir çıngı sis ve hamaylı
o ve gül yağmuru yok anlıyor musun
Kayboldu bir bir bindiğim tahta atlar
ihtiyar çocuklar yaşardı bu şehirde kuklacı
onlar da binip gitti kaybolan atlarıma
yıkık kaşlı esmer alınlarının kırışığını
hangi duvara serip açarlar şimdi kim bilir
bu şehirde gözleri bulutsu düşleri yeşil
uğrunda ölünesi sevgililer yaşardı eskiden
onlar da sırroldular ömrüme ziyan
yaralı bir hançerdir şimdi kalbimde hicran
yorgun şehrayinlerden artakalan hüzün
mühürlü gözlerden süzülen damla
inatla söylüyorum işte tüm insanlara
bir kez olsun açmadı şakağımda gül
ant içtim yalan yere tevili yoktur
yalan tüm kahinler yalancı remil
ansızın çıkagelen sevgili yoktur
Her aşk bir mecnun büyütmez
ve her insan kendini sever sadece
zamanı yontan mevsimler
yıllanmış hüzünler bırakırken kalbime
aynalarda arama annemdeki yüzümü
sığınıp tanrı’ya adını andıktan sonra
bir azize sattım onu taşrada
sürgün ayaklarım hallaç başımla
kırdım aşka dair öğrendiğim ne varsa
kalender bir eda ile kırdım kuklacı
kanımla suladığım gülün dalını
Ölüler şehrindeyim kuklacı
kollarım örümcek gözlerim yosun
gül yağmuru bekliyorum
mezarlık kuytusu apartmanlarda
yoldan uzun düşten kısa bir gecenin ardından
ince bir bulut akıyor şehre ateşten sudan
kaçıyor bir bulut aşktan yağmurdan
bir bulut bir çıngı sis ve hamaylı
o ve gül yağmuru yok anlıyor musun?
içim insan mezarlığı 
en çok da ben ölmüşüm kuklacı
adım başı mezar taşım var
katillerim en sevdiğim insanlar
-İçim ölmüş benim –

İçim insan mezarlığı
en çok da ben ölmüşüm kuklacı
adım başı mezar taşım var

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir