Antoine de Saint-Exupéry kitaplarından Küçük Prens’in Güzel Hikayesi kitap alıntıları sizlerle…
Küçük Prens’in Güzel Hikayesi Kitap Alıntıları
Okyanusun orta yerinde deniz kazası geçirmiş bir denizciden çok daha yalnızdım."
Bazılarının yüreğe iyi gelen bi’ yanı vardı. Armağan gibiydiler…
Herkesin bir yıldızı var,ama hiç biri aynı değil.Yola çıkanlar için yıldızlar birer kılavuz olurlar.Kimileri
içinse küçük ışıklardan başka bir şey degildir.Bilginler için çözülecek birer problem…Şu benim iş adamı için altından yapılmiştır.Ama bu yıldızların hepsi suskundur.Senin yıldızınsa kimselerinkine benzemeyecek.
içinse küçük ışıklardan başka bir şey degildir.Bilginler için çözülecek birer problem…Şu benim iş adamı için altından yapılmiştır.Ama bu yıldızların hepsi suskundur.Senin yıldızınsa kimselerinkine benzemeyecek.
Keşke herkesin ömrü vicdanı kadar olsa.
Eşsiz bir çiçeğim var diye kendimi zengin sanmıştım. Oysa sadece sıradan bir gülmüş."
Her gün aynı saatte gelmelisin dedi tilki. Örneğin öğleden sonra saat dörtte gelirsen, ben saat üçte kendimi mutlu hissetmeye başlarım. Zaman ilerledikçe de daha mutlu olurum. Saat dörtte endişelenmeye ve üzülmeye başlarım. Mutluluğun bedelini öğrenirim. Ama günün herhangi bir vaktinde gelirsen, seni karşılamaya hazırlanacağım zamanı asla bilemem. İnsanın gelenekleri olmalıdır.
İnsanların arasında da yalnızlık duyabilir insan.
Her yer kuru, her yer sivri, her yer sert ve acımasız. İnsanlarda da düş kurabilme gücü hiç yokmuş. Ne söylerseniz onu tekrarlıyorlar. Benim gezegenimde bir çiçeğim vardı, söze ilk o başlardı…"
Vereceğim sır çok basit: insan ancak yüreğiyle baktığı zaman doğruyu görebilir. Gerçeğin mayası gözle görülmez."
Küçük prens unutmamak için tekrarladı: "Gerçeğin mayası gözle görülmez."
Küçük prens unutmamak için tekrarladı: "Gerçeğin mayası gözle görülmez."
İnsanlar nerede? …
– Rüzgarda sürüklenmişlerdir.
Kökleri yok, yaşamaları güç oluyor bu yüzden.
– Rüzgarda sürüklenmişlerdir.
Kökleri yok, yaşamaları güç oluyor bu yüzden.
İnsanların artık öğrenmeye hiç vakitleri yok. Her şeyi hazır olarak satıcılardan alıyorlar.ama dostluk satan bir dükkan olmadığından dostları da yok artık .
İnsanlar," dedi Küçük Prens, " hızlı trenlere doluşuyorlardı doluşuyorlardı ama neyin peşinde olduklarını bilmiyorlar. Yalnızca telaş içinde koşuşturup duruyorlar…"
…Küçük Prens yeniden sordu:
"İnsanlar nerede? Çölde biraz yalnız hissediyor insan kendisini."
"İnsanların arasında da pekâlâ yalnız hissedebilirsin kendini."
"İnsanlar nerede? Çölde biraz yalnız hissediyor insan kendisini."
"İnsanların arasında da pekâlâ yalnız hissedebilirsin kendini."
…Kişinin kendi kendini yargılaması başkasını yargılamasından çok daha zordur…"
Herkesten verebileceği neyse onu istemek gerekir…"
…Ne gizemli bir yer şu gözyaşı ülkesi."
Bir günde tam kırk dört kere gün batimini izlediğim oldu," demiştin bana.
Hemen ardından da eklemiştin:
"Biliyor musun… insan çok üzgün olduğunda gün batimini izlemeyi daha çok seviyor."
Bunun üzerine sordum:
"O, gün batimini kırk dört kez izlediğin gün
çok mu üzgündün?"
Ancak Küçük Prens yanıt vermedi…"
Hemen ardından da eklemiştin:
"Biliyor musun… insan çok üzgün olduğunda gün batimini izlemeyi daha çok seviyor."
Bunun üzerine sordum:
"O, gün batimini kırk dört kez izlediğin gün
çok mu üzgündün?"
Ancak Küçük Prens yanıt vermedi…"
İnsanlar arasında da yalnızlık duyabilir insan.
Ama gözler gerçeği göremez ki! İnsanın kalbiyle bakıp görmesi gerekir.
insan bu, bir an dalgınlığa gelir, her şey o anda olup bitiverir!…"
Günün birinde herkes kendi yıldızını bulabilsin diye mi parlaktır yıldızlar? "
Hoşça git, dedi tilki. vereceğim sır çok basit: insan ancak yüreğiyle baktığı zaman doğruyu görebilir. gerçeğin mayası gözle görülmez.”
Hep aynı saatte gelsen daha iyi olur.sözgelimi öğleden sonra saat dörtte gelecek olsan ben saat üçte mutlu olmaya başlarım. Her geçen dakika mutluluğum artar.
Ölene kadar sorumlusun gönül bağı kurduğun her şeyden"
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Biliyor musun, insan üzgün olunca günbatımının tadına daha iyi varıyor
Zaten ben hiçbir şeyin gerçeğine varamadım şimdiye kadar. Yargılarımı sözlere değil, davranışlara göre ayarlamalıydım.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Çocuklar büyükleri hoş görmeye alışmalıdır.
Okyanusun ortasında sal üstünde kalmış bir gemiciden daha yalnızdım.
kendini beğenmiş adam, onu dinlemiyordu bile. Kendini beğenmişler,hep böyledir, hic dinlemezler.Sadece onları övdüğünüz zaman sizi dinlerler.
Kendini yargılamak, başkalarını yargılamaktan çok daha zordur. Kendini yargılamayı başarabilirsen, gerçek bir bilge olmuşsun demektir."
Ölene kadar sorumlusun gönül bağı kurduğun her şeyden” dedi tilki…
Antoine De Saint-Exupéry
Küçük Prens, Antoine De Saint-Exupéry
Antoine De Saint-Exupéry
Küçük Prens, Antoine De Saint-Exupéry
‘Hoşça git’ dedi tilki.
‘Vereceğim sır çok basit: İnsan ancak yüreğiyle baktığı zaman doğruyu görebilir. Gerçeğin mayası gözle görülmez.’
Küçük Prens unutmamak için tekrarladı: ‘Gerçeğin mayası gözle görülmez.’
‘Vereceğim sır çok basit: İnsan ancak yüreğiyle baktığı zaman doğruyu görebilir. Gerçeğin mayası gözle görülmez.’
Küçük Prens unutmamak için tekrarladı: ‘Gerçeğin mayası gözle görülmez.’
“Yaşamım çok monotondur. Ben tavukları avlarım, avcılar da beni. Bütün tavuklar birbirine benzer. Bütün insanlar da öyle. Bu yüzden biraz sıkılıyorum. Ama beni evcilleştirirsen eğer, yaşamıma bir güneş doğmuş olacak. Senin ayak seslerin benim için diğerlerinden farklı olacak. Ayak sesi duyduğum zaman hemen saklanırım. Ama seninkiler, bir müzik sesi gibi beni gizlendiğim yerden çıkaracaklar. Hem bak, şu buğday tarlalarını görüyor musun? Ben ekmek yemem. Buğday benim hiçbir işime yaramaz Buğday tarlalarının da hiçbir anlamı yoktur benim için. Bu da çok üzücü. Ama senin saçların altın sarısı. Beni evcilleştirdiğini bir düşün! Buğday da altın sarısı. Buğday bana hep seni hatırlatacak. Ve ben buğday tarlalarında esen rüzgârın sesini de seveceğim…”
Herkesten verebileceği kadarını istemek gerek.
Çölü güzelleştiren," dedi Küçük Prens, "bir yerlerde bir kuyu saklıyor olması."
“İşte sana bir sır, çok basit bir şey: insan yalnız yüreğiyle doğruyu görebilir. Asıl görülmesi gerekeni gözler göremez…”
Eğer kendini doğru bir biçimde yargılamayı başarırsan, gerçek bir bilgesin demektir.
Küçük Prens yine konuşmaya başladı:
‘İnsanlar nerede? Çölde biraz yalnızlık duyuyor kişi…’
‘İnsanların arasında da yalnızlık duyulur’ dedi yılan."
‘İnsanlar nerede? Çölde biraz yalnızlık duyuyor kişi…’
‘İnsanların arasında da yalnızlık duyulur’ dedi yılan."
Biliyor musun,insan üzgün olduğu zaman gün batımını çok sever."
“İnsanlar, bulundukları yerden hiçbir zaman memnun olamazlar.”
Benim için onun gülüşü çölde su kaynağı gibiydi."
Biliyor musun, insan çok üzgün olunca gün batımlarına bayılıyor…
Peki insanlar nerede?"dedi küçük prens."İnsan kendini çölde çok yalnız hissediyor.""insanların içinde de öyle hissedersin" dedi yılan"Arada pek fark yoktur."
Çölü güzel kılan şey, dedi küçük prens, "bir köşesinde bir kuyu saklamasıdır…"
Ne kavranılmaz bir yer şu gözyaşı ülkesi.
Bir gün tam kırk dört tane günbatımı gördüm! deyip eklemiştin:
‘Bilirsin, canı sıkkın olduğunda günbatımı iyileştirir insanı…’
‘Bilirsin, canı sıkkın olduğunda günbatımı iyileştirir insanı…’
Kendini yargılamak başkalarını yargılamaktan daha güçtür. Kendini yargılamayı başabilirsen gerçek bir bilgesin demektir.
Buradan geçen herhangi bir yolcu benim gülümün size benzediğini sansa bile o tek başına hepinizden önemlidir. Çünkü üstünü fanusla örttüğüm odur, rüzgardan koruduğum odur, kelebek olsunlar diye bıraktığım birkaç tanenin dışında bütün tırtılları uğrunda öldürdüğüm odur. Yakınmasına, böbürlenmesine hatta susmasına kulak verdiğim odur. Çünkü benim gülümdür o.
Gülünü bunca önemli kılan, uğrunda harcadığın zamandır.
Sana vereceğim sır şu:İnsan ,gerçeği ancak yüreğiyle görebilir.Gözler,hiçbir şeyin özünü göremez.Gülünün senin için değerli olmasının sebebi,ona zaman harcaman ve fedakârlıkta bulunmandır."
Öyleyse sen de kendi kendini yargılarsın. En zoru da budur. Insanın kendisini yargılaması,başkasını yargılamasından çok daha zordur. Kendini iyi yargılamayı başarırsan gerçek bir bilge olduğunu kanıtlamış olursun."
İnsan bir çiçeği severse, milyonlarca ve milyonlarca yıldızda yalnız tek bir çiçek açarsa, işte o yıldızlara bakarak mutlu olur. Kendi kendine şöyle der: ‘İşte orada, o yıldızlardan birinde benim çiçeğim.
“Senin gülünün diğerlerinden daha önemli olmasını sağlayan şey, ona ayırdığın vakittir.”
‘Zor zamanımda yanımda yoksan, mutlu anlarımı seninle paylaşamam
Bir yıldızda yaşayan çiçeği seversen geceleri gökyüzüne bakmak güzel gelir..
Asıl önemli olan gözle görülmeyendir.
İnsan evcilleştirmeyi kabul etti mi, biraz gözyaşı akıtmayıda göze almalı…
Çölü güzel yapan, bir yerlerde bir kuyuyu gizliyor olmasıdır.
Önce karşıma, şöyle uzağa çimenlerin üstüne oturacaksın. Gözümün ucuyla sana bakacağım, ama birşey söylemeyeceksin. SÖZLER YANLIŞ ANLAMALARIN KAYNAĞIDIR. Her gün biraz daha yakınıma oturacaksın…
İnsanların artık anlamaya zamanları yok. Dükkanlardan her istediklerini satın alıyorlar. Ama dostluk satılan bir dükkan olmadığı için artık dostları yok.
(Eğer dost istiyorsan birini evcilleştir.)
(Eğer dost istiyorsan birini evcilleştir.)
Çiçeğini senin için anlamlı kılan, onun için harcadığın zamandır.
İşte sana bir sır, çok basit bir şey: İnsan yalnız yüreğiyle doğruyu görebilir. Asıl görülmesi gerekeni gözler göremez.
İnsan, ancak engellerle karşılaşıp onları aşmaya çalıştıkça kendini tanır."