Tom Robbins kitaplarından Kovboy Kızlar da Hüzünlenir kitap alıntıları sizlerle…
Kovboy Kızlar da Hüzünlenir Kitap Alıntıları
Bir çocuk büyüyünce kovboy kız olmak istiyorsa bunu yapabilmeli, yoksa bu dünya yaşamaya değmez. Bütün küçük kızların ve tabii bütün küçük oğlanların hayallerini gerçekleştirmekte özgür olmasını istiyorum. Bundan aşağısını da kabul etmiyorum.
Siyaset, hayatı değiştirmeye tutkun ama hayatı yaşama tutkusundan yoksun insanlar içindir.
Hayatın veremediğini bize vermek edebiyatın görevidir.
Gözlerin hâlâ güzel ama eskisi kadar masum değil.
İşyerini Bugün hastayım diye arayan çok insan duymuşsunuzdur. Sizin de birkaç kez hastayım diye aramışlığınız vardır. Peki hiç iyiyim diye aramayı düşündünüz mü?
Mesela şöyle. Patronunuza telefon açıp diyeceksiniz ki Dinle beni, orada çalışmaya başladığımdan beri hastaydım ama bugün iyiyim ve bir daha da oraya gelmeyeceğim. iyiyim diye arayın işyerinizi.
Mesela şöyle. Patronunuza telefon açıp diyeceksiniz ki Dinle beni, orada çalışmaya başladığımdan beri hastaydım ama bugün iyiyim ve bir daha da oraya gelmeyeceğim. iyiyim diye arayın işyerinizi.
Aşka inanmak önemlidir. Bunu herkes bilir. Peki şehvete inanmak da mümkün mü?
Kendi efendin oll
Kendi İsa’n ol!
Kendi uçan dairen oll Kendini kurtar.
Kendi sevgilin oll Kalbi özgür bırak!
Kendi İsa’n ol!
Kendi uçan dairen oll Kendini kurtar.
Kendi sevgilin oll Kalbi özgür bırak!
Bir şey iyi olduğu için iyidir” diye devam etti doğal olduğu için değil. Bir şey kötü olduğu için kötüdür, yapay olduğu için değil. Çıngıraklı yılan tarafından ısınlmanın, silahla vurulmaktan zerre kadar iyi bir yanı yok.
Elbette kendimle çeliştim. Her zaman çelişirim. Yalnızca mantıkçılar ve geri zekâlılar asla kendileriyle çelişmezler. Ve bu tutarlılıkları yüzünden hayatla çelişirler.
Pasaklılar düzensizliği sevmezler. Kendi başlarının çaresine bakamadıkları için düzensiz yaşayan aciz insanlardır onlar.
gerçekten dans etmek istiyorsan her şeyle dans edebilirsin.
Bazen bize en büyük mahremiyeti sunan, ilgiyi en çok üzerimize toplayan şeylerdir
Tam anlamıyla yaşamak için özgür olmak gerekiyor ama özgür olmak için de güvenlikten vazgeçmek lazım. Yani yaşamak için ölmeye hazır olmak gerekiyor. Nasıl paradoks ama?
‘Dikkatli ol, rahatına bak, sorun çıkarma’ diye fısıldar DNA.
Belki de asıl sorun, bizim zaman denen üç başlı canavarı,- geçmiş, şimdiki zaman ve geleceği yaratan birer Dr. Frankenstein olmamızdır. O zaman en başa dönelim! Şimdiki zaman iyidir, şimdiki zaman açık ve nettir, üzerinde durup bedene hükmettiği yerinde bırakalım onu. Ama geçmişe daha başka bir anatomik işlev yüklemeli. Mesela geçmişten harika bir kıç deliği olurdu. Geleceğe gelince, bir düşünelim, gelecek, zamanın nesi olurdu?..
Peki insanlar ölümden neden böylesine korkarlar? Yaşadıkları hayatların, aslında olması gereken yaşamın yalnızca birer parodisi olduğunu bilinçsizce de olsa fark ederler de ondan.
insanoğlunun çevresine, diğerlerine ve kendine verdiği zarar, büyük ölçüde açgözlülükten kaynaklanır.
Hepsi aynı. Bugününü geleceğe oynayan, her acıyı tarihin mutlu sonuna yatıran bir sürü enayi işte.
Gezegende zeki yaşam izlerine rastlamak yüreğime su serpti.
Eğer dünyayı yeniden doğal esaslarına, doğal ritmine döndüreceksek, tıpkı annelerin çocuklarına yaptığı gibi, bü gezegeni besleyip koruyup onunla birlikte eğlenip ondan bir şeyler öğreneceksek, saldırgan ve erkeksi bir sistem olan teknolojiyi olması gerektiği gibi, yani tedbirli, neşeli, özenli ve ancak doğayla tam bir işbirliği içinde kullanılacak bir araç olarak görmeliyiz.
Hayatta mutluluktan güzel tek bir şey vardır, o da özgürlüktür.
Öpüşmek insanoğlunun en büyük icadıdır.
Bütün hayvanlar çiftleşir ama yalnızca insanlar öpüşür.
Bütün hayvanlar çiftleşir ama yalnızca insanlar öpüşür.
Aşk bir uyuşturucudur, tavuk çorbası değil.
Eğer âşıkları yeniden yaratmayacaksa, aşk neye yarar?
Sanırım erkeklerin bir eşe ihtiyaç duydukları bir gerçek dedi. Kadınların bir kocaya ihtiyaç duyduklarını zannetmeleri gibi.
İnek sütü molekülü anne sütü molekülünden yüz kat daha büyüktür. Ama keçi sütü molekülü ve insan sütü molekülü neredeyse aynı boydadır. Bu yüzden de keçi sütünün sindirimi kolaydır, inek sütüyse bağırsakların benzin deposunda kum etkisi yapar.
Bir hapşırık saatte 320 kilometre hızla gider. Geğirme daha yavaş, osuruk ondan da yavaştır. Ama parmakla gönderilen bir öpücük başkadır,- bir anda havalanır, yerine ulaştığı şüphelidir ve ne kadar hız yapabildiği konusunda kesin bir kaynak yoktur.
Siyaset, hayatı değiştirmeye tutkun ama hayatı yaşama tutkusundan yoksun insanlar içindir.
Bir çocuk büyüyünce kovboy kız olmak istiyorsa bunu yapabilmeli, yoksa bu dünya yaşamaya değmez. Bütün küçük kızların ve tabii bütün küçük oğlanların hayallerini gerçekleştirmekte özgür olmasını istiyorum. Bundan aşağısını da kabul etmiyorum.
Dinlerin insanlann kafasını karıştırma yöntemi de bu değil mi zaten: gerçeğe dayanmayan güzel kavramlar.
Neden erkeklerin tehlikeli şeyler yapıp kendilerini yaralamalanna izin veriliyor da kadınlara verilmiyor?
Bir kadın bir güzellik merkezine geldiği zaman bunu erkeklere karşı cinsel cazibesini arttırmak için yapar. İşin özü bu. Bazen başka faktörler de oluyor elbette,- ama özünde tüylerini düzeltmesi gereken, erkeksiz bir dişi kuş gibidir bizim müşterimiz.
Ama güzellik bakımına gitmediğini biliyorum, bunun için fazla güzelsin.
Gerzeklerdeki cesarete bak. Onlar kadın kokusundan ne anlar? O politikacıların hiçbiri karısıyla yatmaz. Hepsi orospulara giderler, orospular da kendilerine nasıl bakacaklarını bilir.
Beyinlerimiz koca kıçlarını kaldırıp bir defa da bize kozmik bir el uzatsalar, zamansızlığı tam anlamıyla kavramamıza müsaade etseler, belki o zaman Einstein’ın, uzay ı aşk diye tarif ederken ne demek istediğini zihnimizde, tabir yerindeyse, canlandırmaya çalışabilirdik.
Ben sana aşkı sunuyorum sen geri çeviriyorsun. Belki de gerzek olan sensin.
hissetmek bilmekten daha yücedir
Zaman kendi sekreteriyle hafızasını, mekân da şımarık piçi, yalnızlığı getiriyordu yanında.
Sanatı güçlendirmek için biraz acı çekmek gibisi yoktur.
Benden hoşlandığından eminim gerçi, benden hoşlandığına dair pek çok ipucu verdi.
Kadınlar daha dayanıklı ve dirençliler. Çocuk doğurmak gibi ham ve zorlu bir iş için yaratılmışlar. O bebek yumurtlama enerjisini başka bir işe yönlendirdiklerinde neler yapabileceklerine hayret edersin.
Dünyanın en popüler kadın hijyeni ürünlerini icat edip üretseydiniz siz de zengin olurdunuz.
Evlenmek bir kızın mücadeleden vazgeçtiği, savaş alanını terk ettiği, asıl ilginç ve anlamlı eylemi, bundan böyle ‘ona bakmayı’ üstlenen kocasına bıraktığı andır. Ne acıklı bir aylaklık anlaşması.
Âşık ol, hem cenneti hem cehennemi ziyaret et, aynı fiyata ikisi bir arada.
Maalesef ki yavrucaklarım, basit aşk hikâyesi diye bir şey yoktur. En gelip geçici gençlik sevdası bile beynin anlayış menzilinin dışında kalacak denli karmaşıktır.
Kadınlar erkeklerden uzun yaşarlar,- çünkü aslında yaşamamışlardır.
Evlenmek bir kızın mücadeleden vazgeçtiği, savaş alanını terk ettiği, asıl ilginç ve anlamlı eylemi, bundan böyle ‘ona bakmayı’ üstlenen kocasına bıraktığı andır. Ne acıklı bir aylaklık anlaşması.
Otur tatlım, hadi otur. O güzel ayacıklarını şöyle bir dinlendir. Otur şuraya. Biraz şeri alır miydin?
Dünyanın en popüler kadın hijyeni ürünlerini icat edip üretseydiniz siz de zengin olurdunuz.
İnsanları asabi yapan, mali belirsizliklerdir belki de; bu asabiyet yüzünden daha da çok sigara içerler.
Hayatında erkekler görüyorum tatlım
Büyük başpaımaklar güçlü bir karakteri ifade eder, büyük bir kararlılık ve kendine güvenle hareket eden insanlarda bulunur. Doğuştan liderdir bunlar.
Er ya da geç sana ayıp şeyler yapmak isteyen bir adam arabasına alacak seni.
Aşık ol, hem cenneti hem cehennemi ziyaret et, aynı fiyata ikisi bir arada.
Kadınlar erkeklerden uzun yaşarlar; çünkü aslında yaşamamışlardır.
Diyorlar ki ben asıl talihsizliği doğarken yaşamışım, onu atlattıktan sonra gerisi kolaymış.
Cezanın ödülü kendisidir.
Keçinin şehveti Tanrı’nın armağanıdır.
Kadının çıplaklığı Tanrı’nın eseridir.
Kederin fazlası güldürür.
Neşenin fazlası ağlatır.
Kadının çıplaklığı Tanrı’nın eseridir.
Kederin fazlası güldürür.
Neşenin fazlası ağlatır.
William Blake
İnsanoğlunun çevresine, diğerlerine ve kendine verdiği zarar, büyük ölçüde açgözlülükten kaynaklanır.
İster güç, ister mal mülk, ilgi ya da sevgi için olsun,açgözlülük de büyük ölçüde güvensizlikten kaynaklanır.
Güvensizliğin kaynağı büyük ölçüde korkudur.
Ve korkuların büyük bir kısmı da aslında ölüm korkusudur.
İster güç, ister mal mülk, ilgi ya da sevgi için olsun,açgözlülük de büyük ölçüde güvensizlikten kaynaklanır.
Güvensizliğin kaynağı büyük ölçüde korkudur.
Ve korkuların büyük bir kısmı da aslında ölüm korkusudur.
İnsanlığın büyük bir kısmının zihni erimiş balmumu gibidir. Üzerinde bir iz bırakıldığında siz değiştirene kadar kendiliğinden değişmez. Şekillendirilebilir ama kendini şekillendiremez. Politikacıların ve halkla ilişkiler uzmanlarının kötü niyetlerine alet ettikleri bir özelliktir bu.
Katıksız şefkatimizi, sevgiyi almayı da vermeyi de bilmeyenlere uzatmaya çalıştıkça kendi sularımızı kirletmiş oluruz sadece. Sevgi çok güçlüdür ama onun da bir sınırı vardır ve her yere saçmak bir hata olur.
Öğrenciler öğretmenlerin, hastalar psikiyatristlerin, şaşkın yürekli aşıklar berrak yürekli aşıkların kafasını karıştırır.
Tanımlar sınırlayıcıdır. Sınırlar ölümcül. Kendini sınırlamak bir intihar biçimidir.
Hayatta mutluluktan güzel tek bir şey vardır, o da özgürlüktür.
Bir dahiyi bizi eğlendiren veya aydınlatan nesneleri ya da fikirleri yaratmaya yönelten kuvvet, çoğu zaman karakterinin öyle büyük bir kısmını silip süpürür ki sosyal inceliklere yer kalmaz.
Hissetmek bilmekten daha yücedir.
Bir saat içinde ne kadar zaman varsa, bir kitapta da o kadar gerçeklik vardır.
Hayat, özünde oyuncu.
Cennet umutlarımızda yaşıyor, cehennem de korkularımızda. Hangisini seçeceği kişiye kalmış.
Eğer zor olduğunu düşünürsen hayat zordur.
İnsan kendini tekrar edemez. Etmemeli de, dibini kazırsan hayatın tadı kalmaz.
Ben asıl toplumun sakatladığı insanlara acıyorum. Doğanın deneylerine katlanabiliriz ama toplumsal sakatlık sinsi ve görünmezdir, insanları canavara çevirir.