İçeriğe geç

Kıvılcım Anı Kitap Alıntıları – Malcolm Gladwell

Malcolm Gladwell kitaplarından Kıvılcım Anı kitap alıntıları sizlerle…

Kıvılcım Anı Kitap Alıntıları

Yapmamız gereken denemeye savaş açmak değil denemenin ciddi kayıplara yol açmamasını sağlamaktır.
Granovetter’a göre yeni bir iş – hatta yeni bir bilgi ya da yeni fikirler – bulmak söz konusu olunca “zayıf bağlar” her zaman güçlü bağlardan daha önemlidir.
Hırsızı yavaşlatmak için kapıya bir kilit daha takarak onu karşı komşuya yönelmeye zorlayın.
Ama şiddete eğilimli olmak ile şiddet eyleminde bulunmak arasında dünya kadar fark var.
Onların sözlüğünde risk sözcüğünün olumsuz bir anlamı vardır fırsat veya heyecandan ziyade para ve zaman kaybetme olasılığını ifade eder Onlar ilk çoğunluktur vizyoner girişimcilerin arkasından gelirler
**Olacak gibi değildi, olmadida zaten**
Geleneksel servet ikonları -elmas ve altın- nadir oldukları için değerlidir. Ve kıt olan bir şey çoğalırsa değeri düşer. Ama ağın mantığı bunun tam tersidir. Artık güç ve değer bolluktan geliyor. Yazılımınızdan ne kadar çok üretirseniz, ağzınıza ne kadar çok insan eklerseniz o kadar güçlü hale gelir.
Sadece asi, kavgacı ve sorumsuz olmak, hayatı yaşamanın iyi bir yoludur yönündeki ergen fantezisini atlatmak için. Yapmamız gereken denemeye savaş açmak değil denemenin ciddi kayıplara yol açmamasını sağlamaktır.
Bağımlılıkla ilgili bir kıvılcım anı, bir eşik var; Yani belirli bir sayıdan daha az sigara içiyorsanız hiç bağımlı değilsiniz ama bu sihirli sayiyi aştığınızda birden bire bağımlı oluyorsunuz.
Çocukların kimlik kazanmalarına yardımcı olan karakter ve kişiliklerini şekillendiren çevresel etkinin, çocukların akran grupları olduğu da doğrudur
150 kuralı hızla büyüyen bir cemaatin mensuplarının, bir kulübün üyelerinin ya da ortak ideallerin yayılmasını umut eden bir grup etkinliği içinde olan herkesin, büyüklüğün tehlikelerine dikkat etmek zorunda olduğunu söylüyor.
Hutterite’lerin inancına göre 150 sayısına ulaşınca bir şey oluyor, cemaatin doğasını bir gecede değiştiren bir şey.
Temiz bir caddede ya da temiz bir metroda daha iyi bir insan olmak, çöp ve duvar yazılarıyla kirletilmiş bir cadde ya da metroda daha iyi bir insan olmaktan daha olasıdır.
Sadece doğal karakter özelliklerini göz önünde bulundurup durumların rolünü unuttuğumuzda insan davranışlarının gerçek nedenleri hakkında kendimizi aldattığımızı ileri sürüyor.
Dürüstlük gibi bir şeyin temel bir karakter özelliği olmadığı ya da “birleşik” olarak nitelendirdikleri türden bir karakter özelliği olduğu sonucuna ulaştılar. Dürüstlüğün durumdan önemli ölçüde etkilendiğini saptadılar.
Ayrıntılar mühimdir. Küçücük kibrit çöpü tüm ormanı yakabilir. Bir atom zincirleme reaksiyonu başlatır. Söz milyonların kaderini değiştirme yeteneğine sahiptir.
İşitme engelli anne babaların çocukları nasıl oluyor da doğar doğmaz bebekleriyle konuşmaya başlayan anne babaların çocukları kadar iyi ve hızlı konuşmayı öğrenebiliyor?
Soyut bir şekilde ifade edilen bir sorunda teslim bayrağını çekiyoruz ama aynı sorun toplumsal bir iklim olarak yeniden tanımlandığında o sorunu çözmekte hiç güçlük çekmiyoruz. Tüm bunlar insan aklının ve kalbinin tuhaflıklarının ifadesidir
Çevrenize şöyle bir bakın. Sarsılmaz, amansız bir yer gibi görünebilir. Ama öyle değil. En küçük bir dokunuşla -doğru yere yapılırsa- bir kıvılcım çıkabilir.
Bir kitap her yeni okumayla daha da zenginleşen, canlı ve nefes alan bir belgedir.
oyun sahalarında ve savaş meydanlarında tek başına karşılaşılması halinde göz korkutucu ve olanaksız olan olabilecek görevler birbirine kenetlenmiş bir grupla birlikte mücadele edildiğinde birdenbire kolaylaşır.
Yeni ekonominin bütün gelişmişliği, bilgeliği ve bilgiye sınırsız erişim olacağı bizi çok ilkel toplumsal bağlantılara gittikçe daha fazla bel bağlamaya götürecek.
Sigara kullanımı, kökleri yetişkinlere dayandığı için gençler arasında havalı görülen bir yetişkin davranışıdır. ve gençler kısmen de yetişkinlerin sigara içmenin sakıncaları hakkında kendilerine söylediği şeylere bir tepki olarak sigara içerler.
Bir ağızdan ağıza yayılan salgınlar çağına girmek üzereyiz ve çelişkili bir biçimde
gençler arasındaki ritüelleşmiş, dramatik, kendine zarar verici davranışlar -gerek intihar ya da sigara kullanımı olsun gerekse okula silah getirme ya da bir kutu zararsız içtikten sonra bayılma- olağanüstü bulaşıcı bir güce sahiptir.
Araştırmacılar karşıt fikirdeki insanların internet üzerinden iletişim kurduklarında fikirlerini çok daha sık ve ısrarlı bir şekilde ifade ettikleri sonucuna vardılar.
Karakter, düşündüğümüz ya da daha doğrusu olmasını istediğimiz şey değildir. Durağan, kolayca saptanabilir, birbiriyle yakından ilintili bir özellikler grubu değildir ve sadece beyinlerimizin işleyişindeki bir hata nedeniyle öyleymiş gibi görünür. Karakter, daha ziyade gevşek bir şekilde birbirine bağlı duran bir alışkanlık, eğilim ve ilgi demeti gibidir ve koşullara ve bağlama tabidir. Çoğumuzun tutarlı bir karakter taşıyormuş gibi görünmesinin nedeni, çoğumuzun çevremizi kontrol etmede gerçekten başarılı oluşudur.
Sigara içmeyenlerin ödlek olduğunu düşünüyordu. Kötü kokmana yol açar ama seni düşündürüp zihnini açar, derdi ve sözün nahoşluğu ona zevk verirdi.
İntihar notlarında genellikle depresyon değil bir tür gurur incinmesi ve kendine acıma duygusu, kötü davranışa karşı bir protesto ifade edilmektedir.
Aptal aptallık edendir. Evet, havalı da havalı gibi davranandır. Havalı markalar insanlara iyi davranır
Sigara içenlerin kendileri hakkında sigara içmeyenlerden daha dürüst olmaları da ilginç bir saptamadır.
Sigara içmek hiçbir zaman havalı bir davranış değildi. Sigara içenler havalıydı
Öykü söylentiyi yayanlara daha mantıklı gelecek şekilde değiştirildi.
Söylentiler -doğal olarak- tüm sosyal mesajların en bulaşıcısıdır.
İnsanlar kendilerinden bekleneni vermek ister
Akran baskısı patron kavramından da güçlüdür.
Otoparkımıza yüz elli araçlık park yeri yapıyoruz ve insanlar araçlarını çimlere park etmeye başlayınca yeni bir fabrika açma zamanının geldiğini anlıyoruz.
150’nin altında tutmak, insan gruplarını yönetmenin en iyi ve en etkin yolu gibi görünüyor. Bundan daha kalabalık olunca insanlar birbirine yabancılaşıyor.
İnsan, sadece birkaç insan hakkında, kısa mesafeler ve görece kısa bir zaman aralıkları hakkında güçlü duyguları olacak şekilde evrildi
eğer en iyi arkadaşınızla bir şey hakkında iki saat konuşuyorsanız o şeyi anımsamak ve ona değer vermek kolaylaşır. O şey bir toplumsal deneyim, bir sohbet objesi haline gelir.
Bir grubun parçası olduğumuzda hepimiz akran baskısına, toplumsal normların etkilerine açık hale geliriz
sinema salonundaki kalabalık, film hakkında fikirleri etkiler. Ağzına kadar dolu sinama salonları komedileri daha komik, korku filmlerini daha korkunç yapar.
Karakter, daha ziyade, gevşek bir şekilde bağlı duran bir alışkanlık, eğilim ve ilgi demeti gibidir koşullara ve bağlama tabidir.
Hepimizin içinde bizi dünyayı insanların temel özellikleriyle -o daha iyi bir basketbolcu, şu kişi benden daha akıllı gibi- açıklamaya yönelten bir şey var.
Kırık pencereler, James Q. Wilson ve George Kelling adlı iki suçbilimcinin fikriydi. Wilson ve Kelling’e göre suç, düzensizliğin kaçınılmaz sonucudur. Eğer bir pencere kırıksa ve onarılmadan bırakılırsa, oradan geçen insanlar hiç kimsenin umursamadığını ve oranın bir sorumlusunun olmadığını düşünürler. Kısa bir süre içinde daha fazla pencere kırılır ve anarşi algısı binadan o binanın baktığı caddeye doğru yayılır ve “olur böyle şeyler, normaldir” mesajını verir. Wilson ve Kelling’e göre bir kentte duvar yazıları, kamusal düzensizlikler ve dilencilik gibi görece küçük sorunların tümü bu kırık pencereler gibidir, yani daha ciddi sorunların davetçisidir.
insanlar başkalarının davranışlarını yorumlarken her zaman temel karakter özelliklerinin önemini abartma ve durum ve bağlamın önemini küçümseme hatasına düşer
İstikrarlı ve mutlu aile hayatı olan öğrenciler, istikrarsız ve mutsuz bir aile hayatı olanlardan daha az kopya çekiyordu
Şiddete genetik bir eğilimi olan insanlar, normal insanların soğukkanlılıklarını korudukları durumlarda zıvanadan çıkarlar.
Psikolojik gelişimi engellenmiş insanlar sağlıklı bir ilişki kurmayı bilmez.
Rubin, Goetz’ün mermilerini sadece şimdiye ait hedeflere değil kendi geçmişine ait hedeflere de sıktığı sonucuna varır.
Eğer bir pencere kırıksa ve onarılmadan bırakılırsa, oradan geçen insanlar hiç kimsenin umursamadığını ve oranın bir sorumlusu olmadığına düşünürler. Kısa bir süre içinde daha fazla pencere kırılır ve anarşi algısı o binadan o binanın baktığı caddeye doğru yayılır ve olur öyle şeyler, normaldir mesajını verir.
Bilgiyi iletmenin, doğru koşullar altında onu karşı konulmaz hale getirebilecek basit bir yolu vardır. Ve yapmanız gereken tek şey onu bulmaktır.
çoğu zaman tek yapmanız gereken, küçük bir değişikliktir.
Bir nesneye ya da bir kişiye ikinci bir etiket verilecekse bu etiket o nesne ya da kişinin ikinci bir özelliğini ifade etmelidir.
Eğer 60 saniyelik bir televizyon reklamı dört yaşındaki bir çocuğa kahvaltılık gevrek satabiliyorsa, aynı çocuğa alfabeyi de satabilirdi.
Televizyonu, çıkardığı gürültü patırtıyla harekete geçirildiğimiz zaman izleriz. Ve sıkıldığımızda başka bir şeye yönelir ya da kanalı değiştiririz.
Birçok televizyon eleştirmeni bugüne dek televizyonun tehlikeli yanının bağımlılık yapması olduğunu ve insanı zombileştirdiğini öne sürmüştür.
Televizyon insanlar arasında yıldırım hızıyla yayılan bir tür nezle gibidir, sadece biraz burnunuz akar ve bir gün içinde geçer.
konuşan kişi aslında kendi konuşması ile dans ediyordu. Aynı zamanda masanın etrafındaki diğer insanlar da yüzlerini, omuzlarını, ellerini ve bedenlerini hareket ettirerek aynı ritimle dans ediyordu.
İki insan bir konuşmaya çok farklı konuşma modelleriyle başlayabilir, ama neredeyse anında ortak bir noktada buluşurlar.
Basit fiziksel hareket ve gözlemler duygu ve düşüncelerimizi derinden etkileyebilmektedir
Biri şunu yapamazsın der. Ben de onu yapamazsın derken ne demek istiyorsun, derim.
Ben insanları seviyorum. Buna ilişki deniyor.
Tanıdıklarınız ise sizinkinden çok farklı bir dünyada yaşar. Sizin bilmediğiniz bir şeyi bilme olasılıkları daha yüksektir.
Aynı küçük, fiziksel alanları paylaştığımız insanlarla arkadaş oluruz.
Benzediğimiz insanlarla birlikte olduğumuz kadar, birlikte birşeyler yaptığımız insanlarla arkadaşızdır.
Bu ilkeye göre, her durumda “iş”in yüzde 80 ‘i katılımcıların yüzde 20’si tarafından yapılacaktır. Çoğu toplumda suçların yüzde 80’i suçluların yüzde 20’si tarafından işlenmektedir. Kazaların yüzde 80’i sürücülern yüzde 20’si tarafından yapılmaktadır. Biraların yüzde 80’i bira içen insanların yüzde 20’si tarafından içilmektedir.
Fikirler, ürünler, mesajlar ve davranışlar virüs gibi yayılırlar
Neden bazı fikirler, davranışlar ya da ürünler bir salgın başlatıyor da , bazıları başlatamıyor?
Ve kendi faydalı salgınımızı başlatıp yönetmek için neler yapabiliriz?
Bir salgında her şeyin bir anda değişebildiği bu dramatik an, Kıvılcım Ânı’dır.
Fikirler, ürünler, mesajlar ve davranışlar virüs gibi yayılırlar.
Benzediğimiz insanlarla birlikte olduğumuz kadar, birlikte bir şeyler yaptığımız insanlarla arkadaşızdır. Yani arkadaşlarımızı arayarak bulmayız. Aynı küçük, fiziksel alanları paylaştığımız insanlarla arkadaş oluruz
Büyük yankı uyandıran intiharlarda ölen insanlar da intihar salgınlarında bir Kıvılcım Anı işlevi görürler; onların ölümleri başkalarına da ölme izni verir.
Bir kitap her yeni okumayla daha da zenginleşen, canlı ve nefes alan bir belgedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir