İçeriğe geç

Kırk Güzeller Çeşmesi Kitap Alıntıları – İskender Pala

İskender Pala kitaplarından Kırk Güzeller Çeşmesi kitap alıntıları sizlerle…

Kırk Güzeller Çeşmesi Kitap Alıntıları

Kişioğlu hiç akletmez mi!?.
Varım, çünkü düşünüyorum!..
Kalın duvarlı dayatmaları, keskin köşeli zorbalıkları alabilmek adına güzelleştirmek içimizi ve mermeri su ile eritmek; pası çiçek tozuyla silmek
Bu ne vahşi çağdır böyle, duygularımızı sersefil eyleyen!
Bir baksanıza, hevesin binbir rengine müptela hayatlarımız Binbir arzu var yüreklerde.
Nezaket bir gülümseyiş, nezaket bir bakış, nezaket bir merhabadır; nezaket tam çağında bir gönül alma, ta yürekten bir teşekkürdür çünki.
Nezaket bir gülümseyiş, nezaket bir bakış, nezaket bir merhabadır; nezaket tam çağında bir gönül alma, ta yürekten bir teşekkürdür çünki.
Herkes kendi işini en güzel şekilde yapınca o ülkede mucizeler yüz göstermez, maslahat düzelmez, ilerleme hız kazanmaz mı?
Zamanın kadim koridorlarında ayak izlerine rastladığımız o nazik beyefendilere ve nazenin hanımefendilere ne oldu şimdi?!
soluk almakta zorlanıyor insaniyetimiz.
Biz, biz olmayı yitirdikten sonra oldu olanlar, miskinliği gayrete tercih etmemizden sonra oldu.
“Dünyaya karşı ilgisizlik, kalbi ve bedeni rahatlatır. Dünyaya rağbet ise üzüntü ve sıkıntıyı arttırır. İşsizlik de kalbi katılaştırır.” -Ahmed b. Hanbel/Kitabü’z Zühd
“Düşünüyorum öyleyse varım !” diyen bilge, belki de “Varım, öyleyse düşünmeliyim!” demeliydi.Düşümeliyim ki akletmeyelim, idrak etmeliyim, bilmeliyim…Sükutun kutlu eli değince elime…
Güzel bir rüyadan sonra gülümseyerek uyanmak kadar kalbe ferahlık bağışlayan kaç nimet bahşedilmiştir kişioğluna ve güzel rüyaların görüldüğü kaç gece nasip olur ömrede bir kula?!..
Ne bitmez arzularımız vardır bizim , ne doymaz isteklerimiz. Her vardığı durakta bir sonraki durağı özleyerek geçen fani bir ömür. Temenniler emele , emeller ihtirasa karışır gitgide ve bir avuç toprak doyurur en son gözümüzü..
Aşk iğnesiyle dikilince bir dikiş,kıyamete kadar sökülmez imiş.aşk ile insan elbet güneşe benzer;ve aşksız gönül misal-i taşa benzer.hayatı aşka bölünce hayat çoğalır;bütün hayatları toplasan geriye aşk kalır.gelip kemiğe dayanınca dünya,hayata atılan kement olur;göz kapaklarından vurulunca kasırgalar,annelerce deprem,babalarca bent olur.aşksız bahar dallarını kuru bir ayaz boğar,aşksız rahmini yargılayan bebekler nagehan doğar.mahrem düşüncelerle perdelenen odalarda ya ezel ya ebed olur;aşk kayıp gidersedünyadan ebed kıyamet olur;sevgisizlik gelir,dünya cehennem olur.
O vermek istemeseydi, istemeyi vermezdi bize;
o sevmemizi istemeseydi, sevmeyi istetmezdi bize
Ne bitmez arzularımız vardır bizim, ne doymaz isteklerimiz. Her vardığı durakta bir sonraki durağı özleyerek geçen fâni bir ömür.
Arayışta olmak, bulduğunu sanmaktan yeğdir.
Kavuşmaya yakışan gönüller ayrılık cümlesi kuruyordu
Nasıl özlemem seni ; dolunaylar kaşının ucunda bir ben olmaya can atarken
Nasıl saygı duymam sana ; cümle güzellikler hayranın iken
Kafesinde sindirilmiş aslanlara dönünce ahlak, avcıların tarihinde kötü figüranlar olarak anlatıldı haya; ve aslanlar kendi tarihlerini yazamadılar hiç
Gelin, doğru hayatlar yaşayalım. Yarın utanmamak için
Yasa İğreti bir kavram.
Tüllenmiş bir örümcek ağı.
Büyük sinekler delip geçmiş de;
küçük sinekler takılıp kalmada
Doğruluk İzafi bir kavram.
Birinde idari fikir iken, diğerinde zindan
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
Helal süt ve hella sevgiyle eğitilmiyorsa bir çocuk bozuk biçimli bir yetişkinden öte nedir ki?
Ne bitmez arzularımız vardır bizim, ne doymaz isteklerimiz. Her vardığı durakta bir sonraki durağı özleyerek geçen fani bir ömür
Geriye dönecek çağındamısın ve bir gün bir gül fecrinde eski yollardan çıkıp gelirmisin
Biz dünyadan gider olduk, kalanlara selam olsun
Bizim için hayır dua kılanlara selam olsun
Ecel büke belimizi , söyletmeye dilimizi
Hasta iken halimizi soranlara selam selam olsun
Doğruyu kaybettik ve buzdan aynaları acımasızcs kırıldı hakikatin ,sevgiler vuruldu en ince yerinden
Dünyanın donmuş kalıplarında yeni hayatı formatlamak düştü bahtımıza
Insanlara teşekür etmeyen alaha şükretmez
O vermek istemeseydi istemeyi vermezdi bize;
o sevmemizi istemeseydi sevmeyi istetmezdi bize
Afganistan’ın, Filistin’in ve sokakların çocukları Misketlerine kurşun isabet eden, oyuncakları hiç tanımayan çocuklar. Sesi karanlığa karışan ve Kaf dağında simurglarla yarışan çocuklar. Hüzünlü seherlerin kor kor damlalarla parlayan hakikatlerini, avare gözyaşlarında yıkayan çocuklar
Size de öyle gelmiyor mu ; bunalmıyor musunuz hadiselerin tıklım tıklım arsızlığından?
Doğru da değil isek neyi miras bırakacağız gelecek nesillerimize? Ve ne işe yararız doğruda değilsek eğer
Arayışta olmak, bulduğunu sanmaktan yeğdir saki bilirsin; ve tembellik, ancak nefsindendir!
Nezaket bir insaniyettir. O halde biraz daha nezaket, biraz daha.
Yaptığınız zaman birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi: Aranızda selamı yayınız.
Kalbin gülümseyişi için
Tertemiz bir gönül ve sonsuz dostluk☘
Bu ne vahşi çağdır böyle, duygularımızı sersefil eyleyen. .
Neylersin ölüm herkesin başında
Uyudun,
uyanmadın olacak !
Zalim avcıların aslanları vurduğu yerdi tarih ; ve en güzel insanlar söyledi hep en güzel sözleri aslanlar gibi. Yazık ki, aslanlar kendi tarihlerini yazasıya dek hep avcılar haklı çıkacaklar.
Sen ve ben, ve biz, hepimiz
Bugün hangi gün, yıllardan kaçtayız!?..
Isısı alınmış bir ateşti gözyaşı.
Elini kalbime koy, duy beni Tanrı’m!.. Kırık bir kalp en iyi parçam
Allah`ım! Gönlümüzde olanı hakkımızda, hakkımızda olanı gönlümüzde eyle. Rahmetinden umut kestirme Tanrı’m!.. Sevginden taşra fırtınalar estirme Tanrı’m!.. Zulme kimseyi giriftar tutma ey Rab! Zalim elinde kulunu unutma ey Rab!
Kabul olunmayacak duadan O’na sığınarak gelin dua edelim
Duası olmayanın ola mı umudu ; duaya durmayanın kala mı sudu? Duadan ayrılsa kul mu kalır, insan mı kalır ; duadan özge Eylül mü kalır, Nisan mı kalır?
Tevbeleri izleyen gözyaşıydı dua, her işte bir hayrın başıydı dua.
Fani olanın peşinde baki olanı hep ıskalar da insaniyetimiz, acılarla emzirdiğimiz gecelerde savrulur durur arzular.
Elbet sefil olursa kadın, alçalır beşer.

Tevfik Fikret

Evvelbaharımıza sarı yapraklar dökülüyor artık Saki!..
İçinden bir dilek tut ; yıldızlar kayıyor!..
Neden en ziyade beyaz yakışır sevgilerde, hasretin hep siyah düşer bahtına?
Doğru da değil isek neyi miras bırakacağız gelecek nesillerimize? Ve ne işe yararız doğruda değilsek eğer?
İçimizdeki şımarık çocukların hoyratlığı bizim felaketimiz ; masum görünümlü zorbalıkları hep o aymazlık bize mubah gösteren.
Nezaket bir insaniyettir. O halde biraz daha nezaket, biraz daha.
Size de öyle gelmiyor mu ; bunalmıyor musunuz hadiselerin tıklım tıklım arsızlığından?
Yasa.. İğreti bir kavram.. Tüllenmiş bir örümcek ağı. Büyük sinekler delip geçmiş de ; küçük sinekler takılıp kalmada !
Allah, hüzünlü kalbi sever.
Aşktır ki, gerisi vesairedir
Kavuşmaya yakın gönüller, ayrılık cümleleri kuruyordu hep.
Elbet sefil olursa kadın, alçalır beşer.
Kavuşmaya yakışan gönüller ayrılık cümleleri kuruyordu hep.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir