Soren Kierkegaard kitaplarından Kendinizi Sevmeyi Unutmayın kitap alıntıları sizlerle…
Kendinizi Sevmeyi Unutmayın Kitap Alıntıları
“Kandırılmanın iki türlüsü vardır: ya doğru olmayana inanırsınız ya da doğru olana inanmayı reddedersiniz.”
Şair kimdir ? İç çekmelerini ve çığlıklarını güzel bir müziğe dönüştüren dudaklara sahip olan, fakat ruhunda gizli acılar barındıran mutsuz bir insan.
Sabit fikirler ayağa girmiş krampa benzer: en iyi ilaç üzerlerinde tepinmektir.
Aşk her şeydir; her şeyi veren o olduğu gibi her şeyi bizden alan da odur.
İnanmak zordur çünkü itaat etmenin kendisi zordur.
Nefret, başarısızlığa uğramış sevgidir.
Güvenli bir limanda öğüt vermek kolaydır.
Ttutku üçüncü bir şahıs tarafından anlaşılmaz.
Olasılık şarabı kadar sarhoş edici bir içki yoktur.
İnsanlar yalnız olma konusunda umutsuzluğa kapılıyor ve bu yüzden evleniyorlar. İyi ama bu sevgi mi? Şöyle demenin daha uygun olduğunu düşünüyorum: Bu, ben sevgisidir.
İnsanlar yalnız olma konusunda umutsuzluğa kapılıyor ve bu yüzden evleniyorlar. İyi ama bu sevgi mi?
Şöyle demenin daha uygun olduğunu düşünüyorum:
Bu, ben sevgisidir.
Şöyle demenin daha uygun olduğunu düşünüyorum:
Bu, ben sevgisidir.
Ölüm, nefsine düşkün insana şöyle de dedirtir, Yiyip içelim ne de olsa bir gün öleceğiz.
Bu nefsin hayata karşı olan korkak şehvetidir ve yaşamak için yeme ve içmeyi, yeme ve içme için yaşamaya çevirir.
Bu nefsin hayata karşı olan korkak şehvetidir ve yaşamak için yeme ve içmeyi, yeme ve içme için yaşamaya çevirir.
İnsan hep dışa dönüktür ve mutluluğunu hep dış dünyaya atfeder. Oysa bir gün iç dünyasına yolculuk eder ve asıl mutluluğun kaynağını orada bulur.
Uyku, bir dahinin en büyük başarısıdır.
İyi bir karar vermek, imkanlarımız dahilinde yapabileceğiniz her şeyi yapmaya istekli olmamızdır.
İmkân, Tanrı’ dan insana bir ipucudur.
Vermek, almaktan daha bereketlidir, tabii bunu yapmak zorunda olmadan yapabilmek daha bereketlidir.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Keşke tutkulu bir düşünürle, yani şu ana dek anladıklarını hayatında dürüstçe ve onurlu bir şekilde gösteren biri ile tanışmayı tecrübe edebilseydim.
Görev her zaman zor hale getirilmelidir. Asil kalpli kişilere yalnız zor olan ilham verebilir.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Doğru bir şekilde endişelenmeyi öğrenen kişi, işin esasını öğrenmiş demektir.
Kendini açık edemeyen kişi aşık olamaz, aşık olamayan kişide dünyanın en mutsuz kişisidir.
Dua eden insanın, arkasındaki kapıları kapattığında neler başarabileceği inanılmazdır.
An, zamanın ve ebediyetin birbirine dokunduğu bir belirsizliktir.
Asıl soru olmak ya da olmamak değil, olmayıncaya kadar ne olmamız gerektiğidir.
Hayat çözülmesi gereken bir problem değil, tecrübe edilmesi gereken bir deneyimdir.
Yaşadığımız yer, nefes aldığımız değil, aşık olduğumuz yerdir.
En kolayı ölmektir, zor olan yaşamak.
Hayatın yalnızca yaşayarak keşfedebileceğiniz gizli güçleri vardır.
Kendinizi sevmeyi unutmayın.
Cüret etmek kişinin ayağını yerden bir an için kesmesidir, cüret etmemekse benliğini kaybetmesi.
Yalnızca ticarette değil fikirlerin dünyasında da çağımız sahici bir mevsim sonu indirimine gidiyor.
En kolayı ölmektir, zor olan yaşamak.
Bu konuda dürüst olalım. Hakikatten , ölümden daha çok korkuyoruz.
Peki ya dünyadaki her şey birer yanlış anlaşılmaysa? Ya kahkahalarımız aslında gözyaşlarımızsa?
kişi, Tanrı’ya ne kadar ihtiyaç duyarsa o kadar kusursuzlaşır.
Dua Tanrı’yı değiştirmez, fakat ona dua eden kişiyi değiştirir.
İnsanlar pek de çok kullanmadıkları düşünce özgürlüğüne karşılık olarak ifade özgürlüğü talep ediyorlar
Ne olursa olsun kendinle yüzleş çünkü seni değiştirecek şey asıl kendindir.
Hayat yalnız geriye dönüp bakıldığında anlaşılabilir fakat ileriye dönük yaşanmak zorundadır.
The end .
Kendinizi sevmeyi unutmayin .
Kendinizi sevmeyi unutmayin .
Düşüncemi koruyamadığım yerde mutluluk yoktur
Göründüğü kadarı ile insanlar, düşüncelerini saklamak için değil, hiçbir düşünceleri olmadığını saklamak için konuşmayı öğrenmişler.
Umutsuzluk ölümcül bir hastalıktır .
Nefret, başarısızlığa uğramış sevgidir .
Cesaret etmek bir anlık kontrolü kaybetmektir. Cesaret etmemek ise kendini kaybetmektir.
– Anılar sırf bir koruyucu kılıf değil, aynı zamanda bir nevi şiddetlenme, genişleme ortamıdırlar, anıların içine işlediği her şey iki misli gibi görünür. – İnsan sık sık kitaplarda, bilhassa ilahi kitaplarında küçük bir çiçek bulur – onun orada muhafaza edilmesinin sebebi o anın güzelliğidir, ama anısı çok daha güzeldir
Yaşamda en yüksek ve en güzel şeyler hakkında duyulamayanlar, okunamayanlar ve görülemeyenlerdir. Ancak kişi isterse yaşanabilecek olanlardır.
Ne kadar saçmadır insanlar! Sahip oldukları özgürlükleri kullanmazlar, sahip olmadıklarını isterler. Var olan düşünme özgürlüklerini kullanmazken ifade etme özgürlüğü talep ederler.
Tiyatronun kulisinde bir gün yangın çıkmış. Palyaço haber vermek için sahneye gelmiş.
Herkes bunun bir şaka olduğunu sanıp alkışlamaya başlamış. Palyaço uyarmaya devam ettikçe alkışlar daha da hızlanmış.
Sanırım dünyanın sonu, her şeyin bir şaka olduğunu sananların yükselen alkışları arasında gelecek.
Herkes bunun bir şaka olduğunu sanıp alkışlamaya başlamış. Palyaço uyarmaya devam ettikçe alkışlar daha da hızlanmış.
Sanırım dünyanın sonu, her şeyin bir şaka olduğunu sananların yükselen alkışları arasında gelecek.
Bir kızı elde etmek için edebiyat yapmak bir sanat, elden çıkarmak için edebiyat yapmak ise bir sanat şaheseri. Lakin ikincisi esas itibariyle ilkine tabi.
‘Şimdiki zaman’ olamayacak bir geçmiş, anımsanmaya değer değildir ..
Hayatını saklayan kişi güzel yaşamıştır .
Hayat geçmişe doğru yorumlanır; geleceğe doğru yaşanır ..
Hayat ileriye bakarak yaşanır, geriye bakarak anlaşılır.
Kandırılmanın iki türlüsü vardır: Ya doğru olmayana inanırsınız ya da doğru olana inanmayı reddedersiniz.
-umut,mümkün olanı elde etme tutkusudur.
-ebediyen vazgeçmiş olan kendi kendine yeter.
-zevk hayal kırıklığına uğrayır,olasılıksa asla.
-görev her zaman zor hale getirilmelidir. asil kalpli kişilere yalnız zor olan ilham verebilir.
-hiç kimse kendisi olmaya cesaret edemiyor ve herkes beraberlik adı altında gizleniyor.
-hakiki teselliveren,kendisi çile çekip de çile çeken bir başkasını avutmakta teselli bulandır.
-kandırılmanın iki türlüsü vardır; ya doğru olmayana inanırsınız ya da doğru olana inanmayı reddedersiniz.
-günah başlı başına iyilikten uzaklaşmaktır fakat umutsuzlukla yoğrulmuş bir günah ikinci bir uzaklaşmaya sebep olur.
-gururlu kişi her zaman doğru olanı en iyisini yapmayı ister. kendisini güç kılmak için yapmaz bunu çünkü o bir başka kişiyle değil, tanrıyla savaşıyordur.
-aslayalnız yaşamamış bir insandan çoğu zaman ne kötü ne iyi hiçbir şey olmaz. mutlak olan yaşnızlıktadır ama mutlak tehlike de oradadır.
-keder, insanın bağrına saplanmış bir ok gibidir. geyik oktan kaçmak için ne kadar kuvvetli koşarsa, ok o kadar derine saplanır.
-ölüm,nefsine düşkün insana şöyle dedirtir, “yiyip içelim ne de olsa bir gün öleceğiz.” bu nefsin hayata karşı olan korkak şehvetidir ve yaşamak için yeme ve içmeyi, yeme ve içme için yaşamaya çevirir.
-ayartılma durumunda yapmamız gereken ondan kaçarak savaşmak olabilir. oysa ruhsal sınanma halinde bir kişi bu sınanmayı tecrübe etmeli,onunla yüzleşmelidir.
•her insanın içinde,derinlerde bir yerde,bu dünyada tanrı tarafından unutulmuş,milyonlrca kişiden müteşekkil hane halkı arasında gözden kaçmış bir halde tek başına olma korkusu yatar. bu korku,kişinin kendisini bağlı hissettiği arkadaşı ya da ailesi gibi kişilere dönmesiyle uzakta tutulur ama yine de oradadır. ve kişi, tüm geri kalanlar alınıp götürülseydi neler olacağını düşünmeye cesaret edemez.
-“hayır” hiçbir şeyi gizlemez fakat “evet” çok kolay bir şekilde aldatmacaya sebep olabilir.
-ebediyen vazgeçmiş olan kendi kendine yeter.
-zevk hayal kırıklığına uğrayır,olasılıksa asla.
-görev her zaman zor hale getirilmelidir. asil kalpli kişilere yalnız zor olan ilham verebilir.
-hiç kimse kendisi olmaya cesaret edemiyor ve herkes beraberlik adı altında gizleniyor.
-hakiki teselliveren,kendisi çile çekip de çile çeken bir başkasını avutmakta teselli bulandır.
-kandırılmanın iki türlüsü vardır; ya doğru olmayana inanırsınız ya da doğru olana inanmayı reddedersiniz.
-günah başlı başına iyilikten uzaklaşmaktır fakat umutsuzlukla yoğrulmuş bir günah ikinci bir uzaklaşmaya sebep olur.
-gururlu kişi her zaman doğru olanı en iyisini yapmayı ister. kendisini güç kılmak için yapmaz bunu çünkü o bir başka kişiyle değil, tanrıyla savaşıyordur.
-aslayalnız yaşamamış bir insandan çoğu zaman ne kötü ne iyi hiçbir şey olmaz. mutlak olan yaşnızlıktadır ama mutlak tehlike de oradadır.
-keder, insanın bağrına saplanmış bir ok gibidir. geyik oktan kaçmak için ne kadar kuvvetli koşarsa, ok o kadar derine saplanır.
-ölüm,nefsine düşkün insana şöyle dedirtir, “yiyip içelim ne de olsa bir gün öleceğiz.” bu nefsin hayata karşı olan korkak şehvetidir ve yaşamak için yeme ve içmeyi, yeme ve içme için yaşamaya çevirir.
-ayartılma durumunda yapmamız gereken ondan kaçarak savaşmak olabilir. oysa ruhsal sınanma halinde bir kişi bu sınanmayı tecrübe etmeli,onunla yüzleşmelidir.
•her insanın içinde,derinlerde bir yerde,bu dünyada tanrı tarafından unutulmuş,milyonlrca kişiden müteşekkil hane halkı arasında gözden kaçmış bir halde tek başına olma korkusu yatar. bu korku,kişinin kendisini bağlı hissettiği arkadaşı ya da ailesi gibi kişilere dönmesiyle uzakta tutulur ama yine de oradadır. ve kişi, tüm geri kalanlar alınıp götürülseydi neler olacağını düşünmeye cesaret edemez.
-“hayır” hiçbir şeyi gizlemez fakat “evet” çok kolay bir şekilde aldatmacaya sebep olabilir.
İnsanlar yalnız olma konusunda umutsuzluğa kapılıyor ve bu yüzden evleniyorlar. İyi ama bu sevgi mi? Şöyle demenin daha uygun olduğunu düşünüyorum: Bu, ben-sevgisidir.
Başkaları gibi olmakla meşgul bir yaşam boşa harcanmış bir hayattır, kayıp bir hayat..
“Kadın olmak öyle tuhaf, öyle şaşırtıcı ve öyle karmaşıktır ki ancak bir kadınsanız bununla baş edebilirsiniz.”
Başkaları gibi olmakla meşgul her yaşam boşa harcanmış bir hayattır, kayıp bir hayat.
Başkaları gibi olmakla meşgul her yaşam boşa harcanmış bir hayattır, kayıp bir hayat.
“Kandırılmanın iki türlüsü vardır: ya doğru olmayana inanırsınız ya da doğru olana inanmayı reddedersiniz.”
Sevgi, eşit olanları bir araya getirdiğinde neşeyle dolar ama asıl eşit olmayanları denk hale getirdiğinde muzafferdir..
Başkaları gibi olmakla meşgul bir yaşam boşa harcanmış bir hayattır, kayıp bir hayat..
En kolayı ölmektir, zor olan yaşamak.
Güven, umudun şimdiki zaman halidir.
Evine sessizliği sokmayı unutursan, en önemli şeyi eksik bırakmışsın demektir. Sessizlik, belli bir şey değildir. Ayırt edici tek özelliği konuşmanın olmayışıdır. Hayır, sessizlik güzel bir odada loş bir ışık, mütevazı bir oturma odasında dostanelik gibidir. Bir eve sokulmuş sessizlik, ebediyetin, evi yuvaya çevirmenin sanatıdır.
Benim sadece bir dert ortağım var, o da gecenin sessizliği. Peki, neden benim dert ortağımdır bu gecenin sessizliği? Çünkü, o hep sessiz kalır.
Kutsal metinlerde seni bağlayan muğlak pasajlar değil anladığın pasajlardır. Bunlara bir an önce uyman gerekir. Kutsal metinlerin tümünde tek bir pasajı anladıysan bile önce onu gerçekleştirmelisin. Tanrı sana o pasajı soracaktır. Önce oturup muğlak pasajlara kafa yorma. Tanrının sözü ona uygun hareket edesin diye verilmiştir. Yorumlamada uzmanlık kazanasın diye değil.
Benliğimin derinliklerindeki binlerce canavarla baş etmek için balık tutmaya giderim.