Steve Berry kitaplarından Kehribar Odası kitap alıntıları sizlerle…
Kehribar Odası Kitap Alıntıları
Sizi kendinizden daha iyi kim tanıyabilir?
Kehribar Odası, Steve Berry
Rachel Paul’e , ” İşe dönüyoruz , ha? ” dedi.
” Gerçek hayatla yeniden tanışmanın zamanı geldi. ”
” Gerçek hayatla yeniden tanışmanın zamanı geldi. ”
” Aynı şekilde düşünmeye başladık. Bu korkutucu. ”
Rachel , ” Yemekte nasıl davranmalıyız? ” diye sordu.
” Rahat. Adamın yemeklerini ye , içkisini iç ve elektrik süpürgesi gibi bilgileri em. Verdiğimizden daha fazlasını almalıyız. Anladın mı? ”
Rachel gülümsedi. ” Evet anladım. ”
” Rahat. Adamın yemeklerini ye , içkisini iç ve elektrik süpürgesi gibi bilgileri em. Verdiğimizden daha fazlasını almalıyız. Anladın mı? ”
Rachel gülümsedi. ” Evet anladım. ”
Cutler , siz ikiniz benim toplumun yüz karası olduğumu sanıyorsunuz ama , benim de ahlaki değerlerim var. Doğru , çoğunlukla biraz esnek. Ama yine de belli bir ahlak anlayışım var.
Sessizlik yalnızca içeride kapalı kalan bir sineğin cama vurduğunda çıkan vızıltısıyla bozuldu.
Demir Perde’nin arkasında yaşamak , canın kimi öldürmek isterse , onu öldürebilmek gibi bir avantaj sağlıyordu.
Kendisini dinleyen kişinin algılayabileceğinden çok daha kurnaz.
Bu kesinlikle sürekli bir dikkat gerektirir. Neden orada değil de buradasınız?
McKoy , ” Orada bulunabilecek bir halt yok. ” dedi.
McKoy , ” Orada bulunabilecek bir halt yok. ” dedi.
” Bana çok az soru sorulur. ”
Loring gülümsedi. ” Ben de öyle olduğunu düşünmüştüm. ”
Loring gülümsedi. ” Ben de öyle olduğunu düşünmüştüm. ”
Olayların tatsız bir hale gelmesi talihsizlik. Ama şimdi anlıyorum. Ben de benzer şartlarda aynı şeyi yapardım.
Komünistler mirası korumaktan çok , binaları bombalamakla meşguldüler.
Konu hazinelerin korunmasına gelince , Sovyetler Çingenelerden daha iyi değiller.
Bütün beceriksizliklerine rağmen , Sovyetlerin her şeyi kaybetmek gibi kötü bir adetleri vardı.
Bilgi karşılığında hayatı bağışlanmıştı , ama bu , her şey için zamanı suçlamaktan daha kolaydı.
Fellner , ” Stalin herkesi korkutmuştu , ” dedi. ” Hitler’den daha çok. Hitler’in öldürdüğü on milyona karşı , Stalin altmış milyon kişiyi öldürmüştü. Stalin 1953 yılında öldüğünde , hepimiz kendimizi daha güvende hissetmiştik. ”
Fellner , ” Parlıyor , dedi. ” Güneşin altında durmak gibi. Işık saçıyor , ama ısıtmıyor. ”
Garip bir zamanda yaşıyoruz , öyle değil mi?
” Beni bağışlayın ama , bu konuyla yetkililerin ilgilenmesi gerektiğin düşünmüyor musunuz? Tehlike giderek artıyor gibi. ”
Paul , ” Hayat tehlikelerle dolu , ” dedi.
” Bazılarını göze almaya değer. Bazılarıysa aptallıktır. ”
Paul , ” Hayat tehlikelerle dolu , ” dedi.
” Bazılarını göze almaya değer. Bazılarıysa aptallıktır. ”
Cehennem kadar ürpertici.
Ama mühürlü diğer girişi ve kamyonların boş kasalarını gördüğümde , gırtlağıma kadar boka batmış olduğumu anladım.
Paul , ” Hala gırtlağına kadar boktasın , ” dedi.
Paul , ” Hala gırtlağına kadar boktasın , ” dedi.
Paul ” S .r , Mckoy! ” dedi. Kendi konuşma tarzına kendisi bile hayret etmişti. Son birkaç gündür ettiği kadar küfrettiğini hiç hatırlamıyordu. Bu Kuzay Carolina’lı bağnazın onu yıprattığı belliydi.
Almanlar gerektiğinde çok zekidirler.
” Şanslı olmak daima işe yarar. ”
” Beni öldürmek senin için neden bu kadar önemli? ”
” Benim ne kadar salak olduğumu zannediyorsun? ” diye sordu.
Aslında oldukça zekice. Çalınanı çalmak. Kim şikayet edecek ki? ”
Mckoy , ” Erkek olduğunu nereden biliyorsun? diye sordu. İşçilerden biri , ” Onu gördüm. ” dedi. ” Bölgedeki tünel hatlarını incelemek için dışarıdaki barakadaydım. Bir kadının elinde tabancayla , koşarak kuyudan çıktığını gördüm. Onun hemen arkasından da bir adam çıktı. Adamın elinde bıçak vardı. İkisi de ormanda gözden kayboldular. ”
Mckoy , ” Onların peşinden gitmedin mi? ” diye sordu.
” Hayır ”
” Neden? ”
Bana kazmam için para veriyorsun , kahraman olmam için değil.
Mckoy , ” Onların peşinden gitmedin mi? ” diye sordu.
” Hayır ”
” Neden? ”
Bana kazmam için para veriyorsun , kahraman olmam için değil.
En büyük yağmacı belki de Napolyon’du Louvre Müzesi , Alman , İspanyol ve İtalyan müzelerinin dibine kadar boşaltılmasıyla doldurulmuştur.
” Soğuduğunu düşündüğümüz olay oldukça ısındı. ”
Dünya senin oyun alanın değil.
Şeytanın bile hakkını teslim etmek lazım.
Bir zamanlar , evliliklerin çoğunun sonucunu tanımlayan bir cümle okumuştu-alışkanlığı küçümseme. Yerinde bir gözlemdi.
” Gerçekler gerçektir. ”
Maceracılar genellikle buldukları şeylerin zaten kayıp olduğu düşünüldüğünden habersiz , ganimetlerinin en azından bir kısmını karaborsada satmayı isterlerdi. Bu işlem , devletin gereksiz yere zorluk çıkartmasını ve can sıkıcı el koymasını önlüyordu.
Dikkatlerin başka taraflara yönelmesi için kalabalıktan daha iyi bir şey yoktur.
” Bilinmeyeni aramak. ”
” Bu iyi değil. ”
” Bu iyi değil. ”
Yalan söylemekten dolayı duyulmayan bir vicdan azabı.
Goethe Faust’ta ne demişti : Cadıların , cadılar günü için toplandıkları yer
Ve eğer Loring , ölüp ölmediğimi öğrenmek için ararsa , onu hayal kırıklığına uğratmayın.
” Biraz gizliliğe mi ihtiyacın var? ”
” Yararı olur. ”
” Biraz gizliliğe mi ihtiyacın var? ”
” Yararı olur. ”
Lütfen işlere göz kulak ol. Kaynağım güvenilir biri , ancak açgözlü. Çok fazla şey istiyor ve senin de bildiğin gibi , açgözlülük benim hoş görebileceğim bir şey değil.
” İnsanlar hiç vazgeçmiyorlar , değil mi? ”
Yarım bırakılmış işler , eninde sonunda sorun yaratır.
Gerilim romanlarında sürekli olarak ölümün kokusundan bahsedilirdi. Bu ölümün kokusu muydu?
Havaya , insanı boğan leş gibi bir koku sinmişti. Çürümüş. Mide bulandırıcı.
Knoll , ” Yarasa dışkısı , ” dedi.
” Galiba kusacağım. ”
” Derin nefes almamaya ve aldırmamaya çalış. ”
” Bir üst dudağındaki inek dışkısına aldırmamak gibi bir şey. ”
” Bu kuyular yarasalarla doludur. ”
” Ne güzel! ”
Knoll sırıttı. ” Çin’de yarasalara mutluluğun ve uzun yaşamın sembolü gözüyle bakılır. ”
” Mutluluk leş gibi kokuyor. ”
Knoll , ” Yarasa dışkısı , ” dedi.
” Galiba kusacağım. ”
” Derin nefes almamaya ve aldırmamaya çalış. ”
” Bir üst dudağındaki inek dışkısına aldırmamak gibi bir şey. ”
” Bu kuyular yarasalarla doludur. ”
” Ne güzel! ”
Knoll sırıttı. ” Çin’de yarasalara mutluluğun ve uzun yaşamın sembolü gözüyle bakılır. ”
” Mutluluk leş gibi kokuyor. ”
” Elde edilmesi kolay olan hiçbir şey değerli değildir. ”
” Gün ışığı buralarda o kadar uzun mu? ”
Kaç tane kayıp hazinenin , büyük bir mağazadan kolayca alınabilen önemsiz bir biblo gibi , birilerinin yatak odasındaki bir masanın üzerinde durduğuna , duvarlarda asılı olduğuna inanamazsın. İnsanlar zamanın onları koruduğuna inanırlar. Korumaz. 1960’lı yıllarda bir turist , bir çiftlikte bir Monet bulmuştu. Sahibi tabloyu , yarım kilo tereyağı karşılığında almış. Bu tür hikayelerin sonu yoktur , Rachel.
İnsanlar doğrulardan çok yalan söylerler.
Şeytan için görülmeye değer bir parça olacağına , gömülü kalması daha iyiydi.
” Stalin kötüydü. Şeytanın insan şekline girmiş haliydi.
Sanırım onun bu zorbalığına teşekkür borçluyuz. İşgalcileri Stalin’den kurtulmanın yolu olarak gören kırk milyon Ukraynalıyı , Almanlardan nefret eden ve öfkeden köpüren partizanlara dönüştürmeyi başarmıştı. Önemli bir başarıydı.
Francis Bacon kehribara , ‘ kraliyet mezarından öte ‘ der. Bilim adamları kehribara zaman kapsülü gözüyle bakarlar. Sanatçılar onu bir tablo gibi görürler. İki yüz elliden fazla rengi vardır. En nadir bulunanları mavi ve yeşil renkli olanlardır. Kırmızı , sarı , kahverengi , siyah ve altın rengi en yaygın olanlardır.
” Kehribar çok değerlidir. Bu hususta bir bilginiz var mı? ”
” Çok az. ”
” Kırk ila elli milyon yıllık , fosilleşmiş reçine. Binlerce yılda , bir cevhere dönüşen bitki özü. Yunanlılar renginden ve elinize alıp ovuşturduğunuzda elektrik üretmesinden ötürü kehribara elektron adını vermişlerdir. ‘ Güneşin özü. ‘ Chopin piyano çalmadan önce , parmaklarıyla bir dizi kehribarı ovalarmış. Kehribar , müzisyenin dokunuşundaki duyarlılığı artırır ve ellerinin terlemesini engeller. ”
” Çok az. ”
” Kırk ila elli milyon yıllık , fosilleşmiş reçine. Binlerce yılda , bir cevhere dönüşen bitki özü. Yunanlılar renginden ve elinize alıp ovuşturduğunuzda elektrik üretmesinden ötürü kehribara elektron adını vermişlerdir. ‘ Güneşin özü. ‘ Chopin piyano çalmadan önce , parmaklarıyla bir dizi kehribarı ovalarmış. Kehribar , müzisyenin dokunuşundaki duyarlılığı artırır ve ellerinin terlemesini engeller. ”
” Biliyorum. Ama ben böyleyim. Aklım bin kilometre ötededir. ”
” Güveni sağlamak için , ölümle burun buruna gelmek gibisi yoktur. ”
Bana bir görev ver ve rahat bırak.
Gücün el değiştirmekte olduğu belliydi.
Bir zamanlar umut vadeden ihtimaller giderek zayıflıyordu.
Dünyasını dengeleyen , aynı , bilinen şeyler. Sonlara doğru çekilmez bir baş belası haline gelmişti.
Ama aklını yitirmeden sağ kalabilmekse , mucizeden başka bir şey değildi.
Despotluk uzakta değildir.
İlgilenmemek belki de meraklı olmaktan çok daha iyidir.
” Annem bana her zaman kitap okurdu. Garip ama en çok hatırladığım , annemin sesi , Yumuşacıktı. Apollo ve Daphne , Perseus’un savaşları. Jason ve Medea. Herkese peri masalları anlatılır. ” Rachel halsizce gülümsedi. ” Ben mitoloji öğrendim. ”
Alman asker Mathias ne demişti?
Sizi esir alan kişiye meydan okumak bir şereftir.
Evet hala öyleydi.
Sizi esir alan kişiye meydan okumak bir şereftir.
Evet hala öyleydi.
Bombalanan yerlerden kalan molozlar hepimize ders olmalı.
” Bir ölüm kampında on altı ay geçirmek , duygularınızı değiştirebilir. ”
Kölelikten sıyrılmak yüzlerce yıl alır.
Zamanın insanın gözlerini nasıl açtığı şaşırtıcı.
Hatırlamak iyiydi.
Bir raddeye kadar.
Bir raddeye kadar.
Nadir görülen şeylerin başına geldiği gibi , bir anda kayboldu.
Suzanne’ın patronu defalarca , zeki , çalışkan insanlara daima talep vardır , demişti.