İçeriğe geç

Kayıp Çocuk Arşivi Kitap Alıntıları – Valeria Luiselli

Valeria Luiselli kitaplarından Kayıp Çocuk Arşivi kitap alıntıları sizlerle…

Kayıp Çocuk Arşivi Kitap Alıntıları

“Bir mekanı ev, bir hayat planını hayat yapanın ne olduğu açık değildir hiçbir zaman.”
Sevdiklerimizin gelecekteki yokluğunu eşyasının maddi varlığıyla seziyoruz
Gitmek ölmektir biraz biraz. Varmak varmamaktır asla.
Annelerimiz bize konuşmayı öğretiyor, dünyaysa susmayı |
Başkasının kelimeleri bilincimizi bu şekilde sirayet ettiği zaman küçük, kavramsal Işık lekelerini dönüşüyorlar. İlla aydınlatıcı olmaları gerekmiyor. Karanlık bir koridorda çakılan bir kibrit, gece yarısı yatakta içilen sigaranın yanan ucu, sönmek üzere olan bir şöminenin közleri: Bunların hiçbirinin başka herhangi bir şeyi ortaya çıkaracak ışığı yoktur. Başkalarının kelimelerinin de öyle. Ama bazen ufacık bir ışık karanlığın, kendisini çevreleyen meçhul uzamın, bildiğimizi zannettiğimiz her şeyi bürüyen devasa cehaletin farkına varlığımızı sağlayabilir. Ve o farkındalık, karanlıkla uzlaşma hayatımız boyunca toplayıp toplayabileceğimiz tüm olgusal bilgilerden çok daha değerlidir.
Çocuklar, anne ve babalarını belli bir nabız, bir bakış, bir ritim aramaya hikayeyi en doğru şekilde anlatmanın yolunu aramaya mecbur bırakırlar; hikâyelerin hiçbir şeyi düzeltmediğini ya da kimseyi kurtarmadığını ancak belki dünyayı daha karmaşık fakat aynı zamanda daha çekilir bir yere dönüştürdüğünü bile bile hem de. Ve bazen, sadece bazen, daha güzel bir yere. Hikâyeler geleceği geçmişten çıkarmanın bir yoludur, geriye dönüp baktığınızda bir şeyleri anlamanın tek yoludur.
Bazı insanlar, hayatlarının bir çıkmaza girdiğini fark ettiklerinde her şeyi havaya uçurup baştan başlıyorlar. Onlara hayranım; erkekleri terk eden kadınlar, kadınları terk eden erkekler, olası gelecek planlarını rağmen, sahip olabilecekleri çocuklara rağmen, bir sonraki noele rağmen, imzaladıkları ipotek sözleşmesine, yaz tatiline ve yaptıkları tüm rezervasyonlara, birtakım açıklamalar yapmak zorunda olacaklar arkadaşlara, meslektaşlara rağmen bir zamanlar yaşamayı seçtikleri hayatın sona erdiği ânı sezmeyi başaran insanlar.
Benimle tek bağlantısı teoride kitap olan bir yabancıya, tutkularımı beklentilerimi ifşa etmek Katoliklerin günah çıkarmasına fazlasıyla benziyormuş, sadece onun biraz daha entelektüelleştirilmiş bir şekliymiş gibi geliyor.
Dünyaya daha uzun gölgelerin düşmesiyle ilgili önsezileri mizaçlarını değiştiriyor, gün ışığında daha mülayim olan kişiliklerini karartıyor.
Başkasının kelimeleri bilincimizi bu şekilde sirayet ettiği zaman küçük, kavramsal Işık lekelerini dönüşüyorlar. İlla aydınlatıcı olmaları gerekmiyor. Karanlık bir koridorda çakılan bir kibrit, gece yarısı yatakta içilen sigaranın yanan ucu, sönmek üzere olan bir şöminenin közleri: Bunların hiçbirinin başka herhangi bir şeyi ortaya çıkaracak ışığı yoktur. Başkalarının kelimelerinin de öyle. Ama bazen ufacık bir ışık karanlığın, kendisini çevreleyen meçhul uzamın, bildiğimizi zannettiğimiz her şeyi bürüyen devasa cehaletin farkına varlığımızı sağlayabilir. Ve o farkındalık, karanlıkla uzlaşma hayatımız boyunca toplayıp toplayabileceğimiz tüm olgusal bilgilerden çok daha değerlidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir