İçeriğe geç

Karanlığın Son Günleri Kitap Alıntıları – Graham Moore

Graham Moore kitaplarından Karanlığın Son Günleri kitap alıntıları sizlerle…

Karanlığın Son Günleri Kitap Alıntıları

Yapılar geçicidir. Sonsuz olan, fikirlerdir. -Nikola Tesla-
En iyi intikam nedir, biliyor musunuz Bay Tesla?
Başarı.
Elektrik, bir güçtü. Elektrik akımını evcilleştirmek, yerçekimini insan iradesiyle değiştirmek gibi bir şeydi. Zamanda yolculuk etmek gibi.
Matematik eğitiminin ölümü, bu ülkenin ölümü olacak.
Ben başarısız olmadım. Sadece, işe yaramayan on bin yol buldum. -Thomas Edison-
”Biri daha önce bir şeyin eksikliğini hiç çekmediyse, onu elde etmek için yapması gereken fedakarlıklar hakkında hiçbir fikri olmaz. ”
Yapılar geçicidir. Sonsuz olan, fikirlerdir.
Bu laboratuvardan çıkan her cihazın yanına bir arma işleniyordu. Altı harf her makinenin üzerine aynı yazı tipiyle ve aynı büyüklükte işlenirdi. Bu isim artık Amerika’daki her evde şu ya da bu makinenin üzerinde bulunuyordu.
E-D-I-S-O-N.
Onun dehası bir şeyler icat etmek değil, icatlar yapan bir sistem icat etmiş olmasıydı.
5. Cadde’de bulunan Edison’un karargâhı, her şeyden önce başka bir şey üretiyordu: fikir.
Paul, Westinghouse’a hayatını emanet edebilirdi. Ama ona sırlarını emanet edemezdi. Henüz edemezdi.
Zenginliğin için sana hayran olan kimse yoksa, zengin olmanın faydası neydi ki?
Westinghouse takımı, oyuncularını topluyordu.
Ya Thomas Edison? dedi Paul. Onun Tesla’ya zarar vermek için hepimizden çok sebebi var.
Döndüğünde, mucidin kapıya yakın bir yerde kıpırdamadan durduğunu gördü.
Tesla korkmuyordu. Sanki orada değil gibiydi.
Penceleri açmalıyız diye ısrar etti Paul. Ama Paul’ün ne sözleri ne de acelesi, Tesla üzerinde bir etki yarattı.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Tesla kıpırtısız haldeydi. Oda gitgide ısınıyor, alt ve üst katlardaki yangın, Tesla’nın laboratuvarını tuğladan bir fırına dönüştürüyordu.
Yalnız kal; icat yapmanın sırrı budur.
Yalnız kal; fikirler o zaman doğar.
-Nikola Tesla’nın günlüğünden-
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Bayan Huntington dedi onun basamakları tırmanışını izlerken, kaybetmeyeceğim.
( )
Evet dedi Agnes tekrar eve doğru dönerken. Kazanacağınızı düşünmesem ardınızdan buraya, dışarıya gelmezdim.
Bu partiye katılmayı siz seçtiniz. Erken ayrılmak diye bir şey yok.
Cravath dedi Agnes sigarasının geri kalanını yere atarken, saflık size yakışmıyor. Siz onların oyununu oynayıp onları bu oyunda yenebilirsiniz. Ya da sizi alaşağı edip New York’tan göndermelerine izin verebilirsiniz. Tıpkı Bay Foster’ın bana yapmaya çalıştığı gibi. Ama biliyor musunuz? Kimse, oynamadığı bir oyunu kazanamaz.
Paul onun uzun sigarasından nefes alışını izledi. Bu da Agnes’ın daha önce görmediği bir tarafıydı. Yumuşak gülümsemesinin ardındaki pürüzlü köşe. Yüksek sosyetenin nazik çiçeğinin altındaki karanlık gölge.
Agnes tek kaşını kaldırdı. Yoksa burada, biz kurtların arasında olmaktan hoşlanmadınız mı?
Stanford White, Tesla’yı eğlenmek için kullanıyor. Edwin Booth Stanford’u adını kurtarmak için kullanıyor. Ben Edwin’i annemden uzak bir gece geçirmek için kullanıyorum. Ve siz de beni kapıdan içeri girmek için kullanıyorsunuz. Dünyayı döndüren hareket çemberi bu.
Kibarlığı bırakın. dedi. Evde yeterince bu muameleyi görüyorum. Tuhaf arkadaşınızdan istediğiniz şeyi elde edebildiniz mi?
Agnes’ın açık sözlülüğü Paul’e cesaret veriyordu.
Onu bitirecekler dedi Paul. O saf bir adam. Çok masum. Ve bu adamlar, bir parça eti pençeleri arasında döndüren kurtlar.
Bir an için sokakta durup Gramercy Park’a baktı. Sarı gaz lambaları meyve ağaçlarını farklı tonlara boyuyordu. Hayal ettiği New York bu muydu?
Yarın akşam gelin diye fısıldadı, ve size çok az kişinin gördüğünü iddia edebileceği bir şey göstereyim. Yani, bu daha önce kimsenin görmediği bir şey.
Kablosuz bir telefon.
Paul yüzünde aptalca bir ifadeyle baktı. Telefonlar sadece son on yıldır vardı ve çok maliyetli oldukları için neredeyse kimsenin telefonu yoktu. Paul daha önce hiç telefon kullanmamıştı. Peki kim kablosuz bir telefon isterdi ki? Hatta, kablosuz telefon nasıl bir şey olacaktı?
Ah! Kesinlikle. Yarın akşam gelirseniz, muhteşem şeyler görebilirsiniz.
Nereye gelirsem? diye sordu Paul.
Yeni laboratuvarıma. Tesla, Paul’ün çok belli olan şaşkınlığı karşısında sırıttı. Gerçirdiğimiz şu günlerde tembellik ettiğimi düşünmüyordunuz ya.
Yani bir şey mi icat ettiniz?
Tesla partinin ilgi odağıydı.
Arkadaşın, partinin konuğundan çok dedi Agnes sessizce, eğlencesiymiş gibi görünüyor.
Elektrik hiçbir yerden gelmez dedi Tesla. Her yerdedir. Her yerdeki havada ve etrafımızdadır. Elektrik, üretilmez. Yönlendirilir.
Bir at gibi mi? diye sordu White, kalabalık gülerken.
Bir akıntının gücü gibi dedi Tesla. Su nereden gelir? Bir yerden gelmez. O, oradadır. Sonra insan onu ısıtmayı öğrendi. Sonra, sıcak suyun üzerindeki bulutları yönlendirmeyi. Ellerini çırptı. Ve işte oldu! Güç.
Bir mıknatıs ve bir bobin dedi Tesla kalabalığa. İhtiyacınız olan araçlar bunlar. Bunu şöyle düşünün: Manyetik gücü bir süredir biliyoruz. Bobiniyse, hepinizin yatağının içinde bulabiliriz.
Paul şöyle düşünüyordu; ona bir soru sorulduğunda, doğru cevabı vermekte çok iyiydi. Ama o, soruları soran tipte bir insan değildi.
Paul, hayatlarını bir şeyleri yoktan var etmeye adamış adamlar arasındaki savaşta arabuluculuk yapıyordu. Ama daha ne kadar farklı olabilirlerdi! Westinghouse ürün üretiyordu. Tesla fikirler üretiyordu. Bu arada birkaç kilometre uzakta Edison, bir imparatorluk kurmakla meşguldü.
Avukatlar, gerçekten zengin adamların gündüz işçileriydi. Avukatların paralarını küreklerle değil kalemlerle kazanıyor olması, Rockefeller’lar, Morgan’lar ve Roosevelt’lerin gözünde pozisyonlarını daha kıymetli hale getirmiyordu.
Evlat Senin şu mahkemelerin, davaların Keşke anlasaydım. Alternatif akımın bize vaat ettiği şeyler onlardan çok daha büyük.
Paul daha önce Westinghouse’u hiç bu kadar heyecanlı görmemişti.
Kazanmanın yeterli olacağını düşünmüştüm dedi Paul. Değildi. Düşündüm ki başarı Başarının bir anlamı olacağını düşündüm. Yoktu. Çünkü başarı, onun kimin değerlendirdiğine bağlıdır. Ve beni görmesini istediğim gözlerin sahibi sensin.
Pazarlık etmeyi bıraktığınız an, size bir şeyler vermeyi bırakırlar
Oyunun kurallarını öğrenmelisin. Sonra, onu herkesten iyi oynamalısın.
Takım yıldızlarının ironik yanı,
şekillerinin sadece aktif bir zihnin anlattığı hikayelere göre belirlenmesiydi. Aslında gökyüzündeki en parlak tasarım, sen onun ne olmasını istiyorsan o olurdu.
Hukuk fakültesinde, siyah bir akşam yemeği ceketini yeterince temiz ve bakımlı tutarsan kimse tek ceketi olduğunu fark etmeden tüm akşam yemeklerine giyebileceğini öğrenmişti.
Sizi endişelendirmesi gereken soru dedi koltuğuna daha da gömülerek, kazanmak için ne kadar ileri gidebileceğim değil. Soru, kaybetmeden sizin ne kadar ileri gideceğiniz.
Dünyada canı sıkılan tek insan ben olamam.
Ampuller. Elektrik.
Sanırım bizimki, gerçekten yeni bir şeye, şaşkın gözlerle bakan son nesil olacak.
Bizim neslimiz var olması imkansız olan, insan yapımı bir şeye inanamayan gözlerle bakan son nesil olacak.
Dün olan şeyler için endişelenmek yerine, yarını icat etmeye gidelim.

¬¬ Steve Jobs

Hayattaki birçok başarısızlığın sebebi, insanların başarıya ne kadar yakın olduklarını anlamayıp pes etmeleridir.

¬¬ Thomas Edison

En karlı yatırım, bilgiye yapılan yatırımdır.

¬¬ Benjamin Franklin

Siz ne üretiyorsunuz ? diye sordu Tesla’ ya.
Düşünce. Benim fikirlerim var. Ve benim düşüncelerim, önümüzdeki yüzyıllar boyunca sizin kırılgan oyuncaklarınızdan çok daha derin izler bırakacak.
Yalnız kal; icat yapmanın sırrı budur.
Yalnız kal; fikirler o zaman doğar.
Yanlış anlaşılmayacağın biçimde konuşmanın imkansız olduğunu asla unutma.

¬¬ Karl Popper

Benim, bana zorlu gerçekleri söylemekte zorlanmayacak onurlu bir adama ihtiyacım var.
Herkes, sevdiği şeyi elde ederdi.
Bazı insanların trajedisi reddedilmeleri değil, başka bir şeyi sevmeyi umut etmeleriydi.
Bu, elektrikti.
Ve insan eliyle üretilmiş yıldırımın karanlık mucizesi.
Eski Ahit’te geçen bir salgın hastalık kadar gizemli ve anlaşılmazdı.
Ugruna savastiginiz gelecek parali adamlarin gelecegi. Mucitlerin degil.
Daha once hic bu kadar yalniz biriyle tanismis miydiniz?
O kendine özel imparotorlugunun krali.
Ve orada yasayan tek kisi o.
Evet.
Bu onu, ayni zamanda bunun kölesi haline getirir.
Ama mumkun oldugunu soyluyorsun.
Aptalca oldugunu soyluyorum.
Bazen ikisi ayni anlama gelir.
Paul sag ayagini var gucuyle Harold Brown’ın ofisinin kilitli kapisina indirdi.
Hayir, Bay George Westinghouse. Yapilar gecicidir. Sonsuz olan, fikirlerdir.

-Nikola Tesla-

Mantikli bir tavri benimsemek istemeyen biri uzerinde hicbir mantikli tartismanin, mantikli bir etkisi olmaz.

#8212; Karl Popper

Yanlis anlasilmayacagin bicimde konusmanin imkansiz oldugunu asla unutma ;
Her zaman seni yanlis anlayan birileri olacaktir

#8212; Karl Popper

Ben her zaman matematikcileri ise alabilirim, ama onlar beni alamaz.

-Thomas Alva Edison-

Ben basarisiz olmadim. Sadece ise yaramayan on bin yol buldum.

-Thomas Alva Edison-

Beni durdurabileceginizi dusunuyorsunuz dedi Edison yumusak bir sesle, hic cekinmeyin, deneyin. Ama bunu karanlikta yapmaniz gerekecek.
Sizi endiselendirmesi gereken soru dedi koltuguna daha da gomulerek, Kazanmak icin ne kadar ileri gidebilecegim degil. Soru, kaybetmeden once sizin ne kadar ileri gideceginiz.
Paul parayı sevmeyen insanları anlamıyordu. Onların hayallerini ne süslüyordu? Arzuları nelerdi? Dedikleri gibi, mutluluk satın alınabilir miydi? Elbette alınmazdı. Ama bedava olduğu da söylenemezdi.
En iyi intikam nedir, biliyor musunuz Bay Tesla?
Paul garsona, iki kadeh şampanya getirmesini söylemek için kalktı, sonra tekrar sandalyesine kuruldu.
Başarı.
Motorlar karmaşık şeyler değildir, Bay Paul Cravath. İnsanlar onlardan çok korkuyor. Ellerini içine sokamayacak kadar korkuyorlar. ‘Çok fazla hareketli parçası var!’ Ben oldukça zekiyim, biliyorsunuz; ve bu hikâyenin bu zekâmı ortaya koyacak olmasını ne kadar istesem de, olan bu değildi. Çünkü herkes bir motoru tamir edebilir. Yapacağın tek şey, ilk parçayı çıkartmaktır. İncelersin: Bu parça ne yapıyor? Nereyle bağlantılı? Sonra devam edersin: Bir sonraki parça ne? O neyle bağlantılı? Bir motor, bir zincirdir; ve tüm zincirler bağlantılarla kurulur. Yeterince sabırlı olsaydı Bay Charles Batchelor bunu kendisi de yapabilirdi.
Motorun çarkları durmadan dönüyordu. Tesla, alternatif akımı nasıl kullanacağını bulmuş, değil mi?
Westinghouse cevap vermedi. Buna gerek yoktu.
Paul ayağa fırladı. Thomas Edison ve George Westinghouse arasındaki savaş geri dönülmez bir noktadaydı. Savaş alanına yeni bir silah çıkmıştı. Ve Paul, Westinghouse’un onu kendi yanına çekmek zorunda olduğunu biliyordu.
Paul başını diyagramdan kaldırdı. Mesafe sorunu. Çözüm, alternatif akım.
Çözüm, alternatif akım olabilir. Şu an bunu söylemem zor, çünkü şu an Tesla’yı dinlemek yerine sana temel fizik öğretiyorum.
Peki ama ne önemi var? Doğru, alternatif, doğru akım, alternatif akım; bunlar neden önemli?
Önemli değil. Tabii evinde elektrik akımı istemiyorsan. İstiyorsan, çok önemi var. Alternatif akım doğru akıma göre çok daha yüksek voltajlarda dolaşır, çünkü onu yumuşatacak, gücünü baskılayacak bir komütatör yoktur.
Peki, onu neden kullanmıyoruz?
Çünkü işe yaramıyor. Benim ampullerimden birini düşün. Ona doğru, doğru akımla güç verilir. Işığın yumuşak ve eşit olmasını sağlayan şey budur. Şimdi onu alternatif akımla beslediğimizi hayal et. Işık saniyede yüzlerce kez parlayıp yok olur, parlayıp yok olur. Bu korkunç olurdu. Ayrıca, onunla bir motor çalıştırıldığını hayal et. Açık, kapalı, açık, kapalı, açık, kapalı. Korkunç değil mi?
Evet.
Tek mesele şu: Alternatif akım çok daha güçlü olabilir. Yani onu bir şekilde işler hale getirirsen Yani, ışıklarının ömrü uzar. Motoların daha hızlı döner. Ah, bu arada elektriği gönderebilme mesafen de çok artar.
Paul başını diyagramdan kaldırdı. Mesafe sorunu. Çözüm, alternatif akım.
Bu devreyi bağlamanın başka bir yolu daha var. Devre aynı, ama farklı bir jeneratör kullanılıyor. Komütatörü kaldır. Şimdi, daha önce sürekli olarak gönderdiği akımı, patlamalar halinde gönderiyor, değil mi? Bap! Bap! Bap! Ve jeneratörün tasarımında, senin anlayamayacağın kadar ince bir değişiklik yapıldığında, akımı sadece saat yönünde göndermek yerine Westinghouse anlattığı şeyi daha da belirginleştirmek için parmağıyla ters yönde bir daire çizdi, bu akım patlamaları yön değiştirebiliyor. Bir patlama saat yönünde ilerliyor, sonra duruyor, ters yöne dönüyor ve saat yönünün aksine ilerliyor. Sonra duruyor, tekrar yön değiştiriyor, filan. Bu yön değişikliklerini, saniyede yüzlerce kez yapıyor. Yani akım ‘alternatif’, anlıyor musun? Alternatif akım. Umarım saat yönü ve saat yönünün tersinden bahsettiğimde yine bir metafor kullandığımı anlıyorsundur, çünkü elektriğin yönleri yoktur. Metafor olduğunu anladın değil mi?
( ) Bütün elektrikli sistemler, kapalı devre olmalıdır, değil mi? Bu tuhaf gücün ayrılmaz parçaları. Elektrik yalnızca kapalı bir devrede akar; iki ucu açık bir parça işe yaramaz. Yani, dediğim gibi jeneratör Tanrı bilir nereden bu enerjiyi çağırır ve yumuşatması için komütatöre gönderir; birbirinden ayrı su damlalarını yumuşak bir akıntı haline getirdiğini düşün. Sonra komütatör bu akımı güç verdiği cihaza, örneğin bir motora ya da lambaya gönderir. Sonra, çemberi tamamlamak için lamba yeniden komütatöre, sonra da yeniden jeneratöre bağlanır.
( )
Akım bu dairenin etrafında sürekli olarak ve doğrudan bu çemberin üzerinde akar. Yuvarlak bir nehir gibi. Yeterince açıklayıcı mı? Biz buna, doğru akım deriz.
Tel, mıknatısın önünden her geçtiğinde bir elektrik patlaması yaratır. Zup! Zup! Dönerek ateş eden tüfekler gibi. Aslında tüfeğin ateş etmesine hiç benzemez; sadece senin anlaman için bir benzetme yapıyorum. Şimdi, bir cihaza doğru düzgün elektrik sağlayabilmek için, bu patlamalar komütatör denen bir cihazda biriktirilir. Komutatör bu enerji patlamalarını yumuşatıp onu eşit bir akıma çevirir. Bir nehirdeki baraj gibi.
Elektriğin nasıl üretildiğini biliyor musunuz?
Evet! dedi Paul hevesle. Jeneratörle.
Tanrım Yani, jeneratörün nasıl çalıştığını bilmiyor musun? Nasıl elektrik akımı ürettiğini?
Ah Hayır
( )
Basitçe anlaırsak, şunu bilmelisin ki kısa olması adına birçok belirgin detayı atlıyorum, bir mıknatıs vardır ve bu mıknatısın etrafında bir tel sargısı döner. Teli genel olarak bir el krankıyla ya da daha büyük sistemlerde bir buhar motoruyla hareket ettirirsin ve tel manyetik alandan geçtikçe elektrik akımı üretilir. Anladın mı?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir