İçeriğe geç

Karakurbağası Üzerine Kuruntular Kitap Alıntıları – George Orwell

George Orwell kitaplarından Karakurbağası Üzerine Kuruntular kitap alıntıları sizlerle…

Karakurbağası Üzerine Kuruntular Kitap Alıntıları

Tarih gerçekte olanlara göre değil, çeşitli parti politikaları doğrultusunda olması gerekenlere göre yazılıyordu.
Güvenli ve uygar yaşamın yan etkilerinden biri de bütün birincil duyguları bir nebze iğrenç gösteren hudutsuz bir aşırı hassasiyet halidir. Cömertlik alçaklık kadar acı vericidir, minnettarlık nankörlük kadar menfur.
Gerçeği göremeyecek kadar uygarlaştık. Oysa hakikat çok basit.
Kitlelerin bugünkü olağandışı ve ani fikir değişimlerinin, musluk gibi açılıp kapanabilen duygularının temelinde gazete ve radyoların hipnozu yatıyor.
Tuhaf da olsa bu yüzdendir ki gerçek övgüyü hak eden kitaplar sırf diğer palavra yığınlarıyla aynı minvalde methedildiği için gözden kaçabilmektedir.
Dali’nin fantezileri muhtemelen kapitalist medeniyetin nasıl yozlaştığını gözler önüne seriyor. Fakat belli ki Dali’nin teşhis edilmesi gerek. Soru, onun ne olduğundan çok neden öyle olduğudur. Düşüncelerinin hastalıklı olduğu şüphe götürmez ve muhtemelen sözünü ettiği manevi dönüşüm de onu fazla değiştirmemiştir, çünkü samimiyetle tövbe eden ya da sonradan akıllananlar geçmişteki zaaflarıyla böyle fütursuzca övünmez. O, tüm dünyanın tutulduğu hastalığın belirtilerinden biridir. Önemli olan, aşağılık herifin teki olduğu iddiasıyla kırbaçlanmayı hak ettiğini ya da dehası nedeniyle sorgulanmaması gerektiğini savunmak değil, bu belli başlı sapkınlıkları neden sergilediğini anlayabilmektir.
O an anladım ki, beyaz adam zalimleştikçe yerle yeksan ettiği aslında kendi özgürlüğüydü. Gösterişli fakat boş sureti efendilerin tanıdık çehresine bürünüyordu. Hâkimiyetinin koşulu, hayatını yerli halkı etkilemeye adamaktı ve bu yüzden de kriz anlarında onların beklentilerini karşılamakla yükümlüydü. Bir maske takıyordu ve yüzü giderek maskenin şeklini alıyordu.
İnsan bir defa Shakespeare’ i dikkatle okumayı başardı mı sözlerinden alıntılar yapmadan tek gün geçirmekte zorlanır, çünkü dağınık fakat son derece aydınlatıcı olan o kendine has yöntemiyle işlemediği ya da en azından bahsetmediği pek az mühim konu bulunur.
Fabrikalarda atom bombaları istifleniyor; polis, şehirleri kolaçan ediyor; hoparlörlerden yalanlar akıyor olabilir. Lakin Dünya, Güneş’in yörüngesinde ilerlemeyi sürdürür, hiç hazzetmeseler de ne diktatörler ne de bürokratlar bunu engelleyebilir.
Onur der çarcı subay doğru olduğunu düşündüğün şeyi yapmaktır.”Onur sorun çıkarmadan işe yaramaktır.”diye karşılık verir Rubashov
Güçlü olan haklıdır !
Vae victis
(Kaybedenin vay haline)
107
Ama yüzünde gördüğüm şeyi,
Hiçbir güç senden söküp alamaz:
Patlayan hiçbir bomba
Kristal ruhu parçalayamaz.
Cömertlik alçaklık kadar acı vericidir,minnettarlık nankörlük kadar menfur.
Bir duvardan talep edeceğimiz ilk şey,dik durmasıdır.Dik duruyorsa iyi bir duvardır ve hangi amaca hizmet ettiği bundan ayrı değerlendirilebilir.Fakat bir toplama kampını çevreliyorsa,en iyi duvar bile yıkılmayı hak eder.
Bir duvardan talep edebileceğimiz ilk şey, dik durmasıdır. Dik duruyorsa iyi bir duvardır ve hangi amaca hizmet ettiği bundan ayrı değerlendirilebilir. Fakat bir toplama kampını çevreliyorsa, en iyi duvar bile yıkılmayı hak eder.
Hayatta kalmak için mücadele etmek zorundasın, mücadele etmek için de üstünü başını kirletmen şart.
Bütün devrimler başarısızlıkla sonlanır ama aynı başarısızlıkla değil.
İnsan yalnızca hayatın amacını mutluluk olduğunu varsaymadığı zaman mutlu olabilir.
Son zamanlarda gazetelerin sayfa sayısının da iyice azaldığı düşünüldüğünde, kömür ateşi yakmanın belli zorlukları olduğunu inkar etmiyorum. Daily Worker gazetesi ateş yakmaya yetecek kadar kalın olmadığından, adanmış Komünistler kim bilir kaç kez bütün ilkelerine ters düşmesine rağmen kapitalist gazeteler satın almak zorunda kaldılar kim bilir.
Bir şeyi yapmanın en hızlı yolunun her zaman en doğru yöntem olduğu düşüncesi medeniyetimize musallat olmuş durumda.
Otobiyografilere, yalnız yüz kızartıcı şeyleri ifşa ettiklerinde güvenebiliriz. Hayatını baştan sona güzel bir hikaye gibi anlatan biri büyük olasılıkla yalan söylüyordur çünkü içeriden bakıldığında her hayat bir dizi yenilgiden meydana gelir.
Açıkçası, intikam diye bir şey yoktur. İntikam, güçsüz olduğunuzda ve güçsüz olduğunuz için kalkışmak istediğiniz bir eylemdir; acizlik hissi geçer geçmez intikam arzusu da onunla birlikte buharlaşır.
Olanları bütün hakikati ile kavrayamıyoruz çünkü mistik bir inançla kölelik düzeni üzerine kurulan bir rejimin mutlaka yıkılacağını sanıyoruz. Antik çağın köleci imparatorluklarının ayakta kalma süreleri ile modern devletleri kıyaslamaya değer. Kölelik düzeni üzerine kurulan uygarlıklardan bazıları 4000 yıl yaşadı çünkü.
Lider, şu ya da bu olayın ‘asla olmadığını’ söylüyorsa, o olay olmamıştır. İki artı iki beş eder diyorsa, iki artı iki beş eder. Bu olasılık beni bombalardan daha fazla ürkütüyor.
Fabrikalarda atom bombaları imal ediliyor, şehirlerde polisler dört dönüyor, hoparlörlerden aralıksız yalanlar söyleniyor; fakat dünya güneşin çevresinde dönmeye devam ediyor ve asla tasvip etmeseler de ne diktatörler ne bürokratlar engelleyebilir bu süreci.
Bir duvardan talep edeceğimiz ilk şey, dik durmasıdır. Dik duruyorsa iyi bir duvardır ve hangi amaca hizmet ettiği bundan ayrı değerlendirilebilir. Fakat bir toplama kampını çevreliyorsa, en iyi duvar bile yıkılmayı hak eder.
“Asıl mesele hep güç mücadelesi ve güçlülerin zayıfları ezmesi.”
“Belki de belli ölçüde acı insan hayatından söküp atılamaz bir şeydir, belki insan her zaman kötülükler arasın da seçim yapmak zorunda kalacaktır.”
“Dünya bize iyimser olmak için hiçbir neden sunmadı.”
“Normal, sağlıklı insanlara savaş nasıl çekici gelmiyorsa şiddet ve yasadışı eylemler de çekici gelmez.
“Kitleler eğitilmeden sosyal kalkınma mümkün değil; sosyal kalkınma olmadan kitleleri eğitmek olanaksız.
“Yozlaştıran yalnızca iktidar değildir; ona giden yollar da bozar insanı.”
“İnsanlığın hayal gücüne bütün çağlarda kaçınılmaz bir şekilde musallat olan adil toplum idealidir.”
“Görünürde yalanlardan, nefretten,zalimlikten ve cahillikten başka bir şey yok.”
“Silahlar tereyağından önemlidir.”
“Ne de olsa bu ülkelerin yönetici kesimi toplumun onayına muhtaç olmadığından, gerçekleri açıkça ve acımasızca söyleyebilirler.”
“Bir şeyi yapmanın en hızlı yolunun her zaman en doğru yöntem olduğu düşüncesi medeniyetimize musallat olmuş durumda.”
“Sonuçta, en kötü suçlar cezalandırabildiklerimiz değildir her zaman.”
“Hayatını baştan sona güzel bir hikaye gibi anlatan biri büyük olasılıkla yalan söylüyordur, çünkü içeriden bakıldığında her hayat bir dizi yenilgiden meydana gelir.”
“Hayatını baştan sona güzel bir hikaye gibi anlatan biri büyük olasılıkla yalan söylüyordur çünkü içeriden bakıldığında her hayat bir dizi yenilgiden meydana gelir.”
“İntikam, güçsüz olduğunuzda ve güçsüz olduğunuz için kalkışmak istediğiniz bir eylemdir; acizlik hissi geçer geçmez intikam arzusu da onunla birlikte buharlaşır.”
“Ona beyaz ırkın efendiler ırkı olduğu öğretilmişti ve buna hâlâ inanıyordu.”
“Topraktan geliyorlar, birkaç yıl ter döküp açlıkla boğuştuktan sonra yeniden mezarlara, isimsiz toprak yığınlarının altına gömülüyorlar ve yoklukları fark edilmiyor bile.”
“İnsanlığın gerçek sorunlarını ele almadan önce yokluğu ve zalim çalışma koşullarını ortadan kaldırmamız lazım.”
“Savaş kötüdür ve genellikle de kötünün iyisidir. Kılıç kuşananlar kılıçla ölür, kılıç kuşanmayanlar pis kokulu hastalıklar yüzünden.”
“Kara tenli insanlar görünmezliğe çok yakın. Sırtı yükten yara olmuş bir eşeğe herkes acır ama sırtında odun taşıyan kadını ancak tesadüfen fark ediyor insan.”
“Cömertlik alçaklık kadar acı vericidir, minnettarlık nankörlük kadar meftundur.”
“Sağ ve solun aynı olaya inandığına hiç rastlamadım.”
“Bir duvardan talep edeceğimiz ilk şey, dik durmasıdır. Dik duruyorsa iyi bir duvardır ve hangi amaca hizmet ettiği bundan ayrı değerlendirilebilir. Fakat bir toplama kampının çevreliyorsa, en iyi duvar bile yıkılmayı hak eder.”
Yüzlerce yıldır haklı olanın sonunda mutlaka zafere ulaştığı bir edebiyat geleceğinden beslendiğimizden, kötülüğün uzun vadede hep yenilgiye uğrayacağına yarı içgüdüsel bir şekilde inanıyoruz. Örneğin pasifizmin temelinde büyük ölçüde bu inanç yatıyor. Kötülüğe direnmeyin, o bir şekilde kendini yok edecektir. Neden öyle olsun ki? Öyle olduğuna dair kanıt var mı? Modern, endüstriyel bir devletin askeri güçler tarafından dışarıdan işgal edilmeksizin kendi kendine çöktüğüne şahit olan var mı?
“Hayatta kalmak için mücadele etmek zorundasın, mücadele etmek için de üstünü başını kirletmen şart.”
Hayat bir dizi yenilgiden meydana gelir.
“Kitlelerin bugünkü olağandışı ve ani fikir değişimlerinin, musluk gibi açılıp kapanabilen duygularının temelinde gazete ve radyoların hipnozu yatıyor.”
Hayat bir dizi yenilgiden meydana gelir.
Lider’in ya da yönetici zümrenin yalnızca geleceği değil geçmişi de kontrol ettiği bir kâbus dünyasını amaçlar örtülü bir şekilde. Lider, şu ya da bu olayın “Asla olmadığını” söylüyorsa, o olay olmamıştır. İki artı iki beş eder diyorsa, iki artı iki beş eder.
Uyanmakta olan sıradan insanların mülk sahibi efendilere ve onların kiralık yalancılarıyla dalkavuklarına karşı verdiği mücadeleden başka bir şey kalmıyor geriye.
İntikam diye bir şey yoktur. İntikam, güçsüz olduğunuzda ve güçsüz olduğunuz için kalkışmak istediğiniz bir eylemdir; acizlik hissi geçer geçmez intikam arzusu da onunla birlikte buharlaşır.
Çelik ve betondan başka bir şeye hayranlık duymama öğretisini telkin etmekle insanlara artı enerjilerini nefret ve liderlere tapınma için kullanmaktan başka çıkış bırakmamış oluyoruz.
Doğru olmadığını bildiğimiz şeylere inanma potansiyelini hepimiz taşıyoruz ve sonra, sonunda yanlış düşündüğümüz kanıtlandığında gerçekleri arsızca eğip büküyor, haklı olduğumuzda ısrar ediyoruz.
Cömertlik alçaklık kadar acı vericidir, minnettarlık nankörlük kadar menfur.
Gerçeği göremeyecek kadar uygarlaştık.
Dali’nin iyi bir ressam ve tiksindirici bir şahsiyet olduğu gerçeklerini aynı anda zihninde barındırabilmeli insan.
Elbette elimizdekiyle yetinmemeliyiz, kötü bir işin iyi yanlarını düşünüp teselli bulmaktan kaçınmalıyız ama hayatın bütün keyiflerinden feragat edersek kendimiz için nasıl bir gelecek hazırlayabiliriz? Baharın gelişinden keyif alamayan bir adam emekten tasarruf sağlayan bir ütopyada neden mutlu olsun?
Hepimizin bildiği ama çok zeki olduğumuz için asla söyleyemeyeceğim iz bir sırrımız vardı ve bu sırdan yalnızca zencilerin haberi yoktu
Gerçeği göremeyecek kadar uygarlaştık. Oysa hakikat çok basit. Hayatta kalmak için mücadele etmek zorundasın, mücadele etmek için de üstünü başını kirletmen şart. Savaş kötüdür ve genellikle de kötünün iyisidir. Kılıç kuşanan lar kılıçla ölür; kılıç kuşanmayanlar pis kokulu hastalıklar yüzünden.
Görünürde yalanlardan , nefretten , zalimlikten ve cahillikten başka bir şey yok.
Şimdiki zaman kaçılamayacak kadar dehşetli bir hal aldı.
Hayat bir dizi yenilgiden meydana gelir.
Midemi bulandıran kokuşmuş sözcükler
Bir duvardan talep edeceğimiz ilk şey, dik durmasıdır. Dik duruyorsa iyi bir duvar dır ve hangi amaca hizmet ettiği bundan ayrı değerlendirilebilir. Fakat bir toplama kampına çevriliyor sa, en iyi duvar bile yıkılmayı hakeder.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir