İçeriğe geç

Kara Delikler ve Bebek Evrenler Kitap Alıntıları – Stephen W. Hawking

Stephen W. Hawking kitaplarından Kara Delikler ve Bebek Evrenler kitap alıntıları sizlerle…

Kara Delikler ve Bebek Evrenler Kitap Alıntıları

Bir erken ölüm olasılığı ile karşı karşıya olduğunuzda yaşamın yaşanmaya değer olduğunu ve yapmak istediğiniz birçok şey bulunduğunu kavrarsınız.
Tüm olası dünyaların en olası olanında yaşıyoruz.
Evrendeki her şeyi tanımlayan tutarlı bir model bulacağımız konusunda umutluyum. Bunu yaparsak bu insan soyu için gerçek bir zafer olacaktır.
Eğer evrenin nasıl çalıştığını anlarsanız, onu bir şekilde kontrol edersiniz.
Hala evrenin gerçek zamanda büyük patlamada bir başlangıcı olduğuna inanıyorum. Fakat sanal zamanda evrenin başlangıcı veya sonu yoktur. Bu evrenin başlama şeklinin fizik yasaları tarafından belirleneceği anlamına gelir. Tanrı’nın evrenin bizim anlayamayacağımız gelişi güzel bir şekilde işlemesini seçtiğini söylemek zorunda değiliz. Bu Tanrı’nın var olup olmadığı hakkında hiçbir şey söylemez. Yalnızca onun gelişi güzel olmadığını söyler.
fakat zaman gezisinin mümkün olmadığı ve hiçbir zaman okmayacağı konusunda sahip olduğumuz en iyi kanıt gelecekten turist sürüleri tarafından istila edilmemiş olmamızdır.
Geçmişe geziyi engelleyerek Dünya’yı tarihçiler için emin yapan bir Kronoloji Koruma Acentası olmalıdır.
Tanrı zar atmaz. Fakat tüm kanıtlar Tanrı’nın uslanmaz bir kumarbaz olduğunu ve mümkün olan her vesileyle zar attığını göstermektedir.
Hangi okula gitmiş olduğunuz veya kiminle ilişkiniz olduğu önem taşımıyor. Ne yaptığınız önem taşıyor
Bir erken ölüm olasılığı ile karşı karşıya olduğunuzda yaşamın yaşanmaya değer olduğunu ve yapmak istediğiniz birçok şey bulunduğunu kavrarsınız.
Bir erken ölüm olasılığıyla karşı karşıya olduğunuzda, yaşamın yaşanmaya değer olduğunu ve yapmak istediğiniz birçok şey olduğunu kavrarsınız.
Ben Galile’nin ölümünden tam olarak 300 yıl sonra, 8 Ocak 1942’de doğdum. Ancak tahminimce o gün iki yüz bin başka bebek de doğdu. Onlardan herhangi birinin daha sonraları astronomiyle ilgilenip ilgilenmediğini bilmiyorum. Ailem Londra’da oturuyordu ama ben Oxford’da doğdum. Bunun nedeni Oxford’un İkinci Dünya Savaşı sırasında doğmak için güvenli bir yer olmasıdır. Almanlar, İngiltere’nin Heidelberg ve Goettingen’i bombalamaması karşılığında Oxford ve Cambridge’i bombalamama konusunda bir anlaşma yapmışlardı. Ne yazık ki bu tür uygarca düzenlemeler daha fazla şehri kapsayacak şekilde genişletilememiştir.
Şimdiki durumda halk bilime karşı oldukça kararsız bir tutum içindedir. Bilim ve teknolojideki yeni gelişmelerin getirdiği yaşam standardında düzenli artışı bekler duruma gelmiştir ama aynı zamanda bilime güvenmez çünkü onu anlamaz.
Fakat erken ölüm olasılığı, benim yaşamın gerçekten yaşanmaya değer olduğunu kavramamı sağladı.
Eğer insanın bir banka soyması önceden buyurulmuşsa bu pek onun hatası olmaz. O halde neden bu iş için cezalandırılsın?
Biz gerçekten, talihimizin efendisi miyiz?
Sonsuz olan bir şey yaratılması gereken bir şeyden daha mükemmeldi.
Bir erken ölüm olasılığıyla karşı karşıya olduğunuzda, yaşamın yaşanmaya değer olduğunu ve yapmak istediğiniz birçok şey olduğunu kavrarsınız.
Kara deliklerden parçacık yayılmasının değerlendirilmesi Tanrı’nın yalnızca zar atmakla kalmayıp, bazen zarları görülemeycekleri yerlere attığı fikrini uyandırmaktadır.
Bilim evrenin nasıl başladığı problemini çözebilirse de, “evren neden var olmak zorunda?” sorusuna yanıt vermez. Ben bunun yanıtını bilmiyorum.
Sanal zaman halihazırda bilimkurgunun bir kavramıdır. Fakat bilimkurgu veya matematiksel bir hile olmaktan öte bir şeydir. İçinde yaşadığımız evreni şekillendiren bir şeydir.
Tanrı zar atmaz. Fakat tüm kanıtlar Tanrı’nın uslanmaz bir kumarbaz olduğunu ve mümkün olan her fırsatta zar attığını göstermektedir.
Kendisini yorumlamakta kullanacağımız bir teori veya modelden bağımsız olarak neyin gerçek olduğunu nasıl bilebiliriz?
Bir erken ölüm olasılığıyla karşı karşıya olduğunuzda, yaşamın yaşanmaya değer olduğunu ve yapmak istediğiniz birçok şey olduğunu kavrarsınız.
On iki yaşındayken, arkadaşlarımdan birisi bir başkasıyla benim asla bir baltaya sap olamayacağım konusunda bir paket tatlısına iddiasına girdi.
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
Eğer evrenin nasıl çalıştığını anlarsanız, onu bir şekilde kontrol edersiniz.
Fakat eğer her şey bilimin yasaları tarafından belirlenmişse, o zaman özgür irade bir yanılsama olmalıdır. Ve eğer özgür irademiz yoksa, eylemlerimizle ilgili sorumluluğumuzun temeli nedir?
Einstein kuantum mekaniği hakkındaki duygularını şu cümlede özetlemiştir:
Tanrı zar atmaz. Fakat tüm kanıtlar Tanrı’nin uslanmaz bir kumarbaz olduğunu ve münkün olan her fırsatta zar attığını göstermektedir.
Bir erken ölüm olasığıyla karşı karşıya olduğunuzda yaşamın yaşanmaya değer olduğunu ve yapmak istediğiniz çok şey bulunduğunu kavrarsınız.
Maddenin temelini oluşturan şeyler iki gruba ayrılır: kuarklardan oluşan hadronlar ve geriye kalanı içeren leptonlar.
Bir kara delik, parçacık yayarken kütlesi ve büyüklüğü düzenli olarak azalır. Bu daha fazla parçacığın dışarıya tünel açmasını kolaylaştırır ve böylece ışıma, kara delik kendisini varlık durumu dışına çıkaran bir ışıma yapana kadar, artan hızla devam eder. Uzun vadede evrendeki her kara delik bu şekilde buharlaşacaktır.
Kuşkusuz, bilim kurgu yazarlarının gerçekten konuya girdikleri yer bir kara deliğe düştüğünüzde ne olduğudur. Yaygın bir görüş, eğer kara delik dönüyorsa uzay-zamanda küçük bir delikten dışarıya Evren’in bir başka bölgesine düşebileceğinizdir. Geleceğin galaktik turistlerini hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm, fakat bu senaryo işlemez. Eğer bir kara deliğin içine atlarsanız parçalara ayrılır ve varlık olmaktan çıkarsınız. Ancak vücudunuzu oluşturan parçacıkların bir başka evrene taşındıkları şeklinde bir düşünce vardır. Bir kara delikte spagetti haline getirilmekte olan birine bu parçacıkların hayatta kalabileceklerini bilmek bir teselli midir bilmem.
Bir kara deliğin nasıl yaratılabileceğini kısaca anlatayım. Güneş’in kütlesinin on katı kadar kütlesi olan bir yıldız düşünün. Yaklaşık bir milyar yıllık yaşam süresinin çoğunda yıldız oksijeni helyuma dönüştürerek merkezinde ısı üretecektir. Açığa çıkan enerji Güneş’in yarıçapının yaklaşık beş katı kadar yarıçapı olan bir nesneye yol açarak yıldızı kendi kütlesel çekimine karşı desteklemeye yeterli basınç yaratacaktır. Bu tür bir yıldızın yüzeyinden kaçış hızı yaklaşık olarak saniyede 1000 kilometre olur. Yani yıldızın yüzeyinden saniyede 1000 kilometreden az bir hızla yukarıya doğru dik olarak ateşlenen bir nesne yıldızın kütlesel çekim alanı tarafından geri çekilir ve yüzeye döner, bundan büyük bir hızla yola çıkan bir nesne ise sonsuzluğa kaçacaktır.

Yıldız nükleer yakıtını bitirdiğinde dışa doğru basıncı koruyacak hiçbir şey olmaz ve yıldız kendi kütlesel çekimi nedeniyle çökmeye başlar. Yıldız büzüldükçe yüzeydeki kütlesel çekim alanı güçlenir ve kaçıp kurtulma hızı artar. Yarıçap otuz kilometrenin altına inene kadar kaçıp kurtulma hızı saniyede 300.000 kilometreye, ışığın hızına kadar artmış olur. O zamandan sonra yıldızdan yayılan herhangi bir ışık sonsuzluğa kaçamaz, kütlesel çekim alanı tarafından çekilir. Özel görecelik teorisine göre hiçbir şey ışıktan hızlı gidemez, bu yüzden eğer ışık kaçıp kurtulamazsa başka hiç bir şey kaçıp kurtulamaz. Sonuç bir kara delik olur.

Maddenin temelini oluşturan şeyler iki gruba ayrılır: kuarklardan oluşan hadronlar ve geriye kalanı içeren leptonlar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir