Aziz Nesin kitaplarından Kalpazanlık Bile Yapılamıyor kitap alıntıları sizlerle…
Kalpazanlık Bile Yapılamıyor Kitap Alıntıları
Biz mağlup olduk efendim,
çirkinliğe, kabalığa,
bayağılığa mağlup olduk.
Aslında Sayın Başkan Hoobert iyi insandı. Sayın Başkan
iyiydi ama, ne yazık ki çevresindekiler kötüydü. Nedense bu iyi
başkanların çevresini de hep kötü kişiler alıyordu.
Biz mağlup olduk efendim,
çirkinliğe, kabalığa,
bayağılığa mağlup olduk..
Biz mağlup olduk efendim,
çirkinliğe, kabalığa,
bayağılığa mağlup olduk.
Kalpazanlık Bile Yapılamıyor||Aziz Nesin
İşte böyle Müdür Bey, bir memlekette kalpazanlıktan bile zarar ediliyorsa, o memlekette hiçbişey yapılmaz demektir. Yok, yok, yapılacak bir iş var ama o da bu yaştan sonra bana yakışmaz.
Bir memleket düşünün ki orda kalpazanlık bile yapılamıyor; artık orda her şey bitmiştir. Bir işin aslı kalp olunca, kalpın da kalpı yapılır mı?
Bir insan eşekse, yeryüzünde hiçbir eşek onun kadar eşek olamaz.
“İnsanların kendilerini hiç bağışlayamayacağı şey, bir zamanlar başka bir insana köpeklik etmek zorunda yada durumunda kalmış olmalarıdır. Ellerine ilk fırsat geçtiğinde, astlarına karşı kurtlaşarak, üstlerine karşı aslan kesilip onları parçalayarak, bir zamanlar köpeklik etmiş olmalarının hıncını çıkarmaya çalışırlar. Bir insan ne denli çok aslanlık taslarsa, o denli de çok köpeklik etmiş olduğu anlaşılır.”
-Kutsal olmayan Kitaptan-
Bunun üzerine dublör derin derin düşündü ve sonunda şu kanıya vardı ki, o ülkede sayın Dangalak hazretleri dangalaklıkta tek değil idi ve onun gibi daha nice nice dangalak var idi ve onca dangalağın başına elbet bir sayın Dangalak hazretleri gerekir ve yaraşır idi. Dublör yine düşündi ki, o ülkede herkes birden
dangalak da bir kendisi mi dangalak değil idi. Böyle olamazdı. Öyle ise sayın Dangalak hazretlerinin sözlerinin saçma olduğunu anlayan insanlar nerdeydiler? Sorup soruşturdu ve araştırıp buldu. Onlar sayın Dangalak hazretlerinin dangalaklıklarını görüp duymamak için alanlara dolmuyor ve evlerine kapanmayı yeğliyorlar idi ve sayın Dangalak hazretlerinin neler saçmaladığını şurdan burdan ve şundan bundan duyup kahkahalarla gülüyorlar idi ve düşünüyorlar idi.
— Bu ülkede herkes her şeyi bildiğini sanıyorsa, bir anlamda o ülkede hiç kimse hiçbir şeyi bilmiyor demektir.
— Siz insanlar bildiğinizi sandığınız şeyden hiç kuşkulanmaz mısınız? Binde bir olasılıkla yanılabileceğinizi hiç düşünmez misiniz? Bildiğinizi sandığınız şeyin doğru olup olmadığını bir kez olsun araştırmayı gereksinmez misiniz?
Aşk, iki cins arasına dikilen engelden başka nedir ki. Araya konulan engelle aşkın büyüklüğü doğru orantılıdır.
“Hamama gidip kurnaya, kahveye gidip zurnaya” tutulmanın yeri, anlamı var mı?
Evet, biricik oğlu namuslu olmalıydı ama, namusun da bir sınırı yok muydu? Ne kadar ve nereye kadar namuslu olunacaktı? Herşeyin aşırısı çoktu.
Artık öyle olmuştu ki, O bir değil, iki insandı; biri gerçek kendisi, biri de şövalyelerin çelik zırhtan giysileri gibi, gerçek kendisinin üstüne giydiği ikinci kendisi Bir bayrak, bir kalkan, bir pankart taşır gibi, bu ikinci kişiliğini gerçek kişiliğinin hep önünde ve dışında taşımak zorundaydı. Bu dışındaki, önündeki ikinci kendisi, ününün yarattığı ve başkalarının olmasını istedikleri kendisiydi. Nereye gitse bu ikinci kendisini de götürmek zorundaydı. Doğrusu, bu ikinci kendisini taşımaktan da yorulmuştu. Başkalarının kesip biçip dikip üstüne giydirdikleri bu ikinci kendisi, kendisini yapanların, yaratanların isteğine göre giyinmek gülümsemek, sesini ayarlamak zorundaydı.
Sayın Başkan halkını da seviyordu. Sevilmeyecek gibi bir halk değildi ki. Öyle halkı babam da sever. Vur ağzına, al lokmasını. Vur sırtına, al hırkasını. Gık demez, hık demez, hak demez, hukuk demez bir halktı.
İnsanın yukardaki tanımlarına, son yıllarda bir yeni tanım daha eklenmiştir: İnsan, işkence yapan hayvandır. Çünkü, insandan başka hiçbir hayvan, işkence yapmasını bilmemektedir. Kedi domuzluk, deve fillik, balık kargalık yapamaz. Oysa insan denilen hayvan, başka tür hayvanların yaptıklarının hepsini yapabilir. Örneğin, işine gelince tavşan gibi ödlek, tilki kadar kurnaz, maymun gibi taklitçi, papağan gibi ezberci, eşek gibi inatçı, köpek gibi efendisine bağlı, koyun gibi yumuşak başlı, akrep gibi zehirli, ayı gibi kaba, domuz gibi pis, karınca gibi çalışkan, ağustosböceği gibi geveze olabilir. Kısacası, insan bütün hayvanların işlevini yapar, onların huyuna girer. Üstelik, bunu, öteki hayvanlardan çok daha iyi yapar. Örneğin çıkarı köpek olmayı gerektiriyorsa, bütün köpeklerden daha iyi köpek olur ve köpeklik yapar. Bir insan eşekse, yeryüzünde hiçbir eşek onun kadar eşek olamaz.
“İnsanların kendilerini hiç bağışlayamayacağı şey, bir zamanlar başka bir insana köpeklik etmek zorunda yada durumunda kalmış olmalarıdır. Ellerine ilk fırsat geçtiğinde, astlarına karşı kurtlaşarak, üstlerine karşı aslan kesilip onları parçalayarak, bir zamanlar köpeklik etmiş olmalarının hıncını çıkarmaya çalışırlar. Bir insan ne denli çok aslanlık taslarsa, o denli de çok köpeklik etmiş olduğu anlaşılır.
biz mağlup olduk efendim, çirkinliğe, kabalığa, bayağılığa mağlup olduk.
İster Afrika’da, ister Asya’da, Avrupa’da, devlet adamları burunlarını halkın apış arasına sokacak kadar herşeye karışmamalıdırlar.
— Orasını hiç merak etmeyin, dedi, halkınızı unuttuğumu sanmayın. O nlara da yardım edeceğiz. Siz ülkenize dönüp halkınızı hak dinine çağırırken, ben de sizin ülkenize en uzman olan kırk-elli sünnetçi göndererek halkınıza yardım elimi uzatacağım.
Zencilerin başkanı olan Dışişleri Bakanı, yapılmasına sözverilen yardımdan konuşmaya, başlamıştı ki, birden hiddetlenen Ekselans Başkan,
— Size daha ne yardımda bulunabiliriz, sizleri küfürden kurtarıp hak dinine soktuk, Müslüman yaptık, sünnet ettirdik. Bundan daha büyük iyilik, yardım olur mu? dedi.
Bürokrasi demek hükümet demek. Nerde hükümet varsa, orda bürokrasi de vardır. Hükümet deyince başbakan var, bakanlar var, bunların partileri var, herbirinin kendi adamları var. İşte bunlar dolar da dolar o işe Sonra hükümet değişir günün birinde, haydaaa yeni başbakanın, yeni bakanların, yeni parti ileri gelenlerinin adamları Eski adamları atamazsın, yasalar var. Yeni adamları işe alamazlık edemezsin, arkasında hükümet var. İşte böyle böyle devletçilik doğar. Bu devletçilik, sonunda devleti bile batırır.
kalpazanlık, bir memleketin durum unu gösteren en iyi ölçüdür. Bir paranın değeri, sahtesinin basılmasıyla ölçülür. Bir paranın sahtesi bile basılmıyorsa Paranın değerini koruma kanunu olduğundan susuyorum Müdür Bey, benim kanunlara saygım vardır.
“Tanınmamış olmak ne büyük mutlulukmuş!”
“Efendim, malumunuz yeni bir söz çıktı son zamanlarda; ‘çevre kirlenmesi’ diyorlar. Çöplerin ortalara atılması, fabrika artıklarının akarsulara akıtılması, deterjan denilen nesnenin gıda lara katılması, fabrika bacalarının dumanları, arabaların ekzostan saldığı kokulu gaz Efendim, hepsini anladım, anladım da sadece çevre kirliliği mi bizim şikâyetimiz? Ya ruh kirliliği efendim, ya ruh kirliliği? Çevre kirliliği var da ruh kirliliği yok mu beyfendiciğim? İstanbul’un o güzelim evlerinin yıkılıp yıkılıp da yerlerine sözüm ona ev diye yapılan o beton yığınları Ya o insanlardaki kabalık, itiş kakış, o saygısızlık. Söz kokar mı beyfendiciğim, söz? Vallahi o kabasaba konuşmalar öyle pis kokuyor ki
İster Afrika’da, ister Asya’da, Avrupa’da, devlet adamları burunlarını halkın apış arasına sokacak kadar her şeye karışmamalıdırlar.
Tarih kitapları ne denli doğrulukla yazılırsa yazılsın, yine de kimi olaylar hiçbir zaman tarihe giremeyecektir
iyi de olsa kötü de olsa, bir insan yaptığı işi sevmelidir
Bir paranın değeri, sahtesinin basılması ile ölçülür. Bir paranın sahtesi bile basılmıyorsa
Sen hayallerin peşinden koşarken, hayatın sessizce senden aldıklarıdır kader.
Ulan erkek dediğin, karşısına ilk çıkan kızla evlenir mi?
Öyle halkı babamda sever. Vur ağzına al lokmasını. Vur sırtına al hırkasını. Gık demez, hık demez, hak demez, hukuk demez bir halk..
Ve korunanlar, kendilerini koruyanların köpekliklerini yüzlerine vurup gönüllerini kırmamak için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlardı Daha iyi yiyecek, daha güzel tasma, daha şık zincir
Kendilerinin korunacak bişeyi olmayanlar, korunacak şeyleri olanların korunması gereken şeylerini köpeklerden çok daha iyi koruyorlardı.
Bir insan ne denli çok aslanlık taslarsa, o denli çok köpeklik etmiş olduğu anlaşılır.
Nedeyim, başkasına güç yetiremem ki; gücüm bir ona yettiğinden, karımdır diyip dövüyorum garibimi.
Devlet adamları, burunlarını halkın apış arasına sokacak kadar herşeye karışmamalıdır.
Zencilere bağdaş kurmak, amuda kalkmaktan çok daha zor gelmişti.
Bir paranın değeri, sahtesinin basılmasıyla ölçülür Kalpazanlık bir özel girişim işidir. Her özel girişimin olduğu gibi, bizim de karşımızda devlet var. Biz devletle rekabet halindeyiz.
Ekonomik durum düzelince doğal olarak toplumsal durum da düzelmiş olur.
Sayın Dangalak hazretleri dangalaklıkta tek degil idi ve onun gibi daha nice nice dangalak var idi. Ve onca dangalağın başına elbet bir Sayın Dangalak hazretleri gerekir ve yaraşır idi.
Bir ülkede herkes herşeyi bildiğini sanıyorsa, bir anlamda o ülkede hickimse hicbirseyi bilmiyor demektir .
Köpekler köpekliklerini özveriyle yapıyorlardı ama, ne denli kopeklik yaparlarsa yapsınlar , tüm hayvanların en yetkili olan insanlar kadar kopeklik yapmayı ve köpeklesmeyi doğrusu başaramıyorlardı. Köpekler ne de olsa insan olmadıklarından insanlar gibi köpeklik yapamıyorlardı.
Nedeyim , başkasına güç yetiremem ki ; gücüm ona yettiginden , karımdır deyip dövüyorum garibimi.
Çevre kirliliği var da ruh kirliliği yok mu? Çirkinliğe , kabalığa, bayağılığa mağlup olduk.
İster Afrika’da , ister Asya’da, Avrupa’da , devlet adamları burunlarını halkın apış arasına sokacak kadar herseye karismamalidirlar .
Devletler iflas eder de tarihte ,kimsenin haberi bile olmaz. Hatta öyle devletler vardir, iflas ederler de kendilerinin bile haberi olmaz .
— Siz insanlar bildiğinizi sandığınız şeyden hiç kuşkulanmaz mısınız? Binde bir olasılıkla yanılabileceğinizi hiç
düşünmez misiniz? Bildiğinizi sandığınız şeyin doğru olup
olmadığını bir kez olsun araştırmayı gereksinmez misiniz?
Bir insan ne denli çok aslanlık taslarsa, o denli de çok köpeklik etmiş olduğu anlaşılır.”
Kitab-ı gayr-r Mükaddes’ten: I.bölüm, 3.bab, 5.fasıl
“İnsanların kendilerini hiç bağışlayamayacağı şey, bir zamanlar başka bir insana köpeklik etmek zorunda yada durumunda kalmış olmalarıdır. Ellerine ilk fırsat geçtiğinde, astlarına karşı kurtlaşarak, üstlerine karşı aslan kesilip onları parçalayarak, bir zamanlar köpeklik etmiş olmalarının hıncını çıkarmaya çalışırlar. Bir insan ne denli çok aslanlık taslarsa, o denli de çok köpeklik etmiş olduğu anlaşılır.”
-Kutsal olmayan Kitaptan-
İnsan, işkence yapan hayvandır. Çünkü, insandan başka hiçbir hayvan, işkence yapmasını bilmemektedir.
“İnsanların kendilerini hiç bağışlayamayacağı şey, bir zamanlar başka bir insana köpeklik etmek zorunda yada durumunda kalmış olmalarıdır.
Ellerine ilk fırsat geçtiğinde, astlarına karşı kurtlaşarak, üstleri ne karşı aslan kesilip onları parçalayarak, bir zaman lar köpeklik etmiş olmalarının hıncını çıkarmaya çalışırlar.
Bir insan ne denli çok aslanlık taslarsa, o denli de çok köpeklik etmiş olduğiı anlaşılır.”
Bunun üzerine dublör derin derin düşündü ve sonunda şu kanıya vardı ki, o ülkede sayın Dangalak hazretleri dangalaklıkta tek değil idi ve anın gibi daha nicc nice dangalak var idi vc onca dangalağın başına elbet bir sayın Dangalak hazretleri gerekir ve
yaraşır idi
Bu ülkede herkes her şeyi bildiğini sanıyorsa, bir
anlamda o ülkede hiç kimse hiçbir şeyi bilmiyor demektir,
Yaşlı adam,
— Kaç yıl sürdü evliliğiniz? diye sordu.
— Tam otuzbir yıl ikibuçuk ay, dedi dertli koca.
Yaşlı adam,
— Aşkolsun kadına, dedi. İyi dayanmış.
“Yemlerini, sularını azaltacaksınız. Hergün daha az yem ve su vereceksiniz; taa ki o dik başları eğilene, onurları kırılıp uysallaşıncaya dek.”
Ekonomik durumun gayet şey ve toplumsal durumun da bombozuk olduğunu sayın Başkan’a hangi mangal yürekli yiğit söyleyecekti?
Mangal yürekli yiğitler çoktan müzelik olduklarından, söylemek değil de, ancak çıtlatmak gerektiğine karar verildi.
Köpekten daha köpek olan insan, makinadan daha makina olabilecek midir?
İnsan köpekten daha iyi köpeklik ettiği gibi, günümüzde ve gelecekte makinadan daha iyi makina olabilirse, nasıl bir zamanlar
“Gözlerimi yumarım, kulağımı kaparım, ağzımı tıkarım, sahibime uyarım, görevimi yaparım!” savsözü varsa, bu savsözün yerine bu kez de
“Yakıtımı doldururum, rektifıye olurum, basılınca düğmeme, görevimi alırım, yağlanınca dişlilerim, tıkır tıkır işlerim!” demeye başlayacaktır
Bürokratik barem öylesine egemen olmuştu ki, örneğin herhangi bir ülkenin başkanının köpeği, kendisini o ülkedeki köpeklerin başkanı sayıyor, buna kimse de karşı koymuyordu.
Ya o insanlardaki kabalık, itiş kakış, o saygısızlık.
Söz kokar mı beyfendiciğim, söz?
Vallahi o kabasaba konuşmalar öyle pis kokuyor ki
– Bu ülkede herkes her şeyi bildiğini sanıyor.
+ Bu ülkede herkes her şeyi bildiğini sanıyorsa , bir anlamda o ülkede hiç kimse hiçbişeyi bilmiyor demektir.
Siz insanlar bildiğinizi sandığınız şeyden hiç kuşkulanmaz mısınız ? Bindebir olasılıkla yanılabileceğinizi hiç düşünmez misiniz ? Bildiğinizi sandığınız şeyin doğru olup olmadığını bikez olsun araştırmayı gereksinmez misiniz ?
İnsan , işkence yapan hayvandır. Çünkü insandan başka hiçbir hayvan , işkence yapmasını bilmemektedir.
Hey gidi dünya , insanın rüyasını anlatabileceği kimsesi bile kalmıyor.
Sadece çevre kirliliği mi bizim şikâyetimiz ? Ya ruh kirliliği efendi , ya ruh kirliliği ? Çevre kirliliği var da ruh kirliliği yok mu beyefendiciğim ?
Devletler halkın kaşına gözüne vurgun oldukları için borç vermiyorlardı. Borç vererek sözde iyilik ettikleri ülkeleri boyundurukları altına alarak halkı sömürüp inletiyorlardı.
Çoğunlukla yaptıklarını bire bin katarak , üstelik hiç yapmadıklarını da uydurarak anlatırlar.