Ferhat Atik kitaplarından Kalbinde İyilik Biriktirenin Yolu Hep Açıktır – Şems-i Tebrizi kitap alıntıları sizlerle…
Kalbinde İyilik Biriktirenin Yolu Hep Açıktır – Şems-i Tebrizi Kitap Alıntıları
Bana bakan kişi , bende kendini görür..!
Allah’ın sırrı sensin , kalbine yolculuk et
Onun ışığı vurmazdan önce ölü bir nakıştım sadece taş duvarlarınızda. O, elindeki yay ile vurmazdan önce tellerime, hep aynı nağmeyi çalıp söyleyen, kendi sesine yabancı bir kuru rebaptım. Ben onun avucunda bağlar, bahçeler, ağaçlar, deryalar gibi geniş, deryalar kadar berrak sular görürüm. Onun avucunda çıkan ağaçların gölgesinde dinlenirim. Lakin siz bunların hiçbirini göremezsiniz.
Allah’ı aramak yetmez. Allah’ı anlamak gerekir. Bu da zordur. O’nun sıfatlarını da aramak gerekir ki bunu kâinattaki her zerrede bulabilirsin. Çünkü O, camide, mescitte, kilisede, havrada değil her yerdedir. O’nu anladıkça aramak yerine anlamanın önemini yaşamaya başlarsın.
‘Hayatta her şey olabilirsin
fakat önemli olan hayatın içinde insan olabilmektir
Hayatta her şey olabilirsin;fakat önemli olan hayatın içinde insan olabilmektir.
Birisinden nasip alabilmek için ona, gönül gözü ile bakmak gerekir.
Hamdım, piştim, yandım.
“Bilesin, üstüne aşk giydirdiğim yüreğime söz verdim. Hiçbir harfi, sensiz bir cümleye kurban etmemeye.”
“Sığ suları en hafif rüzgarlar bile coşturabiliyor. Derin denizleri ise ancak derin sevdalar. Anladım ki, derin ve esrarengiz olan her şey susuyor. Anladım ki susan her şey derin ve heybetli.”
“Her şeyin bir hesabı var, üzdüğün kadar üzülürsün.”
“Kır kaleminin ucunu. Bundan sonraki yolculuğumuz aşk yolculuğudur. Aşkı kalem yazmaz ki kitaplarda bulasın.”
Okuyarak öğreneceksin ama severek anlayacaksın.
Yürek ay gibidir, vakti geldiğinde tutulur.
“Sabrın bükemediği demir
Aklın geçemediği nehir
İradenin yıkamadığı kale yoktur.”
“Bazen uzaklaşmak gerekir,
yakınlaşmak için.
Bazen hatırlamak gerekir,
hatırlanmak için.
Bazen ağlamak gerekir,
açılmak için.
Bazen anmak gerekir,
anılmak için.
Bazen susmak gerekir,
duymak için.”
“Allah’ın sırrı sensin, kalbine yolculuk et.”
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
“Güzel bir gülü, güzel bir geceyi, güzel bir dostu herkes ister. Önemli olan gülü dikeniyle, geceyi gizemiyle, dostu tüm derdiyle sevebilmektir.”
“Okuyarak öğreneceksin
ama severek anlayacaksın.”
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
“Üstadın aşktır senin.
Oraya erişince
O sana hal diliyle
Anlatır ince ince.”
“Yüreğime talipsen yalnızlığını bana adayacaksın.”
“Şeriat der ki:
Seninki senin,
benimki benim.
Tarikat der ki:
Seninki senin,
benimki de senin.
Marifet der ki:
Ne benimki var
ne seninki.
Hakikat der ki:
Ne sen varsın
ne ben.”
“Sessizlik en güzel sestir, duyabilen için ”
Mevlana Celaleddin-i Rumi’ye birçok
filozof sohbet etmek ve sorular sormak için gelirdi. Mevlana ise Şems’le sohbetleri başladıktan itibaren insanlarla bu tür
sohbetleri kendisi yapmaktan imtina ettiğinden Şems-i Tebrizi’ye bırakırdı.
Bir gün yine öyle yapar ve sohbeti Şems’e bırakır. Filozoflar Şems’in yanına giderler. Şems o sırada mescitte, öğrencilere bir kerpiçle teyemmümün nasıl yapılacağını göstermektedir. Gelen filozoflar sorularını sormak isterler. Aralarından bir sözcü belirleyip sormak istedikleri üç soruyu yanıtlaması için Şems’e yöneltirler. Şems üç soruyu da ardı arkasına sormalarını rica eder. Filozofların hepsini temsilen bir filozof sorularını sıralar.
İlk soru “Allah var dersiniz. Ama görünmez. Göstermezsen nasıl inanalım?” şeklindedir. İkinci soru ise “Şeytanın ateşten yaratıldığını söylersiniz, sonra da ateşle ona azap edilecek dersiniz. Hiç ateş ateşe azap eder mi?” olur. “Ahirette herkes hakkını alacak, yaptıklarının cezasını çekecek diyorsunuz. O zaman bırakın insanları canları ne istiyorsa yapsınlar, karışmayın. Neden karışıyorsunuz?” diyerek son sorusunu sorar.
Şems hepsinin yüzüne uzun uzun bakar. Filozoflar yanıtlayamayacağını düşündükleri için ona gülümserler. Bunun üzerine Şems elindeki kuru kerpici, seçilen temsilcinin başına vurur.
Filozoflar şaşkınlık içindedirler. Kafasına vurulan adam, “Başımı yaracaktınız, ağrıdan duramıyorum neden bunu yaptınız?” diye sorar. Şems “Dinleyin ” der:
Bana Allah-ü Teâlâ’yı göster de inanayım dediniz. Şimdi bu arkadaşınız, başının ağrısını göstersin de görelim. İnanmamız için gösterebilir misin?” diye sorar. Filozof “Ağrıyor ama gösteremem ” der. Şems “İşte Allah da böyledir. Sen gösteremiyorsun diye nasıl ki başının ağrısı yok değildir Allah da sen görmüyorsun diye yok değildir ” deyip devam eder.
Yine bana, şeytanın ateşle nasıl azap çekeceğini sordunuz. Ben toprakla arkadaşınıza vurdum. Toprak onun başını acıttı. Oysa onun bedeni de topraktan yaratıldı. Ama toprak toprağın canını acıttı ” der. Filozoflar büyük bir sessizlik
ve kabul içinde dinlemektedir. “Yine bana, ‘Ahiret varsa o zaman bırakın herkesin canı ne isterse onu yapsın. Bundan dolayı bir hak olmaz ’ dediniz. Benim canım arkadaşınızın başına kerpici vurmak istedi ve vurdum. Niçin itiraz edip hakkınızı arıyorsunuz?”
Aklın sınırları bellidir. Bunun dışına çıkmak akıl sağlığını bozar. Oysa gönlün sınırı yoktur, sonsuzdur.
Kimi gidişler sonunu bildiğimiz halde kaçınılmazdır.
Bil ki güneşe bakmaya cesareti olmayan gölgede kalmaya, gölgeyi ışık sanmaya makhumdur.
Mum gibi erimiyorsa insan, yanıyorum dememeli.
Yanmaktan korkuyorsa kişi, aşk kapısından girmemeli.
Ya kor yürekli olmalı insan ya da kor barındıracak kadar yürekli.
Susmak mana eksikliğinden değildir, belki de mananın zenginliğindendir. Dinlemek, söylemekten bu nedenle daha değerlidir.
Başlangıç
Kır kalemin ucunu.
Bundan sonraki yolculuğumuz
aşk yolculuğudur.
Aşkı kalem yazmaz ki
kitaplarda bulasın.
Herşey vaktini bekler.
Hayatta her şey olabilirsin
fakat önemli olan hayatın içinde insan olabilmektir..
Hayatta her şey olabilirsin
fakat önemli olan hayatın içinde insan olabilmektir..
Hayatta her şey olabilirsin
fakat önemli olan hayatın içinde insan olabilmektir..
Senin baktığına herkes bakar. Ama senin O’nda gördüğünü herkes göremez.
Sokrat’ın Eflatun’a öncülük etmesi gibi Şems de Mevlana’ya öncülük etmiştir. Sokrat’ın tanınması nasıl talebesi Eflatun sayesinde olmuşsa, Şems’in şöhret kazanması da Mevlana aracılığıyla olmuştur.
Keşke bendeki her şeyi de alsanız ve benim olanı bana verseniz.
Anladım ki insanlar: Susanı korkak, görmezden geleni aptal, affetmeyi bileni çantada keklik sanıyorlar. Oysaki; biz istediğimiz kadar hayatımızdalar. Göz yumduğumuz kadar dürüstler ve sustuğumuz kadar insanlar..!
İstediğin Bir Şey Olursa Bir Hayır, Olmazsa bin Hayır Ara
Mevlana
Bazı İnsanlar Varlıklı Olsun Diye Neden Diğerleri Yoksul Olmak Zorunda?
Fidel Castro
Dört türlü sahavet (cömertlik) vardır:
1. Mal cömertliği. Onlar malı verirler, marifeti, Allah’ı tanımayı alırlar.
2. Beden cömertliği. Müçtehit olan âlimlere mahsustur. Onlar da Allah’ın yolunda vücutlarını harcarlar ve hidayeti alırlar.
3. Can cömertliği. Şehitlere mahsustur. Onlar da canlarını vererek cenneti alırlar.
4. Kalp cömertliği. Ariflere mahsustur. Onlar da gönül vererek muhabbeti alırlar.
Allah’a vasıl olmaya engel olan dört şey vardır:
1. Şehvet. 2. Arsızlık. 3. Mal ve makam. 4. Kibir.
İşte bu dört şey, kulun Hakka ulaşmasına engeldir.
“Ey benim yetim gönlüm.
Bırak gamlı düşünmeyi.
Sus ve sabret!
Gözyaşının hesabını
Rabbim sorsun.
Sen hakkını helal et!”
“Kalbi ile dili bir olan insandan korkma.”
Bilesin, üstüne aşk giydirdiğim yüreğime söz verdim. Hiçbir harfi,
sensiz bir cümleye kurban etmemeye.
“Aşk, ‘Her şeyi senin için var ettim!’ diyen Allah’a,
‘Her şeyi senin için terk ettim ‘ diyebilmektir.”
İlim ile uğraşmak dünya işlerinin en iyisidir.
Ben, kendimde yok olma haliyle Allah’la var olma halini arıyordum.
1. Sana yoldaşlık eden senden üstün olmalı!
2. Nur üzerine nur olur mu?
3. Makamım hiç olmasın
4. Söz, söyleyeni de anlatır
5. Dostumun dostu, dostumdur
6. Neyle sınanıyorum?
7. Bu dünyanın cenneti
8. Zamanın izafiyeti
9. Hakikate duyulan açlık
ıo. Mana içinde mana
11. Nefsini unutmak
“Bildiklerini unut.
Yeni başlayan güne bilgilerini silmekle başla.
Zanlarını, yargılarını, önyargılarını ve
bütün genellemelerini sil, terk et.
Allah “Ben gizli bir hâzineydim, bilinmeyi arzu ettim, âlemi yarattım!” buyurur.
Yürek ay gibidir. Vakti gelince tutulur.
“Şeriat der ki: seninki senin, benimki benim.
Tarikat der ki: seninki senin, benimki de senin.
Marifet der ki: ne benimki var ne seninki.
Hakikat der ki: ne sen varsın ne ben.
“ilmi olmayan bir beden, suyu olmayan bir şehre benzer.”
“Her şeyin bir hesabı var; üzdüğün kadar üzülürsün.
“ Sessizlik en güzel sestir, duyabilen için.
Yaramdan da hoşum, yârimden de ”
“Hamdım, piştim, yandım”
“Heyhat!
Mum gibi erimiyorsa insan, yanıyorum dememeli.
Yanmaktan korkuyorsa kişi, aşk kapısından girmemeli.
Ya kor yürekli olmalı insan ya da kor barındıracak
kadar yürekli
“Kır kalemin ucunu.
Bundan sonraki yolculuğumuz
aşk yolculuğudur.
Aşkı kalem yazmaz ki
kitaplarda bulasın.
“Senin baktığına herkes bakar. Ama senin onda gördüğünü herkes göremez.
Sevmek bu kadar güzelse, kim bilir sevmeyi yaratan ne kadar güzeldir.
Anladım ki: İnsanlar susanı korkak, görmezden geleni aptal, affetmeyi bileni çantada keklik sanıyorlar. Oysaki, biz istediğimiz kadar hayatımızdalar. Göz yumduğumuz kadar dürüstler ve sustuğumuz kadar insanlar.
Yüreğime talipsen yalnızlığını bana adayacaksın.
“Sen ol da
ister yâr ol,
ister yara.
Lütfun da
başım üstüne,
kahrın da.”
Zikreden dil, şükreden kalp, sabreden beden.
Marifet kendi kusurunu görmektir:
Kusurunu gördün diye aynayı yere vurma!
İyi bir kalp kötülüğe kalkan olur. Batın namazı, kalp huzurudur
“Tövbe, Hz. Âdemin ve evladının sıfatıdır. Hatada, günahta direnmek de iblisin.” Şems’e göre, sağlığı korumak, sağlık aramaktan; günahtan korunmak da tövbe
istemekten daha kolaydır.
Tövbe makamı hep açıktır. Yine de sen günahtan korun
Acele etmek isyan etmektir. Acele eden derinliği göremez.
İstemeyi bilmezsen alamazsın. Allah isteyeni sever
Sitem etme, şükretmesini bil.
Bil ama önce dinlemeyi bil. Yazının kaleme gelmeyen sesi kısılır